4 <— VAKIT 28 SUBAT 1939 * «Menç kız birden başını İlikonun göğsünden kaldırdı; — Bütün bunlar hayal, dedi. Ü- gümüş de mahvolmuş -İnisanlarız, Arladınız mı? Üçümüz de.. — Mahv mr olduk. — Bir sâat sonra Anlarsınız. Kral Simon, bildiğimiz Simon de- ğildir. tanın çok sevdiği bir nem hep ondan bahse“ derdi. Babam, onun askeri iken Fakat onun bir alçak, anlıyo- rum. Bir canavar ruhlu insandır. — İlkio ağzt açık dinliyordu: — Yoksa sana bir şey mi yak- — Yapmak da istedi.. İki arkadaş: — Hain, alçak.. diye söylendi der. Elis9 devam ediyordu: — Gene yapmak istiyor. Çaklır- dâ Üzerime atıldı. Sonra her ikini- xi de idam edeçeğini söyledi.. Zavallı kız, son cümleden sönrü gene hıçkırarak ağlamaya başla- muytr. Dayı soluyarak; — İliko,, dedi, kendimizi öldürt şmiyelim.. Ölelim, fakat bizi öldür- mesinler.. — Silâkhımızı da aldılar, Kancık- ça aldatıldık, Keşke gelmeseydik buraya., Dayı Elisoya döndü: — Sen burada kal. Bir yere gıkma,. Biz şöyle bir kendimizi gösterelim.. Allah yardım ederse gelir seni de kurtarırız, — Ne yapmak istiyorsunuz Da- yı. — Elimizden ne gelirse. İlikoya döndü: — Çadırdan yavaşça çıkıp önü- müze gelen nöbetçinin boğazını sıkalım. Bir silâha kavuşursak, cas nımızı kolay kolay alamazlar, Sen bir at tedarikine bak. Bularsan, Elisoyu alır kaçartın.. Kurtular- sak, hancıda birleşiriz. Tkisi birden Elisoya döndüler, Biraz evvelki gibi gene kucaklaş- tılar. Genç kız şimdi ağlamıyor- du: — Ben burada kalmak istemem, ben de sizinle geleceğim. Ben de dövüşeceğim.. diyordu. Kucaklaşma henüz sona ermiş- ti. Çadırm kapısı birden açıldı. Kral Simon, gülümsiyerek dü rüyordu. İliko yumruklarını sıka- tak yerinde toplandı, Üzerine atıl mak üzcre.idi. Fakat Simonun gü- lümseyişi kararını tatbikten ken disini menediyordu. — Bana ettifiniz hepsini duydum.. — Demek bizi dinlediniz?.. — Baştan sona kadar. — O halde ne yapmak istediği: mizi de biliyorsunuz. Simonun yalnız dudakları değil, yüzü de gülüyordu; — Bunları yapamıyacaksımız. küfürleri” Karamazof Kardeşler Be Lİ) Çünkü bana küfür ettiğiniz için kızmadım, memnun öldüm.. Ha le ona bakıyorlardı. Kral devam ediyordu: — Sizin tatıdığmız gibi bir kral olmayı hiç zaman istemem. Bü tün bunları yapmaktan saksadım, sizi tecrübe etmekti. Anladınız m: şimdi, İlikonun hiddeti geçmemişti: — Böyle tecrlibe mi olur? Eli- soyu göstererek: — Bu zavallıyı üzmekle mi tec- rübenizde muvaffak oldunuz? — Öyle icap etti arkadaşlar. Şimdi bunları konuşmıyalım, Dı. şarda «izi yedi silâhtı bekliyor, Üç ada sizin için hazırlanmıştır. He- piniz İstanbula gideceksiniz. On- ları yardımcı veriyorum. Yolda, İstanbulda lâzım olacak parayı da ayırdım. Allah yardımcmız cisun. Çadırın içini derin bir süküt kaplamıştı, Sanki neles almadan duruyorlardı. Sülütu ilk ihlâl e- den Eliso oldu. Kral Simonun a- yaklarına kapandı; — Bizi affet muhterem kralım., Bizi atlet. Simon onu yerden kaldırdı: — Siz haklısmız kızım. Benim yaptığım fena muameleler hep tec rübe içindi. Eğer iyi insanlar ol- masaydınız, bana daha başka sur retle mukabele ederdiniz. Hepiniz mert olduğunuzu anlamak, beni mesut etti. Sonra ne söyliyeceklerini karar- laştırmadan hayran hayran bakan Dayı ile İlikoya döndü: — Arkadaşlarınızı fazla beklet- meden hareket ediniz. Size dua €- deceğim, Allah acism.. Bir kaç dakika evvel dişleri ile parçalamak istedikleri adamın söz leri İliko ile Dayıyı ağızların: aça mıyacak hale getirmişti. Dayı: — Allah site de yardım etsin. Diye mırıldantlı, Hep birden çadırdan çıktılar. ISTANBUL HAYATI Kafkas selerleri ve Kafkas kız- ları ticareti asırlarca devam etmiş Em JEANETTE MAC-DONALD NELSON EDDY tir. On altıncı asır, harplerin ve esir ticaretinin en bol bir devridir. Kahramanlarınızın İstanbuldaki maçeraalrına başlamadan önce, o zamanın İstanbülunu anlatmak lâ- zımdır. Şehirde neler oluyordu. ü- çüncü Murat neler yapıyordu. Sa ray ve halk e âlemde idi?.. Bü- tün bunlar, romanımızı alâkadır ettiği için kısaca kaydedeceğiz. Yirmi sekiz yaşında tahta geçen Muradın ilk işi saltanatına takip olmamaları için beş kardeşinin ida mi için emir vermek olmuştu. Tah ta oturma merasimini müteakip ds söylediği ilk söz; — Karnım aç, yiyecek veriniz.. Olmuştu. Babasının ve beş kardeşinin ce- nazesi kaldırıldıktan sonra da şu emri verdi; — Sarayda kirk gün matem tu tulacak, Eman okutulacak.. Mutat bir gün bir Rum meyha- nesi önünden geçerken kendisini tatıyanlar: — Sıhhatine içiyo: 12. Diye bağırmışlardı. Padişah son derece hiddetlene- rek müslümanların şarap içmele- Tini meneden bir emir neşretmişti, Fakat yeniçerilerin emre karşı dur mak için ayaklanmaları tehlikesi ona birinci emri nakzeden ikinci bir emir neşrettirmişti, Bir kaç misal, padişahın ne ka- dar tezatlar içinde olduğunu açik» çâ göstermektedir. Bütün hayatı, bütün işte bu misaller gibi karışık geçiyordu. Murat, ekseriya Üsküdardaki yeni saraym bahçesinde vakit ge- çirirdi. Akşamlar: fişek attırarak | BUĞUN <muuumuz İ SAKARYA | Mevsimin en i KAFKAS © KIZLARI | 'NİYAZI AHMET YY İT . İzmir Kızılay. Balosu vg maş e 2 Vİ ” iy nİsiy ı g eğlenir, şehzadesi Mehmedi eğlen dirmek için Karadeniz istihkâmle-y fından iki Üç yüz defa top attırır-) dr. Bu suretle onun gönlünü ya- | pardı, Sekiz kadın onu idare ederdi.f dördünün saray dışında ni vardı. Hariçtekiler pâdişabın üç kız kardeşi ile Sultan Süleymanın kızı olan ihtiyar halası, dahildeki- 4 ler de valde sultan, Hâseki sul- i tan, kethüda kadın ve vekilharç *W Raziye kalfa idi. N Hocası, müftü, saray İmams, “ig Lie imam kadr zate, sarry VAY ŞEYİMİ. Şamir, ÇHlaşesiy — Kriliyın senelik balosu, bi Şucra ve ilmi ile meşhur Hoca| yanlarında verilmiştir. Balo'bu sene çok neşeli ve Sadettin de Muradm üzerinde te-| miş, İzmirin güzüleleri hazrf bulunmuştur. e Yy mi mr Baloda muhtelif müsabakalar yapılmış, hediyeler Saray Imamı Kürdi zade Ab dü Si mütekddit ikolar tertip eteiştir. dürrahman elbişe teryinatr, Müf- Meni ger ülüğmiğ pi > vii tü Kadr zâde de ahlâki hasesenin terki aleyhinde vaaz verirlerdi. Her ikisi hıristiyanların düşmanı idiler. Ermeni ve yahudilerin ipek- ten, sarı ketenden, mavi veyahat renk tenk serpuşlardan, * milslü - manların büyük sarıklarından pek nefret ederlerdi. Bunları bir emir« le menettirdiler. Bir gün maymun- Yara yahudilerin giydiği gibi kır mızı takke giydirdiler. Bu suretle yahudiler, maymun menzilesine in dirilmek istenmişti, Yahudiler, kork elli bin altın ver mek suretiyle eski kisvelerini giy- me müsaadelerini alabilmişlerdi. (Devamı var) ALEMDAR SİNEMASI iKi FİLM 1 — Rasputin i b 2 — Baronez ve uşağı. | et ci wi Dünyanın Beynelmilel Endüstri j SINEMASINDA- gözel Filmi RİTA Çapa Markanl İ | | Erişiimez bir kuvvet olduğun gum» MÜJDE! © Şark Sinemacılık âleminin Zafer Abidesi Ses Kralı “ASBDÜLVEH AB,,ınsoneseri YAŞASIN AŞK Vazgeçer korkusiyle Aliyoşanm kolu na sarılarak sürükledi. Konuşmadan o yürüyorlardı. Rakitit konuşmaktan #deta körküyor gibiydi. Yazan: Dostoyevski başladı. — Eğer ağabeyin İvan seni görsey- di hayretten gözleri faltaşı gibi dı... Ha, onun bu sabah Moskzvaya git- tiğini biliyor musun? Aliyoşa, alâkasız bir tavırla: — Biliyorum, Çevabını verdi, Fakat bu sözler ru- Hayalinde bü ağabeyisi Dimitrinin hayali bir lâhza- hunu uyandırmıştı. cık belirmişti. Bununla beraber bir işi de hatırladı. Acele hattâ mukad- des bir siparişti bu, Ama, bu hatırlayış da zihninde çok kalmadı, Hattâ sonra bile bunu aklına getiremedi. — Kardeşin İvan bana bir gün ik bir mahlük muamelesi etmişti, Sen bile bütün yumuşaklığınla namusumdan şüphelendiğini söylemiştin. Şimdi #in namus ve seciyenizin kuvvetini gö- recağiz. Rakitin bu sözleri içinden geçirmişti. Sonra sesini yükselterek ilâve etti: Çeviren: Hakkı Süha Gezgiv © (0f Dedi. Aliyoşa tek iâf etmeden doğ- rüldu ve Rakitinin yası «ra yürümeğe bizi doğruca kasabaya in kovlara uğramaklığım lâz vel bir tezkeresini aklım. radığı Âkıbete şaştığını bi açılır- da senin kafanda, bir türlü bu hali ak- lna sığdıramıyor. Birdenbire elini delikanlı na koyup durdu. Gözlerinde korktuğu bir şey varlı. Nihayet: acele — Neresi olursa bir. “pey msn? Rakitin bu suali titreye muştu, Aliyoşa, hiç tanma — Hadi! aşağı Iemiyordu ki, şaşkınlıktan dr. Az daha yerinden stçr: Yaşa! Diye bağırmamak için, — Manastırdan uzaklaşalım. Şu yol yazı yâzmağa bayılıyor. Yarım saat ev — Hadi Groşinikaya gidelim. Razı Dedi, O, böyle bir cevabı o kadar bek MÜJDE! Bir kere; — Senli görünce olacak! Demek istedi. dirir. Kokla- ım. Bu kadın Stareçin uğ» k 'ki idi. ldiriyonla. (Se 08 ye9 1 Ormuzu teklifinden Gi veli GROŞİNİKANIN EVİNDE Gruşinika, kasabanm en kalabalık ma hallesinde, kilise meydanına yakin bir yerde oturuyordu. Ev, esmaftan “Moro- zov,, un dul karısınındı. Taştan yapıl- mış İki katlı eski ve çirkin bir bina. Yaşlı kadın, burada iki yeğeniyle birlik te yaşardı .Gruşinikaya bahçedeki pav- yonu kiralamışlardı. Madamın hali vak- ti yerinde idi. Evine bir kiracı almağa meçbur değiMi, Dört yıl evvel, akraba- sından “Samsonov,, a yaranmak için bu kızı kabul etmişti, Gruşinikanın © za- — Biliyor musun nereye gideceğiz? olsun bence hep titreye sör- dan; ağa açık kal ayacaktı, dilini ısırdı. MÜJDE! daa Fakat hemen pişman olarak sustu. Kendisi gibi, münevver bir adamm zevk için hiç bir işe giriş- miyeceğini, ancak hesapla hareket ede- ceğini biliyordu. Bu meselede onun iki bâşlı menfaati vardı. Ariri baştan çıkar mak revki bir, onun pişmanlığını sey- Melün bir sevinçle: — Bu fırsatı kaçırıtsam yuf bana! Diyor ve fena fena sırıtıyordu, ((HORS CONCDURS) müköfalı veli suretile tasdik ve kabul etmişti Çapa MARKA HUBATUNLA Sıhhatinizin yardımcı k Nefis babaratı: Yemekleriniz lezzet ve iştiha kaynağıdır Tarih tesisi; 1915 W. NURi ÇapA 5” riye püskürmüşlerdi. Bu ağ! kara olanlar bile vardı. Grv” Ta İşlerine de giriştiğini “ . bir liyakat gösterdiğini de bi ğM Hattâ bu kabiliyet yüzünde9 X budi âlduğu bile ileri sürüsü | i manlar, henüz kötülüğü inkişal etme- mişti. Söylenilenicre bakılırsa, Samso nov, onu kıskandığı için ihtiyar Mada mın göz hapsi altına koymüştu. Fakat gök geçmeden buna Jüzem kalmadı. Çünkü kadıncağı: OOruşinikayı ancak pek seyrek görüyordu. Şu dört senede ise on sekiz yaşında bu eve gelen kiz, sonraalrr serpilip ge lişmiş, bütün güzelliğiyle parlamıştı. Onun hakkında hemen hemen esasir bir sey bilmiyordu. Kulaktan kulağa fısıl- danan havadis şundan ibaretti: “On yedi yaşında iken bir zabiti sev- miş ve az sonra âşık: evlenerek onu #€- falet ve utanç içinde bırakmıştı. Bir ri- vayete göre Gruşinika, sokak kızı de- gidi. Hatırı sayılır ruhanilerden biri- nin yavrusu idi, İşte dört yıl içinde serpilip bir mey- va. gibi kızarıp renk, koku ve tat bağla» yarak ballanan bu kızm zekâsı da ye tunda olacak ki, bu müddet xzarfınka epey parada toplamıştı. Bu para nere den geliyordu? Temiz veya kirli hangi kaynaklardan toplanmıştı! Bilmiyoruz. Yalnız şurası muhakkak ki, şu dört s€- ne içinde, hâmisi ihtiyar “Samsonöv,, dan başka hiç kimse, onu elde ettiğini söyliyerek öğünememişti. Bunda şüphe yoktu, Çünkü hele son iki yılda birçok ne kadar memnun yi? Fiyodor Karamâzolla ” düşkün kıyafetli birtakım bis* üstünde muamele yapıyorlar. ei manda kıymetlerini yükselt | nu buluyorlardı. Hattâ ç ya i 'kunç bir hasislikle parasır k v #onov, bile, son zamanlardi H şip yatağa serilince, himay€ himayesine sığınmak Bir zamanlar, kenevir yağiyle geçindirdiği Geuşini mat telkin ederek hesabın muştu, Fakat cimriliği ili ihtiyandan yüklü para Yalnız bir kere kendisine lelik bi? sermaye vererek: > gif — Sen aamak değilsin. VE : ra, Çalış gabala kendini K* yg sana bağladığım senelik metelik vetmiyeceğim. ide bif şey bırakmıyacağı”” Demişti. Sözünde durdu. Bütün lerini snum evinde karılar e riyle birlikte uşak ve : | | K A âşıklar ona vurulmuş, ah of çekerek ( şâyan oğullarına kaldı. ya Ve hulüle çalışmışlar, ama hepsi genç kı © de Grüşinikanın adı bile “a zın şiddetli mukavemeti karşısında ge (Devami ri