$ — VAKIT birden bu işkence yerinden kur. taramazdım. Yalflız Kristini ora. dan çıkardım. Şimdi ben Kristi- ni kullanıyorum ve onun kazancı ile geçiniyorum. Ben neden dola- yı beş yüz kişiyi birden kullanan ve bunların bütün kazançlarını kendi cebine atan bir fabrikatö: den daha aşağı bir adam olayım? Kaldı ki Kristinin şimdi yaptığı — sanat kendisi için daha az yorv. cu bir iştir. Daha sıhhidir. Da. | ha da fazla kazanç temin ediyor. | Denecek ki vicdanını kirletiyor, ahlâksızca bir iş yapıyor. Bundan başka nesi var? Hiç olmazsa el- lerini kirletmiyor ya...” 'Tito artık buradan gitmek is- tediği için saatin kaç olduğunu sordu. Bu adam bu suale şu ce- vabı verdi: — Benim saatim yok. İnsanlar saati icat ederek günleri kısalt. n maşlar. Takvimi icat ederek de seneleri kısaltmışlar: Benim ne gaatim, ne de takvimim var,” Bu söz üzerine Kristin ahlâk. | - sığda bir hareket yaparak: — Benim takvimim işte bura- ük ? Dedi. Aşıkı ilâve etti: — Ve bu takvim hiç hata et- K lles!” Tito arkadaşına dönerek alçak | bir sesle dedi ki: — Görüyorum ki kokainin in- san üzerinde yaptığı ilk tesir irz. deyi ve utanma denilen şeyi alıp götürmesi oluyor. - Arkadaşı cevap verdi: $ — Evet, fakat kokain bir ada. mr bu kadar hayasız bir hale ge- tirdikten sonra geride tahrip e- debilecek daha ne kalır? Bu a- “damlar görülüyor ki bu kadınlar. dan daha aşağıya düşmüştür! H Titanun kokalin düşkünleri hakkında yazdığı ilk makale fev. ' kalâde bir muvaffakıyet kazandı. — O kadar ki Amerikalı gazetenin /— direktörü makaleyi daha en mü- tena bir ıayfınm ortasında neş- — fetmezden evvel telgraf havalesi- le muh ine yüz dolar göndere mişti. Yüz dolar Fransız parası ile dört bin irank ediyordu. Bir makale mukabilinde bu kadar pa. — ra almak et büyük bir muharrir —olmanın delili idi. Tito bu kanaatle yerinden sıç- — radı. Her geyden evvel bir taksi- ye atlıdı. Monmartr mahallesinin | “küçük ve karanlık oteline girdi. Borcunu ödedi. Eşyasını aldı.. -Bundan sonra Vendome feyda- | nda (Hotel de Napoleon) a gi'. ti ki, burası Parisin en lükx bir eli idi, 'Tiso büu bi k otelde dördün. |Gü kat Üzerinde bir odaya yerleş- . Odas; kalorifersiz olmakla be- raber otelin iç avlısına bakıyordu. — Öğleden sonra kalktı. Parisin €n büyük yevmi gazetelerinden olan (İrrefutahle) nin idaresine itti. Direktörün vanına girdi. Direktör fevkalâde şık giyin- Mmiş bir adamdı. Şüphesiz bu sık n aynı zamanda büyük hbir evi kı)-n-ul de vardı. Zaten a bir adamın aynı Genç kızin güzel hayali Pama | Ğılın önünden geçiyordu. Ö- | ünde mehtap altında pıı.ldıvın hova ırmıgınm altırı r:nk.ı Üzerinde el Rumen kı- zının hayalini görüyordu. **&* — Pol Taveresko, More:ıınidekı enlerinin evine bir kere bile gitmemişti. Bundan dört e evvel bir kere daha Roman- ıya seyahat etmiş ve babasiyle | irlikte petrol kuyularının bulur. duğu mıntakaya gitmişti.. ı P.ıhl bü kuyuların biri De. —Metrin evinden çok uzaktı. Sonra aşı Demetri nrşıımda gör- Hek istemiyordu. Bunurn için yal- hiz mühendislerle bir müddet gö- Üşmüz Ier. sonra tekrar Bükreşe sormağa r kaldı. Ötormcbili bir kat. sik bir evin önünde durmuş Evin bir kenarında bir ahır, “diğer kenarımda bir ambar vardı. bomboştu.. Ambarda iki kız n yıvmakla meşgul idiler.. 'Taveresko, bu genç kuzlara tinin evini sormağa mecbur Büyüğü kendisini sert hir ife silzdü, ortancası kulak- fima kadar kızardı ve ne bici, 24 EYLÜL 1939 —0 zamanda büyük bir kıymeti ole. cağını ancak liselerdeki eski pro. fesörler takdir edemezlerdi. Di- rektörün parmağında öyle büyük bir kıymetli taş vardı ki âdeta bir fener gibi parıl parıl parlayordu. Direktör iki tarafına oynayan koltuğu üzerinde sallanarak Tito- ya cevap verdi: — Eğer gazeteciliğe istidadı. nız varsa şüphesiz bu meslekte pek çabuk terakki edersiniz. İtal- | yada iken hangi gazetede çalışı. | yordunuz? — Cörrier della Serra, — Bu gazetede ne-|İş görüyor- dunuz? — Başmuharrir idim. — Diplomanız var mı? — Hukuktan ve tıbtan, — Siyasi fikriniz nedir? — Kendime mahsus siyasi hir fikrim yoktur. — Çok güzel, İnsan herhangi bir fikri muvaffakıyetle müdafaa edebilmek için kendine Mmahsus tir fikri olmaması Jâzımdır. Yal- nız bugünlerde bizim gazetenin yazt heyeti tamamdır. Hiç bir münhal iş yoktur. Bununla be- raber sizin adresinizi alayım. Ne | vakıt size ihtiyacımız olursa der. hal çağırırım. Nerede - oturuyor. sunuz? Tito, bu sual üzerine söyliye- k bir emniyet ve kuvvetle: — (Hotel de Napoleon) dedi. Bu sırada direktörlin, Titoya yol göstermesi için, zili vurarak | çağırdığı odacı içeriye girmiş bu- Tunuyordu. Kendisi de kalemi eli. ne alarak adresi kaydetmek - için hasırlanmıştı. Fakat (Hotel de Napoleon) ismini duyar duymaz kalemi tekrar yere bıraktı. Oda. crya biraz çıkması için İşaret etti. Titoya şu teklifi yaptı: Şimdi hatırıma bir fikir gel- di. Sizi bir aylık bir tecrübe için alayım, İki bin frank maaş vere- ceğim. Hemen yarından itibaren işe başlatbıniz, İster misiniz? E- ğer teklifimi kabul ediyorsanız yarım doğruca benim yanıma ge Hniz, Siri yazı heyeti arkadaşla. rımız çile tanıştırayım. Bunun üzerine tekrar zile bas- ) Bu akşam Tito Pariste büyük diplomatların mülâkat mahalli ©- lan (Casino de Paris) de bir ye- mek yedi. Orada son söylenen şara kılara kadar dinledi ve (Hotel de Napoleon) a gece yarısında rslik çalarak girdi. Hotel de Napoleon'da... Hotel de Napoleon'da... 'Tito bu ismi mütemadiyen tek. rür ediyor ve sonra kendi kendi- ne söyleniyordu: — Tito! Tito! Sakım unutma ki sen Hotel de Napolcon'da otu- ruyorsun, Şüphesiz, dördüncü kattasın, odanın penceresi de o. telin içerisine açılıyor. Fazla o- larak kaloriferin de yok. Fakat ne de olsa yine Hotel de Napo- | leonda oturuyorsun.” Evet, Hotel de Napoleon'ı (Daha var) da, | Pi.) 19.05 RADYO 24-9-939 Pazar 12.30: Program, te Memlekel saat ayarı, 12.38; TÜR GMÜZİĞİ: (Tuna Edebiyatından Nümuneler) Mesut Ci idaresinde Halk Türküleri, 13.00: Memleket saat ayarı, Ajans ve Meteoroloji haberleri, 19.15: Mü, zik (Küçük Orkesira: Şef Necip Aşkın) 1 — Wiliy Richartz. Balet sulti. 2 — Wiliy Riv! haharda bir — çift * üşık — Üverlür. 3 Weber: Mozaik, No, LA4 Ralpph Benatzky: Bebekler Perisi filminden (Xeşeliyim şarkısı). 5 — Frederik Hippmann: Ormanda bir eüce dürüyor — Halk şarkısı — Üze, rinde Varyasyonjar. 6 — Leopold: İspanya Melodileri — Potpuri, M4. ö — 14.30: Müzik (Dans Mi 18.30: Program ve memlekel saal a- yarL 18.3ö: Müzik (Pazat çayı — çocuk saati, 19 Türk müziği: (Fasıl Hcıcl D 2W0.10: Mü, zik (Dans mü: PL) 20,30: Memleket sast ayarı, ajans ve meti oreloji haberleri. 20.45: ziği: kri). Melek 'Türk (Yeni şarkılar — Halk Tür! Okuyanlar Yokgöz. h. Radife Neydik, Janlar: — Verihe , Rüşen Kam, 6 Bter, ri Asım — Hüzsam şarkı (Sevdalı Elâ Gözlerinin Vurgunu. yum) 2 — Yesari Asım hüzam şarkı (Suhile pek yakın bir yuva kurdum 3.— Sadellin Kaynak, Hüseyni şar- ke. (Kara bulutları kaldır. aradan) K — Rüşen Kam., Kemençe taksimi | 5 — Sadetlin Kaynak, Hicaz türkü. karban olduğum) (Ay doğdu bat- madi Acem aşiran peşrevi 8 — Faize. Acem aşiran şarkı. (Ki. me halim diyeyim). 9 — Cer Çağla, Şefkelza şarkı (Hicran #lemde). Udi Mehmet, Muhay yer şarkı. (Kanıma kaynak olsan) 31,40 MÜZİK (Riyasşetirumhur ban Si 10 dösu) şef İhsan Köncer, 1 — Albert Vaulet Marche Cörleğe Arlemis. a Ant. Dvorak. Slavisehe Taiize, No, 4. 3 — Mendelxsohn ÖCüvertune pour müsik d'ilarmonie. 4. Gabriel Pierne. Bouton &'Or. 2200 — Müzik (Cazbant « PI A 2330 son Bu gece Büyükde, ve Aile tiyatrosam. < da Saçlarından — Vodyil: 4 Perde — Artık genç değilim, Top- rağımda adamlarım, oğullarım ve evimde de huzur ve sükü . num olduktan sonra — ellerimle çalışmaya ihtiyacım yok.. Bu, nunla beraber evine girdiği za. man umduğu huzuüru bulamadı. Her ne kadar oğluna bir kadım almış, hepsine iş görecek kadar esirler satın almış, ve bütün gün amcasına ve amcasının ka. rısına zevkleri için kâfi derece- de afyon verilmiş ise de evde yine de huzurdan eser yoktu. Bu da, amcasının oğlu ile ken. disinin en büyük oğlunun ara. sındaki anlaşamamazlıktan ile. ri geliyordu. Vang Lung'un büyük oğlu, yeğenine karşı beslediği nef . retten ve yahut ta onun fena . lıkta bulunacaklara derin bir surette — güphelenmekten aslâ vaz geçmez gibi görünüyordu. Delikanlı, daha çocukken yeğe- ninin her türlü fenalıklar kum. kuması olduğuna kendi gözleri ile görmüştü. Ve işler öyle bir hale geldi ki, Vang Lung'un oğlu evinden çıkıp çayhaneye gidemez oldu, ve yahut ta ye. ğeni gittiği zaman gitti. Yeğe. nini daima kolladı. O evden ayrılımca sokağa çıktı, adamın esirlerle, hattâ iç avluda Lo - A b (Ço (Canın ci ZÜZCİ filmi, GUN abırsızlıkla — beklenen ve lâyık olduğu muvaflakiyeti kazanan Pearl "uck. Çeviren: vi GO a tus ile de fena işler yaptığın | dan şüphelendi. Fakat Lotus'a böyle bir hali yormak bımtuı Zira Lotus günden güne şişman lıyor, ihtiyariryordu, Ve çoktan beri de canına düşmüştü. Ye . mekten, iyi şarap içmekten bas ka bir şeye aldırdığı yoktu. Ve delikanlı vaniına yaklaşsa bile. dönüp bakmak zakmetine bile katlanmıyordu. — Hattâ Vane Lung'un yaşlandıkça, git gide kendisile temasını azaltmasm - dan memnun bile oluyordu. Vang Lung en ufak ( tarlalarından evine — dönünce hüly oğlu onu bir kenara çekr t — Artık yengemin evde, bir çatı altında bulunmasına üste. lik etrafı gözetlemesi, knhı—nr etmesi, ve evin içinde düğmele. ri çözük bir halde gözleri esir. lerde olarak dolaşmasına ta hammül edemiveceğim. Dedi | Delikanlı uklından geçirin te | hattâ, iç avluda senin karmr bile bakrvor demeğe cesaret © demedi, Zira, kalbifde derin bi sızı ile, bir zamanlar kendisisi> | de bu kadının babasımın kadı nn etrafında dolaştığın: hatır ladı, Ve şimdi onun, analığmır | » şişmanlaşdığını ve vaşlandığı — | nı görünce, böyle bir şev ya> film Clark Cable - Mirna Loy'un yarattıkları ve günün kahramanları Harp Muhabiri Fransızca sözlü şaheseri bu hafta mertebesine çıktıları mutlaka gKA Bugun LALE'de ""m% Her gün başkalarının ihtiraslarına kurban olan yüzlerce genç kızların hayat ve iztiraplarını canlandıran İstanbulda ilk defa ve senenin en muazzam filmi DAMGALI KADINLAR BETTE DAVIS Şimdiye kadar böyle yüksek bir film yaratmadı. âlemi bu kadar hakiki Sinemacılık bir hayat yaşatmadı. İlâveten - METRO JURNAL ve MİKİ bugün #saat li ve 1 de tenzilâtlı halk matineleri. BUGÜN Sinemasında TUNA KIZİI ne de öteki cevap vermeden De- metr koşarak geldi, haşin bir sc: le: — 'Siz Pol Taveresko müsu. nuz? Diye sordu.. Müsbet cevap a- Tmca bir tek kelime ile: — Geliniz... Diyerek genç adamı eve soktu. Pencerenin önünde ihtiyar bir köylü kadin yün örüyordu. Polü görünce yerinden kalktı, selâm verdi. Bu Memetrin karısı idi, biraz evvel görmüş olduğu kızla- re gibi bunun da ayakları çıplak idi. Genç Rumen hiç mukaddemeye Jüzum görmeden: — Domnikayı almak için bu- raya geldim.. diye söze basladı.. Babam hareketinizin ne kadar müthiş ve mesuliyetli -olduğunu sizin takdir edemediğinizi düşür. dü.. fete bunun fein Jandarmala. fın verine beni Huraya kadar | gönderdi. İhtiyar adam bu sözler karşı. sında acı bir istihza ile: — Bu ince dikkatinden dolıyı bıbını benim tarafımdan teşel . kür edersin. Fakat seni rahatsız etmesinde mana yoktu.. Ben an- cak Nikola şeraitimi kabul etti- ği takdirde kızını iade ederim. — Şerzitiniz nedir? — Bundan sana ne? Ben bun- lanı seninle münakaşa edecek de. ğilim çocuğum, Nikola benim Pr. risteki mümessilim ile bir kere ıoruımuq bunları sana yazmadı mı? — Evet, bundan malümatım var.. Fakat artık muhakeme mev- zuubahis olamaz.. Kanun adam- Tarının artık bu aile işine karış. mamaları lâzımdır. Babam sizin damarlarımızda ve — hapzederek betbaht kıldığınız zavallının d-e marlarında aynı kanın akmakta ! ! olduğunu unutmamış olmanızı | temenni ediyor.. — Benim betbaht ettiğim mi? İhtiyar Rumen kızarmıştı. Teh- dit ederek Polün Üüzerine doğru yürüdü, fakat derhal karısı ara- ya ıırcrck Demetri geriye itti.. İhtiyar Rumen tekrar etti: — Benim bestbaht ettiğim mi? Bunu sana kim söyledi? Domnika benim kızlarım kadar betbaht de. Bildir. Biraz evvel onları gördün.. Nasıl alelide köylüler gibi çalış. yorlar, biz köylüyüz artık.. Kız kardeşin de öyle calıracak.. Önun betbahtlığı dediğin bizim ber gün ürdüğümüz hayattır. Madem ki bugün sefil elmuştur. diyorsun, bu da sizin hatanızdandır. Ah Ni- kola nzsil unutmuş, acaba biz de yirmi senedenberi onunla aynı kana malik değil miyiz? Cok kısa bir süküt oldu, sonra asağıda ambardan pelen ağır ve güzel bir sarkı duyuldu. — Görüyor musun.. diye De metr tetrar söze bosladı. Yeğen- lerin vücutlarımnın buvvetiyle © Tışrworlar, fabst esrkr da — Böylü yorlar, hem kimbilir belki Dom- nikadan da daha güzel, daha ne- şeli, MELEKYALANCILAR FREDERİC MARCH - CAROLE LOMBARD emsalsiz derecede gülünç sahneler Renkli ve fransızca sözlü şaheser, Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matineler | HEERE ŞAHI. Pol Taveresko sükünetini mu- hıînı etmeği vandetmişti. Fakat bu açık tahkirler karşısında ken. dlne hâkim olamadı: — Demetr siz rezilin birisiniz.. Bıbım güzcl takdir etmiş.. Diye bağırdı. İhtiyar Rumen kıynıxıcı omuzlarını silkti: — Nikolanın takdirleri de Bük. zeş hâkimlerininki gibi kıymetsiz. dir. Bence, ben onların kıymet letini çok iyi bilirim. Hem artık çok konuştuk.. Gidebilirsin.. Pol Taveresko yerinden fırla- dı, kollarını kovuşturdu: — Domnikavı görmeden bura. dan gitmiyeceğim.. Demetr kahkahalarla gülüyor. du: — Güzel, oslum.. Su halde u- 2un zaman bizim yanımızdasır demek.. İyi buzünlerde bir havli de isimiz vardı, bize fazla gelmi yeteksin.. Genç adam hiddetten sararmış- &z — Yarın iandarmalar — evinirz! aramağa yeldikleri zaman böyle gülamivereksiniz.. Dedi.. Demetr hâlâ gülüyor. : 1 İbrahim Hoyi mış olduğuna aslâ inanmak ia. temedi, ve fena halde utandı. Hiç bir gebeple de, hüdiseyi ba. basınım aklına getirmek arzu . sunda bulunmadı. Onun için de « ve yalnız esirleri öne sürerek bu hâdisenin bahsini açmadı. Vang Lung canlı, dipdiri bir halde ve neşe - ile tarlalarından ü. Zira topraktan sular gekilmiş idi. Hava kupkuru ve sıcaktı, Üstelik, oğlu kendisile birlikte geldiği için de mem- nundu. Evinde, vukua gelen bu yeni hâdiseden dolayı kizarak cevap verdi: — E!.. ne olmuş. Sen aptalsın be'., Böyle geyleri düşünecek kadar budalanın birisisin.. Sen karına âşık hem de çok., çok.. Aşık olmuşsun.. Bu da hiç doğ. ru değil, zira bir adam obevey. ninin kendisine verdiği karısı . nı, dünyadan her şeyden üstün olarak tutmansalı, sevmemeli - dir, Karısını sanki bir örospu imiş bir orta malı imiş gibi ap. talca ve guursuz bir sevgi ile sevmek bir erkeğe yakışmaz, Delikanlı babasmım böyle ser. ş edişinden, azarlanışmdan m 'Xı-'suı r oldu. Kalbi burkuldu. Zira her şeyden ziyade sanki avam ve cahil imiş gibi, yakı- gık almıyan, yanlış tavır ve hâ. reketlerde bulunmakla itham edilmekten korkardı. Onun için de derhal cevap verdi: — Bunu karım için söylemi . yorum, Bu halleri babamım evi. ne yakıştıramıyorum da... Fakat Vnng Luüng oğlunun söylediklerini duymadı. Hiddet içinde dalgım dalgım düşünü . yordu: (Daha var) Fl__ EAIemdar Sineması Üç ahbap çavuşlar be gidiyor Arse- Lopen geliyor. Exe Tiyatrosu Nuri Genç ve Arkadaşları 24 Eylül Pazar SÜNDÜZ. dar — İnşirah İD“I MAHKÜMU Bah çe Akşamı: Yenişehirde YIKILAN YUVA nde: P VAKİT ABOXE TARİFESİ Memleket — Memleket içinde dışında Taytık 95 155 Kr. İ28 aylık — 260 — 425 5, 6 aylık 475 820 , 1 yılık — 900 1600 ,, Tarıfeden Balkan ayda oluz kuruş düşülür. - Posta irliğine girmiyen yerlere ayda is beser kuruş zammedilir. b yetm Aböne kaydımı bildiren mek. döp ve tolgraf üerelini, abone parasımın posta — veya banka ile yollama ücretini idare kendi üze, rine alır. Türkiyenin her posta merke, nde VAKIT'a aböne ya Adres değiştirme ücreti 25 kuruştur. PLAN ÜCRETLERİ Ticaret ilün tirr soudan eli rında 402 ç sayfalarıda rüş, dördüncü sayfırla W ikıaci ve üçüncüde 3: hirincide 4, başlık vanı kesmece & liradır. Büyük, cok devamılı. — kliseli renkli İün verenlere ayrı ayrı indirmeler vapılır. Resmi iânla Çin sanlim — Satırı W0 kuruslur. Ticari Ma'nyette Olmiyan ğ k İünlar KNN SEAKALRİ » Ka ea ilân savfala SÜ kü: lir. t hem dozrüdan doğrüuya hem An. kenili idğe verinde, Yurdu karü radidesinde — Vakıt du; — Yarını beklemette ne mana var oğlum,. dedi. Hemen şimdi mahzenden tavan arasına kadar (Daha var) İREN ilân kabul İlndda — KEMALEDDİN Hân Bürsü — eliyle eder. /Rüramun belefonuz 20335) Der deti 30. 1k 50, üc defosa 45, döürt defası 75 ve on defası 100 kurustur, 40'c aylık Üün verenlerin bir “delası beda. » Dör| satırı gesen TlAnlerim a Satırları bes kuruslarn he