10 — VAKİITZ0 ŞUBAT 135» VAKIlın Küçük Hikâyeleri Muhacırlar Yani hükümet me kaklarında, başka bir dünyayi ayak basmış İnsanlar gibi, yürü yorlardı. Onların asıl yerleri © tadan bir iki yüz kilometre u zakta idi amma, kendilerin! bu yada teselli bulamıyncak kadar yabuncı hisse: Yabancı idiler, hakiki; Düne kadar emin sandıkları bir yerden'esrarengiz bir kuv- yatla koparılmış atılmış İnsan- lar oldukları gözlerinden oku nuyordu. Onlar yalnız tarlalar- da ve köy yollarında yürümeye İ yış kimselerdi. Halbuki şim i hükümet merkezinin büyük caddelerinde çimento ya-| ya kaldırımının üzerinde yürü- zorlarâr, Sokak onların şimdiye kadar görmedikleri şeylerle dolu idi.| Meselâ, otomobiller vardı, Hal baki içlerinden bir çoğu otomo- bilin Jakırdısını bile duymamış $r ömründe. j Fakat onlar bunlara hiç bak-| muyorlardı. Uykuda gezenler gi- cezinin #0 yorlardı, bi, etraflarındaki hiçbir şeyi) is görmeden yürüyorlardı. Şimdi bunlar oradan geçen bir kaç yüz kişilik bir kafileydi Ne etraflarındaki! şeylere baki. | yorlardı, ne de sokaktaki insan- İara. Onlara da kimsenin dik- kat ettiği yoktu dolmuş taşıyordu. Belki binler- Ce gelmişti. Onlara yiyecek ve giyecek vermişler, şehir dışına | onlar için barakalar Kurmuş- Jardı. Günün het saatine yaşlı er- kek ve kadınlardan mürekkep kafileleri; uklar azdı içle rinde) bu ların bulundu ğu yerlere doj b | u akm akın git tikleri görülürdü. Kimse başını geririp onlara bakmıyordu bile. Bakacak oluyorlarsa o dâ şehir halkınm şikâyetini ifade içindi. “« — Yine muhacir geliyor... Ne zamana kadar devam ©ede-| cek bu böyle? Hepsi açlıktan ölecek muhakkak !,, Bu, korkudan ileri gelen bir şsikâyetti, Çünkü kapı kapı do- Jaşıp dilenen muhacirlerden ar- ık bıkmışlardı. #vvelce pirinç ekip biçenlerin işine kesat ver- mişlerdi. Şehre gelen birçok mu bacirler de bu işle uğraşmıya başlamışlar, işçi ücretleri bir- Menbire düşmüştü. Bu da hep- sinin zararıma olmuştu. Hülâsa, gehir kapı kapı âile-| nen , İşçilerin ekmeğine mani! plan, yahut da soğuk gecelerde, sokaklarda ölen muhacirlerle 'dolu (di, Bu kış günü akşam ü- zeri gelen muhacir kafilesine Kim bakacaktı ? Fakat bu seferkiler, her va- kit gelen muhacirlerde olduğu Eİbi, esasen kendi memleketle- rinde de nehirler taşıp her târa- fr sn bastığı zaman açlıktan ilk ölecek dereceda fakir olan kim- geler değildi. Hayır, bunlar bir milletin iftihar duyabileceği er. kekler ve kadınlardır. Bunların hepsinin ayni mın- takadan geldiği belli 1d1. Giyi- bi fr değneğin ucuna takarak, iki da babaları, bir sepete koyup, 0- muzlarına aldıkları takım çocu söopalara atdr. Faket highir kız yoktu. Erkeklerin ve genç çöcukim rın hepsi arkalârina birer çikin yüklenmişlerdi ve bu çıkmlar hep beyüz yatak çarsaflarını çaların içine birer ek- mtk sokulmuştu. Ekmekleri, ar. tık kaçmaktan başka çare ol- madığını anladıkları gün köy- ndeki fırınlarından hemen & lıp çıkmışlardı. Yiyecek bir şeyleri olmadığı- nı snlamak İçin yüzlerine dik- kailice bakmak kâfi idi. İlk ba- kışla ve akşamın alaca karan. lığı içinde, bunlar oldukça güç - lü kuvvetli insanlar gibi geli- yordu. Fakat biraz daha iyi ba- kınex açlıktan ölmek üzere 6- lan fakir kimseler olduklarını anlamakta gecikmezdi #asan, Hallerinden, buzün en son - mitlerine doğru yürüdükleri an- çünkü böyle şeylerle alâkadar olamıyacak kadar ölüme yakın bulunu rdı, Onları wlikadar edebilirdi ki rind ? Yerle. «en, yurdlarından üzskiaş DS İnsanlardı nk İşte böyle, şehre y ncı bir halde, kör gibi hiç bir tarafi gör- meden, sessiz sessiz gidiyorlardı. Bu sessiz kafilenin en sonunda ir ihtiyar vardı. Oda sırtma, AR ALMI 1İ malı, fakat temiz bir gan olduğu görülüyordu. Çok bir yük burlar , bir ihtiyar epey bir yüktü. Evvelce böyle yük taşımaya alışık olmadığı anlaşılıyordu. Bu gibi yükleri ta- şımaya& son zamanlarda da alış - mamıştı. İhtiyar, geride kalmak. tan korkarak, gözlerini açmış, önündekileri gözden kaçırmama- ya çalışıyordu. Yüzlerindeki çiz- ilerden kalbinde büyük bir acı olduğu anlaşılıyordu. Birdenbire durakladı. Daha ileri gidemiyecekti, Arkasındaki Dİ son derece büyük bir dikkatle yere koydu, kı si de yere çöktü başı dizli in arasında, “gözleri kâpair, öyle kaldı, Karnı aç, gün- lerce bir şey yememiş olmasına | rağmen, yanaklarına bir penbe- lik gelmişti Fakir bir sıcak yemek yiyecek sıtıcmı arabasmı biraz uzakta durdurmuş, bağıra bağıra - sati- yordu. Arabadaki ışık, İhtiyarın yüzünü aydenlatıyordu. Oradan geçen biri ihtiyara baktı, durdu ve kendi kendine: — Bugün, eve götüreceğini Yi: yecekten başka, bir yere para ve- recek değilim. Fakat şurada bir ihtiyar var. Bugün kazandığım paradan bir parça vereyim ona, Yarma Allah kerim. Babam sağ Fakir bir sicak yiyecek mi idim? Ellerini ceplerin? soktu aradı ve bir gümlüş para çıkardı. Yarı nişlerinden anlaşılıyordu bü. Hepsinin arkasında lâcivert bir kumaştan ve eski uşul, wzun kollu, bol elbiseler yardı. Erkekler karma karışık renk- 1! elbiseler giymişlerdi. Kadın- lar başlarına mendil bağlamış- lardı, Erkekler de, kadınlar da or- ta denilecek boydan daha uzun boylu ve sağlam yapılı kimse- erdi, Yalnız kadınların ayak ları, eski Adet üzere, cendere İ- çinde 1d!. Kafilenin arasına ka- rışmış bir Iki erkek çocuk da görülüyordu, küçük çocukları acı, yarı neşeli bir sesle: — Al Baba, dedi. Bir gey alır yersin, İhtiyar ağır ağır başını kaldır. dı, Parayı gördü, fakat elini uzat. madı, — Ben sadaka istemedim, dedi. Biz arazi sahibiyiz, şimdiye ka- dar da hiç aç kalmamıştık. Fakat bu yıl Nehir taştı, arazi mahvol- du. Tohumluğumuz bile kalmadı! Hepsini yedik! Çocuklara kaç kere söyledim: Tohumluk yenmez diye, dinletemedim, Delikanlı in. sanlardı; karmları, açtı, yediler. Adam: lu tek ekmek. Öteki bohçada da ya- ra Yazan: Pearl Buck Çe —— Hikâyenin Muharriri Pearl Buck (Pörl Bak) Nobel 1938 gazanan Amerikalı kadm muharrirdir. edebiyat mükâfatını Çindeki bir Ameri- kan misyorierinin Kızı olduğu için küçüklüğündenberi orasi- nı yakından tagımış ve eserlerinde Çin hayatını anlatmıştır. “ Mukaddes toprak,; ismindeki eşerl “ Sarı esirler,, İsmi ile sinemaya çevrilen romancının Çine dâir “ Ana,, “ Oğullar,,ve “Dağılan alle,, gibi dat birçok eserleri vardır, ————————— — Al sen şunu hele, diye israr |Bir tek oğlumun çocuğu. Oğlum, diyordu. Parayı ihtiyarın kuca- | tarlada çi ğına bıraktı ve içini gekerek u- !ber, sular altında kaldı, boğuldu. i saklaştı. Satıcı, sattığı yiyecekten . bir tâse doldurdu ve — Nekadar isteyorsun, Baba? | Diye sordu. İhtiyar kımıldadı, kucağındaki paraları aradı, Eline iki para gel- âi: Biri gümüş, biri bakır pars idi, » Bir tane kafi, dedi. Satıcı: — Scde bir tane mi? diye sor- du, — — Benim için değil. Satıcı hayretle ihtiyara baktı, Fakat zavallı bir adam olduğunu İ görünce başka bir çey söylemedi Doldurdu kabı uzattı: — Al bakalım, Sotra, ne yapcak diye bakma- ya başladı. İhtiyar ayağa kalktı, elleri tit reye titreye kabı aldı, çıkınların- dan birinin yanma gitti, Satıcı durmuş ona öylece bakryordu. İh tiyar, çıkmı çözdü. Yorganm i ginden, "gözleri Kapalı, uyuyan .İktictik bir çocuk çıktı. Çocuk ölmüş gibi idi. Fakat ihtiyar adam, iğilmiş. çocuğun kulağına: ret yavrum, Gayret... Satıcı: Torunun mu? diye & İhtiyar; — Torunum, diye cevap verdi, z inde tesit edilmiştir. Sant 18 de Ankara radyosu dinlendikten İsonra Ev Başkanı Ertena Hal - İ kevlerinin yedinci yılını kutlu. lamış ve Evin dört yıllık mesai yesinden Hasene Ilgaz izahat vermiştir. Bundan sonra Hal - İ kerlerinin önemi hakkında Ev — Kalk yavrum, diyordu. Gay- | verimi hakkımda ilyönkurul ü .f' i Çanakkale Hal ve dikiş kursu açıldı yine yavaş rttü, tekrar çömeldi ve yemek kabın: dili ile, en ufak bir bula * şık kalmaymecaya kadar yaladı. İ Sonra, artık'doymuş gibi, kabı satıcıya uzattı, Satıcı, bir kap daha almayışma hayret elti: — Daha paran var ama” diye sordu: İhtiyar, istemez başını salladı. — O para ile tohum alacağım, ona saklayorum, dedi. Bütün tohumlukları yedik, bi. tirdik. Tekrar töprağimız olduğu zaman ne ekeceğiz? Satier: — Ben de fakirim, dedi Yoksa kalan yemekten sana biraz verir- #im. Sonra, mademki paran var, yok değil... İhtiyar: — Senden yiyecek İstedim mi ben kadeşim! dedi. Eline toprak olup da bu sene ekmezsen gelecek sene aç Jnn vbgirlij emföypbg benim verebileceğim en eyi şey, toprağa ekecek tohumdur. Haya- tım pahasına da olsa bunu alma- ya çalışırım. Ölürsem, tohumu başkası eker... Çıkmlarmı yipe sırtına yükledi ve bacakları titreye titreye, göz- lerini kırpıştıra kırpıştıra, tekrar o uzun ve dosdoğru yola koyul - du, makamında stanbul Halkevlerinde dünkü topranımar © * (Baştarojı 7 incide) | Kitapsaray ve neşriyat Kolu baş kanı Sasflet Ölçkün bir söylev do bulunmuştur. Bay Orhan Kutbay tarafından bir şiir 0 - kunmuş ve bundan sonrada E temsil kolu tarafıdan kizinel,, piyesi temsil ©ğil , Gece de Er salonunda yapılmış » miştir. wuhtelif eğleneeler kevinde biçki ırken, karısile bera- | (Baş tarafı 6 uca) (G. Saray - F.Bahif , ni oldu. him bir tehlike geçirdi, biraz son | Galatssara' dripling yapmadığı Te atarak muhakkak bir gole ma | iyi idi. Esat, Ali Br Basri bu hatim en © Akabında Fener kalesi de mü- | lanıydı. rada Ekremin çektiği frikik sa. | yumrum atma ri . lâcivert kalesinin Üst ağla - | madığı zamanlar rmda kaldı. sursuz yaptı. Lü 13 üncü dakikada sıkışan Fe . jsalıştılar. Müavin ner kalesi önünde Angelidis to-| zuk oynadr. pu elle çeldi, verilen penaltıyı İlim Yaşarla Bi A | Nubar sıkı bir şütle kaleye gön./da j derdi ise de direğe çarparak kur. | Buduri bütün gayf#” 4 muhacimler arasi İ Kaçan bu fırsattan sonra Ga.İnız kalmıştı. | tuldu. İ latasaraylılar tekrar hücuma geç tiler, bu arada sert oyniyan Fe- İner müdafaası aleyhine verilen müteaddit favullerden de neti . ce almamadı. Sonlara doğru iki tarafta da yorgunluk alâlmi gö - rülmeğe başlanmış, müsabaka ta. Jrafeynin isteksiz oyunuyla tat - sz bir şeki! almıştı. Son dakika, larda Necdetin avut çizgisinden çektiği topu Buduri Hüsamettin. le karşı karşıya kaldığı halde içe, ri atamadı. Maç ta böyle ilk dev. redeki netice ile 1—1 berabere 6. larak sona erdi, ... İki tekım da kendilerinden bek lenen oyunu çıkaramadı. Feoere de Hüsamettinin yediği golden mesuldür. Müdafilerden Yaşar yalnız rakibini yıldırmağı uğ - raştı ve buna bihakkin muvaffak ta oldu. Muavin hattında genç eleman Muzaffer de Yaşara na, zire yapmakta idi, Lizbon, 19 (A.A.) — Ispanyol başkumandanının biraderi Nicolas Franço tarafından. idare eğilen Lizbon'daki Yrankist sefareti mat buata bir tebliğ vermiştir. Bu teb liğde bilhassa şöyle denilmekte dir? “Sefaret, beynelmilei matbuatta mütareke imkânları bakkında neş- redilen haberler üzerine Bürgos bükümetinia malüm vaziyetini mu hafaza ettiğini ve düşmanın kayıt” sır ve şartere olarak teslim clma- alada ısrar ettiğini beyas eder. Bu gibi haberler, batinadan ev- vel ne kurtarabilirlerse kâr sayan ve İspanya hâdiselerine dair bü- tün hakikatı şüphesiz benüz bil- miyen milletlerin himaye ve hüs- Çanakkale, 18 (Hususi) — Hal) lacak olan (60) tane eğitmenli ©-| nüniyetini arayan kızıllar tarafın- kevi biçizi ve dikiş ve ev idaresi | kul için gereken eğitmen namzet-İ dan işaa edilmektedir.,, kursu vali Atıf Ulusoğlu, müstah- kem mevki komutanı ve Maarif müdürü ve diğer üyelerin huzuri- İç açılmıştır. Bu kursun genç kız ve kadınla sırın en önemli ihtiyaçlarına ce- vap vermesi bakımından faydası dolayısiyle istekli yayını gittikçe artmakta ve öğretim, büyük bir il- gi İle karşılanmaktadır. Yakında ikinci bir şube daha aşılacak, isteklilerin geri çevrilme mesi temin edilecektir. Bu kursun $0 talebesi vardır, * Maarif Şürasına hazırlıkta bu- İunmak üzere öğretmenler kendi aralarında toplanarak çalışmakta ve tesbit ettikleri esasları madde şeklinde hazırlamaktatlırlar. * önümüzdeki yıl ilimizde aşi & leri ve gezici başöğretmenlerin se gimi işleri bitmiştir. Almanyanın Harici Ticareti Berlin, 19 (A.A.) — Almanya: nın harici tirareti Ikincikânun, da 1938 ilkkânunuba wisbetle gerilemiştir. İthalât 472 milyon 300 bin mark tutmuştur. Halbuki ilkkâ mundaki Ithalât 541 milyon 900 bin marktı. Ihracat 441 milyon 300 bin mark olmuştur. Birincikânun ihracatı 504 milyon 190 bin marktı, * - Binaenalyh ithalât ihracat . tan 31 milyon mark faşla ol -| muştur. Bü gerileyiş mutat 26- beplerinden müteveliittir, Hendaye, 19 (A.A) — İyi ha. ber alan mahfellerde söylendiğine göre Fransa ile Frankist İspanya arasında şimendifer servisleri per- şembe günü başlıyacaktır. Yransa ve İspanya istikametis- sinde her gün iki sürat katariyle altı adi katar huduttan geçecrk- tir, Bayorme, 19 (A.A) — 1.100 milis bu sabah trenle Prankist İs- Madrit, 19 (A.A.) — Madritin dünkü bombardımanı pek kank olmuştur. Atılan seksen obüşten 8 kişi ölmüş, 39 kişi yaralanmış- tır. Madrit, 19 (A.A.) — Payitahi- ta parti faaliyetleri geniş mikyas- ta devam etmektedir. Bütün ne- amala Madritte parti faaliyetleri mikyasta devam ediydi | Hakem Tarık kayı çok güzel kada Rıdvanm la üçüncü golle! kika sonra Şahap hücumla mukabele yya va kıme zaferi? bir oy dünkü idare e bir rini Bi 3—2 vaziyete geldi- 40 mer dakikada HR ile attığı gol ssy ) W kazandılar, Ve b#$ ra da oyun 4—2 Beğ ne bitti, Bu seneki hik 118” mağlüp çıkmam! yazlılar, dünkü tinden sonra bu olaf Beyk“* marn b Hücum hattında Naci fazla 'k:yetten dolayı Gk Ak ii Anadoluhlsar ve Beylerbeyi takımları maçından. dilmiş olmasına vw BÜ nğ her siyasi temayül) bir nazır kalmıştı Siyasi mabieller, Ye zırlar meclisi ğe gir etmesi için Azana' zu etmekte ve Pi gi devlet nazırı Je: cumhur Azana'/ ikna edeceğini ü! ler, sinde muvaffak se Li mit Ayn sare 2 de İspanyol mille yi rine halel gelmiye“” mektedirler, Burgeş, 19 U Jardana, Leon bir mülâkat yâP' eesini Bone'y? Berarâ'ın ya avdet etmesi zaretlerin şark eyağetlerine nakle rafından bilGİFi AA j4 pers”