| 3Ç Kralı Hakon'un geçirdiği maceralşır:' nan tayyareleri kralı |hasıl bombaladı ? Fransız yazetecisinin müşahadaları: 2 |dir Ormana kaçmağa mecbur kalan W kral bir buçuk saa Tet J. Arlar Alman entri- 4, ha kapılacak mı? v 1 900 sarikli | Aâ sela başka sar. u İş' d ın'ı::y":' /| &—. '“'Buq:r. YA Serhal Tu. , N İste Petrol ge. şler; fa. Alman denizi haline getirmeğir arzu ettiklerini meydana vur- maktadırlar. Gamalı haçiş korsanların manevraları Bir kaç güü evvel gamalı haç- ir bir Alman korsan gemisinin 'Tuna yoluyla Varnaya gelmiş olduğu görüldü. Ticaret gemisi. na benzeyen bu korsan gemisi Alman bahriyesine mensun genç zabitler tarafından idare edili. yordu. Geml geldi; hububat yük b Petrol Tt |leyen bir İngiliz gemisinin yâ- nına demirledi.. İngiliz gemisi bir müddet sonra demirini al - dı; açıldı. Alman korsan gemisi sahilde kalmıştı. Tam bu sırada İngiliz gamisinde müthiş bir İn- filâk vuku buldu. İngiliz vapuru. nun ambarıma bir bomba yerleş. trilmişti. Bereket versin - ki bomba kazasız patlamış ve pak ler, Alman korsan gemisini a* N-on'ıı veliahdi Norveç Kralr Hakonun mek tupçusu, Fransızca Parisuvar ga- zetesinde, krahn Alman bombar - dımanından nasıl kaçmış olduğu. nu ve yaşadıkları müthiş hayatı göyle anlatmaktadır : Uzun ve yorucu araştırmalar * az zarar vermiş bulunuyordu. | dan sonra nihayet salı sabahı sa- Dorhal harekete geçon İngiliz- | at 8,35 de küçük bir Norveç çift- liğinin kapısını çalıyordum. Nor. GÖRÜP < AAA Çocukta — vatanm istikbalini canlanmıaş görmek, bizde yeni bir şuur Uyanışıdır. Uyanış sözünü bilecek ve düşünerek kullanıyo - çönkü bu uyanış, keşfedi egiş bir merhaleye varımak değil dir. Hayır, asırlar süren bir dal- gınlıktan #onra, tekrar kendimi. xe bir dönüşün gerçekleşmesidir. Çocuğun cemiyet içinde değer- lendirilimesiç bizde ana yasalar - dan biriydi. Türk, ocağını ea" net edeceği yavrusunu, faziletin, kahramanı.ğın, kuvvet ve sağlı . ğan örneği olarak yetiştirirdi. Çınar gövdeli delikanlıların i- çinde çiçekten vuhlar açar, demir gibi sert yüreklerde şofkat filiz- leri baharlanırdı. Yurd sevgisi, oba aşkı, soy saygısı, hakka tapış onların gö * nüllerini doldururdu. İlk kaynaklarında böyle olan Türk, yaylalı dağlar, çiçekli o - valarda deniz gibi çalkanmağa t ulşarı ç ikamadı l A yak, fetih çağlayanlarile aktı. Hanlıklar, hakanlıklar, saltanat- Selçukların yıkılışından sonra, T veri C ğul İzrı, öz soya karışa başka ırkla - rın, yabancı kanların damarlara yaydığı gizli ve #sinsi bozgunu sezdiler. O devirde başlıbaşına bir terbiye, ananevi Türk terbi- yesini yaşatmak için çareler ara> B kaydediverdikleri “devgirme” u. sulü, işte bu terbiye sisteminden başka bir şey değildir. Sarayların kuruluşu, Hind, A- cem. Bizana, Arap zevklerinin, ve kilesi ken de bu tarrura uğradık... Yirmi metre kadar başımızın erinde takırdayan Alman tay. yarelerinin mermilerinden kur tulmak için kendimi karların içi- ne attim, Prens Ölof bu sırada müdahar le etti ve cebinden çıkardığı bir kurşunu göstererek: — Buü mitralyöz kurşununu başlayınca, ectık yatağa sığmıya-" 3—VAKIT 22 NİSAN 1840 KErete | Çocuk bayramı DÜŞÜNDÜKÇE ğil, sadece bLir evin malı, liğin tabil bir meticesi gözile bakı “Cemiyet” le “çocuk” a. rasında hiç bir bağ kalmıyordu. Ne Tanzim€tın “Mekâtibi sıbı yi si, ne de kurulduğunu bil- diğimiz ve “Tarihi Cevdet” den başka hiç bir eserini görmediği. miz “Encümeni Daniş" yurdun bu açık yocasını sarmağı düşün * modi. “Meşrutiyet” devrinde de ço cuğa nit bir ileri hamle yoktur. Gerçi “mekteplerin wslahı" fırka programlarında yer almış, idadi- ler, “sultani” leva, daha sonra da “lise” kwa çevrilmiş; frenk prog. ramları tercüme edilerek yeni bir “tahsil seviyesi” meydana geti - rilmeğe çalışılmıştı. Fakat bütün bunlar, çocukların bakımsızlık - tan kurtarılmasına yetmiyordu. “Maarif” imizdeki “Tülâ" sis- teminin kökü bırakarak ıslaha daldan başlamak gibi garabetlere saptığını biliyoruz. Memlekette devlet eliyle ku . rulmuş bir tek çocuk yeri vardı: Darülâcezedeki kreş. Bu "irzâha- ne” nin ne feci bir tarihi olduğu- nu ise, istatistiklerle uğraşanlar bilirlce. “Darüşşafaka” yı hesaba kat - mıyorum, Çünkü bu yurd, eski imaretçi ve vakıfçı ruhun son bir şahididir, Devletin ona el uzat. tığını bilmiyoruz. * ** Bugün, çocuk bayramı îç'n_d. gözlerimizi açınca, göğe geceden gündüze, çölden saraya çıkmış gibi oluyoruz. Bu yeni yürüyüşte şanlı ecda - dımızın, bozguna uğramadan ev* velki eski Türk içtimai ananeler görmekle vetahatlerinin birer bicer yurdu * — çini, landığını bah. Fattılar, Gemide bir cok kasalar | veş Hariciye Nazırı Profesör | karların içinden çıkardım. Görü - | muza taşınmasına sobap olmuş * tiyarız. Zengin atalarımız ” vekıf ve akümüliütör ve kasaları bulun- Kğı bizzat kapıyı açu.;'nkin bir | yorsunuz ya, bu Norveç kurşunu | tu. Ti z:;',nı.: a h K haldeydi; ve bir haftadanberi el | değil.. dedi ve kral ilâve etti: Bunu gören kumandanlar, * ', dulhaneler Alman kaptan masumiyetini bm!eî—inl çıkarmamıştı. — Ben de karların “üzerinden | vaş yavaş aynı keyif ıevıdı;i:: ='.='"ıgi tesis ederler, ileriye sürerek protastoda bulu. — Ekselâns, dedim. Sizin için | bir kurşun almıştım. Bu da Al * | nin, asıl ana yığına, halk arasına yırddı:ı öksüzlüğü, yetimliği ı.,î nuyordu. lîutün bunlara rağmen | mühim bir mesajım var. man mitralyözlerinin kurşunudur. | da yayılacağını düşünerek bu — Oyrırlardı Bulgar - bitaraflığını tamamen | — Mektubu aldı. Beni kabul etti- | — Cebinden bir kurşun çıkararak | “devşirme” usulüne baş vurmuş> — Bu ün Çocuk Esirgeme Kuru- İhlâl fum olduğunu takdir ede. ği odayı gözden geçiriyordum. bana uzattı. Bu sırada çiftlik sa” | lar ve orduyu bu hastalıktan kurr ,, '". mübarek yolda yürü- rek Varnadan ayrıldı. Burası fevkalide basit ve fakir - | hibesi ihtiyar kadın kabhve getir. | tarmaj lardı. ğünü vadi düğünü müjdeleyebiliriz. Hepimizin bildiği bu usul gerçekten çok faydalı oldu ve Osmanlı oedusunu, bir buçuk a. #Er, içtimai bünyeyi kemiren sin- di Etraf temiz değildi. Pencere - | mişti. Kral memnuniyetini izhar leri dışardan yapraklar sarmıştı. | ettit f beyaz perdeler vardı. — Doğrusu bu kahve şimdi iyi Profesör Kot dışarıya çıkmış” | gelecek, dedi. Bu korsan gider gitmez baş- ka bir çok korsanlar kara yo * Tuyla Bulgaristana geldiler, Bun-, lar Bulgaristanın Varna limanı. 1922 den 1939 un sonuna ka * dar genel merkezin koruduğu ço. cukların sayrsı bir milyon iki yüz kırk bin dört yüz dokuzdur. YZ l Almanlar müttefiklerin Bal - kon ile Prens Olof general üni: Kral da kendi ellerine baktı. O - | yılılmazlar. güneş battıktan son- üaü tonutdan | na parçalanabilir ve sonra mon. | tı. Az sonra döndü: Oslodan ayrıldıkları günden * | si çürüyüşten korudu. | ü DA Ş £B yatcburiye - | te :âırlşr denizaltı. gemileri ve | — — Prens Olof ile ailesini gör - | beri kral ile prens ancak bir saat allmen serın - yarısından &MM,.:M*-: ıdggs ıl;llın—ı. anen 'N N— ise Sov. | miknatisli maynler getirmeği'| mek İstiyorsunuz değil mi? uyumuşlardı. Kral Hokon otomo> | sonra, bu bozgunun, “Yeniçeri” — yuştır. Kendilerine AA B KÜ Dalin, Hyaseti or. | teklif ettiler. Diye sordu. Tasdik ettim. Ken | bülerinin yolda tam dört kere Çur | ler arasma da girdiğini görüyo” — Cek . Ku KD A t W mu - Bunlar Bulgarları tamamen | disini takip etmemi başile işaret | kura batmış olduğunu, oğlu ile | yuz, Bu girişle birlikte yürda fe lMS.“m"l:ır yavrulı ll’ll'" Yi l—. daha | &leyhimize çevirmek İstiyorlar- | etti. beraber şoföre yardım ederek © - | lâket, zulüm, yüz karası ve tarih ai f Başka M—— Di b #ttirmiş- | dı. Bir salona girdik.. Burada bü - | tomobili yol üserine getirdikleri- | lekesi de gi & ihlıııtıt: ı9|0 mo.w.yiibum. ğ A lan | “Fakat bunda muvaffak olama- | tün Norveçlilerin tanıdığı birçok | ni söyledi. he GB Bi LA e | G yi balmaktadar | » N Na kartalmı | dılar. meşhur kimseler vardı. Kral Ha-| — Ben kirli ellirime bakryordum. | — Büyük gövdeler, kolay kolay — iÇıi, __i""m"'î’m (207)"" “"" M dakeadar sabir- seler kanlar sulhunu bozmak iİstedik. lerini anlatmak, buna Bulgarla. ri inandırmak - istadiler. Fakat General Veygand Fransız gark ordularının yegâce vazifesizin dostlarma karşı olan beynelmi- lel vazifelerini ifa etmek oldu" ğunu bildirdi. Almanları Bul - garları, milli endişelerinin bizde hiç bir akiş bulmadığına inan. dırmağa çalışmışlardı. Fakat kötü hiyetler uzun müd ğunu bildirdi. Almanlar, Bul- garlar kendilerini kurtarmış ©- lan Rusyaya kargı büyük bir sempati duymaktadırlar. Sonra diğer taraftan ihracat malları * nın hemen hepsini alan Alman- va İ!e de ticaret yapmağa mec. burdular. Fakat Almanyanm bu paraları veremiyeceğini bildik . leri gibi, ihtiraslarının gittikçe arttığımı da görüyorlardı. İşte bu sebeple komsuları Türklerle veniden en İyi münasebetler kur- dular. Bulvarlar da Rusların ilâr nihave —Almanva ile müttefik kalamıvyacağını düşünmektedir - ler, Bulgarlar tamaman bitaraf kalmak arzusundadır ve buna mercburdur. Harp başiryalrberi kücük Var. na limanının 25000 sakini işleri. nin tamamen bozuldufunu gör - mekte vea eskiden faal bir tica* ret merkezl olan şehirlerini, ..A_ îf <7 :ggğîğ İşlt Ha T ğ l İ dirler. gayelerine forması taşıyorlardı. Diğer hükü- met erkânı sivil giyinmişlerdi. Kral ile Prensin üzerindeki üni - forma, parlak merasim elbisesi değil, harp kıyafetiydi. Hattâ bir Çok yerlerinde çamur parçaları göze çarpıyordu. Kral ile Prens elimi sıktılar, hatır sordular. 67 yaşında olan kralın yüzünde şayanı hayret bir enerji okunuyordu. 67 yaşındaki bir adamın bu bedeni kuvvet ve zekâ canlılığını nasıl . muhafaza ettiğine hayret olunur. Son ma - ceralarını şöyle anlatıyor: — Son maceramız hiç hatıra gelmerzdi. Benim ürzerime bom * balar attılar .Hem daha fenasi mitralyöz ile de ateş ediyorlardı. Oturduğumuz eve Alman bomba- ları İsabet etmişti, evden kaçar e FOT MA AAAT - e yaptıkları ticareti düşünmekte - Bu memleketin müttefiklere muhasım olduğunu söyliyeme yiz. Bilâkig Bulgarlarda müt- tefiklere yanaşmak latiyen bir hal vardır. Muthelif vesilelerle gösterdikleri dostluk tezahlirleri de bunu mîlâ!'mohed!r. Müttefiklerin Bulgarları ih- mal etmemeleri ve onları kendi çalımaları nun elleri benimkilerden daha kirliydi. Kral: — Ellerimi yıkamağa bile git miyorum dedi. Kahveler içildikten sonra bu basit çiftlik salonunda kralın Ti. yasetinde vekiller heyeti toplan * dı. Ben müsaade isteyerek ken- dilerinden ayrıldım. IKİNC? BİR MACERA.. Alman bombardıman" tayyare- lerinden kacan kral küçük bir kesabada oğlu prens Olof ve hü. kümet erkânından birkaç kişi ile birlikte yemek yiyorlardı. Birden bire Alman bombardıman tayyar releri kasabayı bombalamağa baş Jadıdar. Kral ve maiyeti yakında- Kİ ormana sığınmak için kaçma: Ka başladı. Alman tayyareleri bil. hassa kralı takip ediyor ve müm kün olduğu kadar alçalarak mit- ralyöz ateşi açıyorlardı. Başta kral olmak üzere kücük grup yol kenarındak! hendeklere yatarak düşman tayyarelerinin mermile - rinden kurtuldular. Bir müddet sonra kral ve arkadaşları ormana sığınmış bulunuyorlardı. Alman bombardıman tayyareleri beş ta ne idiler, Kralın ormana sığınmış olduğunu öğrenince tir kere de tara birbuçuk #aat milddetle or - | pagandası Alman kuvvetlerinin manı bombaladılar. Her tayyare | Norveç kralına aslâ taarruz etme €en az elli bomba atmıştı. Orman | miş olduklarını iddia etmektedir. ra, nasıl daha bir zaman hava - larda kıml aydmlığı kalırsa, yer niçeri ordusu da, içinden bozul . duğu halde, dış görünüşü balaı - mandan hâlâ korkunç heybetini aldatmak kabil olmaz. Yavaş ya- vaş yaklaştılar, Uzak palangula * ra, sınır kalelerine şöyle bir do . kandılar. Sonra ücü dövdü birle- saldırmaza başladılar. Bu folâketa daha birçekları ek- lendi. “Pesarofça”, “Karlafça" ve nihayet “Hünkür iskelesi” alamnız lekelendi. büsbütün — bakımsız kalışı, işte © tarihten başlar. 'Torlada başaklar, — bostanda da ağaçlar devriliyor, yer yer çı kan yangınlar çam ağaçlarını çır ra gibi-yakıyorlardı. Bir buçuk saat sonra Almanlar artık kralı tamamen İtlâf ettiklerini ranne - derek ateşi kesip uzaklaştılar. Variyet böyle iken Alman pro- Hatay şilebi Boğazdan sağlık yurdları (49) a varmış bu. lunuyor . Bundan başka genel merkez (52) eserden 149.000 nüsha bas- tırıp dağıtmış, (63) nevi levha - dan 564.000 taneyi yurdun dört Annelere çocuk bakımı hakkın- da öğüt vecren kitapların sayısı 480.000” e varmıştır. “Gürbüz 'Türk Çocuğu”, “Çocuk”, “Ana" mecmualarından, da — 2,531,000 nüsha dağıtmıştır. Devletçe kurulan çocuk saray. ları, çocuk dispanserleri, “Süt damla” ları, çocuk neşriyatı bun- lardan başkadır. Gürülüyor ki, Türkiyede çocuk davası artık tam bir şuurla işler niyor. Fikir, ruh ve beden üstün” de yıllardır. süren çalışmalardan pek yalın bir gelecekte çok kuv. vetli hasadlar alınacağıma şüphe ğ — yoktur. Bunu | yalnız münevver - lew değil, bütün millet bilmeli ve çocuk davasmı benimsemelidir. HAKKI SUHA GEZGİN girince yakalanacak Münakale Vekâletinden mü- saade almadan ecnebi suların- da sefere giden ve Hayfaya gö- türmek ürere Köstenceden ke- reste yükliyen Türk bandıralı Hatay şilbinin tevkifi kararlaş- mıştır. Vapurun Karadenizden Bo- Raza girmesi beklenmektedir. dün akşam geç vakte kadar vapur gözükmemiştir. Büyükderede gümrük mu- hafaza, polis ve Jlman memur- ları vapurun tutulması için ter tibat almışlardır. Alacak yüzünden kavga Sirkeclde araba vapuru İskoe. lesinde arabacılık eden Ahmat l6 Ömer arasında alacak yü- zünden kavga çıkmış, Ahmet kendisine küfüç eden Ümerin üzerine atılarak çakı İle müh- telif yerlerinden yaralamıştır. Ahmet yakalanarak ta