idda ile gelen Londra ga » baştanbaşa Alman ve Mevzuuyla doludür; Sazelesi Çökoslovakyanın ilhakı dolayısiyle Alman» 1 tevbih ettikten sonra dean kazandığını teşrik Askeri teçhizatını “lari e hava kuvveti, asgart iki tabrikasiyle” ele geçiren " yeknazarda askeri Üygrahatle öörüldüğünü mel Rayşın ik defa ola- tamamen yabancı hal Sohitine dahil ettiğini, ye- » 'Nilyon sessiz, vatanperver N arkın bugün Alman bo- a girdiğini söyliye- | p ğ hira baftanın, Çekoslovakya- recileri için parlak bir ,, duğunu zaman, nihayet ve uzm gösterecek. Hâdi- Höndiki tesirini ise ölçmek i Her yerde itimat zall ol f Avtupahın ağır tazyik alın A © balkina en emin bir i- a devasının vereceği Kere daha gecikmiştir. Minyası daha fazla uyanık bir Lİ Bitiyor ve sağlamlığını her- İN kuvvet veya tehdit karşı / Böstermemek azmiyle ar- #onra bir Alman mümes- Mister Çemberleyn'e: dünya sulhunu temin Ni #anliyetlerinizle bu silği telif eğcmiyoruz” dese ce- “Alman düşünce ve me İN b en son terabürünün dün- ade ettiğini — kabilse — » Sülâhaza etmesi kendisin: Ye sonra sorulur: Wkü meviden (o hâdiseler #duğuna göre, topraki ki, “dâsını ve mederi dün; İk bağlayan prensipleri sağ- y ç ie ihmal eden bir millet, sayılabilir rai?” İkl gazetesi de başmakale- 1 Kr #örmemerlik eğdemer, © Zi lerin açıktan açığa bir ta Gİ “eketinde bulunmuş olması- kadar, Alman halkına eski" İk Mukadder saydığı tek bir Ak Yücüda getirmek için on- Mak istermiş gibi görünü di yerek lisan, gerek ark Almanlarla münasebeti ol İlki da kendi idaresi alına anin, Moravyanın ve Bo- İlhakı, bundan birkaç ay Mupada artık hiç bir arazi dığını söyleyen bir iri ÜN dan yapılmış düpedüz bir Pür, Alman hükümranliğina gir 9 mağrur halkın, evvelce İ İazyik edenlerin etine na- olmuşsa, bugünkünün e- Wi suretle diken olacak de- g alsızlık tevlit edeceğini ü- iz. Fakat şurası bir ba günkü günde gamalı baç hı a, En mm agiliz Matbuatı Asabiyet İçinde siena ramen mae mmm verm “ya ve Lehistanla siyas “#ların kuvvetlendiril- . mesi isteniyor işareti, Bobemya tacının tarihi di- yarında hâkimdir.” Gazele bunulcu sonra İngiltere kü- kümetinin Almanya ile müzakere et- mek tasavvurunda olduğu ticaret me selelerinin ertik görüşülemeyeceğini ve bu ticaret görüşmelerinin Vatşo ile Moskovsya inhisar edeceğiyi söy- liyerek şunu diyor: *Umarız ki Varşova ve Moskova ile yapılacak ticaret konuşmaları bü mer kerlerle siyasi rabılaların kuvveilen dirilmesine bir başlanyıç olacaklır.” a Deyli Miror gazetesinde Kassandra öyle yazıyor: *“Günlin birinde bir mille dürdurmak mecburiyet ür, Bu millet belki de biz İngilizler olacağız. Önün için silâhlı kuvveti- miz o dereceyi bulmalıdır ki, Çekss loyakya demokresiyinin akıbeti bi- #im memleketimiz için bir raodel leş ki) edemesin. Avrupanın kalbine saplanan ka ma, günün birinde garbu dönebilir Zırhımızın sağlam ve rakipsiz müdu faa kuvveli cesarelinin bizde olma- sını dileyelim.” . . Aynı gazete başmakalesinde şu sa- lurları yozmaktadır: e “Hitlerin gittiği yolun (dur!) işa reli belki garp istikametinde bir yer» dir. Fakal Avrupanın cenubu gar» inde değil, Çünkü İspanya gitmiş tir. Belki Holanda hudutlarındadır, yahut (yeniden) Belçikada, yahut da İsviçrededir. Eğer Çekoslovukya, muhtelif ark- iarın ve Hsanların müzebzeb bir ha üilası idiyse, İsviçre de öyledir. Cöer Çekoslovak yanın o şerait allında mev cüdiyeli mahzurlu görülüyor idiyse, aynı şey İsviçre için dahi söylene” bilir.” j U zele bundan sonra İngilterenin yalnız silâhlanıp hâdiselere seyirci kalmasını tenkit ederek sözlerini şüy- te bitiriyor” “Hitler bizim yaptıklarımızı bozu- yor. Teskin siyasetimize gülüyor. O- nun tuttuğu yol bir isüksm fevera- 0 Bizimki Ölaece onu sey veremem vee menatiimize doğrudan dı ya bağlı büyük yollarımızdan birine ne 1x man dönecek diye vuzuhsüz bir tah- Min siyaseli..”" Çörçilin Nutku İngilterenin eski bahriye nazırı şimdiki mebuslarından Vinston Çör- çil verdiği bir nuloktâ, bütün bugün- kü hâdiselere geçen eylül ayında İşa- ret ettiğini söyliyerek o tarihle İngi)- lere İle Fransanın başına en büyük ölçüde bir felâket gelmiş olduğunu ilâve etmiş ve demiştir ki: * “Bütün hazırlıklarımızın ne sebep- le yapıldığımı zannediyorsuhüz? Frar sız aşkeri hizmeti ne: tupaya 19 firka göndermeği eandetlik? Çünkü Çekoslovakyanın Iahribi ile, Avrupanın bülün müvaze- nesine meydan okunmuştur, Büyük ve gillikçe büyüyen Alminn Ordusu, bugün herhangi İstiknraete dönmekte serbesttir. Geçen eylül a- iULuyuaz bir yoldi yindaki mulkumda Münih anlaşması *İğını söylerlerdi. | Günlerin peşinden: i Sabıkalılar i Birkaç gün evvel Sultanahmet İsulh ceza mühkemesinde meşhur sabıkalı Avni elindeki yeni bir el. diveni, yine sabıkalı Zeki satmak istediği iki kilimi nereden aldık. "arın isbata davet edildi; fakat bu sabıkalılar bu mallar kendileri. Ae ait olduğunu isbat edemedik- leri için eldiven ile kilimler mü- sadere olundu. Eğer bu iki sabıkalı kendilerini anıyan birer polisin gözüne iliş. nemiş olsaydı çalınmış olduğura âphe olmuyan eldiven ile kilimler lerinden alınamıyacaktı. Çalın. İmış mallar sabikslıların elinden almmış olmakla yine hak yerini Hulmuş olmuyor; Zina eldiven ile kilimlerin kimlerden çalındığı bili. © O nemiyor. Diğer taraftan ellerinden çaldıkları malları müsadere edil. mekle sabıkalılar mesleklerinden vazyeçecekler mi? Serbest bürakıl dıkları için tabii yine faaliyetleri. ne devam edecekler, ihtimal ki bu defa aşırdıkları yeni eldivenleri, yeni kilimleri polisin gözüne iliş- ler... Böylece birçok kimselerin canlarını yakmaya devam edecek. lari Madem ki hükümet polis me- surlarına sabıkalıları tanıtmak .atiyacını hissediyor; bunların fo- toğraflarını ve parmak izlerini alı. zor. Ayni ihtiyaç asıl tehlikeye maruz olan halk için de yok mu? Jar ise buna bir yol bulunamaz m? Filrimizce sabıkalılara mahkümi yetlerini bitirdikten sonra alelâde amumun kıyafeti ile halk arasında germek müsaadesi verilmemelidir. 3abıkalılara mahsus ve herkesin “anıyabileceği bir üniforma ihdas »dilebilir. Bu üniforma ile gezen- Je daima tehlike demek olacağı çin onu görenler de kendilerini *orumak çaresini bulur. HASAN KUMÇAYI Rutonyarımişgali— tamamlandı Budapeşte, 19 (A.A.) — Bu sa. bah, erkânıharbiye reisi tarafın. dan neğrolunan resmi tebliğde Rütenyanm Macar kıtaalı tara - fından işgalinin tamamlandığı ve orada askeri idarenin kurulduğu bildirilmektedir, r de olduğunu söylem O zamanlar bize hikâye edilenle tirlarsınız: Çeklerin, Südet Alman İ arının yükünden kurtulduklan sonra aralarında ne kadar daha iyi olaca- Darslan budu'ları tarafından ogarenti adedilmişti. Aynı za- Ja İngilizler de ay nı budulları garanti edeceklerdi. O zaman, bü gibi garantilerin — Üzeri” ae yazıldıkları kâğıt, yahut verildik- leri esnada sarfedilen nefes nın Almanlar sileceği de munda Fransalı 3—VAKIT 20 MART (cig aberle Çinde Fikri Seferberlik Japonlar san harekâtta 15000 ölü, birçok yaralı verdiler İşang, 19 (A.A,) — İyi bir mem | gitmiştir. Bunların her birisinde badan alınan haberlere göre Han- | beş yüzer yaralı vardır. kov'un şimali garbisinde yapılan | Şunkinz, 19 (A.A,) — Başku. son muharebelerde Japonlar 368 i subay olmak Üzere 6878 ölü ver. mişlerdir. Çinlilerin eline 649 da esir geçmiştir. Hongkong, 19 (A.A.) — For. mandan Çangkayşek dün bütün Çin milletine hitaben neşrettiği beyannamede “Fikri seferberlik,, ilân etmiştir. Başkumandan müstevliye kar. neden satarak paraya çevirecek- | mose'den öğrenildiğine göre, Ja. | şı yapılmakta olan mu ponlar son Kvangtung harekâ - | bu ikinci safhasmda m tında & bin ölü vermişlerdir. 1988 İri ve manevi kuv n diğer bü- ilkteşrininden 1939 şubatına ka - İtün kuvvetlerden üstün olduğunu dar 50 hastane gemisi Kvangtung | ve askeri zaruretlere takaddüm dan hareket etmiş ve Formose'ye eylediğini bildirmiştir. Gediz yolunda dört kişi soğuktan Uşak, 19 (A.A.) — Dört gün. denberi kısa fasılalarla yağan kar kesildi, Kütahyadan, Sivas . tan gelmekte olan üç otomobil Uşak'a 16 kilometre mesafede ka ra saplanmişlar ve bütün yolcu- ilar karakola İltica etmişlerdir. Bu yoleüların bir kısmı yaya o. larak Uşak'a gelmişler bir kısmı da karakolda kalmışlardır. Sel . vioğlu karakolu civarında kara saplanan bu otomobillere yardım için Uşaktan hareket eden bir o. öldü, otomobiller kara saplandı reket eden bir otomobil de yarı yolda kara saplanmış kalmış ve yolcularını gönderilen bir yardım kamyonu ile geri göndermişlir. Buralarda fena bir soğuk var. dır, Gediz yolundan Uşak'a odun yetirmekte olan üç arabacıdan i- kisi donarak ölmüş ve diğeri de “ena bir vaziyette bulunmuştur. Bundan başka yine Gediz yolun ia Çallı yoleulardan ikisi de do. yarak ölmüstür. Kazanım bütün nuhitinden henüz tam malümat “İtoplantısından sonra, B. Çember. ! tomabil de Uşaktan ancak 14 ki- | Jmamamıştır. Jandarma kara . lometro kadar gidebilmiş ileri ge. | volundaki yolcularm' ihtiyacı ve çemiyerek dönmüştür. *stirahatleri jandarma tarafm . Yine iki gün evvel Gedize ha. | dan temin edilmektedir. “Alman Elçisi | imiz Nazırı Varşavada “Londrada ayrıldı Varşova, 19 (AA) — İn 3azrı R. Hadeon, bugil dük (Baş tara 1 iwcide) sonra buraya gelmişir. B, Hud. Londra, 19 (A.A.) — B. Çem . 995. burada yalnız maliye ve ti. berlayn, yarn öğleden sonra A. !caret nazırları ile değil fakat ay, yeti hakkında bir beyanatta bu, | Tüsecektir, Bu da gösteriyor ki lunacak ve siyasi mahfillerin fik B. Hudson'un seyahatinin mahi. rine göre, İngiliz kabinesinin son | Yeti Yalnız ekonomik değil fakat toplantısı ile İngilterenin yaptığı 2Y2i zamanda da siyasidir. teşebbüsler hakkında izahat ve -! recektir. Londra, 19 (A.A.) — Nasırlar lette toplantıdan sonra, Sovyet büyük elçisi Maisky, saat 15 te harleiye nezsretine gelmiş ve der â z . Maya Sall imla kanin ihal Lord Halifaks tarafından ka. Dovning Street'den Buckingham oi ri sarayına gitmiş ve Kral tarafım.| Londra, 19 (A.A) — Heva ve dan kabul edilmiştir. B. Çember. ! hariciye nazirlariyle hariciye ne. layn, kralm yanmda bir saalten #arbti erkânı öğleyin Başvekâ . fazla kalmıştır. lette Çemberlayn ile müzakerede Londra, 19 (A.A.) — Alman - | bulunurken, Başvekilin. müşaviri yanım Londra büyük elçisi bu -İtorace Vilson ile milli müdafaa «| gün saat 14 te Berline gitmek ü. 'nazırı lord Chatfield de Başvekâ. » sere Londradan hareket etmiştir, ete gelerek görüşmekte olan di. Tondra, 19 (A.A.) — Başvekâ. #ernazırlara mülâki olmuşlardır. vam Kamarasında Avrupa vezi .|7İ amanda B. Beek ile de gö-; 1939 Görüp düşündükçe! Bernar Şav'ın piyesi “Bernar Şav, m bir pi “Ezher, Külliyyesindeki talebeyi kızdırmış. Eseri törenle yakacak. larmış. Rektör “Taha Hüseyin, de, genclerin isteği üzerine bu ki- İtabı, fakülte etüd programların- dan çıkarmış. Bernar Şav, garabeti seven Yir sanatkârdır, Acaip görünmekten hoşlanır. Ona göre “hayret”, alkış larm en yükseği ve en tatlısıdır. Şaşırtıcı konulara değer verişi bun dan olan gerek, Ben, bu pi okumadım. Fa- kat Bernar Şavın buna dair gaze- telerde çıkan hükümlerini gördüm. Basit bir fikri tabiye kullanarak kendini müdafaa etmiş. “Eserdeki kahramanların düşünceleri benim değildir! Universite gençliğinin böyle cahiles hareketlere kalkış. ması, ne fena!,, diyor. Bir adamın yazdığı cterde başka başka inanış. ta adamlar bulunabilir. Kahra- manla onu yaratan arasmda mut. laka eşlik vardır, denilemez. Ama, eğer muayyen bir fikir, eserin her tarafında ayrı ayrı belirirse, artık İdavanın su götürür yeri de kal- maz, Tutalım ki, talebe, teşhisinde yanıldı. Dini heyecanlarla kendin- Isa geçerek bu işe girişti Ya “Taha Hüseyin,, e ne i O “Taha Hüseyin”, tıramaları, bilhassa seba,, ya dair büyük eseriyle ün salmış bir adamdır, onu da mı ca. hillik, taşkınlıkla suçlu göreceğiz? Sonra, zaten Bernar Şavın müda. fansı da pek sağlam değil. Vaktiyle *Volter,, de böyle bir bata işlemiş, geniş çaplı başına mişti, Eserleri arasında “Felsefe Kamusu,, gibi gerçekten heybetli ana kitaplar bulunan bir alamn — hem dinsizlikle meşhur olmuş. citir, Kilise karanlığını yırtarak, İtal- yaya yeni bir ufuk açtığı söyle. nen “Dante”, “Komedya,, sında ne korkunç bir haçlılar şövalyesi. dirl.., Hazreti Muhammedi, “Cahen- nem,, de nasıl tasvir eder!... Hafız, Hayyam, İbnirreşit, Sadi gibi şark filozof ve şairleri bile onun zennetinde yer bulamazlar. Dante, onları cehenneme atamamış, cen. nete de lâyık göremiyecek “ârâf,, da bırakmıştır. Şimdi de “Berngr Şav,, 1 ayni dalâlet çukurunda çırpmır görü- yorue. Bu papas ruhu, zaman za man sinema filmlerinde bile hort- layor. Şarkı, taassup ve gerilikle lekelemeğe çalışan garp için bu ne hazin ve ne acı bir neticedir. ken — tutup bu türlüruh çukur © | larma düşmesi bütün insanlığı in: ©” 01, Çekoslovakyanın tahribi için bir Birkaç Gün Sürecek Büyük Hikâye YUSUFCUK Yazan: KENAN HULÜSİ mama 5 Yusuf, karanlık gecelerde ağıl kapısmda nöbet bekliyen kö- Sakit vakit kasik; çok defalar arka arkaya uluyan seslerini mi 3 Belki her ikisini de.. Ve muhakkak olan bir şey varsa, *N çok da sarı altınları düşünüyordu. Uk, 2906 yarısına doğru on birdi. Köprü boşalmıştı; havanm “sisle karışık gece aydınlığı içinde tek tük bir iki insan gö. düş deniz yanından eten bir rüzgârla kırılmaya hazır bir cam Taşypreket ediyorlardı. | bir aralık birdenbire durdu: Ulan Yusuf, dedi; buraya geldin, geldin emme, şu çıkmına hele; ya gümüş iki mecidiye oradan uçup gittiyse, ya, verdiği adresler sır oldularsa!... N 'dan birinin altma çöktü: dan anacığım; diye bayflandı; Duyyoğlu ne du düğüm di- İmar Yük un yola çıktığındanberi uçkurundaki çıkınını ey, Silemiş, sadece, Pınarbaşında arabanın altına yatıp kurt- ğ m geri döndürmek için hep bir ağıslan konuştuklar » en, bile yine de uçkurunu çözerek onları gözleriyle Mğg çini duymamıştı, Onun içindir ki parmaklarını uçku- o © vakit Dayıoğlunun çıkın üzerine vurduğu düğümleri altın bir hazineye vurulmuş sihirli bir kilit gibi sağlam hissediyor- du. Bununla beraber Yusufçuk ne edip edip uçkuru çözmeyince rahat duymiyacağını da anlamıştı. İki gümüş mecidiye parmak'n. rinin ucuna ne kadar sert dokunursa dokunsun, imkân yok onu gözleriyle görmek istiyor. — Vay gidi kahpe yin ben?.. Fakat bir taraftan da yorulduğunu duyuyordu; heybasini ba- şı altına aldı: — Hele Yusuf, dedi; bir uyu hele, bir sabah olsun hele... Sadece Yusufçuk henüz heybesine başını ya koymuş ya koy. mamıştı ki, kurtlarla kuşları düşünmeğe hazırlandığı bir sira, bir demir ucu kadar sert bir şeyin kıçma doğru hızlı hızlı girip çikti- ğını duydu: — Ülen Yusuf, dedi; kurtlardan çakallardan sonra bu da nesi ki?.. Yoksa ağaçkakan mı Yusufu kakıp kakıp bırakıyor; yoksa bozayı mı dişliyor ki!... Yusuf o kadar da fazla düşünemedi; yan yattığı yerden başt- ma şöylece bir çevirmişti; kendisini uzun burunlu, e Sövri dişli bir hayvanın dürtüşlediğini zannediyordu; ne ağaçakakan, ne de boz. ayırmış meğerse. Bak hele eloğluna sen; Yusufçuğun başına gel- mş de kaba etir demez belsokumundan aşağı bir kakıkakıverir ki.. Yusuf: — Allah Allah, dedi; ne istiyon hemşeri bu geripten.... Beni kurttan çakaldan korkar sanırsan,anh; keyfine bak sen hele! key. fine bak sen!.. , Fakat, başını bir saniye İıldırıp tekrar koymak üzere henüz davrandığı sira, bu sefer, öylesine bir tekme yemişti ki; — Ülen, diye kendi kendin; bir söylzmir gibi oldu; bozayınn babasını geçen yıl ormanda ittiğin gibi şu gâvuru'da dizlerinin al- tına bir alıveririr misin Yusuf? Yusufçuk belki de bunu yapacıkir; yalnız, geçen yaz somun. diyordu; ülen seni yer miyin, içer mi- HAKKI SUHA GEZGİN da jandarmaların asker kaçağı diye yakalayıp götürdükleri günü hatırladı; aman aman; Dayroğlu da burada yok bakındı; binbaşı yine çekile çekile Yusufu bir temiz döğen mi?.. Şu kadar var ki Yusuf henüz karar vermediği bir sıra, başu- cundaki eloğulları ikileşince, Yusuf direnmek lüzumunu artık ka- tyetle daymuş ölecek İs: — Bırukan beni aha; dedi; uyandırıp da kötü kişi etmen şu garibi! Ve iki omuzbaşlarında iki kolun kendisini alıp götürmek üze. re zorladığını hissettiği vakit birdenbire silkindi; — Aha kahpe oğulları diye atıldı; alıalıverin hele, bu da senin ya, bu da Yusufun ya; bu da senin ye, bu da Yusufun yal, Yarım saattir, inadı tutmuş bir ö yerden kaldırır gibi Yusufu kaldırmaya çalışan iki polis, de yerlere yıkılıvermiş- ti; Yusuf ondan ötesini pek hatırlamayadı; kulakları birderibire uğuldamıştı, Keskin bir kaval sesine benziyen bir şey işitti mi? Belki... Tabanlara kuvvet bir ara kaçayım diye düşündü; bunu gururuna pek yediremedi ve boynuzlatından yakalanmış bir öküz kadar kollarmı sımsıkı hissedince kendisini kadere bırakmaktan başka çare bulamadı: — Vay anam; diye inledi; bozayıyı çukura düşürdüğüm gibi eloğulları da beni bir alt ettiler ki... v Yusuf üç hafta emniyeti umumiye nezaretinde kaldı. On beş gün Yusufa hiç bir şey sormadılar; semtine uğramatılar; yanına gelmediler. Yusufçuk bir köşede uyku hastalığına O tutulmuş bir adam gibi gözleri kapalı, başı iyik, neyi beklediğini bilmeksizin tevekkül ile oturdu; kapı açıldığı zaman başımı çevirmedi, gözleri- ni açmadı; hattâ ekmek istemedi, su içmedi. On beşinci gün nika- yetinde Yusufu bir sabah erkenden kaldırdılar; bir hafta sorgu, (Devumi var)