15 Haziran 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

15 Haziran 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 — VAKIT 18 HAZİRAN 1939 Bugünkü Hâdiseler ve şahıslar hakkında faydalı malümat - Bohemya ve Moravya e Almanya 1936 senesindenberi propaganda sayesinde — veyahut cebren işgal ettiği mıntakalar ile arazisinin miktarını İki misline çıkardı. Bu mütevali ilhak ve iş. galler ayrı zamanda Almanyanın sınal, mali ve iktisadi kudretleri ni de arttırdı. Fakat yine bu işgaller diğer Av. , Tupa devletlerinin göflerini açma. larına, müteyakkız davranmaları na vesile teşkil etti. Almanya bu hareketiyle bir| bayli toprak ve nüfus ve daha bir gök maddi kudret kazandı. Fakat birçok devletlerin, milletlerin iti. mat ve sempatisini de kaybetti. Bilhassa sepmati, bu manevi unsur. bügün Almanyayı bilfiil sarsmaktadır. Almanyanın en son olarak işgal ettiği Bohemya ve Moravya, bu- gün, gördüğü cebir tesiri hasıl o- lan antipati neticesinde bir türlü “Almanlara ıstinamıyan bir mınta. kadır. Çekoslovakyanın ilhak de- — ğil, işgal edilmiş bir parçası olan —— ki bu parça Çekosloyakyanın en mühim kısmıdır — Bohemya ve Moravya, bugün için Alman. lara hadim olmak şöyle dursun, bilâkiş Alman birliği içinde heran ü patlamağa müheyya bir bomba — wWaziyetindedir. Son günlerde — duyduğumuz Kladno hâkliseleri buna güzel bir misaldir. Evvelce on beş binden fazla bir nüfusa malik olan halkım mühim bir kısmmı Bohemyada otururdu. — Bohemya halkr, Çek, Siovak ve Slavlardan mürekkeptir. Ancak — gimali şarkideki yüksek vadiler — ile dağlık makden merkezlerinde bir miktar Alman oturmaktadır. — Böhemya asırlarca çok mühim — ark İkilâflarına sahne olmuş, Çek- — ler ile Almanlar arasındaki daimi — mücadele pek büyük bir şiddetle devam etmiştir. Çekler etleri içi- ne sokulmuş, yabancı, mühlik bir — diken gibi her taraftan kenllileri. ni saran Almanlara büyük bir me- — tanet ile mukabele etmişler, fakat 1939 senesinde mağlüp olmuşlar. — dır. Buğün Bohemya ve Moravya “Alman işgali altında olduğu hal- — de, Çekler memleketlerini gaspe- “denleri rahat bırakmamaktadır. - Çekoslovakya yirmi bir sene /— yaşamış bir cumhuriyettir. Yirmi bir senelik hayatında çok büyük — faliyet göstermiş olan bu memle- — kette hem ziraat ve hem de sana. yi çok ileridedir. Çeklere ait mın- taka bilhassa sanayi bakımından çok muazzam bir varlık arzeder. Bohemyada Kladno ve Morav- yada Ostra . Karvina çok mühim maden kömürü merkezleridir. Senelik kömür istihsalâtı 17 milyon toc kadardır. Aynı mınta- kalarda demir de mevcuttur. Sene. lik demir istihsalâtı ise bir milyon altı yüz elli bin tondur. Bunlar- dan maada gümüş, altın ve rad- yum da vardır. Böhemya ve Moravya Çekoslo. vakyanın bütün sanayi merkezle- rini hudutlarında toplarlar.. Bu mıntakalarda tam yirmi altı tane yüksek fırın vardır. Makine sanayliinde de Avrupa- da önemli bir mevki tutan Çekos- lovakya Bohemya ve Moravya ile en mükemmel makine ve bilhassa silâh fabrikası olan Sibda mües. sesesini de kaybetmiştir. Bohemyada dünyanın en mü kemmel cam ve billür fabrikaları vartlır. Sayıst yüz kırk altıyı bu- lan bu fabrikalarda 150 bin amele çalışır. Bunlardan maada elde edi- len camlar Üzerine işlemeler ya- pan yetmiş müessesede de ayrıca dört bin kişi çalışmaktadır. Cam ve makine sanayii bakı. mından Bohemya ve Moravya Av- rupanın sayılı mıntakalarındandır. Bohemyanın dağlık mmtakaları maden cihetinden de zengindir. Moravya ve Bohemyayı çevrele. yen dağlar çok eski oldukları için yüksek değildirler, Bu mıntakalar- da akan, Tuna, Elbo ve Morav ne- hir ve tabilerinin vadilerinde zira. ata elverişli topraklar mevcuttur. Fakat bu mrmntakalartla ziraat ih- mal edilmemekle beraber daha zi. yade sanayi İle uğraşılmaktadır.' Nüfüus itibariyle Almanlar Çek- ler ile kıyas edilemiyecek kadar azdır (üç milyon).. Maamafih Al- manlar daha çok evvelden sanayi merkezlerine yerleşmişlerdir. Bügün Alman boyunduruğuna alınmak istenen Bohemya ve Mo. ravyada — Alman işgali altında olmalarına rağmen — sık sık baş kaldırmalar göze çarpmaktadır. Bütün hareketleriyle bir harp hazırlığı yapmakta oldukları his- sini veren Almanlar, henüz işgal ettikleri mımmtakalarda hâkimiyeti tesis etmeden böyle bir harekete kalktıkları takdirkde Çekoslovakya. nın nasıl bir rol oynayacağı, Üze- rinde durulacak meselelerden bi- ridir. M.A.| Sarışın Güvercinler 3 saçlarını taramakta Olan, kafasın- Çeviren : İbrahim Hoyi gibi görünmedim. Fakat elimdeki da beyin namına bir şey bulunma. | kozlar kuvvetli değildi. Onu şapa yan bir memuru buklum. — Bana,| oturtacak, kıskıvrak — bağlayacak, yardım etmeği pek isteyen raval. | h delikanlı, bdş yere beni uğraş - tırdı. Zira hiçbir. şeyden haberi yoktu. Listede ismi geçenlerden Madam Skott'un Honololoda ol . duğunu öğrendim. Bizim tarama ameliyemiz pek kof çıkıyordu. A. ma, yine yılmadım. Beş altı müra- eaattan da eli boş döndükten son. ra, nihayet, şu adrese de gideyim de bugünlük yeter, diye düşüne . rek, Madam Korelin kapısını çal - dım. Madam Korel, Bonbrok'un civarında oturuyordu. Ufak yapı. ir genç bir kadındı. Tıpkı Madam Banbroku andırıyordu. Biraz hop. paca görünüyordu. Sarışınldı. Her zaman içinde size emniyet ve cid- diyet telkin eden iri mavi gözleri vardı. Bununla beraber, gider ayak, delilleri daha bulmamıştır. kendisini, bülbül gibi söyletecek ona teşekkür pamuğuna sarılmış bir tehdit savurmaktan kendimi alamadım ? — Teşekkür ederim, dam Korel, dedim. İnsan istediği vakıt her şeyini hatırlayamaz. İhtimal. ki sonra aklınıza gelebilir. Onun için, ileride sizi tekrar rahatsız e- deceğim! Kadın ilk önce anlamadı: — Efendim?.. dedi. Sonra mı. rıldandı. — Şüphesiz, buyurunuz., ne za- man arzu eerseniz... Evden çıktım; ve tam köşeyi dönerken başımı çevirldim. İkinci kattaki pencerelerden birinin per- Sualfmi; — Ne Ruru ne de Mira iki haf tadır görmedim. Diye karşılakdı. — © vakıt . yani onları son gördüğünz zaman - size bir yere gideceklerini söylemişler miydi? — Bayır!.. Saf kalbinin aynası olan gözleri durü ve su gibi apaydınlıktı. Yal- nız Üst dudağında hafif bir titre. me görür gibi oldum, — Nereye gittiler, acaba; bir fiktiniz var mı? — Hayır. Elinde tuttuğu danteleli men . dilini parmaklarile büküyor, kıvı» rıyor, bit yümak gibi büzüyordu. — Onları en söon görüşünüzden sonza, kendilerinden hiç haber al. dımız mı? Madam Korel cevap vermeden önce dill ile duldaklarını yaladı. Islattı: — Hayırt.. * — Lütfen bana Bankbrokun kız larile, sizin de tanıştığınız isimle. rini verir misiniz? — Neden? Bir lüzum falan.. — Evet, bu tanıdıklarmızım on- ları sizden daha sonra, ve meselâ pek daha yakınlardda, cumadan ev. vel de görmek ihtimalleri vardır. Madam Korel, pek de istemiye. rek bir düzine kadar isim saydı. Bütün bu'isimler zaten bendeki Histede vartir. Yalnız iki defa bir isim söylermek istemeyip de, son - radan cayıldığına dikat ettim. Fa. kat o İri, saf gözlerini bir türlü gözlerimden ayırmadı. Parmakları ile de dantel mendili ile oynama . dı, etekliğinin krvrrmlarını düzelt- ti, durdu. Palavralarına hiç de inanmamış desi sallandı. Aralıktan bir kum. ra| baş görür gibi oldum. ... Saat 0,30 idi. Vakıt epeyce ge- çikmişti. Eve gittim. Ogünkü faa. liyetlerime dair raporumu yazdım. Makdam Korel diğer kızlardan ri- Kısa Haberler I * Atatürk köprüsünü yapmakta o- lan' müteahhit şirket köprüyü ağustos ayı içinde tamamlanmış olarak tes. lim edecektir. * İstanbul belediyesinin belediye bankasından yaptığı beş milyon lire hık istikrar mukavelesi Dahiliye Ve- kili tarafından tasdik edildikten son. ra Ankaraya gönderilmiştir. İkinci nüsba, Vali tarafından İmzalanmak üzere bugünlerde şehrimize gönderi- lecektir. * Evkaf elli kuruşa verdiği memho suyu damacanalarını daha aşağı in- diremeyeceğini vaki olan istimzae ü- 'yerine belediye iktısat müdürlüdüne bildirmiştir. Diğer meraba Suları sâ- hipleriyle de temaslar — yapıldıklan sonra bunların satış fiyatrı üzerinde bir karar verilecektir. * Yedikule - Bakırköy asfalt yo- Ionun projesi hazırlanmıştır. Bu yol 25 metre genişliğinde, İki buçuk ki lomelre uzunluğunda olacaktır. * Taksimde bir apartıman önün.- deki çukuru vaktinde kapatmadığı için mezkür mıntaka fen memurua ce- za görmüştür. ç * Belediye şehrimizde kurulan bü- tün pazarlar için müsalt yerler araş- tırmağa karar vermiştir. Bu suretle pazarlar sokak orlalarından kurtarır İacaktır. * Belediyetle teşekkül eden sât ko misyonunun — bazırladığı rapor yüz sayfaya yakın olup — başlıca “sütün tevzi ve taksim işi” ve “hayvan ve ahir aslâhi” meselelerine temas el mektedir. yade zihnimi gıcıklamaya başla- mıştı. Ondan âzami derecede isti. fade edeceğimi umuyordum. Bu düşüncelerle yatağıma girdim. Ertesi sabah daireye uğradım. |Bazı telgraflar gelmişti. Fakat hiç biri işe yaramadı. Diğer şehirlerde |yapılan araştırmalar, bir fayda vermemişti. Monterey'de yapılan araştırma- larda, kayıp kızların son zaman. lartda oraya uğramadıkları anlaşıl- mişti. Otomobil de ortada yoktu. ... Bir gece evvel bırakmış oldu- Bum işime başlamadan evvel kah. valtı etmek üzere sokağa çıktığım | zaman, müvezziler ikindi gazete- l lerinin birinci tabılarını satıyorlar. dı. Bir gazete aldım. Kahvaltıya eturdum. Keşki oturmaz olaydım. Zira ne iştiham kaldı, ne de ak- |lım... Gazetenin ilk sayıfasında büyük harflerle şunlar yazılı idi. BİR BANGER KARISININ ÖLÜMÜ Altınkapı kumpanyasının ikinci müdürü Mister Stüvart Konl'lı.[ karısı, bu sabah Prestdio - Teraa sokağındaki evinin yatak odasında hizmetçisi tarafından — ölü olarak bulunmuştur. Yatağın yanıbaşında içinde zehir olduğu tahmin edilen bir de şişe ele geçmiştir. Mister -Korel karısınm - neden intihar etmiş olduğunu, ve bunu neye yoracağını bilememektedir. Madam Korel'in hiç bir sıkıntısı üÜzüntüsü olmadığını söylemekte, *ön zamanlarda ise... Meslek aşkım, mideme hâkim olamadı. Yumurtamı yuttum. Kah vemi de bir yudumda içtim. He. men yola dürüldüm. Korel'in evine geldim. Kendisi ile görüşünceye kadar ak ile kara- yı seçtim. Korel, uzun boylu, 35 yaşlarında kadar, -gözleri fır fır BÜU Vls mlemedir. — Böyle bir zâmahda sizi râhat: 81z ettiğim için affınızı dilerim, di- ye söze başladım. Fazla kalmıya- cağım. Ülkeler arası İdetektif bü. rosu memurlarındanım. Günlerce evvel kaybolmuş olan Rut ve Ban: brok Mira'i arıyorum. Tanıyorsu. nuz, değil mi?.. Kayıtsız bir tavırla cevap verdi; — Evet, tanryorum. — Kaybolduklarından haberiniz var mıydı? Gözleri daldığı iskemleden ha- hya takılarak sordu: — Hayır!.. Nereden, haberim olsun?.. dedi. ” Onun sualini duymamış gibi davraridım : VAKİT ADÖNE TARİFESİ Memleket / Wemle içinde — dN ği 95 — 135 Kf 260 05 6 6 aylık 475 Bi0 « 1 yıllık 900 1600 w Tarifeden — Halkan — BiZİİ için ayda otüz kuruş — GÜYÜ Posta birliğine girmeyen #yda yetmiş beşer kuruş medilir. a Aboöne kaydını bildireü N tup ve telgraf ücretini, 4 parasının posla veya bankâ " yollama ücretini idare kendi '; Aylık 3 aylık _r E zerine alır. Türkiyenin her posta meri | VAKIT'a abone yazılıt. — | Adres değiştirme Gereti | 25 kuruştur. ; İLAN — ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının santif || satırı sondan itibaren ilâD y falarında 40; iç sayfalardt YÜ | kuruş; dördüncü — sayfadk ikinel ve üçüncüde 2; biril »e ,(ı 4; başlık yanı kesmece $ g dır. B Büyük, çok devamlı, renkli ilân verenlere ayri indirmeler yapılır. Resml rın santim « salırı 30 kur! TİCARİ MARİYETTE OLMİY KÜÇÜK İLÂNLAR Bir delfa 30, Iki defası Sik ÜD defası 65, dürt delamı 75 V€ defası 100 kuruştur. Üç 4! ” ilân verenlerin bir defası bEĞİ * vadır. Dört satırı geçen ilâi farla satırları beş kuruştar sap edilir. İlizmet kuponu — getire küçük ilân torifesi yüzde indirliir. Vakıt hem doğrüdan — doğrü D ya kendi idare yerinde, he A“İ | kara caddesinde — Vakıt Yürütl | alnda —KEMALEDDİN İN flân Bürosu eliyle ilân kali eder. (Büronun tetelonu: 203 T (ab j Hİ Hüki plâii İmar plânımın beş senelik bik şekillerini gösteren | ram Nafıa Vekâletince tasdik edilmek Üzere belediye ımlfl müdürü Hüsnü, harita müdürü Galip tarafından Ankaraya gör türülmüştür. Program tasdikten geldiktef sonra iİmar saahsına giren yef” lerde bina İnşaatına müsaadö edilmiyecektir. — İstimlâk kanunu .neledlyı tarafından hazırla- nıp Ankaraya gönderilmiş olan istimlâk kanununun bugünler « de Meclisten çıkacağı anlaşı! . maktadır. - Karamazof Kardeşler Yazan: DostoyevSski, Y c-—ı’ı;—îu.ıı; Süha Gezgin ©M 207 * İaztırabın ne ehemmiyeti var?,, İster. *e ebedi olsun umurumda değil. Ondan — bir zamanlar ürkmüştüm. Belki de mu- hakemede bana sorulanlara cevap ver. — miyeceğim. Ruhumda duyduğum müt- hiş kuvvet, beni teselli etmeğe yeter, Elverir, ki “varım!,, diyebileyim. Bü- tün ıztıraplara bu iç kuvvetle kargı du. W? Tabilirim, Işkence çarkında yüzüm acı- — dan buruşuürken, varım; - iztırap beni — kendimden geçiterek güneşi gösterme. — se bile onun parlaklığını hissederim, va- — tım, derim. Bunu bilmek hayatım baştan — başa kendisidir. Ah benim melek Aliyo- “şam, görüyorsun ya, felsefe beni coştu. ' ruyor. Şeytanlar alsın bizim şu İvanı... Aliyoşa; — İvan mı dedin?.. Diye atılacak oldu, fakat coşkunluğu — arasında Mitya işitmedi. | — Anlıyorsun a, vaktiyle bende hiç — Bu türlü şüpheler yoktu, Galiba içimide — bu türlü düşünceler mayalandığı için — işi sarhoşluğa vuruyor, önüme geleni pataklıyordum. Çileden çıkışımın sebe- 9 bi hep bu beyin tahammürleri olsa ge. rek. Bizim İvan, “Rakitin,, e benzemez. Düşüncelerini halletmez. O — Misırın *“Ebülkevli,, gibi boyuna susar, Ama ben ilâhi bir ıztırap ile hastayım. Hep bunları düşünüyorum. Eğer hakikaten Allah yoksa, gerçek- ten o, insanların uydurdukları bir ha- yalden ibaretse ne yapmalı? Bu taksir. de adam oğlu, yer yüzünün de, kâinatın da hâkimi, hükümdarı olur. Pekâlâ ama © vakıt İnsanlar nasıl faziletli olacaklar? Allahsız bir dünyada bunun imkânı var midır? İşte bunu kendime soruyorum. Allah olmazsa dünyada insan kimi seve- cek? Kime şükür, kimi takdis edecet:? Benim bu fikirlerime Rakitin gülüyor ve: — Insanlar, Allah olmazsa da İnsan. lığı sevebilirler! Diyor. O ahlâksız herif böyle diyebi- lir, ama, ben aslâ ona uyamam, Daha bugün kerata, bana: — Çürümüş kanunlarla uğraşacağı- na, etin pahalılanmamasma mani olma. ga çalış. Bu suretle felsefenin en yük- seğine ermiş olursun. İnsanlığa bizmet ve muhabbet bundadır. Diyordu. Ona: — Allaha inanmadığın müddetçe, her fırsatta sen eti pahaya çıkaracak ve bir kopekten bir ruble kâr etmeğe kalkışa. caksın. Cevabın: verdim. Darıldı. Kuzum Ali- yoşa, anlat bana fazilet ne demektir? Ben fazileti bir Çinli gibi anlamıyorum meşelâ... Bu meselenin beni iki gece uykusuz bıraktığını söylersem — şakın gülme bana.. Hattâ başkalarının bunu düşünmeden nasıl yaşayabildiklerine şaşıyorum ben, İvana göre Allah yok. Bu davada onun bir fikri var. Fakât ne düşündüğünü bana söylemiyor. Galiba Franmason oldu o... Sortlum, cevap ver- medi. Ondan istifade etmek istedim. Ağzını açmadı. Yalnız bir kere konuş- tuğunu gördüm. — Ne dedi? — Ona “her şey mübahtir!,, hükmü- nün mânasını sormuştum. Kaşlarımı" gçattı ve; — Bâabân, Fiyodor Pavloviç ahlâk- sız bir adamdı, ama iyi düşünür, güzel sezerdi! Dedi. İşte görüyorsun â, İvan, “Ra- kitin,, den daha aydınlık ve açık konu- şuyor, Aliyoşa acılığı âşikâr bir sesle: — Evet, dedi; büraya? — Şimdiye kadar sana İvandan hiç bahsetmemiştim. Sırası gelince, söyli. yeceğim. İşin sonunu bekledim. Hele Bir kere piyes bitip perde kapansın, o zaman hepsini sana anlatacağım. Müt- hiş bir şey var, ki onda senin hâkim ol. manı istiyorum. Fakat şimdilik bıraka- ltm bunu. Bir tek kelime bile söylemem artık, Yarınki mahkemeden bahsediyor- sun, Bunu hiç düşünmediğimi söyler. sem İnanır mısın? Vallah umurumda bile değil. Hiç bir şey bilmiyorum. — Avukatla konuştun mu? — Evet ama, neye yarar?,. Ona her şeyi anlattım. Söylediklerimin bir keli- mesine bile inanmadı. Beni suçlu sanı. yor. Benim câni olduğuma inanmış bir kere. Her halinden bunu seziyorum. Canımın srkikliği bir zamanda: — O halde ne diye, benim müdafa- am için kalkıp tâ nerelerden geldiniz? diye sordum, Bu herif bana vız gelir. Doktor da, beni hâkimlere deli gibi yutturmağa, cezal ehliyetim olmadığını isbat etmek iştiyor. Böyle bir şeye müsaade etmiyeceğim. Katerin İvanovna, vazifesini sonuna kadar başatmak hevesinde.. Ama... *“sözün burasında Mityanın yüzü bu- ruştu,, bu kız bir kedi kadar haindir. Makrolde aleyhinde bulunduğumu bili. yor. Geçmişler bunu ona... Şahitlerin hepsi beni mahyedecek şeyler söylemiş: ler. Grigori bile. Grigori, namuslu, ama abdal bir adamdır. Aksi gibi bu dünya. da da birçok bu türlü dürüst adamlar var. Bu fikir benim değil; Rakitinindir. Grigori bugün bana düşmandır. Lâkin dostluğu düşmanlığından aha fena in- sanlar da bilirim, Katerin İvanovna, gibi. Pek korkarem ki, hâkimlerin huzu- runda vaktiyle benim ona verdiğim dört bin beş yüz rubleden bahsedecek. Çünkü bu parayı son santimine kadar ödemek başlıca emelidir. Böyle bir şey- den ben, pek sıkılacağım. Kuzum Ali- yoşa, git onu gör ve bunu yapmaması. nt rica ettiğimi söyle... Vazgeçmesi ka- bil değil mi yoksa?,. Eh ne yapalım, öy- le de olsa yine eyvallah der, sineye çe- keriz. Mahkemede bir nutuk söyliye- ceğim Aleksi... “Acı acı gülümsiyerek, yalnız... yalnız işin içinde Gruşinikâ var. Ah Yarabbi, onu düşündükçe ko- lum kanadım kırılıyor. O rzavallr niçin bu kadar ıztıirap çekiyor? Bunu düyin- mek beni öldürecek kardeşim., Mityanın gözleri yaşarmıştı. Sönük bir sesle; — Biraz evvel burada idi! Dedi, — Bugün ona çok eziyet etmişsin. Anlattı bana zavallı. ğ (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: