22 Mart 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

22 Mart 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün siyasi meseleleri Miman iehlikesi irşısında Fransa ki Başvekil Lâval İtalya | «| İe anlaşmak fikrinde iğsi, (Husus!) — Almanya ş# ER leyişine nasıl mani olu 8 ©RI hakkında devlet a- : ) M Arasında birçok tikire İl #ürütmektedir. Bu ara- Bâşvekii M. Laval İtal Üöstluk teste edilmçef ta- dir, İlmdur ki, M, Laval, kil iken İtalya ile Fransa da bir anlaşma yapmıştı. | lAşnayı İtalya, son gün Wnus taleplerini İleri süt Yırtınış bulunuyor. “ula beraber, eski başve- “ya ile Fransa arasinda Ve daha sağlam bir anlaş- Hilabileceği kannatinde- Na r gi 5 La kli, ona göre, Almanya” ##lemesini İtalya da ken hinde görmektedir. Senatonun hariciye en- ildeki bir müzakere ©$ Şunları söylemiştir: "sa İle İtalya arasmda- A ruht ve manevi bir ma- #lir. Esasen bön eskiden il Memleket arasında bir A taraftarıyımdır. Orta» doğurabilecek kadar bulunduğu bugün, Fran- İtalyanın vazitesi menfa- “İN müşterek olduğunu ha- Mi taktır. > Ükre birçok siyasi rical #tmektedir. Fakat gene mabafilde, Fransanın a bir anlaşma teklif et- Min bir zaafiyet sayılacağı Müüiyor, ©F taraftan, : parlâmento- İyi 'Surmar grupunda daa gi İshlikesi mevzuubahla olü- eski harlelye müsteşarı bi Tassan Sovyetler ile igbir- mi takviye etmiştir. &- » Tâdikal grupu Sovyetler şille anlaşma hakkında ij, *Gikan karar vermiştir. te Tessan bilhassa şöyle r | Dan anima şu fikirdeyim ( Yransanın iki büyük kütle- t etmesi lâzımdır, Bun» * biri 120 milyonluk Ame- Ülğeri de 170 milyonluk “ır, Siyaset hayatımda bu ik devletle Fransa âra- Xİ ihtilafları ortadan kal İçin çalıştım ve dahili meselelerini ikinel dere- Yaktım. Zira, bunlar o “© karşısında pek ehemmi- Kalır. tler Birliği fle anlaş Evvelce Malya ile dostluk muahedesi imzalayan Laval ! mamız esasen mevcut, fakat is- tifade edemedik. Bu anlaşma” ya bütün manevi ve ameli ma Basını niçin vermiyoruz? Bil hassa askeri anlaşma Fransa nin hava kuvvetlerine büyük bir yardım temin edecektir. “Diğer taraftan, Rusyayı di- ger mületlerle barıştırmak da vazifemizdir. Buna, belki biraz geç kalarak, Romanya cihetin- den çalıştık. Bunu Lehistan ti rafından da yapmamız Jâzim- dır. “İngilterenin Sovyetler Birli- gi Ne dostluğa ehemmiyet ver- meye başladığını da dikkate alk mak icap edor, 1914 de de hâdi- fa dönmeye mecbür etmişti. Ay- pt zaruretlerin milletleri aynı anlaşmalara sevkedeceği de ta- bildir.” M. de Wessan bundan sonra, Amerikan Birleşik devletleri nin de kuvvetli bir sulh tarafta- rı olmasından dolayı memnuni- yet duyduğunu söylemiştir. Alman transatlantikleri Amerikaya işlemiyor Bremen, 21 (A.A.) — Alman trans, atlantik vapurlarınn şimal Amerika, ya ser oyapmıyacaklarına dair bir ecnebi ajansının verdiği haberler ılsızdır. Bremen vapuru Cesubi Ame, rika salerinden sonra cuma günü Nev, york dönecektir. Ve 29 marttan iki, baren de muntazam Şimali Atlantik seferlerine başlıyacaktır. Kuropo ile Oelumbus vapurları da keza Bremen, le birlikte Şimali Amerika seferlerine devam odecaklerdir. Birkaç Gün Sürecek Büyük Hikâye YUSUFCU Yazan: KENAN HULÜSİ Salla e emg ÇA sira bir vitrinin önünde saatlerce kalarak tepkr bir çocu. e Sücen hir ayenekktnki rintükr gili, casoların sinemde * hüviyetlerini düşünüp duruyor; gece olunca bir yol bo- N daha ziyade arka sokaklardaki bir köşe başında yorgun. İş kalıyordu. Fakat, bu ancak üç gün böyle devam © Üç gündenberi ağzma bir şey koymadığmnı hatnlayınca li bir kurdun bir kuzuyu kemirmesine benzer bir tırmalama İS Yere yalılmantz va İNE Sarüecenpisn gekiz hestahamanlada ilk 7 yeli, Nk 2” e yepnonim biç de düşünceni bir vözüretde değildi; sea anda gözlerini açıyor; ve ayni dakikalar, göz kapaklarının * iten bü isa Azar seir $ vakıt vakit, bir bahçe kapısı açılarak hemen öteki bir Böçer gibi kendisini mehtaplı bir gecede, araba altında nügekikalar kurtlarin çakallar arasında, vakit vakıt da sarı a alm> Yusuf daima şaşardı: Etrafmı çeviren bu kadar bol nasıl olap da ela BAE tâ ayaklarmın “1 Günlerin peşinden: .! Altın muhacereti | İya gönderilmekte olmasıdır. İngilizlerin meşhur Kücn Mari is, mind. seloningillereyi Ruayadan.tazar|lar bu suretle gayri şahsi biz usu” | İzmir ağir ceza mahkemesi Dört casusu hapse mahküm etti İzmir, 2i (Hususi) — Trakya- da yedi ay evvel yakalanan, İzmir ağırcezasında muhakemelerine baş lanan Bulgar tebaalı beş casusun muhakemeleri bitmiştir, Bunlardan Mircef, Rangel, Ca. pak beşer sene hapse, tahkikatta kolaylık gösteren Assen üç sene Avrupa postasnın — getirdiği! malümata göre Çekoslovakya hâ- diseleri üzerine İsviçre ve Belçika benkalarındı o panik başlamış. Bu panik bankaların kasalarında sak- Iş olan altın stoklarının Amerika, tik defa olarak giden altın stokları Atlantik vapuruna yerleş tirilmiştir ki miktarı üç buçuk ton luk bir yük teşkil etmektedir. Bel. çika hesabına giden altınların kiy- meti 76, İsviçre hesabım gönde. rilenlerin kıymeti ise 63 milyon | Fransız frangını bulmaktadır. Deniz kazalarında tehlikeyi en evvel hisseden vapurlardaki fare- lerdir; harp tehlikesini en evvel duyan da bankalardaki altınlardır, | Onun için İsviçre ve Belçika ban- kalarındaki © altınların Amerika canibine yaptıkları bu muhaceret hareketi her şeyden ziyade Avru. pa vaziyetindeki vahameti göste. ren bir alâmet olarak telâkki edi- lebilir. Casuslar komşu bir devlet he- sabına çalışmak üzere Trakyanın Sezar köyünden hududu aşmışlar, faaliyet göstermeden yakalanmış lardır, Casus Todori hapishanede kalpten ölmüştür. ayi genizbankta bir tayin Ankara, 21 (Huşusi) — Eski HASAN KUMÇAYI | Seyrisefain umum müdürü Mu. ——— — — — — İ salfer Denizbank idare meclisi ö- Muallim tayinleri kur'a | zakğına tayin edilmiştir. ile olacak Ankara, 21 (Hususi) — Yük| Japonlar sek Muallim mektebinden bu s0 2 3 mestirde irtihanlarını bitirip me. 700 ölü verdiler Hongkong, 21 ÇA.A.) — Çin ajan, zun olan beş talebenin ders şube- leri olan Edebiyat, Fizik, Kimya| w bildiriyor: öğretmenliklerine mevcut münhal) Şansi vilâyeti dahilinde Luyaşenda lere göre tayinleri için Mâarif Ve. | bulunan Kurasava kumandasındaki killiği yüksek miuallim mektebi) V4POD Katnizonu Çiniler turafımdan müdürlüğüne nazmetler arasında PER Sine yemem ra e kura çekilerek tayin edilecekleri. | malzemesi bırakmışlardır. ni bildirmiştir. re Namzetler arasında iki tarafın | e el keli e arzusu ve muvafakatile becayiş| Poyang gülünün doğu kıyısında de, yapılabilecektir. Bundan böyle mu | miri bulunan üç Japon harp yemizi, allim tayin edilirken kura usulü. | 5i bombardıman etmişlerdir. Gemiler, nlin esas tutulmasını temin etmek | “9 birine bun isabet vuku bulmuştur. Üzere yeni bir talimatname hazır.| Içang, 71 (A4) — Başkumandan tasimaktadir. Çankayşek Hupeh vilâyetinin merkez cepheleri üzerindeki Çin kumandanları Devlete mecburi hizmeti olan. | nt son yirmi gün zartındaki muvaf. fakıyetlerinden dolayı tebrik etmiştir. Bu cephede Flsn nehrinin iki tara, fındakl muhasim kuvvetler mütema diyen topçu &teşi tenti etmektedir. Japonların nehri geçmek için yaptığı bütün teşebbüsler akim kalmıştır. le tâbi olarak vazifeye tayin edile. çekleri gibi mecburi hizmeti olmı- yanların da müracaat tarihleri şe- hadetname dereceleri ve diğer mu allimlik vasıfları nazara alınarak bir liste tanzim olunacak ve ilin edilecektir. Bu liste bütün alâkadarlarca bi- inip münhallere listedeki sıra ile tayinler yapacaktır. Bu husus i. gin de yeni bir talimatname hazır- Janmaktadı: Şam sokaklarında ba- rikatlar tahrip edildi Şam, (AA) — Şehir tamamiyle Fransız kıtaları tarafından işgal edil, miştir. Kıtalar böyük bir sükünet için, G6 gehrin merkezindeki sevkülceyş Doktalarını tahkim etmektedirler. Sokaklarda vücude getirilmiş olan harikatlar tahrip edilmiştir. Fransız mazarıları bazt tahrikçileri tevkif et. mişlerdir. hemi rna çeölye kankilod ni sl hr sd gi rl Karliseriz göz alabildiğine uzayıp gidiyordu. Bu su kütlesinin ötelerinde ne vardı?.. Yusuf bunu düşünür müydü?., Belki, Ve çok kereler de suların ayaklarını yıkadığı olurdu. O zaman, bir fare elini ısınmış kadar birdenbire uyanır; baştucunda sanki Daytoğlunu görürdü. Fakat bu nadiren böyle olur; daha ziyade suları yarıp çıkmak is. terken arkasından küçük bir tarlakuşunun sesini işitirdi. Bir Firaunun me- zarı bulundu Kahire, 21 (A,A.) — Fransız arkeo- Joyları tarafından Şarkiyede yapılan hafriyat esnasında İsa'dan bin sene kadar evvel yaşamış olan Firavun Psusennesl'in katiyen bozulmamış Jâhdini meydana çıkarmışlardır. Bu Firavun Süleyman'ın kayınbabası 0- larak telâkki edilmektedir. Mezarda bin kilo ağırlığında somaltın bir ta- but bulunmuştur. Bunun kıymeti bir milyon sterlingden farla tahmin edi- liyor. Tabut da Firavunun mumyası ve diğer birçok mücevher ve altın beykeller de çıkmıştır. Şimdiye ka- dar yapılmış olan hafriyalla meyda- na çıkarılan asari alika arasında Ta- tankamunun mezarından sonra bu en mühimmidir. Yusuf, hastahnede yattığı iki ay, bir aralık “Varsyım Dayıoğ. buna bir haber ileteyim!..,, dedi. Sonra her nedense bundan vaz- geçti; ve hiç bir vakit hastalığını Kızılenhamama duyurmak iste. medi, Ya Dayıoğlu ne yapıp yapar ida kalkar gelirse, ya Kızılca. hamamlı Yufusu alıp götürürse... Hele hele çil mecidiyeleri çal- dırdığını işitirsel... Bununla beraber, Yusufçuk, yaprakların yavaş yavaş dökül- meğe hazırlandığı, şehir caddelerini ince bir yağmur ıslanlığınm kapanmaya başladığı bir sonbahar sabahında yolcu edildiğini öğ. rendi: — Vay anam, sımsıkı yaknlayıp yine bir deliğe tıkarlar; taş kovukların içinde yine hastalanır mı ki Yusuf?.. vınn Tam iki sene, Kızılcahamamdan bir şafak vakti çıkarak para kazanmak için dağ tepe, sel fırtına demeyip geldiği şehirde, Yusuf neler yapmadı?.. Bir aralık bir fırıncınn yazına kapılandı. Yüz- lerce kiloluk un çuvallarmı sırtladığı gibi aldı götürdü; indirdi çı. kardı?. Bir defasinda nasıl olduysa oldu, ayağı kayıp düştü, beli incin di; günlerce hastahaneye gidip geldi; fırından kapı dışarı ettiler; bu sefer İeblebi sattı; üzümcülüğe başladı; çöpçü yazıldı; kömür-” cü çıraklığı etti; hattâ suya karşı duyduğu bütün korkuya rağ- son. Haberler . dört ay hapse mahküm edilmiştir. |” 8&—VAKIT 22 MART 1939. Çımberlayn istifa mı ediyor? Londra, 21 (Hususi) — Mis- ter Çemberlayn'in başxekhlet- ten istifa edeceği haberi bası si- yasi mubafilde dolaşmaktadır. Bu takdirde bağvekilin yerine hariciye nazırı Tord Halifx'ın geçeceği söyleniyor. Lord He fax son günlerde Kral Corela sık sık konuşmaktadır. Diğer taraftan Mister Çem- berlayn'ın Birmingham'da ve Avam Kamarasında söylediği sözlerde Lord Halifax'ın Lordlar Görüp düşündükçe! 50,00 liraya bir kahve Memlekette yapılan haykel ve anıtların hesabı görülür- ken, ortaya bir de kahve parası, kahve pahası çıktı. Bazıları, diyorlar, ki Erzurumda, Samsunda, şurada burada yapılı heykellerle anıtlar çok pahalıdır. Mermer, tunç, işçi tutarı ancak otuz kırk bin lira eden bir anıttan sanatleir, altmış bin liralık zekâ ve ilham hakkı alıyormuş. Gerçi sanat, pirinç ve fasulya gibi kantara vurulup her. hangi bir narka bağlanamaz. Arm, kim ne derse desin, sanat eserlerinin de bir piyasası vardır. Fiyatı orası biçer. Dava gazetelrde sürülmeğe başlayınca, bu işle alâkadar olanlar da söze karıştılar, Meselede hakem rolü oynayabile- cek bir müessese sayılan Akademi, #nıtların pahalı, hem çok kamarasındaki beyanatı arâsım- da büyük bir fark bulunduğu dt işaret edilmektedir. pahalı olduğunu söylerken, sanatkârlar, tam aksini iddiaya kalkıştılar. Hele içlerinden birinin verdiği hüküm beni şaşırttı doğ- rusu, “Pahalıdır!,, sözüne cevap veren bu sat; İşe harcanan paranm büyük bir losmmı, anıtm maddesi yutar. Sanatkâra, ancak nihayet eserinin karşısına geçip bir kahve içecek kadar para kalır. Tarzında şeyler söylüyor. Hesapçıların bu kahve parası için buldukları rakam elli altmış bin liradır. Bu iki hakem arasında acaba aldın almıya, cağı derecede bir aykırılık mı vardır? Yoksa sanatkârların kahveleri elli bin liraya mı pişer? Vaktiyle, Avcı Mehmet, Edirne taraflarında karaca pe. şinde at sürerken, şiddetli bir kar fırtınasma yakalanmış. Az daha tipiden boğuluyorlarmış. Güçbelâ kendilerini bir köşeye atmışlar. Kondukları evin sahibi, gelenleri tanımış, fakat hiç tanı- mamış, Yedirmiş, içirmiş, hele bol bol ocak yakmış. Ertesi sa- bah hava açılıp da gitmek zamanı gelince, padişah köylüyü çağırıp hesap istemiş. — Yedik, içtik; borcumuz ne? Demiş, Aralarında şöyle bir konuşma geçmiş: a a Ateş parası verirsiniz. — Ne kadar? — Bin lira! — Bin lira mi, burada ateş çok mu pahalı? — Hayır ateş pahalı değil, Etraf hep orman, — Eh öyle ise, neye bin lira istiyorsun i — Çünkü ber zaman bizim eve bir padişah gelin cenk yaktırmaz, Bu nükte, Avcının, hoşuna gitmiş, parayı vermiş. Falmt dilimize de bu hüdireden kinaye olarak “Ateş pahası, ölçü. sü girmiş. Sanatkâirm kahvesi, ateş pahasını da geçti. Şu halde bun- dan sonra ateş pahası yerine bari “Kahve pahası!,, sözü bem ağızlarda sakız, hem kulaklarda küpe olsun! HAKKI SUHA GEZGİN men sandalelığı başladı; ve e eğmek denizin kendisini bücünk gölüreceğini vehmettiği dakikalar, Yusuf, hemen bir İcarış aşağı. : srmdaki denizi görmiyerek gözleri havada, arayıp bulamadığı bir şeyi bir kuş kanadı üzerinde yakalar gibi, yukarlarda meçhul bir yere takıldı kaldı. Fakat bir gün bile kaderin önüne geçerek tali- hini döndüremedi; bunu aklına getirmedi; mağlüp blduğunu ken. di kendine teslime dili varmadı. Yalnız, kar ve tipinin şehir ço ç cuklarını ölümlük ettiği günlerde, i— “Vay ayr ver; / derlerdi; karda bile yatacak ahal..,, ve hakikaten belinde, geçirdiği hasta- lktan kalan ağrıyı vakit vakit hissetmese, belki, gecelediği han köşesinden çıkarak kuşbaşı bir karın toprağı baştanbaşa kapladı- ğı bir dekika, gözlerini açık bir gök yüzündeki parlak bir ey rwğı, na vererek yatmayı tercih edecekti, Yalniz belindeki ağrıyı o de- rece şiddetle duyardı ki, bu dakikalarında iki kat olur; gözü hiç bir şeyler görmezdi. Yusuf tuttuğu işlerin hemen hepsinde de ancak bir somun ekmeği kıvıracak kadar para kazanabiliyordu. Birçok defalar ve. resiye aldığı malların sermayesini bile ödeyemiyecek hale düşü- yor; bir somunu kendine çok gördüğü geceler oluyordu. Yusuf- çuk, bu dakikalarında, sığındığı han köşesindeki bir keçenin üze- rine kıvrılır; soğuktan kuyruğunu kısp başını ayakları arasına alan bir köpek gibi büzülür kalırdı. Ah, şu sarı altınların kaldırımlarında oluk oluk aktığı, son. Baharda yapraklar gibi savrula savrula döküldüğü memleket. Acaba Yusuf gözlerini kapadığı zaman Kızılcahamamı, Dyıoğlu- nün çiftliğini, babasınm çalıştığı tarlayı, kurtlarla çakaliın da. laştığı tepeleri, yeşil kanatlı yusufçuklarn uçlarına konduğu ince, uzun sazları gören şu ay, bu memleketin nerede olduğunu biliyor mu ki?.. Yusuf, ara sıra, görüp gidemediği, işitip yerini tayin ede- (Devamı var) # kağ

Bu sayıdan diğer sayfalar: