Akşam w a n 5 ğ S £ ' l * . © t F l Tğklarla renkleri yandı Nihayetsiz boşluklarda l Kızllığa hep boyandı Banki ufuk boşluklarda B Yavaş yavaş reniler soldu l Karanlıklar iyice doldu. K Her tarajta sesler dindi E Hep gölgeler büyüyerek l Sessiz sessiz yera indi » ıu'llil hafif yürüyerek v Staş yanaş renkler soldu ranlıklar iyice doldu. l Karanlığı her yerinden €Si yırttı Dir baylauşun _İrnbı'n' tâ derinden Rüsün dolu kalp kuşun fvaş yavaş Tenkler soldu h'tırıııı:ıaır iyice doldu. Mesude Kanşar K Çikulâta istemiş Üçük Sevim annesine yal - Tardı: x— GA L 'İt— Anneciğim dedi. Şurada " Çocuk var, demindenberi ağ - Yürak canı çikolata istemiş beğ Tz ver de kendisine vere . liı._ Yazıktır. Ca Sıcak bir Temmuz günü çiftli- ğin sadık köpeği “Arslan,, m canı Üsikılıyordu. O aralık aklına, çiftli. | ğin anbarında iki küçük yavrusile yoturan Sarman geldi. Uzun za. "mandanberi Sarmanla konuşma- mişt:. Şöyle gidip biraz çiftlik ha. vadisi almak ne iyi olacaktı. Arslan etrafına bakarak yürü- | meğe başladı. Her tarafa di bakıyor. Her geyin iyi, yerli ye- rinde işleyip işlemediğini, civarda yabancr bulunup bulunmadığını anlıyordu. Arslan bütün çiftliğin en sadık bekçisi idi. Onun için, va- zifesinde bir eksik olup olmadı'ı. ni anlamadan Sarmanla rahat ko. nuşamazdı. Kümese baktı, tavuk lar dışarı çıkmışlar, sıcak günesin altında ince toprakları eşeleyip tüylerinin arasıni yıkayorlar, inek yavruları gölge yerlerde uyumuş. lar, koyunlar uzaklardaki çayırda otluyotlardı. Arslan bütün bu iş- lerin böyle muntazam gittiğine pek memnun olmuştu. Sevinçle bir iki defa havladı ve anbara doğru ilerlemeğe başladı. Sarman küçük. lerini samanlıkta uyurken bırak- iş, yüzünlü — yıkıyordu. lerek karşıladı. Arslan terbiyeli bir köpekti, He. men başını eğdi. “Akşamlar hayırlı olsun Bayan Sarman,, dedi. Sarman da; “Akşamlar hayırl elsun Bay Arslan,, diye cevap verdi . İ Mferim — irmenr İgte—inmar | —Arelanmigerirgireriren-İctiçiliki y ü yardım etmeli çağır da | sormağı da ünütmadiı v** >w gi | “Yaya gelsin. “Küçükler nasıl, büyüyorlar D0t Mi? . B > Haydi çağır da beş kuruş| —Bu sual Sarmanın yüzünü gül gt Mteyim, dürdü, çünkü yavrularını çok se. s | —* Anneciğim, çocuk karşmız: | viyordu: ti —d“fuyor. İşte benim, tanıma- *“Küçükler mi, Bay Arslan? bir gu Zu? görseniz, öyle güzel oynayarak a e : Kurbağalar | ” İ ğ - M ÜrE 5 z | * gt || e) gf ü y K 1 d t *A GN KA NL AA e B y b A & Yavrülar artık kuvvetli kuyruklarila yüzebi '“'.Myını’ırmınnıııw. Balıklar gibi sotun:ıcl.xııınmo Ş N vatdır lerinden. fasi Arslam | büyüyorlar kil. Raa Cin, bulamazsa kendi nar. Fakat, Şeytan ondan becerik- M. Düzgün duvarlara tırmanmağı öyle seviyor, ve öyle yükseklere çıkabiliyor ki görseniz şaşarsınız. Dün konuşurlarken Şeytan anba- Tti damına tiırmanarak çıkmak is. tediğini söyledi. Günün birinde el d HARY immarcana | Bay Arslan “Şüh şimdi çocuklar öyle hayret edile. cek, güzel şeyler biliyorlar ki.,, Sarman da Arslana çiftlikte ne olduğunu sormak istiyordu. “Çift- likte ne var, ne yok Bay Arslan?,, Arslan bunu bildiği için mem. runiyetle “Hiç bir şey, her şey ötekinden | bildiğiniz gibi yolunda görünce pek sevinmişti. Onu gü. | daha neşeli; oynayacak hiç bir şey yordu. Fakat, daha sözünü bitii SEŞELEİ Açık kapı gidiyor. di- kuyruğiyle oy- | meden dışardan işittiği gürültü ile | sıçradı. Dışarda bir fırtına oluyor gibi gürültüler vardı. Küçük yav- rular bile uyandılar, ağlayarak ne olduğunu annelerine soruyorlardı. Bu aralık tavuklar bütün kuv. vetleriyle gıdaklıyor, horozlar ö. Zavallı Arslan ne olduğunu an- layamamıştı. O aralık boyunlarını uzatarak tıslayan kazlara “Ne ol- du, ne var, rica ederim söyleyin.., diye yalvarryordu. (Devamı var) Hayvanların dili... Kanarya: Kollarım sarı sarı. Kırlangıç: Toplarım böcek arı. Leylek: Sıcak yerler gezerim. Marti: Denizde çok yüzerim. Tavuk: Gıd gıdak, gıd gidak. Horoz: Sabah oldu, erken kalk. Tavus: Güzel renkli tüylerim. Papağan: İnsan gibi söylerim. Ördek: Gözlerim yerde, suda. Kartal: Gözüm piliç, horozda. Çaylak: Serviye yuva kurdum. Serçe: Büyük olmak dileğim. Kumru: Üsküdara gidelim. Gece kuşu: Gecelerin çocuğuyum. Baykuş: Ben de ne talisiz kuşum. PPP GARPEÇLE SA SRARİ İki kulak » Ananesi çocuğunu azarlıyordu: — Sânâ Kaç defa söyledim, mi- safirlerin yanmda yaramazlık kulağından giriyor, ötekinden çı- kıyor. Çocuk güldü: — Tabil, dedi. Niçin insanın | muzlarmı silkti: iki kulağı olmuş. O para vermez ki! — Baban ay başmda bakkala yapma, Hiç dinlemiyorsun, bir | otuz, sütçüye 45, ekmekçiye GÜ, kömürcüye 50 kuruş verse aca - ba kaç kuruş para vermiş olur? Kâmıran düşündü. Sonra o « — Beş para bile vermemiştir.