İstanbul Hayatı ianbullular yürümekten niçin korkuyor hangi nakil vasıtasına, elimizden ij “P kaldırmasını beklediğimiz bir <A, alil ihtiyaciyle bakmayalım . $ Doktor İbrahim Za- yapılacak raruri seyahatler şöyle dur- | »kslelerinden birinde sun, şehrin dışında bile uzunca yü- rüyüşler yapınağı itiyat edinmeliy Bazı memleketlerde böyle bir spor, | diğerlerini geçmiştir. Çünkü hususi bir maharet istemez, Yalnız normal| bir sıhhat lizım. Bunu elden kaçır mamış her bahliyarın yapacağı bir «por. Hem Dr. Zati'nin dediği gibi “bütün adalâtımızı en mükemme! bir tarıda işletebilecek” bir spor. rn adamı çok ez yü- “ Mseler sokağa çıktıkla- Bane tramvaya vepaha! ! eyi iliyat edinmişler Muhafaza etmek isle. MR, VÜrümelidir. Boş vakit. esintiler yapmakla ge» © Birçok kimselerin Pa. m öçtk hevada kırlurda Verde kahpe küşelerin- ea asırda İnsanların çok az İlde kapanmaları ve oru- |? üiklerini kabul etmekle beraber, İemiz olmayan havasını | bübassa İnsillerec itiyadın. bir- eleri hakikaten acınacak | vok kiiseler tarafından hâlâ kaybe- pi Sülmezitini inle iza “yürü. a yöş” ün, bazan büyük halk kütleleri: same — baya | ni kendisine tâbi kılacak kaar kur- pe bir spordar. Yürü. velli bir moda haline geldiği de olu- &daldtimıze en milkem. | 90. Hele Yazın “Sborts” denen kısa İrlelebiliriz. pantalonlar ve kısa kollu gömlekler İ be humus dare | giyinerek sırtlarına bir de, erzak çan i ipler, bankacılar, ma | 105! Bevinden çanta takıp kır, bayır, da bütün gün kapalı dağ taş neşeyle dolaşlıklanmı bir hunt akşamleyin işlerin, | SOklatıSRıZ bilir, okuruz. 1 beki? hemen tramvaya | EöY!€Ce Yeni yerler görmek, temiz Sİ, yorucu olmayan tat, | Davalar tatınak ve hayata daha çub ŞA tercih ve itiyat elime renk ve canlılık aşılayan dinçleştiri- ei bir spor yapmış olmak muhakkak ki. ürkmek ve uyuşmaktan iyi... Şu halde bu Bahardan tezi yok; kolları ve paçaları sıvıyarak “yürü yüş” sporlarına başlayalım... Herhan- gi bir nakil vasılasına, elimizden tu- tap kaldırmasını beklediğimiz bir 8- lit ihtiyaciyle bakmayalım. Hem yü- rümek sporu için Baharla Yazı bek- lemeğe lüzum yok. Onu senenin her- hangi mevsiminde — icap eden mu- hafaza tedbirini almak suretiyle — bayalın her saniyesinde yapmak mümkün. Ve her şeyin fevkinde olarak biz, manasındaki bütün hareket ve muka- vemetle YÜRÜYEN bir millet tanın- ye Mla ediyorum ki aramızda orkmayan pek az şehir. MMA, İalma görürüm: Hava 1 de olsa, tramvay ve N Girıl civıl halkla do. EK, “urtaran gibi bekledik» he ve otobüslerin gelecek- Were bir çocuk saffetile ar #elmeyecek olsa, hal 4. Bu hemşeriler ayakla e Mun vazifelerini unut - *. Yahut senelerdir, on- irmadıkları için, en le çeklirecekleri zah vi, nelicesinden ürkerler pe e in Yay gelir, sardalyi gi- F Zi İİ arabanın içinde)“: Suriye"kabinesi"* di, manevi azapla bel- Tw daha çok yorulurlar. tembellik eden diğer id gözleriyle dolmuş oğu ise, bekleyenleri lr Yerde yaya bıra- Fal 1 onlar, gene yaya Çi | Bg çan ederek evleri 1 boylara doğru hasret F durur; bekler tü. istifa etti Şam,14 (A.A.) — Suriye ka binesi istifa etmiştir. İstifa, an- cak reisicumhur tarafından ka- bul edildikten sonra katiyet kesbedecektir. Yeraltı Kabloları Elektrik idaresi belediyeye bir tezkere “““mış, şehrin muhtelif mntağ” ğa her hangi bir se- beple yapılan inşaat esnasında yeraltı kablolarının sık sık tahrip edildiği, bu yüzden cereyanm in- kıtaa uğradığın ıbildirmiş, âmeli- yatı icabettirecek her hangi bir ruhsatiye verilmesi sırasında ihti- yati tedbirlerin alınmasının temi. nini istemiştir. Keyfiyet şubelere tamim edilmiştir. Şehim efendim; şöyle bir n ne olur? Çoluk ço- at bir iki defa bu #isan, mesele halledildi K P içinde bile yürü » İ on 48, hantallaştığımız gi- ş kiş 1 arzu ettiği bazı zevk- Müimizi isteyerek mah» n, “eve nasıl döne- wi, “yle yin, köprü i Ya veya tiyatroya git- GN hi, enler bilirim. ş Stundan ötekine kadar T Birkaç Gün Sürecek Büyük Hikâye USUFCUK ? Yazan: KENAN HULÜSİ rd 1 Develiköyü arasmda odun satıcılığı yapan Yu Na birkaç dostu, bir ilkbahar sabahında, tarlalar a- 4 İN en bir ent Dele e dereden tepeden İn yarçalımış eki yer yer gözüken yamalı bir mir mr Kayseri be- 0 er ar bir inte girmişti ye bütün ha Şesi İ kendisine büyük bir ehemmiyet vererek teşyie bırakarak hemen yoluna devam etmek üzere İN enn valt, Yusuf birdenbire durda: Gün yükseliyor li handa getelemek için sıkı adımlarla yürümesi lâ- Günlerin Peşinden: HEYKEL Gençleriniz ürasnda | gitikçe | genişliyen yanlış bir fikir cereya- nmu hissediyoruz; — Birtakım fakir ve ümransız yerlerde heykeller dikiliyor. İpti. da memleketi imar edelim. Ondan sonra heykel ile tezyin etmeğe ba- i kalım, Bilhassa heykelleri başka- ilarma yaptırarak güzel sanatlara yabancı elleri karıştırmıyalım.,, Diyorlar, Bu sözleri fıkra halin- de bazı gazetelerde görüyoruz, İsöz halinde bazı müsahabeler de şitiyoruz. Derhal söyliyelim ki bu fikir yanlıştır, Zira inkılâpçı Türkiyede İheykelin yabancı eli ile yapılmış olsa da hususi bir mânası vardır; Heykel kitaplar ile, dil ile gelecek nesillere ifade edemiyeceğimiz bü- yük bir hakikatin telkin vasıtası. dır ki geçiktirilmesi aslâ doğru o- lamazdı. Atatürkün heykelini gö- ren Türk çocukları: — Bu nedir?,, dedikleri zaman onların anneleri, babaları ve kardeşleri Türk mil- destanını nakledeceklerdir. Türk milleti için ebedi bir istiklâl dersi olan bu mücessem destanı dinle- meğe, görmeğe ve öğrenmeğe bü. tün Türk çocuklarının, bugünkü ve yarınkıl sütün nesillerin ihtiyaç- ları vardır. HASAN KUMÇAYI Belleten çıktı Ankara, 14 (A.A.) — Türk ta- Fih kurumu tarafından her üç ayda bir neşredilmekte olan “Belleten” in 9 uncu sayısı ku- rumun 1938 yılındaki hafriyat- lârından bir kısmına alt rapor- ları ve ayrıca orijinal tarihi €- tüdleri ve garp dillerinde inti- şar eden muhtelif mecmualar- dan 78 nüshanın fihristini ih- tiva etmek suretiyle intişar et- miştir. 162 sayfa ve 78 siyab, 3 renkli levhayı ihtiya eden bu güzel eserin fiyatını Türk Ta rih Kurumu, bilhassa öğretmen- | derin kolayca tedarik edebilme | İleri için, 25.kuruşa indirmiştir. Zahire borsası abone ücreti indirildi Ankara, 14 — (Hususi) — İs tanbul ticaret ve zahire borsası talimatnamesinin 21 inci madde- si değiştirilmiştir. Buna göre, borsaya mukayyet abonelerin ta. bi oldukları senevi ücretler yarı yarıya İndirilmiştir. Karadenizdeki fırtına Sinop, 14 (A.A) — Karade nizde dün öğleden sonra başla- yan ve gece sabalın kadar de- vam eden Karayel fırtınası şim- di sükünet bulmuştur. Havanın şiddetinden yoluna devam ede miyen Ankara vapuru ile İne- bolüya uğrayamayan Aksu va” puru, yolcularını heran) aktarma eğiyorlar. Türk parası Hatayın resmi paras olarak kabul edildi Antakya, 14 (A.A.) — Anado- lu ajansının hususi muhabiri bildiriyor: Millet Meclisi B. Abdülgani Türkmen'in başkanlığında top- lanmış, hükümetin teklif ettiği Türk parssınm Hataym resmi parası olarak kabulü hakkında- ki kanunu müzakere ederek it tifakla ve alkışlarla kabul ey lemiştir. Kanunun metni şudur: Madde 1 —'Türk parası Hata- yın resmi paarsıdır. Madde 2 — İşbu kanunun ne$- ri tarihine kadar Suriye parası Üzerinden tarh ve tahakkuk et- tirilmiş bilümum vergi, resim, barç ve para cezaları bu kanu- nun neşri tarihinde Türkiye cumhuriyeti merkez bankasınca kabul edilmiş olan kur üzerin- den Türk parasına tahvli edilir ve Türk parası olarak tahsil e- dilir. Madde 3 — Umum! ve hususi bütçelerin varidat muhamme- natı ve masraf cetvellerindeki rakamlar ikinci maddedeki e- sas dahilinde Türk parasına tah yil olunur. Madde 4 — Suriye parası Üze- rinden tediye edilmekte olan maaş, ücret, tahsisat, tazminat, taylnat, yem bedeli ve bu mahi- yetteki bileümle Jstihkakların aynen Türk parası olarak tedi- yesine devam olunur. Madde 5 — Umumi ve hususi bütçelere ait veznelerde halen | mevcut Suriye parası resmi kur üzerinden Türkiye cumhuriyeti merkez bankasinın Hataydak! şubesine devredilir. Kanunun diğer üç maddesi bu kanuna muhalif ahkâmın ilgasına, neşrine ve İcrâsina alt- tir. Kanunun kabulü münasebe- tiyle millet meclisinde tezahü- rat yapılmış, mebuslardan Dok tor İbrahim Unal, Doktor Vedi Bilgin nütuk söylemişlerdir. Maliye Vekili Cemal Baki ve Başvekil Abdurrahman Melek beyanatta bulunmuşlardır. "Türk parasium resmi para © tarak kabulü Hatayın her tara- tında büyük sevinçle karşıdan mışlır, İzmir, 14 (A.A) — Şehrimiz. de yarın ikinci müntehip inti- | habatına başlanacak ve bir gün içinde bitirilecektir. Yarın Ka zalardn da başlıyacak olan inti- kikaya kadar hissetmediği bir yaran ince bir bıçak sırtı ile içinde yarılıp sızladığını duydu; başını şöyle bir salladı; Z — Allah bilir emme, dedi; iki yıla varmaz gelirim Daytoğlu!. Gözleri dolu dolu olmuştu; bir saniye, ayakları yerden kesi" lerek kendini bir ütük gibi yıkılacık zannetti; ya, Dayıoğlu bunu anlar, geri döndüğü zaman Yusufçuğun halini anasma, babasma bir demeğe kalkarsa7.. Yüzünü güneşten #iperliyen yapraklar a- Sümerbank Organizasyon teşki- lâtı lâğvedildi Ankara, 14 (Hususi) — Görü. len lüzum üzerine Sümer Bank servisinin Jâğvma karar veril . miştir. Bu servisteki memurisr bankanın diğer servislerine ve fabrikalara nakleğilmişlerdir. Bankanın merkez teşkilâtında da bazı değişiklikler yapılacağı söy lenmektedir. Resmi Dairelerin kâğıtlarındaki antetler Ankara, 14 (Husus!) — Daire. lede kullanılan resmi kâğıtların antetlerindeki Türkiye cumhuri. yeti ibaresinin bazı daireler ta. rafından ve bütün makamlar ta. rafından T.C. remzi muhtelif şe. kilde basıldığı görülmekte oldu. ğundan sadelik ve yeknesaklığı temin için bunlarm merkez ve mülhakatta resmi daire ve mües. seselerde normal yazılarla mü . hürlerde olduğu gibi basit olarak 'T.C. şeklinde kullanılması Vekil. ler Heyetince karar altına alın. mıştır. Nafıada bir tayin ra vilâyet başmühendisi Muam - mer, Nafia Vekâleti yapı işleri umum müdürdlüğüne tayin edil. miştir. e Türkiyede çalışan şirket- | lerin paraları | Ankara, 14. (Hususi) — Tür- kiyede *erayi faaliyet eden yerli ve yabancı şirketlerin hariçte bu. lunan hissedar ve tahvilât ha - millerine göndermek mecburiye. tinde bulundukları paralarla bu. gün Türkiyede muhtelif sebep - lerle bloke bulunan paraların ha. Ir, maden suyu, şarap ve likörlere ilâveten mazı ihracı suretile de transferi için hazırlanan karâ - rm mer'iyet mevkiine konulması Vekiller Heyetince kararlaşmış . tır. Reşat Şemsettin Talim Terbiye âzası oldu Ankara, 14 (Hususi) — Sabik Berlin talebe müfettişi Reşat Şemsettin talim ve terbiye heye. İti azalığna tayin edilmiştir. hap perşembe akşamma kadar devam sönorktiz. — ölerek etme sen Dayıoğlu, geri döner!,, umum müdürlüğü organizasyon| Ankara, 14 (Hususi) — Anka. VAKIT 15 MART 1939 Görüp düşündükçe insanda hata Sınırıl İnsan kudretinin bir hududu vardır, Bir yere kadar düzgün, ku“ sursuz işler; fakat o noktayı ge“ çince, bozukluklar kendini göster- meğe başlar. Mektep sırasındaki çocuktan tutunuz, tâ en yüksek devlet makamında oturan kimseye | kadar bu böyledir.Kafatasınm için de harikalar saklıyan üstün kişileri bunlardan ayırmalıyız. Onlar, za. İten ölçüleri yılımak, etrafı şaşırt- mak için dünyaya gelmişlerdir. Yalnız acmarak görüyorum, ki biz, henüz bu gibilerle sıradan in- sanları ayırt etmiyoruz. Fedakâr- lık isterken, karşımızdaki adam- dan kahramanların yüksek feraga. tni bekleriz. Düşünmeyiz, ki hiç kimse gelişi güzel kahımman o- lamaz. Olması da istenemez, Sıra“ dan adamlar bir hadde kadar yan- hş yapmasalar bile, ondan sonr omuzlarındaki yük ağırlaşınca sen delemiye, hattâ bastıkları yeri gör memeğe başlarlar. İşte istediğim hata Sinir: ve müsamaha hududu bunlar içindir. Biz, bir adamı ya toptan af, ya- hut kökten mahküm ederiz, İçimizden biri hele düşmeye gör sün... Bir gün içinde âlemin “vur. abalısı,, olur, Resmi, hususi hayatı karıştırılır, eski hikâyeler tazele- nir. Vaktiyle alkışlamadıksa bile önlerinde sustuğumuz meseleler, günün davası haline konulur, Artık o adamın ber işi bozuk, her sözü şüpheli, her bali kusur- ludur, Bir zamanlar, önünde takla atanlar, ona ön safta saldırırlar. Kavuk sallayanlar, karşılarma bi- rer vekar heykeli azametiyle ku- rulurlar. Dostlar uzaklaşırlar. Za. vallıları derin, içli ve gam dolu bir ıssızlık sarar, Biz, düşkünler uğrunda canla- rım harcamış mert bir milletin to- runlarıyız. Damarlarımızda hâlâ onların kanı akıyorken, bilmem na sıl bu küçüklüklere katlanıyoruz. Gerçi yaygarayı koparanları ka- Jabalık gösteren, ağız kalabalıkları olduğunu biliyorum. Fakat az da olsa, bu azlığı da bize yakıştıran: yorum, ister devlet makinesi içinde ça. kşan, ister başka yerlerde vazife alan her yurttaş için yüzdeli bir hata sınırı kabul edelim, Ne af, ne ceza bu sınırın içine girmesin. Fa- kat bu nisbeti geçenler için de ne mevki, ne rütbe, ne şu, ne bu mü- samaha ve hoş görmeye yol aça- mas, HAKKI SUHA GEZGİN Fransız sefarethanesinde ziyafet Ankara, 14 (Hususi) — Ha rieiya Vekili Şükrü Saracoğlu bu akşam Fransiz sefarethane sinde verilen ziyafette bülün- Ayr dedi; Yusufçuk bir gün elbette Yusuf Dayıoğlu ile kucaklaşıp da kendisini akşamı doğru Pr- narlıdaki hana götürecek yola indiği zaman, birdenbire ferahlalığı- nı duydu: — Ne de yufka yürekmişin Yusuf; dedi; şehre niçin varısın sen?... Sanki, hiç tanmmadığı birisi çevre sarı altınla kuşatıp köye bir — Öyle Yusuf! birisi bunu Yusufa sormuştu? — Diyiver hele iki gözüm; niçin varırsın?. Uçkurunu çöps- ağa gibi dönmek için değil mi?. —E, ne diye öyleyse, kendini Dayroğlunun kederine kaptı- rırsın?.. Arasıra odun yükünden kurtulup, Kızılcamamla Develi ara- smdaki tahta köprünün arkalığına odunları bıraktığı dakikalar yap- tığı gibi kısa, kesik bir ıslık tutturdu. lamak üzereydi. İer henüz açmıştı. Tek tük yol boyuna dikili ağaçlarda kuşlar cı- vıldaşıyor; nemli yapraklar arasın, ğun bindenbire önüne düşüyorlar; dan ok gibi fırlayarak Yusufçu yahut, ta ilerde, topraktan yeni fırlamış ize bir funda üzerine konuyorlar; bazı kereler de, Yusuf- çuk, kuşları şapkasının tüyüne konacakmış kadar kendisine yakın hissediyor; içinden, şöyle bir durup kuşlarla eğlenmeği geçiriyor Ke dedi; yolun açık olsun gayri, ne vakit döner o rasından bir ışık parçası aradi; du. Fakat nasıl olduysa oluyor, hemen vazgeçiyor; gözlerinin önüne — Emme güneş Iv, dedi; ne de gözlerini yaşarlır insanm?. O Pımarlıya kadar alacağı uzum mesafe gelince, heğbesini ormuzlarına ml Yusuf, Dayıoğlu ile iki arkadaşından bir an Ve, Dayıoğlunun, ne olur ne olmaz, birdenbire boşanır diye (biraz daha yerleştirerek adımlarını biraz daha açıyordu. hemen yol almak İçin go iameamz bu son da. gözlerini aramaya cesaret edemiyerek: (Devam ediyor) Âd ie ek ll ia de İS be sl sakalli deze dili eği Hab izni a vadi Bağ n ali