23 Ekim 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

23 Ekim 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sşu mMmemleketlerde: ROmanyada kurulan - gençlik teşğ__ltı K Kral bir gençli!'. bayramında Romen izci (iskaut) tını o tesis € ten önce kurula arduya ve h etler çok büyüktür. 'i e Den Mmilleti, krallarının do. ; ü nt bir kaç gün — öni * m_('"—'ül_ir.ıun kutladı. Ro. mzljleı nin sevincini gazete a K Kaydetti. | H, Sütlu hâdiseye verilme: Bi €N yeri ayırdı. Üm U Satırlarda, Romi h'u'n ( Ve kültürel haya- J'Mgı— biraz — mâlümat y istiyoruz. Bu - sayede, der; ularımız, siyaseten mu. b:_“ürı ile yakından alâ iMlunduğumuz döst mil. Şakından tanımış ola. kuvvetli lâtı münhası kurduğu bir milli Romen milleti; bu gençlik teş arice karşı övünebi « hariçte bir nül! lamıştır. Romen genç! içinde fizik terbiyesini h mül ettirdiği gibi, ayni gençli- ğin kültürel ve ruhi terbiyesi . | ne de büyük bir mevki ayrıl . mıştır. Kral Karol, milli terbiyenin esaslarını aşılayan. mektenlerde olduğu gibi, ktepler dışında | da bu terbiyenin İnkişaf etti. rilmesini devletin omuzlarına yüklemiştir. » Romanyada y]i“h_' Romen gençliğini u ıa,.fun'"“d“ büyük emek. ederek meydana getir. yeni — kurulan m ve rejiminde, kral di ehemmiyetin B i istemiştir. ';x';'ınr_lı'(_ r:ı_ğ' dîır. itiba. YağılN gençliğinin kültür n 0 ve spor aşkile fazla Olmuştur. İ |Hatayda nüfus sayımı x Ybaşladı » vW Hatayda nüfuz sayımı başla. mıştır. Bütün Hatay alkı, nü. fus dairelerine müracaatla ka. yıtlarını yaptırmaktadır. NHu Bayıma dahil olmuyanların 'Türk vatandağşlığımır refini ve bü. tün medeni haklarını kayboede. cekleri ilân olunmuştur. ğ Sarkıntılık ettiği kız tarafından yaralandı Galatada İkiparmakkapı s0. kağında 4 numarac hsüvar oğlu Nuri oturan Karabet kr sarkıntılık yapmış, fakat zın attığı bir t a ayağından yaralanarak tod vi altına alın- mıştır. v . 9lcu maskelerinden * Tük alınmıyacak Y'"çmd.an gelen yolcuların : ltrinde getirdikleri gaz | Hniymicti için gümrük resm Barlay e de, gümrük ve inhi. Ln'd-ırc:.ı. Kızılay Üleş ıa“,"-' badema — Avrupadan Makajı A beraber gelecek gaz ÖL ŞeTinin herhangi bir kaş Ürüne tutulmaması kararlaş %M;S' alâkadarlara öylece * vermiştir. Bı K ir motosiklet D kazası daha ancıda vaşlı bir ka. ei muştur, de oturan şoför Ulusoy idaresi A nüumaralı otomobil Ya gitmekte iken a Üzerinde, Şaşkınbak. ı(,L_"_'i_Anar:.ılı oturan Ha.| nesine kaldırılar kadın üna r**î yaşlarında Fatma | müddet sonra ölmüştür. Tpi ve ağır suret.| yakalanmıştır. ) , S1 ; ’Rî.:_"b-hr— 'ğ b K ğ'ıı'ğğîî"&l Ali S Yo) a Ö, l töyle n r:n;:za“ ol oya hasta. gız bir Şoeför to yaralamıştır. nümu | Perili Yayla | YAZAN: Refik Ahmet Sevengil gi xx HİKÂYE 1 çf & m,“' akrabamdı ve benim gibi av zevki olan bir adamdı. Hem n““ bir arada görmeğe fırsat bulmak, hem de işten bu. rıu_(:îîmı birkaç gün kırlarda, ormanlarda, şehir dışında din- Mir Vllmek ve eğlenmek makaadile büyücek bir AY partisi p > eĞ SA Ma l a meraklı ahbaplarile birlikte beni de ça- gi &. bazı av. at etmek. sevinçle adım, — Arkamda halde istasyonda trendeti indi. hazır vilâyet Alaçam Ararım; — bu daveti hc;:nl("“'t içinde na vesile ile olursa olsun seyah ta, 6 h ç. Müzümda silâhim olduğ &a l & t Yan &i bi öt * O gece evinde mizafir kalacak, ertesi gi I. Sama N alan öteki davetlilerle birlikte M . Üm, Beç a gidecekti hati sevdiğimden bahsetmiştim; birçok yerler dolaş. q""îen üm halde bu kadar güzel tabiat manzarasmı hemen ağ'âla,p'.k az gördüğümü söylemeliyim. Alaçam ormanlarında Yüklüy SAnki nebati bir varlık değildir; haşmet, saltanat, bü. Gt pi Yükseklik mefhumlarını canlandıran birer ulvi timsal. e ş'“'fıkvwk üzüne doğru ilâhi bir ğ Yükselir ve iki tarafa doğru açılan dalları bulutlara £€cen atmacaların, kartalların yollarını keser. Hele a. Zamütenahiliğe doğru uzanın gittiği hissini veren, duüygusunu madde halinde'canlandırdığı Zannolunan y s'n.:?h“"-“ğl. birbiri andından görünmez bir mesafeye “Anması fevkalâde hostur. 2 a n l * ' Aldde muntazam gövdeleri | bir siyasi Maarıf Vekili ile bir | müiâkat Ebuzziyazade Velid Bey dünkü | makalesini maarif işlerimize tah. sis, daha dö; maarif işleri. ne dair devir devir yazdığı ma-| kale! len birini tekrar etmiş; en çok vekil değiştiren maka. £ olduğundan, maarif. lü istikrar hasıl olama. yakı. Biryor. En son icraattan verdiği | misaller: Derslerin 8, 8 buçuk | arasında başlaması, başlayan der. e kadar ardı sıra devam beş vakti birleş. 1 şer'i görmemesini ilduksa da çocukları gün kaldırmaya — alıştıran itiraz edecek yerde n mektepleri çocukların a. cek bir tedbir iste. ğini anlamadık. bu yolda en salâhiyetli sahibi abi Maarif Vekili . Balısin ekemmiyetine * bir muharririmizi yare ile Sıvasa gönderdik yagon ve lokömotif fabrikasımn açılma töreninden sonra verilen çay ziyafeti arasında sayın vekil. | den bir mülâkat almak fırsatını elde etti Wekil makaleyi kaşlarını çatan bir dikkatle dinledi: — Bu karar, istenildiği gibi azasının her bir eri bir çocuk ba. bası veya velisi olan bir komis. | yani maarif şürasından Biz Bay Velidin istediği daha Bi 4 tatbik ediyoruz. Dedikten sonra, gülerek ilâve etti: — İstikrar istemekte ve istediğimiz de verdiğimiz ve inandığımız emir . lerin müstakar olması i Şimdiye kadar bir işte limat yerine çok- geçmeden isi geldi ise bunu hal işe Jen ziyade bilmiy n karışması oldu ve bundan da | istikrarsızlık doğdu. Bir işte doğruluk de dece istikrar istiyen bi rir, verilen ve tatbikte olan rarlara itiraz eteneli mi ya? Ne buyurulur? Veğd Beyihebt yimemiş gi Siyasi muharririn naklettiği bir fıkra Gündelik gazetelerden birinin müharriri: yonda: biz. de bu fıkrası: hur bir tip vardır ki bizim Nas. rettin Hocanın Arabıdı: Cihayı bir gün babası, pişmiş bir koyun kellesi satın almak ü. zere pazara göndermiş. Ciha ke. leyi almış ve yokla gelirken da. yanamayıp kellenin görzlerini, di. lini ve beynini yemiş. | Baba bu dımdızlak kelleyi €-| virip çevirdikten sonra Ciha'ya haykırmıt — Ciha, bu ne böyle? — Köoyun kellesi! — Nerede bu — Sağlığında * — Ya dili? — Dilsizmiş. | — Ya beyni nerede? İ | İ | | 3 — VAKIT - 23 BİRİNCİTEŞRİN 1939 |Sıvasta lokomotif ve || 'vagon atölyesi açıldı Münakalât Vekili bu münasebetle çok güzel bir nutuk söyledi Sıvas, 22 (A.A.) — Lokomo- tif ve vagon atölyesinin merasiminde Münakalât Vek li Ali Çotinkaya aşağıdaki nut. ku irat setmişlerdir: Büyük Millet Meclisinin muh arı, sayın — vekil. | yesini de açabilmek fırsatmı e. le geçirdiğimizden dolayı bah . tiyarız. Di mizi kabul ede , rek geldiğ nizi hürmetle selâmların Büyük demiryolu inga siyase. shesiz olarak bi g. bedi Şef Atatülrk olduğu halde Milli Şef ve Cumhurreisi İsmet İnönünün sarsılmaz karar ve iradesine borçluyuz. Demiryolu siyasetimiz her ge. ne muntazam bir programı da. hilinde ve esaslı bir âurette in. ş en büyük mer. | lde etmiş! tile millileştirdiğimiz beraber bugün demiryolla zın uzunluğu yodi 'bin küsur ki. eye varmıştır. Demiryolları malümunuzdur ki, yere ve toprağa tesbit edi. len ray vesaire ile bir takım sa. | bit binalar depolarla köprüler. den ibaret deği Bu sabit tahsisat'a beraber ayrıca müte. harrik vasttalar vardır ki, bun. lardan biri diğerini tamamlar. Birinin eksikliği diğerinin fa. Hadut sahiller sıhbat umum mü- dürlüğüne, musün Doktor Salâhat tn Emü, Devlet Demiryolları u. sum müdürlüğüne vekâlelinde lunan Bay Cemal Serter, İzmir lefon müdürü Sadi Alasgil fen n fettişliğine, fen mülellişi Fuat Ak- kan müdürlüğüne — ta unmuştur. Cumhuriyet. bayramında halk kürsü.eri Cumhuüriyet bayramında halk kürsü 1 açılacaktır. Bu kür- sülerde her vatandaş söz & telefon lemek istiyan vatan- daşlar, diden parti merkez lerine üracantle isimlerini yazdırmalıdırlar. Şehir Mecliği toplanıyor Şehir Meclisi önümüzdeki i. kinciteşrinin birinci çarşamba günü içtimas çağırılmıştır. Bu toplantı vali ve belediye reisi Lâtfi Kırdarın riyasetinde ola. cak ve bir reis vekili ile yeni daimi encümen azası seçilecek. tir. — Mektep muallimi olduğu i. çin beyinsizmiş. Ben Ciha'nın son hükmünde . ki teşhisi haksız bulduğum için onu şöylece düzeltiyorum: — Siyasi muharrir olduğu i. çin beyinsizmiş.) ları onları tamamlayacak olan fabrikalar, atölyeler, lokomo. agon ve saire ile tam ve kâmil şeklini glır. Nafia Vekili bugün de Mü. nakalât Vekili olarak bu işlerin Üzerindeki mesaisinden bahse . den Ali Çetinkaya, bugüne ka. rketlerden alman ve İz. mir mmtakasında bulunan iki Eskişehirde bulunan bir a yolları — ida bulunduğunu ve demiştir ki: Mevcut atölyelerin ihtiyaçla. rımızı karşılı k bir vaziyet. te bulunmadıl nazarı dik. k alarak şeflerimizin müsaa. desile bundan dört sene evvel bu atölyelerin inşasına başla. dik, Bu atölyelerde yük ve yolcu vagonları tamir ve yeniden in. şa olunacağı gibi lokomotifle . rimiz de esaslı bir suretle ta. mir edilebileceklerdir. Demir . yollarımızm mükemmel bir su. | rette işleyebilmesi için de yal. nız bu tesisatın vücüde getiril mesi kâfi değildir. Bunları İ letebilmek için sanatkârlara li. yakatli memur ve müstahdem .- lere ihtiyacı vardı, Bu teknik lemanları yetiştirmek maksadi le Eskişehirde tesis etmiş oldu. ğumuz mektepten istifade et . tik. Bu elemanlarla şimdi açıl. yapacağımız atölyeler gl eğe başlıyacaktır. Memur ve tahdemlerin fenni kabi - Nyet ve kudretlerini bir taraf . tan böylece arttırırken, onların istikballerini teka - ütlüklerini de tahtı emnivete a. lan kanunlar Millet Meclisinin tasvibinden geçmiş ve tatbik sahasına konulmuşlur. göreceğiniz. müeasese takdir ve muhahbetine eğer Yır eserdir. Şimet. diler ümesini — tamamlı. yân bir tesislir. Bunu *üzerlerimize. düşen va. zifeleri yapmış olmaktan du duğumuz bir emniyet ile huzu. runuzda ve millete karşı ifti. harla ifade ederim. Benimle beraber çalışan ar. kadaşlarım bu hususta göster . dikleri büyük gayret ve feda . kârlığı da teşekkürle yâd ede. rim. Her işte daima bizi çalışma. sevkeden — büyüklerimize, li Şef İnönüne huzurunuzda eğilerek tazim masını arza olmasının vardır. Bun. birincisi mütarekeden sanra milli hak ve istiklâl da. tesis edilm vamızı buradan ilân etmek fır. | satına nkil oluşumuzdur, ikinci si Sivas garkm kapısıdır, ve mühim bir kısım hatlarımızın telâki noktası olmasıdır. Bu tesisattn Sıvaalıların ve mi'ietimizin refah ve saadetine vasıta olmasınt ve bültün yurt. ti ve sadakatleri . | mizi arzederim, Atölyenin bu . | (Görüp düşünduk—ç—e; Üereeeresersemecenence senAALe | Bir yıldönümü unutmuştum. Dünkü sa. an 23 üncü ce, gözüm daldı. “Vakıt, mi üç yaşında bit delik: yapan zaman, bizleri ne hale koydu!.. Ben, onun ya. zıcıları arasına karıştığım — gün, toy bir çocuktum. Bugün, şakak. larım akpak. İçinde ömrüm ge. çip gitmiş. Arada tuhaf bir te. zat da var: “Vakıt,, , derlenip m — küvvetimiz Gazetemin bu üçün sıdır. Taşınma ihtimali muş bu. lanuyoruz. Bu çatı altı güzel, ne heyecanlı h: bazan ne büyük günler geçirdik. "Va. cana yakın hususiyetle. hem keyfine ortaktık. gelen iztirabi. hemen bafifletirdik. Mütareke yıllı da — “Vakıt,, bir bayraktı. Damat Feridi yere vuran âmiller arasına onun neş. riyatını da katmak bir tari ve insaf borcudur. “Manda,, fikrine sıyrılan kılıç, orrun . &ik. tunlarında çakmıştı. “Alemdar,, la “Peyamı Sa. rli neşriyatını, per. ca yine o, çeliyordu. Tabli bu hamleler ucuza malol. ar harpler, “Kroger,, ler, Maltalar, zindanlar, hafta, larca kapanmalar göze alınma. dan bu işler başarılamardı. Birimize paylaşır, Bugün bu yıldönümündern bah. seden — yi "Okuyucularımız dan 22 yıldır gördüğümüz ve her fırsatta şükranla andığımız te. veccühe liyakat kazanmak için feragatla verdiğimiz emeğin bir e$eri istenirse, parmağımızı baş. İt başına bir kütüphane teşkil e. den kolleksiyonumuza — müsterih bir hisle uzatı “işte!,, demek hakkımızdır. sanırız.,, Cümleleri var, “İştel,, sözünün ihtiva ettiği —gurur gerçektir — ve yerindedir. Çünkü doğduğu — gündenberi bu gâzetenin yüz kı. zartacak, vicdanında: phe Ve recek hiçbir çürüklüğü görülme. miştir. Vakıt, hakkın, şeref ve haysiyetin lundan avrılmadı. B_u yol çetindir, sarptır. Göl. gesi ve meyvası bol ağaçların al, tından değil, çıplak kayalıklar arasından geçer. Karnı değil, vicdanı doyurur. Eğer, bu yirmi üç yıllık ömür. de, memleketin de payr olmasay. K, belki yazmaktan çekinecek. tim, Birbirimizi alile araşmda tebrik eder, bu yaş bâdisesini kendi çatımızın dışına çıkarmaz. dım. Fakat bu yaşayışta yurdun, milletin de payı var. Çönkü ©. lar, dürüstlüğü, mertliği — sezer ve mükâfatsız İmrakmaz. Bu jl. tifat, bizim yüz aklığımız ve gu. rül olduğu kadar, mem. lekette yaşayan hayırhah ruhun da bir mad. dır. Hakkı Süha GEZGİN Güneş bu ağaçların dalları üstünde sihirli renklerle yeşi. lin bütün nüanslarını ayrı ayrı canlandırarak göz için bulun. maxz bir şehriâyin hazırlamıştı. Vali, önceden adam göndertip tertibat aldırdığı için köy. lüler ormanda postalar kurmuşlar, bizi bekliyorlardı. Sürek a. wını idare edecek olan yaşlı bir köylü, bize ayrı ayrı duracağı. mız yerleri, yapacağımız işleri anlattı. Ellerirdeki sopalarla Ler.ı*iclı'ıe vurup gürültü çıkararak, çalıları döverek dolaşan a. damlar hayvanları ürkütüp inden çıkarıyorlar, sağdan soldan lâhlar patlıyor, düdük Besleri işitiliyor ve neşeli bir şekilde ava devam ediliyordu. Saatler farkına varılmadan yürüyüp geç. miş; bir kaç yaban domuzu, bir iki karaca ve bir ayı yavrusu vu. rulmuştu. Yorulmuşluk. Ormazın dört bir tarafına yayılmış ve irirden hayli uzaklaşmış olan avcılar yemeği birlikte yemek icin orman civarındaki bir su başında buluşmak üzere sörleş. mişlerdi. Bana rehberlik eden köylü ile birlikte buluşma yerine doğru ilerledik. — Burası sathi mail üstünde yuvarlak, geniş bir kuşu tırmatıp yorgun argın düzlüğe çıktığımız zaman birden bol bir ışıkla ve aynı zamanda diz boyunu geçen yeşil bir ot de- nizi İle karşılaşlık. Çamlıdağ bir tarafta devam ediyordu, ge. nis, düz ve yemyesil yaylânm üç tarafında boşluk vardı ve aşa. ardaki çamların tepeleri bu sahayı çevreliyordu. Serin bir rüzgâr yarı bele kadar bilyümüş ve insan eli dokunmamış otları nazlı kıvrımlarla dalgalandırıyordu. Dağın göğsünden sırıl şı. rıl akan pinarın buz gibi tatlı suyunu avuçlarımla kana kana ietim, ciğerlerimi tertemiz hava ile şişirdim ve başımı yukarıya İ zaman kendimi beyaz pamuk yığınlarıma benzeyen 'a hemen elimi uzatsamı tutabilecekmişim kadar yaklaş. Doit terastı. Yo. mış hissettim. J Arkadaşlar birer ikişer toplanıyorlardı. Herkesin dağar. yarâa ortaya konulacak, avcı yemeği yenilecek sa. cığında ne V le tuyordum, Yanık et kokusü bir tarafta ateş yakıldığını, uzun bir sopaya geçirilmiş kuzunun çevrile kızartıldığını burnuma anlattı. Demek vali burada da önceden tertibat aldır. mıştı. Beni buraya kadar getirmiş olan sordum: — Sizin köy ne tarafta? Kolunu uzattı, yırtık yeni parça parça sallanırken parmağı ile uzakta bir yeri gösterdi. Ormanın bitti erde bulanık bir su görünüyordu; âdeta bataklık gibi bir şey... Yanı başında da dağm sırtına serpiştirilmiş topraktan otuz kırk evlik bir vi. rane... Bu köy çukurda idi, havasızdı, yanı başında da hastalık yu. vası sazlık vardı. Sonra işte biraz ileride bir yokuş çıkıp, bir yol kıvrılmca bu cennet gibi yaylâ geniş, düz, güzel, bombos duruyordu, ; Bir saattir benimle beraber olduğu halde iki çift lâf söyl miyen, sırtındaki paçavraların arasından dudaklarıma, kilot pan. tolonumnua, avcı biçimi elbiseme, Londradan gelmiş kasketime piril piril, terter bakımlı silâhıma dargm öküz gibi yan yan bakan bu köylüye kızdım; işte o da, biltün ötekiler de, bu köydr oturanların hepsi yaşamasını bilmiyen, bu cennet yaylâ duı:uı. ken gidip o bataklığa saplanıp kalan miskin adamlardı! Hiddetle: — O köyü niçin orada yaptmız, be! Dedim. Şaşalar gibi oldu ama belli etmemeğe çalıştı: — Büyükler, eskiler öyle yapmıslar da öyle duruyor. Dedi. Lâkin ben arkasımı bırakmadım: — Orada sıtmadan kurtulamazsınız. dedim, köyünüzü çin bu temiz havalı yere taşrmıyorsunuz” Bu sefer derin bir Üürperti içinde, korkune bir sey Hsit- * gibi ürkek bakıslarla yüzüme baktı; kulaklarına iı—.n:—.m.nm:_ş!" köylüye lâf olsun di — Ne dedin? (Daha v

Bu sayıdan diğer sayfalar: