eei İ kei ÖL Ai n b a (—VAKIT 25 C Saş Ne var, Ne yok? aöeeeeamaeARALERALA rAnE GevererceveLADUSı KOMORA SEVA H GÜŞ YZ Londrada Göomelastik adın. da bir adam vardır, Hiç kemi- &l yok gibldir. Azası, istendiği sekle konuyor. Bu adam bir lokantadadır. Görmek İstiyen gider bir kahve veya punç içer. Onuü da seyreder. Bir gün de ben gidip gördüm. Başka bir adam, Jâstik adamı dertop e- dip paçavra haline getirdi, son- va yuvarlayıverdi. Başını iki bacağı arkasına, ellerini omuz. larına koydu. Hekimler, adamı öldük- ten sonra teşrih için yirmi bin kuruşa satın almışlar. Bir de Voksol dedikleri bah- çöde tiyatro ve canbazhane vardır. Fişek şenlikleri, balo- aç yapılır, Balonlarla birçok mlar havalanırlar, Meçhul anraziden gelme siyah bir karı ve iki erkek ve bir çocuk Ho tantodan gelmisş diye herkeso para ile gösterirler, Bunların lâkırdısı ıslik gibi- dir. İngilizler bu adamları maymun oynatır gibi öytatır- lar. 4 Pehlivanlarının güreşleri de aeaibdir. Fakat bizim Müslü- yman pehlivanlar kadar sanatli değildirler. Bir de başlarından aşağı saçtan bir şeyle denizin dibi- ne indiklerini gördüm. Ahba- bımdan bir zat merak ederek inmeyi kurdu. Ama İinerken karanlık çökerek yağmur yağ- mâya başlayınca bağırmağa başladı. Ben de merak edip gir- dim. Pek o0 kadar korkunç de- gllsa de alışılmadığından İnsa- ni sıkıntı basıyor, Bir gün demiryoluna gider- ken büyük bir araba göründü. Horkes yanına gidip içeri doğ- vu bakıyordu, Ben de gidip ba- kayım derken Ücret istediler. Üç kuruş vererek baktım. Her ne kadar birbirine zıd hayvan varsa bepsini alıştırıp yanya- na koymuşlar. Moeselâ fare ile kedi ,kedi ile köpek, sausar İle tayuk ve bunlara benzer bir- birine düşman hayvanlar ku- cak kucağa.. Mattâ biribirleri- 106 şakalaşıyorlar. Buraya kadar — Londrada gördüğüm garip şaylerin bira- xanı kaydedebildim. Hepsini yazmak için clitler doldurmak Tâzım, Yazdıklarımı okuyanlardan bu güzel beldeyo gitmeğe mec- bur olanlar bulunursu hayli istifade edeceklerdir. Biz kalabalık bir yere gitti. ğimiz vakit selâm vererek her- kesle konuşuruz, Onlar ise bilâ- kis bildik ve görüştükleri a- dam olmadıkça ne salâm verir na de konuşurlar. Hattâ bir Fransız ile bir İngiliz bir yer- de otururlarken Tagillizin ete- ği tutuşmuş, Fransız görünce: — Aman efendim, eteğiniz yanıyor.. demiş. Üç dört deta fakat aralarında dostluk olma- dığı için İngiliz cevap verme- miş. Fraasız telâş edince İngi- Mz: . * Acayip, sen benim bildi. ğim değilsin.. Ne vazifen de- miş. Fransızın canı sıkılarak süküt etmiş. Fakat az sonra onun da etoği tutuşmuş Ve yal- nız İngiliz görmüş. Fakat ses çıkarmamış. Bir uşak çağır- mış: « — Şu zata söyle.. ELtoği yanı- yor. demiş. İngliterede birkac famliya Bi MART 1940 Bir mülâzi tekrarlamış, | m bir zâbıta/ memurunu öldürdü Katili zabıtadan fazla Holivut zelecisinin l HATI. —Adam bir şey doğildir. Her yerde bulunur.. derler ve öğünmezler. İngilizler zabıta âmirlerine pek riayet ederler. Hattâ po- lislerin ellerinde slilâh bulun- maz, Toepesinde kraliçenin Ism| | yazılı değnekler kullanırlar, Uzaktan gösterince kim olursa olsun olduğu yerde durür. Hır- zısı bile tutacak olsa bu değne- Bi gösterince durdurur. Bu satırlarla İngilizleri met. hetmek istediğimiz anlaşılma- sın, İngiltereye kim gitse ve böyle bir kitap kaleme alsa bundan başka surette yapa- maz. Yaparsa yalan söylemiş olur. SON J Teşekkür Yarım asırdan fazla — Beyazıt kü. tüphanesi müdürlüğünde ve Darülfu. Bun Arap edebiyatı - müderrisliği ile Beyazıt dorslamlığında hizmeti mos, buk olan ve 22 Mart #0 gecesl aaât Oü birde hayatâ gözünü kapayan pek BaVgili ağabeyimiz İsmall Salp Hoca bakkında kadirşinas — ve merhumun Çok sevdiği sayın Maarif Vekili Ha. san Âli Yücelin göstermiş olduğu bü- yük alâka ve kadirşinaslığa, ve mera. vime itina gösteren İstanbul — Valisi Lâtfi Kırdara son veda merasimine Hizzat iştirük etmek Jâtfunda bulu. nün İstanbul Maarif Müdürü Tevfik Kut ile Üniversite heyeti taltmiyesine kendisini tanryan — ve seven kıymetli arkadaşları, talebelerine ve kız, erkek muallim mektebi talebelerine, akraba ve dostlarımıza telgraf ve mektupla taziye —etmek tatfunda bulunanlara Ayrı, ayrı tegekküre pek derin tees. #Örümüz man! alduğundan şükran ve minnetlerimizi — takdime — mühterem | Hasan Kemal, İbrabim, Davut. Yeni Neşriyat | Aksu | Giresun Halkevinin çıkardığı mec, | mua, Mart sayısı da neşrolundu. Saf. fet Tunçay (Edebi kuurlığımız) © tet. kik ile meşgul, — Kendisince #ebabisı gunlar: 1) İdeoloji kıtlığı; 2) Mitoloji yoksulluğu; 3) Senbolizm demagojfisi, €) Ümanizmin eksikliği. Bütün uyanıklara tek hedef Altı. okun yönetildiği hedef olacaktı. İdezl münalkaşalarına alışamadık. Kemaliz, min fikriyatını almış değiliz. İdeoloji kıtlığı bu.. Edebi eserin kıymeti bayal serve. Ündedir. Türk tarihini yeni öğrenme. ye başladı. Mitoloji malümatımız ge alş bir folklor tetkikinden doğucak. tır. Şilr ilaanımız ©o zaman değerini alacaktır. Rumuzların arkasına — sığınan bir edebiyat şahat duygulara bağlı, kalka uzak kalır. Dünya kilsik edebiyatını benlmae. miş değiliz. Aksunün bu sayısında — Giresunun Amerikadan gelen bir habere göre Şişuahua garnizonuna men sup Jozemartinez ismindeki mü- lâzim mutadı Üüzerino yino bir gece sevgilisinin penceresi altın- da şarkı söylerken mahallin za. bita âmiri Gilermo Argir bir. denbire cıkagelmiş, zabitan sey. var sarkıcılık müsaadesi olup olmadığını sormuştur. Aşsk serenadı yapan rzabit bir- denbire böyle garin bir sunle maruz kalınca fena hakle sinir. lenmis, derha! tabancasını çeke. rek zabıta memurunu cansız ye. ve sermiştir. Şefinin vardtmma kosan diğer bir zabıta memuru da Martime- zin kullandığı tabancadan çıkan kurgunla varalanmıştır. Bunun Üzerine mülâzim Mar- tinez kaçın ortadan kaybolmuş. tur. Şimdi zabıtadan ziyade Ho. Tivut film ümilleri katil mülâ . İzmirqe bulunan eski eserler Deniz ve Toprak Tanrı- larının heykelleri meydana çıktı İzmir, (Hususi) — Eaki! İzmir hafriyatımda bulunan toprak ve bereket mabudesi Demeterle de- niz ve yağmurlar mabudu Posei- don'un heykellerinin restore ©. dilmesine başlanmıştır. Her iki eser gayet sanatkârâne hazır . lanmış ve çok muhteşemdir. Mi, tolojiye göre, Poseidon bereket mabudesine üâşık olmuş, fakat biz çok rakip mabutlarla kargı- laşmıştır. Jüpiter çok güzel ©- lan bereket ilâhesini altısar ay her birinde kalmak üzere Posel. don'la diğer hir mabuda vermiş. tir. Mitolojinin bu mevzu üze . rinde kaydettiği bazı efsaneler de vardır. İki heykelin milâttan önce dördüncü asıra ve İyon medeni- yetine ait ldukları ve eski İz. | mir şehrindeki Ağoranın metha linde bulundukları da anlaşıl . ır. İstanbul Alman âsartatika ens titüsü direktörü arkeoloğ ve ta. rihçi Bittel şehrimize gelmiş ve Efes'te eski İzmir hafriyatmda tetkikat yapmiıstır. Mütehassıs, Egede yatan tarihf medeniyetin zenginliğine ehemmivetle işaret ederek, Roma harabelerinin bu eserlerin vanında sönük kaldık. larını, bunların zamanla meyda- na çıkarılacağımı ve rerek İç, ge- rekse dış turizm bakımından mü him kıymetleri olacağını söyle. müştir. Sözlerinin sonunda; İz. tanbuldaki Alman enstitüsünün İzmire naklinin bile çalışma nok tasından faydalr olabileceğini, fakat ahvalin buna müsande et. mediğini ilâve eylemiştir. 20 yıllık basın hayatr, Giresin dü. Bünleri de yazılıdır. Bu türlü yazıla- rım çoğalmasını lateriz. LAL 12,30: Program ve memleket saat Ayarı, 12,35: Ajana ve meteoroloji berleri, 1250: Müzik: Muhtelif şarkı. lar, 13.30/14.00 Müzik: Karışık pro, Kram (Pl.) 18.00: Program ve mem. Jeket saxt ayarı, 18.06: Müzik: Radyo car orkestrası, 1840; Konuşma (U. mumt Terbiya ve Beden Terbiyesi), 18.55: Serbest saat, 10.10: Memleket oturan büyük konaklarda elli | #4t ayarı, Ajana ve meteoroloji ha. yıl otursalar yukarıda oturan- lar atağıdakile, aşağıdakl de yukarıkile konuşmazlar, İngiliz ahalisinin etvarı böy- Te valışi görünürse de tanışan- lar birbirlerine son derece hür- met, muhabbet ve tazim göste- rirler, 'berleri, 19.30: Müzik: Karışık pro, Eram, Saz eserleri ve şarkılar, 20.15 Konuşma (Fen ve Tabhlat Bilgileri), 20.30; Müzik. Çalanlar: Vecihe, Cev. det Kozan, Reşat Erer, Rugen Kam, 1 — Okuyan: Necmi Riza Ahıskan; Müzeyyen Benar, 21.15: Könser Tak. dimi: Halil Bedil Yönetken, Müzik: Bir ecnebi Londranın bir ye- | Ft0y0 Orkostrası (ŞEf: H. Ferit (Al. rinl methetse, İngilizler: ——— —— e nüar), Li van Bothoven: — Konçerto (Keman ve Orkestra için), Solist: A. B. Vinkler, 22.15: Memleket ssat aya, yor ve dünyayı büsbütün heyeca. | ,, Aşans haberleri; Ziraat, Kaham — ma veriyorlar. Sadece imparato, | Tahvilât, Kambiyo — Nukut borsası, Yün şaşı kabine azası, hükümda. | (Fiyat), 22.30: Müzik: Hindemith - rına balığın kılçığı ile müteessir | Remam Mathis Senfonisi (Pl.) 2255 olmuyacak bir tedbir bulmuştu. | Müzik: Cazband (PL) 2325/2830: 20 ei asırda ise kılçık, birinin | YETAki program ve kapanış. benziyor. NIYAZI AHMET 26.3.940 Salı 12.80: Program va memleket saal 25.3.940 Pazartesi ayarı, 12.35: Ajana ve Meteoroloji ha- berleri, 12.80: Müzik; Seçilmiş piyasa Barkıları, Çalanlar: — Vecihe, BReşat Erer, Cevdat Kozan, Okuyanlar: Mü- zeyyon Senar, Semahat Özdenses. 18.30/14.00: Müzik: —Hafif müzik (PlAâk.) 18.00 Program ve memleket saat ayarı, 1805: Müzik: Grieg — Lâa minör piyano — konçertosu 1846: Konuşma <Çiftçinin enati), 15,55: Serbest #zat, 19.10: Memleket Enat &yurı, Ajans ve Meteoroloji ha- berleri, 19.30: Müzik: Katışık — pro- kram (Saz eserleri ve şarkılar) 2015 Konuşma (İktisat ve hukuk aaati), 200,30; Müzik:; Fasıil heyeti, 21.15: Müzik: Küçük Örkestra, 2215 Maem. leket saat ayarı, Ajana haberleri; Zi. raat, Kaham — Tahvilât, Kambhiyo — Nukut borsası (Fiyat), 2236 Müzik; Cazband (PL.) 2325/23,380: Yarınki program ve kapanış, — ŞEHİR TYİYATROSU Komedi kısmı: arıyor mizi aramaktadırlar.. Kendisine derhal bir kunturat imzalatrp film çevirteceklerdir. —————-- Kafakesiciler faaliyette Nevyorktan bildiriliyor: Manil'den matbuat birliğine gelen bir habere göre meşhur “kuafa kesiciler,, Filipin adala- rında görünmüşlerdir. Bir gün zarfında hıristiyan Slokano triyosuna mensup olan dokuz yerlinin başları kesilmiş - tir. Bu cinayetler vahşetleri dar brmesellere gecmiş olan meşhur kafa kesici Abilavlar tarafımndan işlenmistir. Biristiyan verliler gayrimes- kfün dağlara doğru yollar açma. Sa başlayalıberi bu dokuzuncu katliâmdır. Bu müthis ayetlerin önüne geçmek icin ük mikyasta po. lis kuvveti faaliyebe geçmiştir. — Bu adamın hayatı çok — fır. tınalı geçmiş, — Felâket mi, macera mı?. — Hayır. Kaptandır, uzun za- — Bulaşık yıkamasını, yemek pişirmesini, oda süpürmesini ve ütü yapmağı bilirim. — Öyle iste yandaki odaya ge- çiniz. Evlenme büromuzda koca arayan bir bayan var, — Fevkalâde bir radyo gör düm azizim; dünyanın her di- Tinden lakırtı söylüyor!. " Çeviren: | ran geçirmekte olduğunu sez . mekle beraber merak edip hiç bir sual sormuyor, sabır ve iti. matla bekliyordu, Nihayet Matyö uzun zaman - danberi zihnini kurcalayan is - tikbale ait fikirlerini Maryana açtı. — Anlıyorum ki evlâtlarımın maisetini temin edebilmek için artık işe başlamak bir eser ya. ratmak icap edivor, İleride dün. yaya gelerek soframızı uzata . cak çocuklarm istikbalini de şimdiden hazırlamak lâzım... Dü sündüklerimi sana söyleyim mi? İster misin? Maryan gülerek başını kal - dırdi. : — Evet, vakti geldiysa söy . le... Ben senin buzı ilmitler bes. lemekte olduğunu bilivordum. fakâat hiç bir şevy sarmadan bek lemeği kendimce daha muvafık görmüştüm. Genç adam, ani bir hatıranın sinirlerinde uyandırdığı tesir do. layısile gaözüne şöyle bir mukad- ! dimevle başladı: | — Biliyor musun ki şu Löpa. yör, takındıfı kurnaz tavırlara rağmen budala bir haylâzdan başka bir şey değildir. Tupra - ğın bereketi kalmamış! Toprak iflâs edecekmis!... Hiç bövle bir hezevan akla &tğubilir mi?., Pek tabildir ki toprak, onu sevme - sini bilmiyen beceriksiz, inatçı, mankafa insanlara hiasiz ve gaddar bir üvev ana gibi görü. nür. Fakat, onu hakiki bir sev- da ile sevocek, ona bütün vücut ve zekâsmı vakfedecek, onu fennin en son usullerile ve tee. Tübelere istinat ederek işlete - cek akıllı bir insan çıksım da ba. kalım o zaman sayısız, hesapsız mahsuller almmaz mi?... Ah! Bu arazide ısırmandan başka bir şey büyümez diyenle- re ne kadar güleceğim geliyor! Evet, bu toprakları vahşetten kurtarıp bir saadet ve bereket diyarına çevirecek adam elbette bir gün gelecektir! Asabi bir hareketle kolunu kaldırarak bahsettiği yerleri gös —- Şurada - Müryö ve- Lilbon çiftliklerine kadar uzanan or - manlar arasında gayet sulak ve geniş yerler vardır. O yerler az zahmetle mükemmel meralar ha line konulabilir. Sonra, şu sağ tarafta, kesretle akan memba suları bütün o vasi yaylâyı kap. hyarak kargı ve sazlarla doölu bir bataklığa çevirmiş. O mem. balara birer mecra açmakla o vaylâlar da fazla gelen sulardan kurtarılır. Böylece zirante, buğ. day yetiştirmeğe gayet müsait tarlalar bahşedilmiş olur... Bir de bu önümüzdeki Janvil sırtla- rı var. O sırtlar toprağın kuru- luğu yüzünden hemen de kâmi. len ziraatten mahrum brrakıl . mış. Halbuki, beri taraftan çev. rilecek sular o kurak sirtlara götürülürse, az zaman içinde ga yet mümbit bir tarla daha ka- zanılır,.. Ben bu söylediğim yerlerin hepsini gördüm ve tetkik ettim. Tahminimce beş yüz hektar vü- satinde olan bu arazi, müteşeb. bis bir adamm eline düşerse, ça. hşmak savesinde, bu güzel su. ralın, ve ebedi hayat membar o- lan güneş babamızm yardımile en mükemmel çiftlik meydana gelir. Matyö coşkun bir lisanla ta - savvurlarını söylerken, karısı onu gözlerile tahain ve takdir e. diyordu. Fakat böyle bir ümidin azametinden ürkerek halecanla bu sözleri fırlattı: — Hayır, havır, emellerin çok yüksek, mümkün olmryan şeyle. ri arzu etmemelisin, Bütün bun. ların bizim olacağını, servetimi- zin bu derece genişliyeceğin nasıl ilmit edebilirsin! Sermaye nereden bulacaksın ve hangi kol Tarlâ bu işleri göreblleceksin ? Bu gözlerin ihtiva ettiği ha - kikatten sarsılan genç adam bir :tiıç ıınly:k:ıılıkm etti. Sonra ha. m ve m: bir tavırla gülme. ğe başladı. — Hakkın var, ben delice hül. valara kapıldım. Emelim, henüz bütün bu havalinin kralı olmak değildir. Lhamdıâlh bu anlattık- larım gayet ciddi ve doğrudur. Hem de insan, kendinde itimat B İ