#—VAKIT 8 HAZIRAN Adana Halkevinde temsiller Köycülük kolu geziler tertip etti Adana Halkevlilerinden bir grup Adana, (Hususi) — Adana Halkevi köycülük kolu, temsil ko. kile tamamen —Ki meskün bulunan Ha - dırlı köyüne büyük bir gezi yap. tı. Dokuz komita üyelerinden eEk- serisinin, birçok doktorların, ma. arif müdürünün, parti idare ümi- rinin, kız sanat enstitüsü, ilk ta ve lise muallimlerinin de işti tâk ettiği bu gezi Hadırlılar üze. Tinde silinmez tesirler bıraktı. Köy halkına temsil kolu ama - törleri tarafınldan “Tstiklâl,, piyesi oynandı, kurslar komitesi deelgesi halkevleri ve rejim bakkında zon. ferans verdi, Halkevi bandosu A- tatürkün çok evdiği mült marşla. rtımızdan ve müli türkülerjmizden perçalar çaldı. Çok samimi hasbihallerle telkin edilen fikirlerin, tenbihlerin aha- - Nide husule getlidiği alâka şayanı memnuniyettir, Halkevimizin ve Adana beledi. yesinin yen| relsf Kasım Ener metmn | leket gençliğini gayelere hükmet- — tiren bir enerjidir. Her hareketi . mizde, her hamlemizde bize yeni yeni Ekirler ve hedefler yeren, genç zekâların neler yapmağa müktedir. olduğunu dimağımıza yetleştiren bu kıymetli reisimiz Halkevinin dokuz kolunu yarışa gıkmış İdokuz küheylân gibi hede- fine koşturan bir kudrettir. Ka . simın — kiymetli arkadaşalrından birer hız ve faaliyet olan Doktor Ürli Görkem, Seyfi Tezer de genç| lik hareketlerinin ve Halkevi ça - Tığmalarının başında — bulundukça memlekete kazandırdıkları fayda « ların büyüklüğünü bir daha isbat ettiler, ;çcuklırdır. O ufukların ardında |O'nun serptiği tohumlar saklıdır. Hadırlı köyünde Jterdi. Bu genç arkadaşla cidden ihar duyuyoruz. Ahmet Yurt . sal, Recep Tekeş ve AN Şenle role |girdiği her piyes bir temsil hâdi- şesi olur zaten. Bu temsllci çacuk. ların üzerinide büyük emekleri, onların muyalfakıyetlerinde hitser İsi olan Halkevimizin yorulmak İbilmiyen rejisörü ve aynı zaman . da temsil amatörü topoğraf Fikri Sayarı da unutmamak lâzımdır. Zira, temsil kolu demek evveli Fikri Sayar demektir dersem kari- ler şüphe etmesinler. İşte, Adana Halkevlileri Rasim Ener, Doktor Ürfi Görkmen, Topoğrap Fikri |Sayar, Soyfi Tezer gibi Atatürk | rejiminin devamı ve büyük dava. ları yolunda fetdainefa etmiş ağar beylerle hızla yürüdükleri ülküle. rinde yarının büyük ufuklarını a- Hlaklkî vakalara istlimnaden Amerikada Alman casüsları sini Bremen vapurunda sakla.| MAĞA KÂFİ GELECEK Mİ ? .| 256 çantası dalma ötomobilde kal, masında bir mahzlür görm--di Fakat o gece Madam Grlebi hu- susiyet göstererek: “Çantayı bana verin, eve gö. türeyim.. Doktor acele bir yahata çıkmağa mecbur oldu.. Usun bir zaman bu çantaya ih, tiyac olmıyacak evde durması daha muvafık, olur./”” Demişti. Tahkikatım neticesinde Dok- tor Griebi gibi da Bramende bir kamara kirala. mış olduğunu ve Amerikadan uzaklaşmak istodiğini üğren. dim.. Bu şeralit dahilinde Grlebl'in kocası kaç! Misi Kate Moog'a BO karısının Madam Kim bilir belki 1 ki kıskancçlık, fakat ben hiç bir zaman öğrenemiyeceğim, Fakat ne olursa olsun iki kadı, gin itirafları, verecekleri malü mat bana kâfi. Nihayet meselenin içyüzünü de tamamen öğrenebildik.. Dok tor Griebl'in kaçtığı bunu gecenin | ikam, bel.| mağa memur olduklarını dirmişlerdir.. bil. Doktor vapurda bir müddet saklandıktan sonra| meydana gçıkarak yol ücretini tesviye etmiş ve ilk iş olarak da biri Kkarısına, diğeri do Misi Kate Mooğg'a Iki mektup yaz muğtır. Bu mektupların her — ikiside bana getirildi. tâli derecede chemmiyetleri vardı.. Doktor esasen her iki mektubun bana verileceğini bi. lerek yazmıştı.. Esasen Madam Griebi de, büyük al göstererek bi İstic |mektupları bana getirmişlerdi. , Doktor Grioblin hangi akla et ederok kaçmış olduğunu ünüyor Naziler onun ellesini kurtarmak için diğer bütün suç ortaklarını da cle ve ceğinde asla şüpho etmiyocek lerdi. Acaba bülün bunlara rağmen onları atlatabileceğin! mi zannediyordu? Honüz onun tamamen arzusuyla kaçın kıç.' mamış olduğunu bilmiyorum.. Fakat, hakikaten İstoyerek |kaçmış ise o takdirde muazzam evelisi günü Amerikadaki Cos. vblr delilik yapmış demektir. tapo teşkilâtının İki ajanı Dok. |tor Grieb'i bulmuşlar ve kendi |LATII DOKTOR GRİEBL'İN YALAN. HAYATINI KURTAR. VAKIT SPOR Futbol, Güreş, Yüzme ve Atletizm Amatörleri O kıymetli tohumların - sinesinde biyer bahar ve ıııedınlyet hıyı(ı Mmevcuttur, ee Tü ve deri piyasası Muhtelif Alman fabrikalarının mümessilliğini yapan iki Alman fıbrîlııîörq dün şehrimize gelmiş. tir. Bunlar piyasadan mühim mik. tarda tütün ve deri alacaklardır. | Esasen son günlerde hariçten faz- la talepler karşısında çok hararet- lenen iki madde, — Anadolu- |dan külliyetli miktarda mal gel | |meğe başlamıştır. Fiyatlar gi ittik- | İ;e yhlmdmckt:dır Alemdar sineması Arasında SPOR Yıldızını seçiyoruz BIRINCIYE Bir Bisiklet Tkinciye; — Şık ve kaymetli bir saat; dördüneüye: — Bir şapka; beşli Resimli Hafta aboönesi; altıncıdan onuncuya kadar: iskarpil MUSABAKASI t Raza Maksut ncüyet — bir çift — Bir seneli Birer bo- yunbağı; 4 kişiye birer çift ipekli çorap; 10 kişiye birer adet) Tayyare piyango bileti, onbeş okuyucu: birer — şişe bü: yükkolonya; 15 okuyucumuza birer şişe küçük kolonyao 25 ki. Fakat bunların| | | Mis Kata Moog dajlüğünü BÖstermişti.. *|Berlin elçiniz ile lcap ettlği şe- Doktor Griebi, Bremen vapu- runda giderken yüzbaşı Pheit- fere telsizle şu haberi yollamış- ti Doktor Erick Pheiffer.. Gizli teşkilât bahriye bürosu. Breme, Bremen tle, npOrtsuz, eş- yasız olarak geliyorum. Kama- ramı: Seyyah kamarası, numara 654 dır. Doktor Grlebi. Doktor Griebl bana da ayrıca bir tolsiz yollamak açık gözlü- Onda da şŞöyle diyordu: “Müsalit hir zamanda muha- kömede şahadet etmek üzere geleceğim.. Nevyorku çok acele terkettiğimden pasaport alama- dım. Almanyada alabilmem İçin kilde görüşmenizi rica ederim.” Eğer mesele cidd! olmasaydı, bundan daha komik, daha oğ- lenceli bir müracaat tasavvur olunamazdı. Doktor Grlebi de tipki tanı- dığim diğer Almanlar gibi idi.. O da kendilerinden maada bü-| tün dünyayr böyle muazzam dolı maları yutacak kadar aptal zan- nediyordu. Doktor Griebi halen Viyana-| da ikamet etmektedir.. Fakat Almanların onun kollesini kur. tarmak için ne kadar alçakça hareket etmiş olduğunu öğren- dikleri takdirde artık hürriye- tini, hattâ hayatını muhafaza e0'p edemiyocoğinden şüphe e. Her ne olursa olsun, bütün baynelmilel hükümler ayak al- t edilereik doktor Çirlehi pazar rortsez olarak Breme İnmeslne imüsaade, hattâ emredildi.. Yüz- | başt Erlek Phelffer do bizzat doktoru karşılamağa gelmiş ve pasaportsuz olarak gemiden çı- kartmıştı, l Almanya bize bir telgraf gön- dererek, doktor Grleblin Amerl- kayı pasaportsuz olarak terket- miş olmasından dolayı eçzaya çarptırılacağını, ancak eğer A'ı merika doktorun iadesini mu- hakkak arzu ediyorsa, v;ıılyısıl.ı nin iadel mücrimin usulüne üy- ması lâzımgeldiğini bildirdi. Ortada çok garip bir düşünce vardı. Casusluk mevzüubahis ol- na dayanarak hu tokli roddetti.. Tuhaf.. Biz doktor. GT Amerikan Vati olduğu için de iadesini i$' lirdik... Bunun için de başka bir? buldular.. ı Mescele gayetle vazıh İ Nazi hükümeti Amerikat? f man casusluğu meselesinit züubahis olamıyaa- nn TE (Devamı F VAKIT| ABONE TARİFESİ — | Wemleket — Vemle içinde — dişt 95 155 B 260 2$ 4| 415 — 820 $ 909 1600 # Balkan — Bit için ayda otuz kuruş — düşü! Posta birliğine girmeyen yet' ayda yetmiş beşor kuruş medilir. Abone kaydını bildiren tup ve telgraf Geretini, Parasının posta veya bankü yollama üsretini idare keadi zerine alır. Türkiyenin her posla merkesli VAKIT'a aböne pazılır. Adres değiştirme Göcrell 25 kuruştur. İLAN — ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının sanliff satırı sondan itibaren ilân falarında dü; İç sayfalarda kuürüuş; dördüncü sayfadt ikinel ve üçüncüde 2; birinci 4; başlık yani kesmece 5 Ü dır. , Büyük, çok devamlı, — &ll renkli ilân verenlere ayrı # indirmeler yapılır. Resmi (15 rın santlım « satırı S0 lıuruv'l' | TİCARİ MAHİYETTE OLMUY KÜCÜK İLÂANLAR Aylık $ aylık 6 aylık 1 yıllık Tarifeden Bir Gefa SÖ, Ixi defası SÖ Ü defası 66, dörl delası 75 defası 100 kuruştür. Üç 8l ilân verenlerin bir defası b watlır, Dört salırı geçen ilântli fazla satırları beş kuruştarı sap edilir. küçük ilân tarifest yüzde indirilir. Vakıt hem doğrüdan — doğrü ya kendi idare yerinde, heni kara caddesinde — Vakıt VU eltırıda KEMALEDDİN İRİ Dân Börosu eliyle flân - &i eder. (Büronun tetefonu: 20 Şiye birer tuvalet sabunu; ayrıca 150 kişiye muhtelif cins he. | Köylüye oynatan “Istiklâl,, pi - | diyelnr. yesinde Aldalı Hüseyin rolünde canlandırdığı ruh ve temiz konuş. masile değerli elemanımız Yusuf “Ayhan eşsiz bir muvaffakıyet duğu zaman iadel mücrimin an- laşmasına dayanmağa imkân yoktu.. Fakat bu bir çahit ola-| rak dinlenebilir ve müşterek u- sullere tâbi olmazdı.. Fakat Al- Kİ FİLM Brodvay kuklası Akdeniz korsanları eee e reree serereecesenaeme AAA bEReLBADAR i Musalıakaya ıştirâk Kopnnu._Dî — sin lıtlyonım Evi ateşleyip yar aklımdan geçiyor. Evet böyle Hattâ bu hareketin bütün teferruâ?, kafamda yaşıyor. Nasıl yapacağınt Jİyorum: Gizli, hiç kimsenin sırrmt miyeceği bir gizlilikle vsul usul evi kudanlıyacağım. —Ortalık — teli birbirine girecek. Söndürmeğe Çi caklar; fakat beceremiyecekler, €Y nacak... Ne müânasız, ne vahşi bif şünce değll mi?.. Genç kız, bu sözleri bitirdikten #” tiksinmiş bir hareket yaptı. Aliyoşa, gülümsiyerek : — Buğgün huyşuzluğunuz üstünüzde. Hem masüm bir huysuzluğunuz vâr, Dedi. —— Utanmazlığım da bu saflıktan ile. ri geliyor değil mi? Evet hem utanmı- yorum, hem utanmak la istemiyorum. Aliyoşa, acaba neden ben size karşı hür- met duymiyorum, sizi saymıyorum. Si- zi çok seviyorum, ama hürmetim yek size... Eğer böyle olmasydı, her halde, size karşı bunları söyliyemerzdim. De. mi? — Evet! — Kargınızda utanç duymadığıma inanıyor musunuz? f — Hayir, inanmıyorum! Liz tekrar ginirli sinirli güldü. Acele acele konuşuyordu. 1 şezlonga uzanmış buldü. Aliyoşa gi- rince, genç kız yerinden kalkmadı; fa. kat par par yanan gözleriyle onu tepe. den tırnağa kadar sardı. Delikanlı, şu üç günlük zamanın orida bıraktığı de- rin izlerle büyük değişmeye şaşmıştı. Adeta zayıflamıştı. Liz, elini de uzat- mâdı ve Aliyoşa, ona dokunmadan kar- Şısına oturdu. Kız, birdenbire damdan düşer gibi: — Hapishaneye geç kaldığınızı bili. yorum. Annem, sizi iki saat alıkoyarak vir vir etti. Benle Jüliden bahsetti. — Nereden biliyorsunuz bunları siz? — Yüzüme niçin böyle fena fena ba- kayorsunuz. Dinledim işte.. Bunda bu kadar kızılacak ne var sanki? Canım is. terse kapıları dinlerim. Bu da af dile. necek bir kusur mu?.. Karamazof Kardeşler Yazan: Doıgovovıki Çevireo: Hakkı Süha Gezgim düt ,9 Hattâ ayaklarına kapanıp af diledi. - Genç dolgun çok sevişenlerin o bol ağız Dahası var, tuttu onunla bana haber — klabalığiyle: — - göndererek, bir daha yanıma gelmiye- — Ne kaklar da geç kaldınız. efen. ceğini bildirdi, Ben, yanımma gidince boy- — dim... Ne var ne yok?.. Şöyle buyuru. numa sarılir. Ağlaya ağlaya beni ku. — nuz.. Avukatlar ne diyorlar?.. Ya şsiz cakladı. Bir dakika sonra da hiç bir gey — Aleksi nereye gidyiorsunuz? söylemeden yanından uzaklaştırdı. Akıl — Lizle görüşeceğim! alır gey değil onun hali vesselâm! — Oh hay Allah razı olşun sizden... Şimdi azizim Aleksi, bütün ümidim — Ama sakın söylediklerimi unutmayınız, sizde.., talilm elinizdedir. Yalvarırım — Dedim ya, taliim sizin elinizde... size, gidip şunu görünüz, Sizden başka Aliyoşa çıkarken: hiç kimse onu yumuşatamaz. Sonra ge- — Mutlaka söz veremem.. Eğer im- lir bana da anlatarak üzüntümden kur. — kânını bulur, fırsat düşürürsem, yapa- |Jtarırsınız. Bit anne için çok güç bir va. —rım. Çünkü ağabeyime pek geç kalllım. ziyet bu... Böyle biraz Haha devam eder- Dedi. Madam Koklakov delikanlının se ya kahrımdan öleceğim... yahut da arkasından: Başımı alıp kaçacağım. Artık tahammü- — Yok yok... Mutlaka yapınız dedik- lüm kalmadı. Sabrın da bir hududu var- — lerimi... Hem sonra gelip beni görünüz. dır, Dayanamııyorum artık... Kahrımdan öleceğim, diyorum size... Bu sırada sofada bir ayak patırdısı Diye bağırldı. Ama, Aliyoşa salondarı oldu ve Madam Koklakovun yüzü bir. — çıkmış, görünmez olmuştu. denbire şenlenip parlayarak! İVAN FİYODOROVİÇ — Hele şkülr gelebildiniz azizim Pl- —3 Jarını da getireceksiniz. yotr İlişi ŞEYTANCIK Liz bunları söyledikten sonra ııılme. Diye haykırdı. Gelen “Perkotin,, di. Lizi, Mm&ğlnmm yını. ğn bıılmıî:. Ediki mim £ vti d ir di Aliyoşa, fısıldar gibi: | e— Zengin ve bolluk içinde yaf! sunuz da... Dedi. — Fakirlik daha mı iyi, ki?., — Evet! J «— Sana buaları, senin rahmetli P #im mu anlattıydı?.. İnanma! Palavf? muş. Ben zengin isem âleme ne? şŞe leme yiyeceğim, silt içeceğim ve Ki ye vermiyeceğim... “Aliyoşa ağrıt! madığı halde Liz, onu konuşm! Mmenetmek ister gibi bir harekett€ * lundu,, ve söyleme, hiç bir şey 55' mel Bütün bildiklerini zaten ğ anlatmıştın. Hepsi ezberimde. Caf l cı şeylerdir onlar... Eğer ben, fakif J saydım, birini öldürürdüm. Hem * zengin iken de bu işi yapabiliri! ye rahatsız olayım âlem içli Revaa — Bizi mazur gösterecek bir acınız rar var? — Hayır, bilâkis pek iyiyim... Biraz evvel belki onuncu defa olarak size ver- diğim sözü bozarak karrnız olmadığıma ne iyi ettiğimi düşünüyordum, Sizin ko- galığınız iyi değil, Bu işi beceremiyor- sunuz,, Eğer evlensek de - size fşıkıma bir mektup götürmenizi istesem, bana bu işi de yapacakmışsınız gibi geliyor. Kırk yaşına girseniz de bu huyunuz de. ğişmiyecek. Belki o mektuplarm cevap- — Hapishaneye kardeşiniz için şe- kerlemeler gönderdim... Aliyoşacığım, sen, çok nazik ve pek zarifsin. Beni, ser ni sevmekten bu kadar çabuk kurtardı. iin için, seni çok seviyorum. — Liz, beni bugün neye çağırttınız? — Size bir arzumu bildirmek istemiş- tim.. İçimlle bir istek var, Birinin be. nimle evlenmesini, bana eziyet etmesi- ni, aldatmasını ve sonra da bırakıp git. mesini istiyorum. Bahtiyar olmaktan artık bıktrm. —- Acaip şeyler İstiyorsunur. Dağı- nıklığa mr gönül verdiniz? — Evet, etrafımın darmadağın olma-