| E ; l ÇKT K b 2 AKIT — Ben bunu sizin gibi misa . firlerime ikram olsun diye yapı. yordum. Sizlere güya benim evim de değil de, şrk tmumi yerde Çay içtiğiniz hissini vermek is . tiyordum. O zamana kadar hiç bir şey söylemermiş olan bir adam söze karıştı: — O zaman ben de Volter li- sesine gidiyordum. — Hayır, Volter lisesi âeğil, Luilögran Hisesi. — Hayır, ben Volter lisesi di. yorum. — Ben de hayır, Luilögran li. sesi diye iddia ediyorum. Aradaki dostlardan biri hakem rolü aldı: — Evet, Triplisekin hakkı var. Sen © zaman Luilöğran lisesinde idin. Operatör Titoya döndü: — Görüyorsun ya, zavallı â. dam ne hale gelmiş? Hafızasını tamamen kaybetmitşir. Tito sordu: — Bu kokainden mi oldu? Operatör cevap vertli: — Hayır, morfinden. Bu zavallı adatm bir hareketsiz durdu. Ağzı açık, noktasr üzerinde takılmış kal - mış gibi mütehayyir bekledi. Son rTa frakın iç cebinden bir madeni kutu çıkarldı. Ve pantolonunun üzerinden baldırına bir iğne sap. ladı. Bir dakika sonra birdenbi . re büyük bir neşe içinde hay . kırdı: — Evet, evet! Tamamen hak- kınız var! Ben bütün tahsilimi Luilögran lisesinde — yapmıştım. Bizim Müthiş İvan isminde bir hocamız vardı. Ben onün talebe- siydim. Kelebekler eterin tesiri altın- da sersemlemiş bir halde havada şuraya, buraya ııkhx':rı sotira salonun döşemesi üzerine düşü . yorlar, bayılryorlar, can veriyor. lardı. Bunlardan biri danseden - lerin ayakları altında ezildi. Bir diğeri sanki kanaılınnm rengini bir çiy damlası üzerine aksettir- mek iste' gibi bir çiçeğe.kon. dü; orakla' öldü!. "Kanatları bembe. yaz bir üçüncü kelebek geldi, ci. garalığın kenarına kondu. Ermeni güzeli Katalan küçük parmağını içki kadehime batırdı, bu kelebeğin üzerine bir damla döktü, zavallr hayvar bu damla - nn tesiri altında birdenbire yıl . dırrmla vurulmuş gibi oldu. Bunu gören sarı saçlı kadın bağırdı: — Hayır, hayır, Katalan! Bu merhametsizce bir işkencedir! Bu zalimane bir harekettir. Sen delisin! Sen hayvanlara fe. — malrk etmekten zevkalar bir in- sansın !" Kadıtnım sesi hırçın, asabi idi.. Gözleri dumn!ınmqtı Parmak. ları tekallüs etmişti. Sanki biri. — Bini kollarından yakalamak ister — gibi bir vaziyet almıştı... Keman İse can çekişir gibi bir sex çıkarryordu. Sarışın saçiı ka- dınm yüzüstü yere düştü. Nevmi- dane bir aksenin tesiri ile kıvra- * m'yordu Ermen& güzeli operatö- Tün ikokain kutusunu al- PRPRRARARRL Fakat Lö Mestriyenin bu araş- tırması, yalnızca araştırma ba . kımından hiçbir fayda vermedi. Domnikarnın Karmen Sylvada ol. — duüğu kabul - edildikten sonra o B Bi l' “ B gün için çıplaklar plâjinda bulun mamış olması ihtimalini de kabul — etmek İcap ediyordu. 'Tam sekiz gün Lö Mestriye bu — küçük kasabadan bu klünya cen . netinden ayrılamadı. Bütün ga- zinoları, bütün dansingleri ve di. ğer bütün eğlence yerlerini te . ker teker dolaştı.. Birçok kereler Tesmi tekrar dikkatle tetkik etti. Artık fotoğ. — raftaki grupu teşkil edenlerin | hepsini teker teker tanryordu., | — takat plâjda buş'arın hiç birisine — tesadüf etmemitgi. Bir kere He — çamur banyolarında genç kızı a- — Tamağa karar verdi. | | | gidiyordu. b danmı Her sabah erkenden öteli ter. kediyor, akasyalarla süslü dar ya u takiben, kadın erkek, çoluk ço cuk birçok hastanım banyo almak ta oldukları mücsseseye doğru Kadınların çamur banyosu yap tıkları kısım bir bölme ile ayrıl . mrşer. Maamafih yellan geın—kcn bu kısma da bir göz atmak ve i. — şerde geçenleri görmek kabildi. Jan Lö Meztriye burdda vücwt . iyab çamasrlara — bulamış müddet | r 4 11 BİRİNCİTEŞRİN 1939 dı, gözleri dehşet içinde, alm te. kallüs etmiş bir halde: — İnsafsız! İnsafsız!” Diye bağıran kadının şişkin bu- run deliklerine beyar kokain to- zunu doldurdü . 'Tito Arnodi yerinden kalktı. Salonun döşemesindeki yarı açık bulunan kapaklı deliğe baktı. A. şağıda ne çalgıcı, ne de keman görünmüyordu. Yalnız zaman za- man kemanan telleri ara srra be- yaz bir çizgi halinde parlayordu. Ermeni güzeli Katalan altın kokain kutusunu tekrar operatö. re uzatarak: — Artık kendine geliyor.” Dedi. Kokain zehiri bir an için bu kadına şifa verdi: Kırışık alnı açıldı, gerilen parmakları düzel- di, gözleri âdeta rrllaterih bir ma: na aldı. — Benim güzel, küçük Kata. lanım, beni affet!” Dedi. Sonra gözlerinden yaş- lar boşandı. Kâatalan bu kadını çıplak kol- ları arasına aldı ve yanına otürt. tu: — Benim küçücük kedim! Ağ- Bi 1 Gülmet” gözleri sanki yerdeki halımın bir | Yüt Katalan bu kadınların uğra- Kıkları nöbetleri pek iyi biliyor. du. O biliyordu ki ağlamalardan sonra gülme nöbetleri geliyordu, bu gülmeler en şiddetli den daha ıstırap verici kadın, bütün mevcudiyeti ile ağ- layor ve gülüyorldu. Omun ağla. yışları ve gülüşleri görenleri kor- kutuyor ve iğrendiriyordu. Uyuyan adam uykusunda de. vam ediyordu. Astronom bir gül demeti aldı, bunu eter içerisine daldıkir, de- rin bir ihtiras ile kokladı, gözle- rTini bu demete dikerek rak bir halde öylece kaldı. Y:- Te uzanmış olan sol ayağı sanki bir elektrik cereyanı tatbik edil. :iniş gibi ihtilaçlar ile sarsılryor- li Mumy galerisi denilen adam- lar süküt içindeydiler. Operatör hâlâ kendisinde kâfi derecede e. nerji ve muhakeme küvveti bus lunduğunu göstermek için Tes- sama bir şeyler söylemek iste. di: — Ben görüyorum ki Van Doöngen'de bizaz Norveçli bir hal var. Benim fikrimce o lürumun- dan fazla serüz kullanryor — ve plânlarının tertibiride perspektliv yok. Sen buna ne dersin?” Ressam cevap verdi: — Aziz klöktor, ben derim ki | arteryozkloroz'un son tedavi usu- lü fevkalâde güzeldir: Hastanın kulağına at rognonu aşılamak ve gözlerini kaynar vitriyol buğu. suna tutmak. Fakat benim fik- rimce amudüfikariye klorat dö potas şırınga etmek ve buna bi- rTax da ipekaküana ilâve eylemek muvafık olur. Öperatör: — Yahu, bu saçmalar nedir? | Sen delirdin mi yoksa?” Diye kahkahaları salrverdi. — Siz bana resimden bahset. tiniz. Ben ide size bilmukabele tıbba ait bir tedavi usulünden bahsediyorum.” (Daha var) _44 kadınların, vücutlarının her kıs- mınt müsavi olarak güneşe verip kurutmak için yavaş yavaş dön. düklerini gördü. Böylece çamur her tarafta mü. savi bir şekilde kuruduktan son. ra bütün kaklınlar göle doğru ko şuyorlar, feryatlar çıkararak gü- lerek üzerlerindeki çamuru te . mizliyorlardı. Lö Mestriye za . man zaman suda oynaşan kadın. ların gittikçe daha temizlenen dolgun kalçalarını, beyaz sırtla - rımı, berrak boyunlarını görüyor. Fakat umumiyetle hastalıkla ahengini, intizamını — kaybetmiş olan bu bazan zayıf bazan da şiş man vücutlar arasında Lö Mes. triye Domnikanın baş döndürü- cü hatlarını bulamamıştı, onun in ce yüzüne tesadlf etmemişti. Bunun üzerine tam ümitsizliğe düşeceği bir sırada Lö Mestri # bir kere de otel defterlerini gi den geçirmeği düşündü. Moyilo etelinde bunu kolayca temin et. | RADYO | 11-10-39 Çarşamba 12,310 Program ve memleket saat | Ayarı, 12,35 Ajans, ve meteoroloji haberleri, 12,50 Türk müziği (PL), 13,30 « 1f Müzik (Küçük oörkestra - Şef Necip Aşkın), 1 — Franz Le- har: “Tarla Kuşunun Öttüğü Yer” isimli öperetten, 2 — Fereire y - AY - Ay, 3 — Gangiberger: Toplant * — (Bzet, Arleziyen, Sult A, Prelüde B. Menuelto, ( etto, D. Carillon, 5 — Michel panyol Serenadı, 6 — Tsehaikovsky Rotaans, 7 — Czernik: Rakseden Kalpler. 18 Program, 18,5 Memle - ket saat ayarı, ajans ve metecoroloji haberleri, 18,25 müziği (Fasl heyeti), 19,25 Konuşma (Dış poli- Tika hâdiseleri), 19,40 Türk mü: (Karışık program), 20,20 Temsil, 20,50 Konuşma (Haftalık posta ku- lusu), 21,10 Müzik (Riyaseticum - | hur Bandosu: Şef İhsan Künçer), | 1 — Voön F. Görnnupf: Marş, 2 — Valdieufel: Espana (Vals), 3 — Massenet; Öuverlüre dü - “Delüge”, 4 — Saint - Saens: Prelude du “De- lüge”, 5 — G. Bizet; Carmen. 22 Ajans, ziraat, esham, tahvilât, kam- biyo, nukut borsası (fiyat), 22,20 Serbest sant. 22,30 Müzik (Cazbant P1.), 23,25 » 23,30 Yarınki program ve kapanış. (Revü * entermezrosu) No. 1 HTORAAYGETT Sinema ve Tiyatrolar M lemdar Sineması Aşka Veda Uçurum ŞEHİR TİYATROSU Tepebaşı Dram kısmı 20.30 da: Romeo , Jülyet — orraan Komedi kısmı gündüz 14 te Çocuk Tiyatrosu KELOĞLAN | Gece 20.30 da: İKİ KERE İRİ — | —— | RKUT RİZA ADİ TEK TIİATRUSU Bu gece Bakırköy Miltiyadi sinema, sında: Kayrısnam Halk - Opereti Bu akşamı 9 da (Bu besapla yok- tu) Yakında: (Ka. dınların. beğendi- ği). M. Yesari ğ Askerlik ilinı Beşiktaş Askerlik Ş Deniz sımıfına ıynlıııxş ve her hangi bir sebeple henüz askere sevkedilmemiş deniz eratı 14 Bi rinciteşrin 1939 günü seykedile- ceklerinden bu günde şube mer- kezinde bulunmaları ve bedel ve. recek olanların 14 Birinciteşrin cuma günü akşamına kadar — be- dellerini vermiş olmaları ve bu- günden sonra bedel alınmıyacağı ilân olunyr. kaklaşını aradığını ileri sürdü. Romen halkmın başlıca vazi . yetlerinden bir olan hüsnüniyet ve emniyetle kendisine otellerin defterleri teslim olundu. Lö Mes- triye bizzat tetkik ettiği bu ka. yıtların hiç birinde erkek veya kadın olsun Taveresko i&mine rast Jamamıştı. Yalnızca bir gün şöy. le alelâde bir aile pansiyonunun defteritide şu ismi gördü: Paves. ko Florika... Unutmamıştı.. Bu Kostantin 'Tavereskonun metresinin ismiy- di. Domnika da Juboliyodan bu isimle geçmişti. Bunun üzerine Lö Mestriye pansiyon sahibini elde etti. Fil hakika Matmazel Pavesko yakın bir zamanda üç dört gün kadar bu pansiyonda kalmış idi. Hie- metine bakan garson oaun daha cenuba, hiç şüphesiz Balçık'da başka bir plâja gitmiş olduğunu bildiriyordu. Lö Mestriye derhal Sinaiaya ti, diğer mücsseselerde de biz ar. l Yazan: İşte bu alışmadığı, bilmedi. ği tedirginlikten, ve rahatı kaç tığından dolayı Lotüs kradıkça kızıyor ve gitgide büsbütün çe. kilmez bir hal alryordu. 'ang Lung, karısının &inirli. liği yüzünden günlerce onun avlusuna uğramadı. Kendi ken- disine, neredeyse canım bu go. ker!.. diye düşünürek bekle - meğe karar verdi. Fakat aynı zamanda uçuk benizli, genç ve güzel kızı, umduğundan fazla kurdu durdu. sanki evdeki d uçarılıkları derdi, gailesi yetmiyormuş gibi, bir de Vang Lung'un en küçük oğlunun meselesi patlak verdi. Delikanlı o ana kadar o kadar dilsiz ve sessiz, geç okumaya başladığı kitaplarile o derece meşgul görünmüştü ki, hiç kim. Be onu bir köpek gibi peşi sıra gelen yaşlı bir hoca ile, koltu. gunda daima kitapları olduğu halde dolaşan, kamış gibi ha . fif, ince bir delikanir olmaktan başka bir şekilde telâkki etmiş değildi. Fakat, delikanlı, askerler ev- lerini istilâ ettiği zaman onlar. la haşır ve negir olmuş, onların ballandıra ballandıra anlattık - ları, muharebe, yağma ve vu . ruşma, çatışma hikâyelerini ağ zmr açmaksızm lâkin derin bir vecd ile dinlemişti. Onun üze. rine hocasından romanlar, üç krallık masallarını, eski zaman. larda Svay gölü yaşamış olan haramilerin hi - kâyelerini bulup getirmesini ri. ca etmiş, bunları okumuş, ve kafası bin bir türlü masallar, hulyalarla dolmuştu. Ve, işte bu oğlan babasmına gelip: — Ben ne yapacağımı biliyo. rum., Bir asker olacak, ve harp. h:r:—' gideceğim!.. dedi. l Ia bunu d 'A, e Tnt binsa yinci | en eunhı'lusura çatlığını esefle düşündü ve gürleyerek bağırdı: — Bu ne deliliktir?.. Oğulla. rımdan hiç rahat yüzü görmiye- cek miyim, yahu!.. dedi ve oğ. luna çıkıştı. Fakat delikanlmın kapkara kaşlarmın — catılarak düz bir çizgi halino #eldiğini gö Tünce aşağıdan aldı. Nazik ve mülâyim davranmaya çalıştı: — Oğlum, eskidenberi derler ki, bir çivi yapmak icin iyi de. mir kullanılmaz, ne de iyi bir insan asker olmaz. Sen ise be. nim en küçük oğlumsun, en ivi küçük oğlumsun. Eğer sen de » harplerde şurada burada dola. şacak olursan, geceleri ben na. sıi! uyuyabilirim.. dedi. Fakat çocuk kararmı ver. mişti. Babasıma baktı. Kaşları. nı eğerek sadece: — Gideceğim!.. dedi. O zaman Vang Lung oğlu. nun fikrini çelmek istedi, ve: — Şimdi hangi mektebe is. tersen git. Sonra ben seni ce- nuptaki büyük mokteplere, hat. tâ garip, meraklı şeyler öğre. nesin diye de bir ecnebi mekte. TUNAKIZI telefon etti ve Pol Tavereskoya üzerinde bulunduğu enteresan izden bahsettikten sonra derhal Balçık'a hareket edeceğini bildir- di., Bu arada dostu Danyelin kat'i tesiri altında bulunan arkadaşı - nın kendisine mülâki olmak üze- re yola çıkmasına mani olmak i- çin de bir hayli güçlük çekti.. Balçık'da Bulgar hududunda küçücük bir şehirdir. Karmen Sylva'ya hiç bir tren hattı ile bağlı değildir. Fakat haftada iki kere işle- yen otokarlar seyyahları bu kü. Çük plij şehrine taşımaktadır. Bir sabah saat beşte Lö Mestt- Tiye bu otokarlardan birine bini- yordu. Bu otokarlar muhakkak ki birinci sınıf konfora malik de- Hildiler, esasen yollar da mükem. mel olmaktar çok uzaktı.. Bazan toprak bir yol bulmak bile müş- kül öluyordu. Fakat bu yola fev. kalâde alışkın olan şeförler umu- miyetle yolu bırakarak kestirme [ mani olamadı.. Pearl Buck, Çeviren : — 102 — bine yollayacağım. Asker ol - massan, gönlünün çektiği, dile- diği yerlerde okuyabilirsin. Ba. nim gibi, gümüş parası ve top- yağı olan benim gibi bir insan için, bir aaker evlâda malik bu. lunmak ayıptır. şerefsizliktir... dedi. Oğlunun daha hâlâ konuımı. dığını, sessiz sadasız durduğu - nu görünce kandırmaya devam etti: | — Söyle ihtiyar babana, ba- hynn Neden asker olmak ix. | tiyorsun?. O zaman çocuk, kaşlarının altındaki — gözleri pu'lıyuık4 derhal cevap verdi; iye kadar aslâ işitme | dlğlmu. bir harp, şimdiye ka. dar aâ&lâ vpkua gelmemiş olan bir ihtilâl, bir muharebe, bir vuruşma olacak ve toprağımız hhnrycu: hvmeık. oğlunun bu söz. lırinuglç bir oğlunda duçar ol. madığı kadar engin bir hayret. le dinledi, ve şaşkın şaşkm: — Bu safsatalar da ne demek oluyormuş. Anlamadım.. dedi. esasen hürdür. Bü- tün arazimiz serbesttir. Her ki- me istersem kiralryor, ve bura. imüş paralar ve ylar alryorum. Siz de bu sayede besleniyor, y yi. yor içiyor ve giyiniyorsunuz. Ve malik olduğunuz hnrrî)et ten daha bıık:n!ne gibi bırmşey isti: uz, anla; u P,:::;m ııdıce’umıeı acı mırıldanmakla mukabele etti: — Sen anlamazaın, sen çok ih. tiyarsın, hiç bir geyi anlamaz- am. Ü.ıng Lung düşündü, taşmdı ve oğluna baktı. Önun "l!t:l'.' rapla kıvranan yüzünü gördü. Kendi kendisine: — Bu oğluma her geyi, hat. tâ hayatmı bile verdim, Benden her istediği şeyi aldı. lbwık - an ayrılmasına razı oldum. O kıdar ki, benden gonra toprağı bakacak bir oğlum yok. Ailem. de iki tane okumuş varken, lü. zumu olmadığı halde ona â“ ma okuma öğrettim.. diye dü - gündü. Sonra yine çocuğuna bakmaya devam ederek, için. den: — Bu çocuk benden her şeye nall oldu.. dedi. Oğluna tekrar dikkatle ve bu sefer de yakmdan baktı, ve onun, gençliğinden kamış gibi ince, zayıf olmasına rağmen daha gimdiden serpilmiş bulun. duğuna ve uzun boylu bir adam haline geldiğini gördü. Çocuk. ta, şehvet ârazı görmediği için, ummayarak ve şüphe ile, yarı işitilir bir sesle mırıldandı: İhntimal ki, bir şey daha istemek ihtiyacındadır. Sonra yüksek sesle ve ağır ağır: — Seni yakmda evlendiri. riz öyle ise oğlum!.. dedi. Çocuk ağır catık kaşlarının altmdan haşımla babasına bak- Tar ve vakarla cevap verdi: — O halde, artık kacmak va. | cip oldu.. dedi. Zira büyük a. | ğabeyim gibi, kadın benim her | olarak tarlalardan gitmeği ter- cih ediyorlardı. Killi topraklarda © kadar çok çukurlar vardı, oto- kar öyle bir sallanıyordu ki, eğer zavallı bir kadını, tabir caiz ise, deniz tuttu. Bunun üzerine ken. | disine pencere kenarında bir yer verdiler, biçare hatun bütün yol boyunca mideşini rahatsız edip başını döndüren şeyleri tarlalara serpti, Birkaç küçük köy istisna edi- lirse yol tamamen bir çöl manza- rası arzediyor, bu ümitsir top" rakta hiç bir $ey yetismez, bir nebat bitmez zannolunurdu. Ara sıra alelâde korkuluksuz tahta bir köprü üzerinden, sonra köpürerek akan, sürüklediği hay- van leşleri üzerinde vahşi kuşla- rın uçuştuğu küçük ırmaklar ge. çiyorlardı. Kuyular pek seyrek idi. Bu kuyu başlarından birinde dür - dukları zaman Lö Mestriye köy- lü bir kadının, Türk usulü kadife ağır bir elbise giymiş, başına da kenarımda altın isşlemeler bu- lunan meşin bir başlık geçirmiş olduğunu gördü. Otokarım soförü fransızca ko- nusmasırnıı bilivordu, Lö Mestrive şoföre hayretinden bahstetmeğe (Daha var) iaksr İbret:-> Hoyi P VAKIT' ABONE TARİFESİ Memleket — Memlt” Bl tçinde dışt | Aylık 95 156 8 aylık 260 425 6 aylık 4765 820 1 yıllık — 900 1600 Tarifeden Balkan Birliği ayda otur keruş düşülür. birliğine Birmiyen yerlere &İ yetmiş beşer kuruş zammedii'” Abone kaydını bildiren tup ve telgraf ücretini, parasının posta veya bankâ Ö | yollama ücretini idare kendi #f £| Tine alır, Türkiyenin her posta m! izsinde VAKIT'a aböne İ İ W ” Adres değiştirme ücreti 25 kuruştur. İLAN ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının santirü - lırı sondan itibaren ilân sayt rında 40; İç sayfalarda 4 ruş; dördüncü sayfada 1; ikll ve Üçüncüde 2; birincide baslık yanı kesmece 5 liradifi, Büyük, çok devamlı, M :—e;lkll ilân vırtınler; .îfıll H l ndirmeler yapılır. Resem! . rin sanlim , satırı 30 kurüşti Ticari Mahiyotte Olmıyâf Küçük Hlânlar Bir defa 30,“ki defası 50 delası 65, dört defası 75 vEİĞİ defası 100 kuruştur. Üç ilân verenlerin bir defası vadır. Dört salırı geçen ilâyiS fazla satırları bes kuruştan ipe>, edılır hem doğgadan doğrüğ undı lare yerinde, hem kara caddesinde Vakıt YÜY altında KEMALEDDİN — İRE Dân Bürosu eliyle ilâün köl eder. (Büronun teletonu: 209? yarayan bir nesnüği B xıng Lung yanılmış old nu derhal anladı, onun içif kendisini mazur göste! çİn atıldı. — Hayır.. hayır.. Seni direcek değiliz. Fakat d istedim ki, arzuladığın bir falan varsa... Delikanlı, kollarını çaprazlayarak azametli b! lar ve vavakla cevap verdi” — Ben alelâde bir Geliki değilim, Benim — kendim? $ re — hulyalarım var, Ben muvaffakıyet istiyorum. yerde kadın bulunur. Ve sanki unutmuş olduğu bi” hatırlamış gibi, mnğnır terkedip, kollarmı göğ çözerek, mutat sesile ıievı—ı ti: — Hem bizim evdeki çirkin bir esir kafilesi Tülmemiştir. Alâkadar olsaydım bile — ki değilim dairelerdeki kadına hizmüği den küçük uçuk benizli kifi muada avlularda tek bir yok, belki., dedi. O zaman Vang Lung oğlüğ| Armut goncasından bahsett ni anladı ve garip bir kıs lıkla vuruldu. Kendisin! © ğundan fazla yaşlr, ihtiyaf | setli. Bir kendisinin aki ve kalın gövdesi, gi tiyar haline, bir de genç YÜğfi rin endamlı olan oğluna ve o anda, çocuğuyla artif br oğul mesabesinde dtliı biri yaşlı diğeri genç ıki gibi kargı karsıya durdul nı anladı, ve hiddetle: — Bana bak.. Esirlere p kunma!.. Evimde genç efefiğri lerin yaptıkları — kepaze —44 görmek istemem. Bizlef, sözü düzgün sapma kadaf , rak adamıyız. Köylüyüz, YÖi vimizde bu gibi geylere mi” de etmeyiz!.. dedi. Bunun Üzerine oğlan ni açtı, kalm kaşlarını : dı, omuzlarını silkti ve P sma: ç — Bundan ilk önce sen 5 gettin.. diye cevap verdi * kastna dönerek uzaklaşti. Vang Lung da odasınd sanın başında yalnız b: turdu, ve kendisini kup yalnız hissetti, Kendi ü ne mırıldandı: . PI — Ooof!.. Evimin, hiç ğ vokttesında huzur, sükün Ü weryor, rahat edemiyorum- | | di, (Daha ve” )