1 — VARİT 'Tito bir müddet böylece yar. dıktan sonra bu satırları gözden geçirdi? “İdam kararmı tebliğ etmek için hapishaneye yedi kişiden mürekkep bir heyet girdiği — zar man 'Marius Amphossy henüz de- rin bir uyku içinde idi. Bir ak- şam evveline gelinceye kadar hep cumhurreisinin suçunu affedece- Bini ümit ediyordu. Fakat her biri redingotlu ve hodfomsen şap. kalı yedi kişilik heyeti görünce acı hakikati anladı. Cezasının af. fFedilmesi ümidini kaybetmişti.” Heyet azasından cumhuriyet müddeiumumisi: — Marius, dedi, cesaretini kaybetme. Cumhüurreisi — cezanı affetmedi. Kanunun hükmü ye- lrine getirilecektir. Kuvvetini top- a" Marius dudaklarında acı bir tebtasüm olduğu halde cevap verdi: — Evet, hâkimim.” Dedi.' *“Müddelumuminin — arkasında avukat ile hapishane müdürü bu- lunuyordu. Bütün yüzlerde derin bir.heyecanın izleri görülüyor- du." anladım. — İrademe *“Hapishanenin asma saati bir | felâket haberi verir gibi çaldı: Saat dört. Mahküm ile konuşan — heyet ayak üstünde bir karar o. kudular. Ondan sonra cellâkim muavini olan iki kişi mahkümu yakaladılar, Heyet azası iki saf halinde sağa, sola çekildiler.” Marius Amphossy metin adım. larla ileriledi. Yolda geçerken koridorun - bir köşesinde duran bizim küçük gazeteciler grupuna doğru müstehzi bir nazar fırlat- t Mahküm soğuk ve geniş ko- — Tridorun iki tarafında sıralanan — hapishane höcrelerinin önünden geçerken kapılardaki deliklerden bakan birer çift göz tmerakla ba- kıyordu; bunlar kimbilir belki de bir'gün kendilerinin böylece bir akibete hazırlandıklarını düşü- nüyordu.” “Önde eellât yürüyor, müstatil şeklindeki koridorda yol açı. — yordu. Onun arkasında iki tara. fından muavinlerin muhafazası altında mahküm gidiyordu. Daha Arkada avugat, hapishane Hirek- törü, diğer memurlar, nihayet gazeteciler , geliyordu. 185 -BİRİNCİTEŞRİN 1939 __ğ* “Birkaç merdiven indik. Bir galeri geçtik. Adımlarımızdan çıkan sesler geniş - koridorların ölüm süküneti içinde akisler ya- piyordu. Bundan sonra bir salo- na girtlik.” “Elinde bir haç olduğu halde burada bir papas bekliyordu. Bir masa üstünde likör ve şampanya şişeleri vardı. Papas mahkümu kucakladı. Bir hapishane gardi- yanı bir kadehe likör doklurdu. Amphessy bir cigara istedi. Yan. mış bir cigara verdiler.” “Cellâdın iki muavini mahkü. mu yakaladılar, gömleği açtılar, | ensesini traş ettiler, ellerini ar- kasına bağladılar.” “Bu formalite bittikten sonra heyet yürüdü... Amphossy mer- | diveni inerken birdenbire bir an tereddüt ctti. Ayakta sallanryor- duü, Eğ anındaki cellât mua- vinleri iki tarafındar — tutmamış olsalar âdeta yere düşecekti.” “Hepimiz hapisbanenin avlu. sundan geçiyoruz. çerken etraftan na bebekleri halinde bi pencere- lerin açılmış olduğunu görüyo- ruz. işarıda, büyük kapının &- nürde sabahın dondurucu bhavası içinde iki atlı bir araba duruyor. Mahkümu arabaya indiriyorlar, Arkasından cellât ile iki mua. vini ve avukat arabaya giriyor.” 'Yüz metre ileride müthiş gi- yötin makinesi avımı bek'iyor. Atlar yavaş yavaş yürümeğe başr layor. Yavaş yavaş ve gayet ra- hat. Sanki giden bir idam mah- kümu değil de, bir gelindir.” “Bir sarsıntı. Araba duruyor. iki cellât muavini kapıyı açıyor- lar, Cellât arabadan yere atlayor. Marius Amphosey dehşet içinde iniyor. Avukatı hareketsiz, âdetâ donmuş bir halde duruyor.” “Cellât muavinleri mah U tutuyorlar, her biri bir koltuğu, na girerek ve âdeta sürükliyerek | götürüyorlar, Araba çekilir çe. kilmez Amphassy birdenbire âde- ta gayet büyük ve 1ssış bir mey- dan görüyor. — Burada -bir takım silâhlar ve üniformalar yor. Karanlık içinde muhafır ax- kerler kılıçlarını kınlarından çe, kiyorlar. Sivitler şapkalarımı açı. yorlar,” (Daha var) Bugün SARAY, Sineması Bütün zevkleri tatmin ve küçüklerle büyüklerin takdir nazarlarını celbeden zengin ve emsalsiz bir program takdim ediyor: B Ağlarcasma güleceğiniz şen ve meş'eli bir komedi LOREL ve HARDY Esrar,.. Heyecan... Macera,.. Aşk.... Hareket... Sergüzeet,.. dolu bir şaheser HARBE GİDİYOR Mr. Moto'nun Son Kozu Bu emsakiz kahkaha kralin. rmm — türkçe sözlü son temsilleri $ HNâveten; FOKS JURNAL en son Hindistanm D'ANGKOR — iba- detgâhmda cereyan eden — bü- yük zabıta romanı parla- | Harp havadisleri Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtir matineler TUNAKIZI M “ buluşmadan haberdar olmamalı. dır. Ben sizin ketümiyetinize emni- | yet edebilirim.. Eğer gelirseniz — ne babam, ne de biraderim bu Saf buluşmamızdan haberdar o mamalıdır.. Bunu da kabul etti- /| Biniz takdirde salı günü Sinaia- ,ı geliniz.. Saat beşte kalkan tre. hi tercih © ve elinizde açık Maziyette tuttuğunuz bir fransız. €a gazete ile garda dolaşınız.. Yanınıza bir şoför sokulacak ve size bir otomobil gezintisi “ teklif edecektir. Siz 4s ona Kar- imen Sylva'da çıkmış olan fotoğ- rafı göstereceksiniz.. derhal benim yanıma getirecek- tir. Eğet bu teklifimi kabul etmez iseniz ben artık ailem ve sizin i. tamamen kaybolmuş olaca. , Jan... | Şoför sizi | “ Bekliyorum. Muhakkak — geli: | Flörika” | Birkaç parça gül yaprağı, kâ- ıuzcl bir koku — veriyordu “ı*ınay 1 Ta- ldpğunu görmüstü.. ik onua yazısını ha — Muhakkak &i bu vesikanın sıh- Fa. | | | — 5 hatiniden şüphe edilebilirdi, fakat mektubu Pole göstermeden emin elmağa İmkân var mıydı? Fakat bu hareket de Domnika- ya ihanet etmek olacaktı.. İşte güzel Rumen kızı hakikati itiraf ediyor, kendisini görmek için ha. yatını da tehlikeye koyacağını bildiriyordu. Diğer taraftan Jan Lö Mestri. ye bu randevuya gitmekle, Mös- yö Tavereskoya karşı olan bağ: hlığı hilâfına hareket etmiş ol- mayor muydu? Dotmanika kendisiyle kaçmağı vaadetmiyor, bilâkis bu buluşma- | nin bir esrar perdesi arkasında | kalmasında ısrar ediyordu. Şu | bâalde Lö Meı(riyeniı Domnika ile buluşmasiyle sanki vaziyette n- gibi bir Geğişiklik — olacaktı bir çarpışma arasındaki #relt mallendele isinibiz beırt gibi kemirivordu. Lö Mestriyen'n kalbine ve ton ra yaâvaş yavaş fikrine hâkim 0. GÖT yyi BNU ga FAO ea gNM AmçR Pa Siınema ve Tlvatrolar lemdar Sineması Aşka Veda Uçurum ŞEHİR TİYATROSU Bugün gündüz 15,30, yece 2030 mw da Taııeba.ıı dram hoımvdı kısmı: İKİ KERE İKİ —e HALK OPERETİ FB pi ZIRDELİLER Yazan: Yusuf Su- ruri. F: 50.35-25 ROMEO JÜLYET Buğün matine 16 da. Akşam 9 da. " nasrivat: Servetifünun - Uyanış Servetifünun - Uyanış mec- muası, bu haftaki nüahasında büyük Türk şairi Tevfik Fikre- tin hatırasma tecavüz edenlere şiddetle cevab vermektedir. Bu sayıda, Ahmet İhsan Tokgöz, M., Sami Teziz, Gavsi Halil O. zansoy, Ragıp Şevkinin yazıla- rı, Maksim Gorkinin nefis bir yesi, Ercümend Behzat, Cahit Saffed, Emin Ülgenerin şürleri bulunmaktadır. Yazan: Pearl Buck, Çeviren: İbrok'— Hoyi Onun saf bakışlarından sıkıl ' madı. Ve birdenbire ve ;oı.ıhlI rahatı ila Armut Goncasına ses lendi: * — Gel wcukum diğer bir oğluma çay » dedi. Genç kız bu ın!er. pek soğuk, durgun bir tavırla ve yumum yı andıran yüzü, kendi ismi gıhı ıu;ıık olduğu halde dışarıya çık. tı. Odaya girerken gözlerini yv_ re indirdi. Pek, sessizce doLıı tt ve kendisine emredilen $' yaptıktan sonra, acele ile lek . rar dışarıya çıktı. Genç kız çî boşaltırken iki erkek oımhı;ı( yuvhd hiç ko- nuşmamı . Kız. dişarı çi. kıp, her ikisi de kâselerini elle. rine aldıkları zaman Vıng Lung oğlunun gözlerinin tâ içine dik. katlice baktı, ve bu gözlerde ap. açık bir beğenme ifadesini oku- düu. Oğlunun bu bakışları, bir diğerini gizliden Fdlw kıska, nan bir adamın ifadesiydi. Son. ra çaylarmı içtiler, ve oğul ni. hayet kalmn, çatlak bir sesle: — Böyle olduğuna inanma. mıştım!.. dodi. Vang Lung istifini bomnıdu: vimdir. O zamana oğlan içini çekti ve bir müddet sonra cevap ver. di: Sevdiğim kadını ben öldürdüm... — Niçin mi*? — Sebebini anlamak için bugün LÂLE SINEMASINDA EMİL ZOLA'nın dehasının yegâne temsili (JEAN GABİN SIMONE SİMON) un kudretinin en büyük şaheseri: Tekmil dünyantn en büyük Fransız filmi HAYVANLA PilmindoyAlkolik,babaların hayatın ŞAN İNSAN mahını çeken evlâdların ncı A Kıskançlıklarınidoğurduğu ; acı sahneleri ve ha. ıuıIıbıyıuttemlnfeııuhiılctıemdecehlmı. İlâveten: En son METRO, mll'jllub)lnbıtlul.'l—lli ;MİKL VALT DIRNEY.Busunhut 11 ve't deftenzilâtir'halk matineleri suaroler İçin biletlerinizi evrelden aldırınız. 'Tel: 43595 — 105 — — Sen zenginsin, istediğini de yapabilirsin... Sonra tekrar içini çekti ve devam etti: — Evet, bir kadın bir erkeğe her zaman kâfi gelmez, ve bir | gün olur ki.. Büyük lan birden sustu, fakat bakışlarında, — arzusuna | rTağmen bir başka adamı kıska. nan bir İnsanın parıltıları, renk. leri vardı. Vang Lung da oğlu. na baktı ve için için güldü. Zi. raonun şehvi tabiatını, ve u- zun müddet dizginlerini elinde tuttuğu — kendi köylü kadmile yaşryamıyacağmı, ve günün bi. rinde oğlanm tekrar yanımma çıkageleceğini biliyordu. Büyük oğlan başka bir şey söylemedi, fakat aklına bir şey koymuş bir insanın odasile ba. basından ayrıldı. Vang Lung o- turmakta ve nargilesini içmek. te devam etti ve yaşlı olduğu halde istediğini yaptığından ve buna da muvaffak olduğundan dolayr gururlandı. En küçük oğlan gelinceye ka. dar da gece bastırmıştı. O da yalnız geldi. Vang Lung, avlu- sunun orta odasına geçmişti. Masanm üstünde kırmızı mum. lar yanmakta idi. Vang Lung çubuğunu içmekte, Armut Gon. cası da sessizce öllerini dizlerin. de kavuşturmuş, masanm ö. bür ucunda oturmakta idi. Ara. sıra, bütün ruhu, fakat bir ço- cuk Bsaffetile, cilvelenmeden Vang Lung'a bakıyor, Vang Lung da onu seyrediyor, ve ha. reketinden iftihar duyuyordu. Birden, avlunun karanlığın. dan çıkagelen en kücük oğlu. karşısına dikildi. Kimse onun içeriye girdiğini görmemişti. Küçük oğlan garip bir şekilde olduğu yerde sinmiş bir halde duruyordu, Vang Lung farkm. da olmadan, vaktile köylülerin g:;dı yakalayıp gdinllkleri bir men, için sinişi, ve gözlerinin pırıl piril “yanışı ' gözlerinin önüte « Çocuğun P'k:ürvev yıhtı.Gdderinln üzerinde sim. 2 HAFTADANBERİ*BÜTÜN |İSTANBUL HALKININ AL“SİADIGI MARIİE ANTOİNETTE | Şahesk serler | küçük şaheserinin tü NORMAŞĞSHEARER - T.YRONE POWER FRANSIZCA / TÜRKÇEİSÖZLÜ | NÜSHASI & * iPİEK NÜSHASI MELEK shn—hrııiı lâyık olduğu muvaifakiyeti kazanmaktadır Dİ'İİATX SEANSLAR'11—1.390—t—6.30, ve 9 dadır. Bugüm ber iki sinemada saat 11— seansı !—ılllfhiır izmirlilere; Bu fümi türkçe sörlü ELHAMRA sinemasında ©- suvatfakıyetle gösterilmektedir. BERERELEE TTTT K AM | lan düşünceden doğacak kararı tahmin etmek müşkül değildi. Genç Fransız nihayet Domnika- yı ailesi yanına döndürebilmek i. çin yapılacak yegâne işin onunla , yüzbeyüz konuşmak olduğu ka- rarma varmıştı. Filhakika ketümiyetten hiç bir | şey — kaybetmiyecek, — tamamen | Domnikanın plânı dahilinde ha. | reket edecek, Sinaia'da kendisini | yacak olan suç ortağını iyecekti. Onun için bu gizli randevu hakkında hiç kim seye en ufak bir izahat bile ver. meden yalnız olarak yola çıka- caktı. Fakat onun başka taraflarda ür midi vardı.. Domnikayt bu yeni hayattan almak, onu ailesine ia- de edebilmek için yeni ve güzel kelimeler lâzımdı.. İşte Lö Mest. | riye bu kelimeleri büulabilecekti. “Bana gelince ben de gittikçe sizi daha çok düşünüyorum, her gecen gün sizi kalb'me dahâ kuv' * vetle yerleetiriyor.” İşte bu kelimeler genç Fransı. zın ümitlerini kuvvetlendiriyor- du. Madem ki Domnika kendisi- ni seviyordu, muhakkak beraber gelecekti. .. « Kararlaştırılmış olan günden | bir gece evvel, 15 Mestriye ar- | kadaşına xendisinin kırk sekiz sa. atlik bir işi olduğunu söyledi. | Genç Fransızın fazla izahat ver- | memesi karşısında Danyel Leje- nın dirdlaklarına garip bir tebes- | süm ilişti. Lö Mestriye çıktıktan sonra döştuna: — Hiç şüphesiz bir kadın ma- cerası.. dedi. — Pek tabii değil mi, onun da biraz gezmeğe, eğlemmeğe hakkı var.. İki aydanberi yalnız bizim için yaşadı. — Yani kızkardesin icin de- mek istiyorsun.. - Kimbilir belki de muvaflak olur.. Madem ki kendisine vaadolunmu: a Pol Taveresko omurlarını silic. ti.. O arkadasından emindi.. Ki dınların bu kıskanclıkları, hattâ hiç sevmedikleri alâkaları bulun. mayan erkekleri bile kıskanma- farı ne müthiş bir şeydi.. ... Jan Lo Mestriye, Sinaia gırr' tın küçük meydamı üzerinde da- ha yirmi adım atmamıştı ki fakir kıyafetli bir adam kend.sine yak. laştı, selâm verdi.. Sonra rumen- ce bazı şeyler söyledi. Lö lıurL ye bunlar arasında yalmızca Kar- men Sylva kelimesini anlamıştı.. Genç Fransız cebinden çıkar- dığı fotoğrafı gösterdi.. Adam güldü, tekrar selâm verdi ve he- men o civarda duran bir kamyo. neti İşaret etti.. Bu külüstür araba, eğlence is- tasyonu olan Sinaia'daki lüks o. | tomobillerin yanında garip bir terat teşkil ediyordu. Seyahat oldukça uzun sürdü.. Birçok kas$abalar geçtiler ve bu mıntakada birçok kereler seyahat etmiş olan genç adam dolambaçlı yollardan Morenani civarıma yak- laşmış olduklarını anlamıştı. Ni- tekim o da Mösyö Taveresko gi- bi Domnikanın ailesi yanında saklanımış olması ihtimalini dü- | şünmemis mivdi? Fakat nasıl ol. müş.da Pol ile birlikte bu civar- da yanmış oldukları bircak araşı tırmalara, rafmen Domnika hak. kındâ Vr şalümat elde edeme. mişlerdi. fDaha ver) ABONYE TARİFESİ Memleket — M tefnde dışt 95 155 260 425 6 aylık 475 820 1 yıllık 900 — 1600 Tarifeden Balkan Birliği ayda otuz kuruş di birliğine wirmiyen yıı'ıaı KBt vetmiş beser kuraş Abone kaydımı bildiren tup — ve telgraf Öcretini. parasının posta veya bank yollama ücretini idare kendi rine alır, Türkiyenin her posta nde VAKIT'a abone yaz Adres değiştirme ücreti 25 kuruştur. ILAN ÜCRETLERİ Ticaret (lânlarının santims - tırı sondan itibaren ilân sa; rında 40; iç sayfalarda b0 rusş: dördüncü sayfada 1; 1k ve üçüncüde 2: birincide başlık vanı kesmece 5 Hradif, Büyük, çok devamlı, — kil: venkli ilân verenlere ayrı £ indirmeler yapılır. Resmi (l mü sentim , satırı $0 kurutf! Ticari Mahiyetto Olmryâf Küçük Hlânlar Bir defa 30, iki defası S0 delası 65, dört defası 75 ve defası 100 kuruştur. Üç &! ilân verenlerin bir delası b yadır. Dört satırı geçen ilânli fazla satırları - bes kuruştat sap edilir. Vakıt bem doğrudan da kendi idare yerinde, hem kara eaddasinde Vakıt Yurü altında KEMALEDDİN İR! İlân Büroso eliyle ilân kaf eder. (Büronun telefonuz 90 Aylık 8 aylık 'siyah ve müthiş bir süretfö Üft lanmış duruyorlardı. Oğla$ l t6 bu hal ile babasının ki da düurdu ve ağır dolu, bir sesle: — Artık askere — gide Artık askere gideceğii Oğlan kıza bakmadı. babasma gözlerini dikti, büyük ve ortanca Tame, döğduğundanderi der olarak % undan birden tü. Kekeledi. Mırıldandı. şeyler konuşmak, Mi Ve birden döndü, bir ker€ Hiyyi za baktı. Kız da ürpererek © baktı, ve yüzünü görmesin € iki elini kaldırıp yüzüne KSB di. O zaman delikanlı, bak$ rmı zorla genç kızdan ayırdi ha bir ıııçrıvş.ıı odadan drşâ! N iıriıdı. ng Lung kapk gecesine açılan kapının ; kırınhk siluetine baktı. En? çük oğlu gitmiş ve her yü sessizlik hüküm sürmekte İ Vang Lung nihayet genc " za dönerek, bütün gururu K7 mış bir halde engin bir k ve okşayıcı aynı zamanda Wf cup bir sesle: j B Göiııül vkıvı-ıım. ııdi. a senin için pel ihti: Bunu gayet iyi g!elıyo yaşlı, başlı bir adamım... Fakat kız, ellerini yüzün çekti, ve Vang Lunge'un aslâ temediği kadar ihtiraslı bir le ağlıyarak: : — Gençler, öyle zalimdif? Ben ihtiyar adamları ö fnlı severim.. dedi. Ertesi sabah olunca, VATL ) Lung'un en küçük oğlunun "i5 sını alıp gitmiş olduğu anl&f P dı, Fakat nereye gittiğini Ki se bilemedi. Kışa varıp sönmeden €V & ile alevll' sahte yaz sonbahar gibi, Vang Lunz“” mut göncesine beslediği aşk * böyle carcabuk nihayete Bu askmın kısa, süreksiz # reti geçti, ve Vang Lungun *" | rası söndü. Kıza bavılryordu 4 ma, artılr bu gevgisinde ihti ve şehvetten eser kalmam (Daha var!