1—VAKIT 27 z Hayat denilen şey bir ucu A, | diğer ucu B ile işaretli bir ka x; bu, yalnız ölü doğan çocuk | Tarla deliler, abdallar için düz bir | bat şeklinde olur. Biraz zeki o * © lan adamın hayatı bir az inhina | peyda eder. Daha zeki olanlar i - | çin bu inhina derecesi artar. Ba- ( Sit adamların A noktasından baş- ! h)ınlıım hayatları dümdüz gi - ı der, B noktasına varır, orada bi - b , p | : L | ter. Hayatları çok zikzaklı geçen eksantrikler, avantüryeler de 2i- hayet basit adamların hiç tered - dütsüz, dosdoğru gittikleri B noktasına varırlar. Fakat bazan yavaş, bazan çabuk sona eren omünhani bir hattın istikametini tenkitederek. Basit adamlarla ek- santrik adamların hayatı arasında | ki fark kavisin gerginliğinde gö - Tülür. Bir takım adamlar vardır ki, esti ve sergüzeşt düşkü - nüdürler; bunlar izdivaç ve aile hayatı ile eğlenirler, fakat onlar da bir gün gelir ki bütün hayat - larmı evlilik ile ve çocuk yetiş » tirmekle geçiren bir adamın ha - " yatına gıpta ederler. Bazı adamlar vardır ki zaman zaman sefalete düşerler, zaman zaman yüksek ikbal mevkiine çı - karlar, açlık ve refahın her şek - lini hayatlarında görürler. Bun: lar bir gün gelir ki, neden dola- yı alelâde üçüncü derecede bir | kalem efendisinin basit hayatını özlerler. Öyle zannediyorum ki, aktrisler çocuğunun sümi len, yemeğini hazırlayan bir ev kadınmın halini kendi hayatma tercih eder. Dünyanın şeklini de- giştirmiş olan büyük politikacı - | ların neden dolayı bir ilkmektep hocası, yahut bir şefdögar olma - | dığına teessllf ettikleri çok defa — vakidir. İ O halde ben niçin bir gazeteye intisap ederek bir gün bu mem - l lekette sözü geçer bir adam ol- | mak hülyalarına kapılıyorum? — Lâkin hayır. Ben hakikatte hiç — bir hülya peşinde değilim. Benim hiçbir idealim yok. Buna muka - hıl hende öyle bir sert sakal var t $ bıçağı bir türlü kesmiyor. b Cı—m-ı artık bukadarı da yeter. E İşte iyice traş oldum. Her halde H İrrefutable gazetesinin direktörü ! beni kucaklıyacak değil, Ben bu gazete İdarehanesinde alelâde bir memur olacağım, Tito kendi kendine böyle söy - lenerek lavaboya yaklaştı. Yüzü- — mü uzattı. Soğuk su ile yıkadı. Suyun tesirile gözleri açıldı. Fikri / aydınlandı. k — Yahu, ben de, ne bedbin | adamım. Budalalığı — bırakayım. - Ben hayatta muvaffak olmak istiyorum. Muvaffak da olacağım. Tito oötelin merdivenlerini dör- der dörder atlayarak aşağıya in- di. Kapıcılardan birine bir taksi Egetirtmesini emretti. İrrelutabi Razctesi idarehanesinc vardığı z4- man direktör edebi tenkit muhar" riri ile konuşuyordu. Üç çeyrek saâât sonra ketidi çalışma odasın- — da bulunabilecekti. Bununla beraber Tito parde - süsünü, şapkasını çıkardı. İçeri - ye girdi. Kendisini İlk karşılayan dUURAr a zından dolayı garip bir gurur duyarlar, fakat toyluklarından “kulaklarına kadar kızarırlardı. Bu dınlardan - bir. çokları enç ai ların bu şekilde ken” — dilerini istiçvap etmelerini bir ta- — mışma vesilesi olarak kabul eder. |ler,fakat yine bütün safiyetlerir. e bildiklerini söylerlerdi. C:vıp ları doğru idi.. Domnika bu köy. — İerde değildi. Pol ile Lö Mestriye daha şima- le doğru çıktılar. Ranstladıkları — bütün kasabalarda, köylerde genç © kızı aradılar. Fakat bu yabancı tıza hit kim” - se rastlamamış; kimse ondarı bah- solunduğunu — işitmemişti. — Lö — Tekrar Morenani - civarına / dönmeliy?z.. dedi.. Oradaki bütün / köyleri, bütün çiftlikleri teker te ker ararız.. Böyle muvı"lkvycuıınqe we |radıkça Domnikayı görmek arzu- — su günden güne artıyordu. — Şurada, büreda tesadüf etti Okanlarının sıcaklığı, gözlerindeki 3 — lü kadınlar Taveresko ile aynı . Onkaer gfu genç Rumen kizi da O rençfik histerinin zevkini, lerze- — ini takdir eterdi elbet.. Lö Mest- > riye muhakkak ki bundan istifa- ' -13- EYLÜL 1539 siyah saçlı, siyah kostümlü, pan- talonunun çizgisinden ağzının a- çıklığına, omuzlarının —duruşuna kadar her tarafı düz hatlardan te- şekkül eden, adeta her tarafı çini mürekkebi ve pergel ile çizilmiş zannedilen bir genç oldu. Kendi- sine hitap ederek: — Yeni giren muharrir siz mi- siniz? Diye sordu. Sonra: — Lütfen şuradan.. Diye yol gösterdi. Bu genç İrrefutable gazetesi - nin yazı heyeti müdürü Menierdi. Titonun önüne geçti. Bu suretle güzel koltuklar, hafif masalarla döşenmiş üç salon arasından ge - gerek gittiler, Ve Amerikan terti- bi bir bara vardılar. Barman sırada uzun bar tabureleri üzet tünemiş vaziyetinde oturan üç. dört muharrire karışık bir nevi içki hazırlamakla meşgul bulunu” yordu. Sekreter: — İki koktevl... Dedi. Barman büyük bir cam kadeh içersine üç muhtelif içkiden birer parça koydu. Bir kimyager dik - kati ve tecrübesi ile bunları biri- birine karıştırdı. Sonra içersii üç muhtelif şişenin her birinden birkaç damla akıttı. Tekrar ka * rıştırdı. Daha sonra bir yarım limon al- dı, Sıktu Toz şekeri ile karıştır- dı. Nihayet bu karmakarışık şey. lerden yaptığı içkiyi kadehlere doldurdu. Siyah esvaplı, siyah çizgili, hendesi bir intizam ile duran sek- reter yeni muharrir olan İtalya na dikkat ve biraz da hayretle ba. kıyor gibiydi. Eşlerini göstere- yekt — Gazetemizin Alman siyasi muharriri Doktor xxx 1 takdim e- derim. Rusya işleri muharriri pro" fesör xxx, tıbbi makaleler muhar- riri M. xxx... dedi. İsimleri Titonun pek iyi hatı- rında kalmayan bu üç muharrir oturdukları uzun taburelerden a- gağıya atladılar. Birer birer yeni muharririn elini sıktılar. Sonra -sekreter: — Şimdi sizi çalışma odanıza | götüreceğim. Orada İtalya siya- seti hakkındaki işleri takip eden bir İtalyan hemşehrinize takdim | edeceğim. Bu, çok iyi bir genç. tir.” dedir. Tito elindeki kadehi tezgâh ba- şına biraktı.. Sonra Almanm, Rusun ve doktorun ellerini sıka- rak ayrıldı. Onlar da tekrar tabu- relerinin üzerine çıktılar. Barın öbür tarafında bir bilâr. do salonu görülüyordu. Bilârdo salonunun öbür tarafında da İr- refutable gazetesinde çalışan muü- harrirlerin ve dostlarının her gün yemek yedikleri bir salon vardı. Tito ile sekreter bir koridoru geçtiler. Giderken yolları üzerin" de dört, beş odacı ayağa kalktı. Bu koridor âdeta bir öotele benzi. yordu: Her tarafta sıra sıra ka- pılar vardı. Yalnız bu kapıların önünde temizlenmek üzere bıra- kılmış ayakkabılar yoktu. Her tar (Daha var) de etmek istemiyordu. Kızın it'. madırı kaybetmeği arzu etmez- di.. Fakat ayrılığın verdiği bir düş. künlük ile kızın katbini daha ko- lay kazanacak, daha çabuk anla- RADYO 27-9.-939 Çarşamba 12,30 Progrum ve memlekel xas at âyarı, 1935 Türk 1 13 Memlekel sasi A meleoroloji — haberleri, Müzik (Riyasetilcumhur — bandosu) Yef; İhsan Küncer, 1 — Frnaz vun Blon: seh Se Bocüer lx - Vülse » $ — Göunod: Övverlüre Mirelle, * — Sülte Rosamunde: troduction et Andan berl (No, 2, Enir'acle. (Xo. I, İn Franz Sehu No. 3, Air de Ballel. 19 Program ve memleket saxl üyurı, 195 Müzik (Bir konser- to - PL) 10,80 Türk müziği (Fusıl hey 20,15 Konuşma (Dış polili- ka ht sa &! Âyarı, ajans ve meteoroloji ha - berleri. 20,540 Türk müziği Oku « yan'ar; Necmi Hiza Ahıskan, Safi- ye Tokay. Çalanlar: Vecihe Daryal, seleri ). 9 ime Rüşen Kamı, Cetdet Kozan. 1 — Ali Ağa - Şehnaz peşrevi, 2 — Dede - Şehnaz şorkı: (Sana ey. canımın n), 3 — Rifat Ney - Hi- n bülbül fiyan eye y - Hicax şarkı: (Benitn halini firakınla yamandır), 5 — Rüşen Kan: Kemençe taksimi. 6 — Bimen Şen - Hicaz şarkı; (Yıl- lar ne çabük), Sedot Öztoprak Sehnaz saz semaisi, $ — Salâhattin Pinar - Nihavent şorkı: (Hülâ ya - şıyor), 9 Sadettin Kaynak « Ni- havent şarkı; (GÖnül nedir bilene), 10 — Sadettin Kaynak - Nihaveni şurkı: (Kirpiklerinin gölgexsi) 21,30 Haftalık posla kutusu, 2145 Müzik (melodiler - PL). 22 Müzik (Küçük örkesira) Sef: Necip Viga - Gabriet: Hafta zar gelir . Marş. 2 — Sidney Jones; Geyşa öperetinden — potpurl, 8 — Peni Müller: Küçük serenad, & — Fried Vulter: Rüyn — (Keman solo ve örkesira için), & — Leopold: Nit nehri kenarlarında, 6 — Bucalassi: Paslalorzanın bir şarkısı: Giribiri. biw, 7 — Ganglberger: Efsaneler or- manında, 8 — Roberi Sto Viyana geceleyin güzeldir. 23 Son ajans huberleri, zirani, esham - tahvil karıbiyo - nukul harsası 23,30 Müzik (Cazband . PI, 24 Yarınki pı SEHİR TİYATROSU Tepebaşı Dram kis, manda 30/9/939 Cumar« “desi akşamından itiba: ren temsillere başlıyor. Güllğemei KOMEDİ KISMINDA İKE KERE IİKİ Bükiâl caddesinde komedi kısmın. /939 Cumartesi akşamından aren temsillere haşlıyor RAŞİT RİZA E. SADİ TEK TİYATROSU Bu gece Bakırköy Miltiyadi lrosunda YVodvil 3 Per lemdar Sineması: CASUS AVCISI KIRIK HAYAT — Bu yol tükenmek bilmiyor.. Şöyle kestirme olarak dağdan - nemez miyiz sanki., Diye Pol bir teklifte bulundu ve bu sözleri söyler söylemez yoldan ayrılarak kayalar arasına ldı. şacaklar ve sonra onun güzel, ba- | dal kir dudaklarının lezzetini duy-. cak, sıcak, körpe vücudunun trk ve cinsine has bir teslimiyetle ku- cağına sokuluşunu hissedecekti. ...- Pol ile Lö Mestriye oldukça hızlı olarak yeni bir köye doğru yürüyorlardı. Bir kır lokantasın. | da mükemmel bir yemek yemiş Terdi.. Genç Taveresko fevkalâde bulduğu Ynika'dan bir hayli ik l ram etmişti. Şimdi hafilçe baş- | ları dönüyordu, Vadiye doğru iniyorlardı. Mak | satları Prakovanın diğer tarafın. dan dumanları yükselen bir köyü | gün batmadan evvel ziyaret ede- bilmekti. Vadiye doğru dar bir keçi yolu | kıvrıla kıvesla tniyordu.. # Gençlik kuvvetiyle, alkolün de tesiriyle kayadan kayaya keçi gi- çrayordu. Lâ Mestriye arka. daşmı güçlükle takip edebiliyor, hattâ birçok defalar onu gözden kaybediyordu. * Yine birdenbire dostunun göz“ den kaybolduğunu gördü. Polün koşarak aştığı bir kaya aralarını ; kapatmış idi.. Lö Mestriye bir hissi kablelvu- ku ile arkadaşının düşmüş olması ihtimalini düşündü. O da oraya doğru Woştu. Yanılmamıştı.. Pol Taveresko birkaç metre derinlikteki bir çu- kur içine düşmüş, yatıyordu. Yü. zÜ kireç gibi bembeyaz olmuştu. — Yaralandın mı? Gördün mü şimdi yaptığını koca deli.. Yazan: Eski zamanda, ve büyük aile burada yaşamış olsaydı. Vang Lung de kendisini bu avam ta. bakasının bir cüzü gibi ve bü. yüğün aleyhine, baş kaldıran bir İnsan olarak sayacak, ve bütün nileye karşı da yarı nefret, ya- rı korku duyucaktı. Halbuki © anda toprağı, ve emniyetle saklı duran altınları ve gümüş paraları olduğu için, bu ber ta. rafa üşüşmüş olan halktan tik. | sindi, ve kendi kendisine: j — Ne kadar da kirli, nis ko. | kan insanlar bunlar!.. dedi, ve ve fena koku neşrettikleri için aralarından geçerken burnunu yukarıya kaldırdı ve gavet ha. fif nefes aldı. Ve sanki kendi. si büyük evden imiş gibi bu a. vam tabakasından tiksindi, 0- leyhlerine döndü. Bir şeye karar vermiş oldu. gu için değil de sırf lüzumsuz | Bir merak saikasile olmamakla beraber avlulardan ceri döndü. | Buna rağmen vürüdü, ve dinte | bir avluva açılan ve kilitli du. ran bir kapı buldu. Bu kapının yanında uyku kestiren bir ka. ,dm vardı. Dikkatle bakımca bunun, vaktile buranın kaptet, lığımı eden adamım cicek bozuğu karısı oldufunu anladı. Şastı, yve orta yaşlı ve güçlü kuvvet. li ve gen, şuh olarak hatırladı- | g1 kadmıma tekrar gözlinü dikti. | Kadın şimdi bem beyaz saslı olmustu. Yüzü gözü kırısıklık. larla dolmus, betibenzi solmuz. tu. Dişleri de, çenesinden sar. kan sarı vılanları andırryordu. Vang Lung ona bakmca, bir lâhza içinde bir delikanlı olarak kucağında ilk çocuğile buraya ve geldiği andanberi kaç vıl bu yılların ne kadar çabuk miş olduğunu anladı, ve Mınn Lung ömründe ilk defa olarak yaşlılığım yavaş yavaş üzerine €ökmekte bulunduğunu hissetti. O zaman âdeta kederli bir ses. le kadıma seslendi: ı — Uyan, ve kapıdan -içeriye | gireyim!.. dedi. İhtiyar kadım gözlerini kıpış: tırıp, kurumuş dudaklarını ya. | lıyarak yattığı yerden fırladı, ve: — Burayı bütün iç avluları| kiralayacak olanlardan maada mklmuyc açmıya iznim yok!. | L Vıng Lung da ani bir karar. | — Pek ilâ.. yer hoşuma gi. derse, belki kiraladım... diye ce. | vap vermedi, Fakat kadına kim olduğunu bildirmedi. Yalnız onvn arka - sından içer.ve girdi, Yolu tama- mile hatırladı ve kadını takip etti. Avlular derin bir sessizlik icinde yüzüyorlardı. İşte gurası ilk geldiği zaman sepetini bi. raktığı oda idi, Surada da, kır. % cilâlı narin sütunların tut. uzun taracalar uza) gi. diyordu. Kadının uhıımdm lan [ asıl büyük salona girdi, ve ma, ziyi hatırlıyarak burada, uıı—.’ bir esirile evlenmek için bcklc-l' diği zamandanberi senelerin ne TUNAKİZİ | Hendeğin derinliğinin müsaa- desi nisbetinde acele olarak ar- kadaşmın imdadına yetişti.. Lö Mestriye yanına vardığı zaman Pol: — Öyle zannediyorum ki aya- ğımın biri kırıldı.. dedi. Lö Mestriye büyük bir ihtiyat. la arkadaşını ayağa kaldırmağa teşebbüs etti, fakat gayretlerinin boş olduğunu gördü. Her yeni teşebbüsü arkadaşır nn yeniden (eryadı basmasın: mucip oluyordu. Pol Taveresko her halde ıstirap düyüyordu. Bulundukları yer ormanın or- tası idi. Etrafta hiç bir ev yoktu. Yapacakları yegâne iş, yemek ye- dikleri kır lokantasına dönmek. ti. Lö Mestriye arkadaşını ıstıra- biyle başbaşa bırakmak istemi- yor, sonra geceleyin onu tekrar bulamamaktan korküyordu. Yapılacak baska isş yoktu.. Pol Tavereskoyu sırtlamak Tüzimdi. Lö Mestriye genç adamı dar Bir valda esatlerre sasımağa mec- Pearl "uck Çeviren: — 89 — kadar çabük geçmiş olduğunu düşündü. İşte ihtiyar hanımın, gümüşlü ipeklere bezenmis ha. hif pörsük oymalı taht karşramda idi, Vang Lung garip bir hisle sarsılarak öne doğru - ilerledi, vaktile kadının oturduğu yere veğkurdu ve elini masaya koydu. ve bu vaziyetten doğan bir gu. rur, tazimle, kendisine gözlerini kırparak bakan, ne yapacağını | sessizce bekliyen aşağıya doğru eğcrek baktı ve içinden bilmeden bütün ömrün- ce hasretini cektiği tuhaf bir memnunivet duvgusu kabardı, cafladı, ve — ellile ma. saya vurarak birde! — Bu evi alnea&tm -—-0- Bu zamanlarda. bir şeye karar verdi mi idi so- nunu artık eskisi kadar çabuk ça alamıyordu. Yaşlandıkça, iİs. dedi. lerini bir an evvel bitirip. gü | nün mütcakip saatlerinde hu. zur ve istirahat içinde bos boş oturup, akâ&âm günesini sevret. mek, ve toprafında dolastıktan sonra azıcık uvumak için sabır- sızlanıyordu. Dola vısile, ofluna verdiği kararı actı. halletmesini emretti. tanca oğluna haber ve eşya taşmırker bulunmasını bildirdi: seyin hazır olduğu bir gürd. taşındılar. İlk önce; Lotus, ti, onların esir hizmetçileri ve esyalar -gitti. Onlardan sonra ve ona iri Sonra or. gönderdi, yardımda ve her de da, Vang Lung'un oğlu, karısı | hlıınctcilvrl ve esirleri tlımdı. Pıkıt Vang Lung hemen ev. den erkamadı. Ortanca oğlu ile birlikte kaldı, Doğduğu toprak. tan ayrılma zamâanı gelince, bunu zannettiği kadar çabuk ve kolaylıkla yapamadı ve oğulla- rt kendisine 1srar ve teşvikte bulununca da onlara; — Peki öyle ise, bana tek ba. sıma bir daire hazır layınız.. Ve bir gün canım iâto. diği zaman gelirim.. Bugün de torunumun doğumundan bir ev- velki güne isabet edecek. Ha.. ne zaman camım çekerse, durmam toprağıma dönerim.. dedi. Oğulları tekrar ısrarda bu . lundukları vakit te: k âlâ... Yalnız, bir de zavallı nptılım var benim, Önüu birlikte getireyim mi, getlrmı yeyim mi bilmiyorum..! Fakat herhalde geumıe'lı_/im Zira, ben bakmasam, hiç kimse onu beslemez, yiveceği ile alâladar olmaz.. cevabını verdi. Bunu sırf, büyük oğlunun ka. sit teek, onu tekdir etmek için söylemişti. Zira ka. dm, Zavallı aptalm yanma gel. mesine aslâ tahammlül edemi . yor, titizleşiyor ve tiksiniyor: — Böyle bir insanm yaşama. BI Câiz ildir. Ona bakmak, | karnımdaki çocuğun düsşmesi « ne kifayet eder, diyordu. Ve Vang Lung'un büyük oğlu karısının, bu çocuktan hoşlan . bur oldu. Öğleyin yemek yedik. leri kır Tokantasma vardıkları za> man gün batalı dört beş saat ol- muştu.. Lokantada telelon yok- tu.. Sinayadan bir doktor celbe- debilmek için sabah olmasını bek- lTemek icap ediyordu. Sabahleyin erkenden bir araba ile doktor getirildi. Kısa bir muayeneden sonra, genç adamın 801 bacağının kırıl- mış olduğunu teyit etti. Yaralı Sinayada bir hastahaneye naklo- lundu, Palas otele avdet ettiği zaman L3 Mestriye müessezenin sahibi. ne arkadaşının başına gelmiş olan kazayı anlatırken otelin kapıcısı nezaketle yanlarına yaklaştı: — Affedersiniz, sizi rahatsız ediyorum.. dedi. Fakat siz yok* ken bir kadının gelip Mösyö Pol Tıvenıkuyu aradığını söylemek istemiştim.. Lö Mestriye bir an için ümide düştü: — Bit genç kız mı? Diye sordu. — Evet efendim. Mösyö Tave- teskoyu bulamayınca çok müte- essir oldu.. — Hâlâ burada mı? fTlaka meay) P VAKIT vücudile oturduğu | ihtiyar cndı_ı nm kıpkızarık vüzüne gözlerini | Vane Lunç | İbrahim Hoyi ABOYE TARİFESİ Memteket — Memleket içinde dışında Aylık Tarifeden Balkan — Birliği İçin mvda otuz kuruş düşülür. - Posla birliğine girmiyen yerlere ayda vetmis beşer kurus zammedilir. Abone kaydımı bildiren mek- ve telgraf ücret ahone| sının postaâ veys banka ile ma üeretini idare kendi üze, rine alır, “ürkiyenin her posta merke, nde VAKIT'a aböne yazılır Adrex değiştirme ücreti 25 kuruştur. ILAN ÜCRETLERİ Ticoret ilânlarının santlm « sa | tırı sondan ttibaren ilân savfala, | rında SÜz ç sayfalarda 50 kü- ruş: dördüncü sayfada I: ikincr ve üçüncüde birincide 4: kesmece & Hiradır. ok devamlı. — kilişeli. lere ayrı ayrı T. Resml ilânla salırı 30 kurüştür. Tirari Mahivette Olmıyan Cüyük İânlar Bir deta 90, iki defası 50. üc defası W5, dört defası 75 ve ön fası 100 kurüştür, Üç aylık m verenlerin bir defası beda. vadır. Dört satırı geçen ilânların fazla solırları bes kurustan be. san edilir. Vakıl hem doğrudan doğrüya kendi idare yerinde, hem An, kara caddesinde Vakıt allında — KEMALEDDİN Hân Bürosu eliyle ilân kabul eder, #Büronun telefonu: 90335) madığını hatırlayınca suştu ve bir daha ağzmı açmadı. O za. man Vang Lung söylediği si. tem edici, tekdir edici sözler . den pişman oldu., ve mülâyi. metle: — Ortanca oğlumla evlene. cek kıı bulunca gelirim. Zira işler nihayete erinceye kadar, Çing'in bulunduğu bu yerde oturmak kolay olur.. dedi, Onun için de ortanca oğlan babasına ısrardan vaz geçti. Binacnaleyh, © da, Vang Lung ile en küçük oğlu ve ap- tal kızdan maada, amcası, ka. yısı ve oğlu ile, Çing ve amele. lerden başka kimse kalmamıştı. Amca ile karısı ve oğlu vakti. le Lotus'un oturduğu iç avlula. ra geçtiler ve buralarını kı lendiler. Bu vaziyet ise Vang Lung'u pek fazla üzmedi bile, zira amcasmın günlerinin sayı. t olduğunu, pek öyle fazla ya- şiyamıyacağını apaçık anladı. Ve işsiz ihtiyar adam ölünce de, Vang Lung'un o nesle yap- maya mecbur olduğu vazifesi bitecek, ve kendisine söylenen şeyleri dinlemediği için delikan. lıyı kapı dişarı ettiğinden dola. yı da hiç kimse Vang Lung'u aymlayamıyacaktı. Çing de dış odalara taşındı, Ameleler de o. raya naklettiler, Vang Lung, oğlu ve aptal kız da orta oda. larda kaldılar. Vang Lııııg_m kendilerine hizmet etmek de güçlü kuvvetli bir kadım tuttu. Ve Vang Lung. uyudu. Vü. cudünü dinlendirdi. Hiç bir &e- ye kulak asmadı. hiç bir şevle meşrul olmadı, Zira birdenbire yorgun düsmüstü. Oda derin bir sessizliğe gömülmüştü. Ken. disini Tahatsız edecek kimse kalmamıştı, zira en kücük oğ. lu, sakin, pek nadir olarak ba. basınm gözlüne görünen bir ço. cuktu. Vang Lung da bu oğlu. nun ne bicim bir mahlük oldu. gunu pek bilmezdi. © kadar sa- kin, kuzu gibi bir çocuktü bu oğlan... En nihavet Vang Lung cuan. landı. dirildi, ve ortanca oğlu ile nikâhlanacak bir kız arayıp bulması için Cing'e emir verdi. Çing ihtiyarlamıs, bir kamış gibi kurumuz ve cılızlaşmış ise de, ruhunda daha hâlâ yaşlan. miş ve sadık bir köpeğin kuv. vet ve kudreti vardı. Vang Lung-da artık onun — bir kaldırmasına. — veyahut gilrerek öküzlerin ardından mesine müsaade etmiyordu. (Daha var)