gençti, Kırıp dökmek hevesinde idi. Yeniçerilik ile diyar diyar do- laşmak zevkine ailesini feda etti, Babasmın yalvarmalarma, annesi» Bin gözyaşlarına hiç bakmadan bir Akşam üstil evini terketti, Dayı, üç sene sonra evine geldi- ği vakit bir çocuğunu görmüştü. Bir hafta kaldıktan sonra tekrar orduya dönmüştü. Bir sene sonra bir haftanm mahsulü ikinci ve bir erkek çocuğunun dünyaya geldi- ğini müjdeledikleri vakit artık tam bir Yeniçeri ruhuna sahip ol. muş olan Dayı, duymamış gibi sa- bit bakışlarla muhatabını süzmüş- tü. Kim bilir o anda belki de yeni seferi düşünüyordu. Ailesinden son aldığı malümat, bir çocuğu daha dünyaya geldiği ve babasının hasta olduğu idi. Şimdi artik orduya, yeniçeriliğe — Öyle ya, pâra lâzım.. İliko da koynundan birkaç kese çıkardı; — Bende de birkaç kese var. — Öyle ise evvelâ kendimize başka bir kadın kiralayacağız. An- İadın mı?.. Bütün işi bu kadın ya. edebiyen veda ediyordu. Fakat pacak.. yeniçeri ruhu kaybolmamıştı, Gev (— Anladım Dayr. Çok gürel ne döğüşçü, gene mert hareketler bir fikir. Fakat kadını nereden gösterme âşıkı idi. Dört nala giderken her ikisinin içi rahattı, Her ikisi birbirlerine yardım için karşılarına ölüm çıksa dönmezlerdi. — Nereye gidiyorlardı?, Bunu kendileri de düşünmemiş- erdi. Sanki bindikleri atlar, onla. rı istedikleri yere götürecekti. Fa- kat iki kahraman zorba, atları bi- le dindirmeyi akıl edememişlerdi. Hayatının mühim bir kısmı at | & Üstünde geçen Dayr, daha önce) Bi kendine geldi: zi — Arkadaş, dedi, atlarımızr çat Jatacağız galiba? ; — Çok mu yol aldık Dayı?.. — Farkında olmadım ama, be- bulmalı; Dayı gülümsedi: — Para olduktan sonra iş yapa- cak kadın çok, dedi. Fakat böyle kadınlar daha ziyade büyük şehir- lerde bulunur. Anladın mil. Ev- velâ bir şehre gidip kendimize ka- VİVİANE ROMANCE gp» BUGİN SAKARYA SİNEMASINDA «a Güzelliğini . Zevkini - Nefis v. Harikulâde sahnelerini hiç bir zaman unutmıyacağınız en güzel Fransız Filmi AŞK BAHÇELERİ - PİERRE RENOİR İlâveten: Çingene geceleri, Renkli, Danslı, Şarkolt. Bu fikir çok parlaktı, Yeniden aşka gelerek dinlenmiş olan atla. rma atlayıp yola revan oldular, Gece, küçük bir kasabaya var- mışlardı. Atları bir hana bıraktık tan sonra dolaşmaya başladılar, Yliko: — Bizim köye en yakn yer bu- rası, dedi. Başka yere gitmeden burada bir kadın bulabilsek çok i- yi olacak, — Hancı nasıl adâm acaba. On- Jar para sevdelisr insanlardır. Bir ağzımı arasak. — Sen bir tecrübe et. Hancı, iki müşterinin kıyafetle. rinden onların suyguncu zorbalar olduğunu sanarak biraz da kork- nim atım öyle der.. — Duralım öyle ise maya başlamıştı. Tekrar hana gel diklerini görünce onları görmemez diğe gelerek işine daldı. İlko; — Arkadaş, dedi, bize rahat e- decek bir yer lâzım. Biraz da şa- rap isteriz.. Kırk yılda bir yolu- müz düştü. Biraz paramızı al.. Kahkahalarla gülerek ilâve etti: — Paramız helâl maldır ha, Hayırmı görürsün, Hancı, para Jâfını duyar duy- maz gözlerini açmış, sırıtmaya başlamıştı. Ellerini oğuşturarak İ- Yikonun önüne çikti: — Emredersiniz, istediğiniz gi bi rahat yer bazırlayalım... Başı- mın Üstünde yeriniz var.. l İliko okşar gibi omuzuna bir yumruk indirdikten sonra: — Sen dedi, iyi bir adama ben. ziyorsun. Bizden çok memnun 0“ İacaksın, Biraz sonra hanm Üst kat odası iki yeni misafir için hazırlanmıştı. Dayı: — Iliko, diyordu, bu oda haner- nın kendi odası galiba.. Bizi mem nun etmek için buraya getirdi. — Eğer akrabası bir kadın var- sa, işimiz yoluna girecek. Şaraplar gelmiş, etler kızartıl- mıştı. Soflranm ilk hizmetlerini hansı kendisi yapmıştı, Bir aralık İliko, bir kese parayı hancının yü. züne fırlatır gibi attı: — Bu, dedi, ücret değil, bizi memnun ettiğin için hediyedir. Eğer işimiz acele olmasaydı, se- nin güzel hanında birkaç gün mi- safir olmak isterdik., 4; Hancı sormaya Cesaret ettiz — Tiflise mi gidiyorsunuz? — Niyetimiz öyle., İşimiz olur. sa belki de gitmeyiz. — Demek siz tüccarsnız? — Biz, bu yerlerin yabancısı iki garibiz. Ama işimiz burslara düştü: Dayıya dönerek: — Dayı, dedi. Belki hancıdan da yardım görürüz. Hancı kulak kabartmış, kendi. sinden yardım istenmesi onu mem nun etmişti. Bir senede alamıyacağı parayı böyle birkaç saat İçinde veren ya- bancı misafirlere hizmet etmek, het hâlde onu zengin edecek bir parı rın sap İçin ayd Tarifeden Balkan tuz kuruş ne girmeye . Posta bi: ayda yetmiş beşer kuruf medilir. Abone kaydını bildi?60 tup ve telgraf ücretini, asının posta veya BAM yollama ücretini idare K zerine alır, Türkiyenin her posta mi VAKIT'a abone yazıl Adres değiştirme 25 kuruştur. İLAN ÜCRETLİ Ticaret iânlarıma satırı sondan itibaren falarında 40; iç sa; kuruş; ikinci ve üçüncüde 2; dördüncü 5 başlık yanı kesmeci Büyük, çok devamli, “5 renkli ilân verenlere #9” i indirmeler yapılır. Resmi santim » satırı 30 TİCARİ MAHİYETTE OL KÜÇÜK Bir defa 30, iki defsstiyf defası 65, dört defası defası 100 kuruştur. ilân verenlerin bir de! vadır, Dört satırı geçen fazla satırları beş edilir. Hizmet kuponu küçük ilân terifesi indirilir. Vakıt hem doğrudan ya kendi idare yerindt kara caddesinde Vs al yeğ İ i ABONE TARİFESİ” 2 Memleket Met “ içinde o © | Aylık 95 155! , 3 aylık 2m O 6 aylık 475 1 yıllık mo Je ri ISTANBULA HAREKET — İliko, bak akla gelen şeye. — Nedir Dayı? — Biz kızın anasını nerede bu-! Jatağır? y — Köyünde.. — Dordoğru köytine mi gidece ğitr. — Tabit, Fakat İliko tabii dedikten son- ra boynunu bükerek düşünmeğe n ni ÜYÜK VALS “ “Harikalı bir muvaffakıyetle devam ediyor « başladı. Köyde amansız bir dü müân gibi mücadele etmişti, Şimdi ellerini kollarını sallayarak girme site imkân yoktu. Tanımasalar bi le şüpheleneceklerdi. — Peki ne yapalım Dayı, — Anayı da kaçırmak lâzum.. * — Nasıl kaçırmak. Köye girsek bile onü nerede buluruz, Hem be- hi tanırlar, | ) Dayrelini koynuna götürdü. Birkaç kese çıkararak mevcut pg- yalarını saydı. — Bize yeter, . Dedis , — Para mr Daym Okumağı satırlarına baka baka öğ- rendiğim bu kitabı hâlâ bir mıska gibi saklarım. Okumak bilmediğim demler- de de bir sabah, annem beni kiliseye götürmüztü, Aydınlık, güneşli bir gün- dü. Buhurların kubbeye doğru yükse- lşlerine bakıyordum. Yüksek bir pen- cereden mabede giren ışık sütunları günlük ve buhur dumanlarının. mini- mini bulutlarını eritiyordu. İşte onla- ra içim ezilerek bakarken, ruhuma ilk defa olarak iman tohumu ekildi. Bu sırada bir delikanlı elinde nasıl taştyabildiğine şaştığım ko: i kitap taşıyarak ortaya yü: rahlenin üstüne koydu. Açtı ve oku- mağa başladı. Vaktiyle pek zengin ve ve hâkim bir adam varmış. Sığır, deve ve koyunla- rının gayısını bilmezmiş, çöcuklariyle birlikte bahtiyar bir ömür sürüyormuş. Bu holluk içinde belki de çocuklarım- dan birl bir günah işlemiş olacak, ki İblis, Mütün dünyayı dolaştıktan son- ra, Tânrinm huzuruna çıkmış. Allah göni Karamazof Kardeşler Yazan: Dostovevski Geri Hakk “Süha Gezgin «5 94 Bugüne kadar memleketimizde yapılan en muvaffak Türk filmi Bir Kavuk Devrildi Yazan: MUÜSAHIPZADE CELÂL i PE K sinemasındadevam ediyor oma birçok methederek: — Eyüp kulumu gördün mü? Diye sormuş. Şeytan bu sözlere gül müş ve; — Onu bana teslim et, Göreceksin ki, çok geçmeden bu sevgili kulun sa- na asi olâcak ve küfüre sapacak! Demiş, Tanrı, “Eyüb,, u şeytana ver- miş. iblis, Eyübün malımı, mülkünü, davarını, çocuklarını, evini bir hir €- Jiniden almış. Bütün bu feliketlei birbiri ardından ve pek az zâman için- de zavallı hâkimin başma yağdırmış. Eyüp bunlara tahammül ederek ken dini yerlere atmış, üstünü başını yırta- rak, secdeye kapanmış ve: — Yarabbi, ben annemin karnmdan çıplak olarak dünyaya gelmiştim. Yi- ne çırçıplak kara topraâğ gireceğim. Bu kadar nimeti bana sen vermiştin. Yine sen aldm. Şükürler olsun sana A!- ahım, Seni bugün de, ömrümün sonu na kadar da takdis edeceğim, Demi. Aziz kardeşlerim, ağlamamı hoş gö- rünüz. Bu Baran! bütün çocuk- luğum gözümde canlandı. Kendimi s€- kiz yaşmda, ogünkü his âlemi içinde hissediyorum. Dün de yine böyle ağ- İamıştım, Zaten gözlerimden yaş bo- şanmadan biç bir zaman bu hikâyeyi okuyamam. Bunda ne büyüklük ve ne sırrına erilmez bir yükseklik var!.. Birçok kilise düşmanlarının: — O nasıl Allahtır ki, sırf şeytana karşı böbürlenmek için, iman: bütün bir sevgili kulunu maldan, evlâttan mahrum eder, vücudünü iğrenç yara» Jar ve yenmecelerle çürütür! Dediklerini biliyorum. Bu adalar, faclanm” arkasındaki bütün, aklâk dersini, nesilden nesile, arsrdan asra geçecek olan Allah sevgi- si kuvvetini görmüyorlar. Allah “E- yüb,, un tekrar elinden tutar, Zengin- i yine verir. Yeniden çocukları o- Bu, yaradılışla insan seciyesinin sahneye konuluşundah başka nedir ki? İnkira sapanlar yine: — Yeniden zenginlik hadi, tutalım, ki eski servetinin kaybını unuttursun. Fakat ya doğan çocuklar, ölenlerin matemini gönülden nası) siler? Diyecekler. Zavalhlar, bilmezler ki, ne kadar keskin olursa olsun hak Wğ» rundaki ıstırap; eskidikçe tatliş bir ru- banl neşe halini alır. Gün doğuşu ger“ gi güzeldir. Fakat batışındaki güzelli- ği ben daha üstün bulurum. Bilirim &i, para getirebilirdi. yolunuza feda olsun.. li : 83 | dikişte boşaltıyordut | dm lâzım — Ye FOKŞ JURNAL: bu batılar, beni ölüme bir adım daha yaklaştırıyor. Ama bu yaklaşışın arka- sında ebediyete kavuşmanın zevki var. Bu zevk, içimi aydınlatır, ruhumu tt- retir, gönlümü yumuşatır. Kardeşlerim, hazır sırası gelmişken, bir nokta hakkındaki düşüncemi de söy lemek isterim. Bizde bilhassa köy pa- pasları, çok muztarip ve yoksul bir ö- mür sürdüklerini ve pek dar bir ge“ çinme için takatten kesilinceye kadar çalıştıklarından şikâyetçidirler, Evet; bunun doğruluğunu ben de kabul ede rim.. Fakat eğer onların gayreti olmaz- sa, “Lçter,, taraftarlarınm yurdumuz- da yapacakları iman zelzelesini bir dü- şünün. Sonra, köy papasları, senenin her mevsiminde de ayni şekilde çalış- mazlar, Gençliğimde, kırk yıl önce, “Antim,, le beraber Rusyayı diyar diyar dola- şırdık, Bir akşam geceyi balıkçılarla birlikte bir nehir kenarında geçirmiş” tik. Tatlı bakışlı bir köylü delikanlısı gelip yanımıza oturdu, Ertesi gün ge- İccek bir tüccar kayığını sabırsızlıkla bekliyordu, Sıcak ve çok yıldızlı bir Temmuz gecesiydi. Irmaktan boğular yükselerek bize serinlik veriyor, vakit vakit sudan bir balık atlryordu. Kuş- Jar'susmüuşlar, ber yer derin bir sessiz- İiğe gömülmüş, sanki tabiat dua eği- yordu, Yalnız bu delikanlı ile biz uya- niktık, Dünyanın güzelliğinden ve onu — Benden yardım şmı?., — Yok, dedi, bizim tehlikeli işi- miz yok, yalnız çok kurnaz bir ka- Celaudette Colbert'in emsalsiz zarafeti ve GARY COOPER'i Deha ve şıklığı bu hafta bütün İstanbul SARAY sinema koşturuyor ve Fransızca 8” SEKİZİNCİ) Büyük ve güzel komedi filmi candan alkış??. altında KEMALEDDİN İlân Bürosu eliyle İl Başımll eder, (Büronun telefors” i ; İk |» R & Y ta . ” Xx a » 1, Li ti Ja : h N A / iv de e N h A ” ka ik 4 Ye "a, İliko kahkahalarfa gülüyor, bir taraftan da şarap maşrabasını bir ALEMDAR SİNE İKİ FİLM 1 — Şeyhin aşki. t İspenya hâdiseleri mültet feci o halleri ” kaplayan sırdan bahsettik. Bir altın kanatlı bir arr, bir böd“ rınca şaşılacak bir iğ dümeniy ne lâzım olanı arar, beyi nın anlaşılmaz kudretinin b dir. Yanımdaki delikanit yari ateşleniyordu, Bana, orman i ları sevdiğini söyledi. ve dillerinden analdığını “ 4 y Kuşlar da ona yeklaşmaktö” ? I lermiş. De ) 1 — Ormandaki hayat, © “e, bir şey benzemez, va Dedi. Ona; | ç — Gerçek öyledir. Çünkü kikatle karşı karşıyayız. Cevabını verdim. vam ettim: — Ata bak. Ne asl "j kın bir hayvandır. insanlâ * şar. Bizi besliyen, tarlami küz de öyle, Bunların ES ti katle bak, ne ılık bir tatlı ü lar. Kendilerini çok Se a “4 MN döven sahiplerine karş * OOğin bağlılık beslerler. f Günahtan münezzehtiri€” ile onlara şefaat ve şef muştur. Delikanir: Sen Eğ ZİN ie İİ — İsanın da onlarla ledi By doğru mu? Diye sordu,