E. 21 İKİNCIKA “â— VAKİT — Ordunun Tebrize mi gitmes arzu buyu yorsunuz.. Sârdar, gururunu gizleyedieli: — Önüme çıkacak bütün İran Jeşkerlerini kırıp Tebrizi saptet mek argu öderim, —ığjunu daha sonraya birak- mak doğtü olmaz mı Serdatım?. — Anlamadım Halil,, Seferdin mi vazgtçelim?.. 1 Kara Halil tölüşla atldı; © — Hâşâ, hâşâ böyle bir şey de- medim., Sözüm şu ki, önceden Gürcistanı fethetsek.. Gürcistan daha zengin bir diyardır, Sonra o- Jay zaferlere ulaştırır. Yolumuz, Tebrize uğtadığı vakit İran ku- manğanlarının cesaretleri kalmaz olur. Hem, hain Davut Hana had din bildirmek gerek. Mustafa Paşa, Kara Halilin fi- kirlerini dalma pârlâk buluyordu. Mademki Gürcistan fettü daha ko Jaydı, hiçin ik önce bunu tercih etmesin.. Hem Yeniçerileri daha gok şevke getirmiş olacaktı. İkinci gün: — Ordumuz şimale mailen şar ka doğru ilerliyecek, Emri verildi, Kara Halil, artık Ilikoyu biran yanından ayırmıyor. Mütemâdi- yen onu sorguya çekiyordu. Eiçi- nln iki atkadaşı da beraberinde i- di. İstediği malâmatr azar azar heptinden alarak (tamamlıyor, Mustafa Paşaya raporlar veriyor» du. Gürcistan topraklarma ilk uğra dıkları ve zaptettikleri yer, yol üstüne gelen “Altınkale,, oldu. Bura bir beylik merkezi idi. Dedesmid ad nda bir kadın ii oğlu namına idare ediyordu. Gürcistanda kadın, güzelliği dar cesareti ile de meşhurdur. Sw no İsminde bit kadın buraya dini getirmişti, Eslaneelrinde erkek kular kadının da rolü vardır. He- Ie krajiçelerin zaferlerini hiçbir Güzcü kralı temin edememiştir, © Altinkale hâkimesi, önüne gelen ordulara göz aşırmayan Osmanlı ordusu kumandanın büyük bir nezaketle karşıladı, Mustafa Paşaya: — Serdarım, dedi. Ben İran W. merasından birine varmışken yur. dumun âdetlerini değiştirmiş cl- mamak için onu terkederek mem leketimi idareye başladım. istedi- ğim toptağımda kalmak, size ta- bi, size muti, sizin emtinizle hare kst etmektir. Kalem size teslim- dir. Nâ arzu ederseniz yaparsınız. Mustafa Paşa, bu cesur ve her şeyi açıkça söyliyen kağmın söz- lerinden memnun oldu, Oğullarını huzuruna çağırttı: — Siz de, dedi. Anneniz gibi sadık kalmaya #öz veriyor musu- nuz?, ; i | | İki genç birden; «“İen ancak dört kişidir. Anladın (O — Ben de dedi, esir kralıyım, — Şimdiye kadar biri idare e- mı? Dört kişi. Beşincisi de sensin. Anladın mı İliko.. Mısırdan, Ha. deceğimiz yoldur. Cevabını verdiler, Mustafa Pâşa: — Öyle ise de annenizin vari- Halilin yüzüne bakıyordu. datına birkaç kariyeyi daha yurt- huk olarak ilâve ediyüorum. Sonra büyük oğul Oragvara: — Seni, dedi, Olti'ye Sancak Beyi, kardeşine Minuçara da Ar gora Sancak Beyliğini veriyorum. Osmanlı ordusu Altinkaleden harsket etmemişlerdi. Kara Halil, İlikoya sırrını açtı. — İliko dedi, bu gece seninle aşıkça konuşacağız. Kral Davit, Şah Tahmasb'n kayınpederi oklu» ğu için İran ordusuna yardım et ti. Belki yardım etmiyecekil, Fa- kat bizim teşvikimizle, sesin on yazdığın mektupla böyle yaptı. Bu, bizim için çok iyi oldu, Senir İ, dil bizi daha ko ralarm zaptedilmesi bizi daha ko- den annemizin her sözü bizim gi: Arkadaşların da bir şey bilmiye- beşistandan binlerce kız getirdim. tek. Fakat senin söyliyeceğin sözleri yapacaklar.. d; mekte devam ediyordu: ve benim için. Çünkü İran crdu-| su mağlüp oldu. Davit de artık Gürcistanda du- ramaz oldu. Şimdi OGürcistandea İmereti ile Kaheti Prensleri Yorgi ve Aleksandr Levan kaldılar. Her İkisi de serdarımıza başvurup # man dilerler. İkisi de beylerbeyi olarak Titlisc ikame edilmelerini isterler.. Bunları sonra düşünü- rüz. Sen, bugüğden sonra benim arkadaşım, benim adamım oldun.. Yapacağımız iş çok mübimdir. Fakat tehlikeli değildir. Kolayca yapacağız. — Ama nedir bu i — Hayır İliko.. Belki harpten de tehlikeli, Belki her şeyden ko lay.. Bunu beraber düşünüp biti- teceğiz. Ben, ozdula padişahımı- zın en çil sevdiği, en çok güven | diği kadınlardan birinin emri ile| bulunuyofüm. Potlde bir esir kal yonu beni bekliyör. — Esir kalyonu mu? İliko bu sözü korku ve hayret ie bir anda söylemişti. | — Evet İlik», bir esir kâlyonu.. Ağamlarım da nerede ise meyda» na çıkacaklar. — Demek. — Evet, ben bir asker değilim, bu harp, yalnız benim için, benim arzum için oluyor, Fakat bunu bi İliko dilini yutmuş gibi Kara (— Kız m: kaşıracağız? Diye haykırdı. Esir ticareti, başlamıştı, Söyle- — Elbet. Tarihten bir yaprak: anane ee san nane ag anAmAAAN Mücevher almıyan köylü İki sene evvel Elâzığda bir köylü kadın benimle İstanbulda Hüseyin ağa adında birine selâm göndermek istemişti. Zavallı kadına, Hüseyin ağayı bulmak imkânı olmadılını bir türlü an- Tatamamıştım. Geçen gin buna benzer bir İiğise ile karşılaş tun. Vandan kalkan bir köylü işi gücü belli clmayan bir ismia rayarak kendisine iş bulmak için İstanbula gelmiş. Tali bura. Ca parasız, aç kalmış. Tekrar köyüne dönmek için çare arıyor - du, Bu saf yurddaşın macerası, Sultah Mehmuda atfedilen bikâ. yeyi hatrlattı, Mahmut bir gün tebdili kıyafetle bir köylüye misafir olmuş. Köylü ona gayet leziz armutlarından o iktam et miş. Mahmut ayrılırken? — Ağa demiş, gelecek sene bu armutlar'an o İmenbula bir sepet getir.. Hem şehri görürsün, bir iki gün de bizde misafir kalırsın, Köylü sormus; — Sizi nerede bulurum?, — Topkapıya gelir, orada Tlahmut ağa diye sorarsın!. Senesi gelmiş. fakat köylü unutmuş. Karrtr: — Yahu demiş, hani sen İstanbula gidetektin?. Köylü bemen bir sepet armudu haz rlaydrak İstanbul yolu. nu tutmuş ve Topkapıya gelerek Mahmut ağı 5 SARİ gala YE köylü saraya doğru giderken padişahın emrile türgüne gönderi. len mahkümların arasına karışmış, ona da yörü demişler. Neden” sonra padişah, bir sepet armudu bir köylünün Mahmut Ağa di. ye kendisini aramakta olduğunu duyunsa adamlarını koşturmur ve zavalk köylüyü kan ter, yara bere içinde bulup getirmişler Mahmut, köylüyü hazineye götürüp istediği kadar para alması - na müsağ'le etmelerini emretmiş. Fakat köylü: — Hayır, demiş, ben bunların hiç birini intemem, Bana yal. muz bir ip, bir balta, b'r de kur'anı kerim veriniz. Herkes hayretle sebebini sorunca: — İple, demiş, karımı boğacığım. Çünkü o tara bu sevaba ti hatırlattı. Balta ile de armut ağacını kökünden keseceğim. Çünkü e olmasaydı bu iş başıma gelmezdi. — Ya Kur'anı Kerimi ne vepacaksın?. | | İ cuklârına Mahmut adı vermesinler., rinden kımıldamazdı. itiko bir daha yerinden hopla- Şimdi köle ticareti para geriliyor İstanbulda güzel dü. İlikonun yüzüne dikkatle ba — Onunla da bütün tan dıklarıma yemin ettireceğini ki ço- Vanlı köylü kardeş, bu hikâyeyi bilseydi, muhakkak ki ye. bir kız beş yüz altına satılıyor.| Anladın mı? Beş yüz altına. Fa; kât o da yok... Bin altın verseniz | güztl bir kız bulamazsın'z. Padi- şalın sarayındâki yüzlerce cariye nin hepsi birkaç senelik. İkisi de şustular. İ Kara Hali) bir müddet düşün- pkarak bu Dağların Kralı, korkunç eşkiya seisini süzdü: | — Yalnız, dedi. Sana bir sözü. daha var. En büyük sertimı söy“ m.. Çünkü sadık bir arkadaş slJuğunu anladım. Sözlerimi din- ledikten sonra belki işi tehlikeli gördün. iliko bir rüyadan ayılr gibi ba şın: kald rıp, Kara Halilin yüzü- ide baktı: — Tehlikeli rni?. — Olabilir. Belki korkarsın. 4: girişemezsin.. — Ben körku İle bir işten vaz-' zeşecek dam değilim.. — Sonra belki de aklına bir o yun oynamak gelir. Eğer vöyk| düşünürsen bil ki ben yaltız ka-| Âİrn poş'nde köşan esirci değilim | Bana hiyânet eden tek kimse ya Jamamıştır. İcabederse işimi bıze kır, İntikamımı alırım, Adamları da öyledirler, İlüco derin bir nefes ald.ktar İ sonra: — Atkadaş, dedi. Senin nasıl | bir ağam çlduğunu anladım. Yap mak istediğin işleri de biliyorum. İ Benim hayatım dağ başında geçer. magma mn kilan önü imam yetine igirmiş olduğuma bin deta pişman oldum. Çühkü katımı u- engele Korkak oldum. Senin gibi cesur bir arkadaş bulmak be- nim içla bulunmaz bir fırsatt”. Yalnız benim de bir teklifim var, İstediğin işleri yaparız. Tehlikeli de olsa kaçınmam.. Fakat esir kız- İlanı kalyona doldurduğun vakit bana ne vereceğini söylersin. Pa- sanı al vem, Peziden ayrılıtım. Be- İ nim bildiğim, tanıdığım yerler, Jağlarıdır. Buraları bırakamam. Kara Tiahil; — istediğin bu olsun dedi. Buna şart demek bile değmez. — O halde istediğin vakit işe girişebiliriz. — Şimdi ordu doğru Tiflise gi. İ diyor. Oraya gireceğimiz gece ci ABONE TARİFESİ Memleket ME e içinde Ayhk * 5 Se 8 aylık 200 << 8 aylık 475 iv Uyilik 900 Türiterden Balkan için #yda otuz kuru Posta birliğine Ki örmeyi " İş at avdu yetmiş beşer kuru rt İng meslitir, a Ve ri Abone kaydını bildiri. Ody tup ve telgraf ücretini *tn parasının parla veya DİĞİ Kalın, yollama Geretini 1dAFEE zerine lir. A ve Mami Türkiyenin her pole YAKIT a obone V Adres «eğiştirme 45 kuruştur. İLAN ÜCRETLE" Tiesre ildnlarının satırı sondan tiharei fularında 40 kurus; İkinci ve ü 45 böşlk yanı kese dır. Büyük, çok devamik renkli ilin verenlere indirmeler yapılır, RESİ rn santim » satırı SÖ TİCARİ MAHİYETTE O KÜÇÜK İLANIMIZ Bir defa 30, iki del defâsı 65, dört delasi © defası 100 kuruştur. ön verenlerin bir d vadır. Dört satırı geçe fazla satırları beş & sap edilir. ğ ilizmet kuponu #ÖĞ küçük ön rarijesi WE indirilir. Vakit heri doğrudan © ya kendi idare verimd& 1) körü cadılesinde Vi sllında KEMANEDİN İlân Bürosu eliyle 3 eder, (Büronun, telef: var köylerde, Title içli Gar Wiz bulursak hej çi o gece kızlar — Kaç kaz pa nuz? — Kaç kız bul yür.. N B İliko yerinden fi «İğ, Aba — Yüz, iki yüz Tâliye kadar nasıl — Bunların hepsini İliko. Çok kolay | Ej Yalniz kızları kaçır? Marpte bu da pek Pf cak. Çünkü herkes AĞI dir, ğ İliko fazla sorma e ra Hali, bu Gürcü Kiri bütün şüphelerini İ tiyordü. Söylemi! v k, Müsez mişti, Hepsini (söy a, Kinmedi: e (çe a — Karamazof kuvveti! — Bu kuvvet, ruhu çirkefe atar de ğil mi? — Belki öyledir ama, belki de otu- zuna kadar ben bu kuvveti yenecek se- beplere kavtşurum. — Kalanda bu fikirler varken nasıl kurtulabilirsin? — Yeni karamazotluğum sâyesinde.. — Yani tekrar her şeyin mübah ol- duğu keyfiyetine geliyorsun, değil mi? İvan kaşlarını çattı ve müthiş suret- te sarardı? — Ak. Demek ser de dün Miyosovu .& kadar kızdıran ve Dimitriyi tekrarla- mağa sevkeden bu söze mim koydur h11... Peki öyle İse evet her şey mübah ter. Sözümden dönecek değilim. Aliyoşa ona baktı ve sustu. p” İran devam etti: — Gitmeğe karar verdiğim günun arifesinde, dünyada senden başka hiç- bir sevgilim yoktu Aliyoşa. Fakat gö- rüyorura ki, aziz papasım senin de kal hinda henim verim vok. Eğer bön her Karamazof Kardeşler Yazan: Dostoyevski Çeviren: Hakkı Sübu Gezgin e 84 şeyl mübah demesem, sen beni inkâr © deceksin. Aliyoşa, ona yaklaştı ve usulca du- daklarından öptü. — Bu öpüşü, sen benim şiirimden çaldın Aliyoşa. Hadi artık ikimiz için de gitmek zamanı geldi. Kalktılar, Merdivenlerden ken İvân kardeşini durdurdu; — Dinle Aliyoşa, dedi. Eğer ruhum- da bir muhabbet işığı kalırsa, bu senin sayende olacak. Yaşamağa katlanmak Jığım, Hattâ hayatı sevebilmekliğim i- çin senin bu dünyada var olduğunu dü şünmek yetecek, Memnun musun kar- deşim?.. Eğer İstersen benim bu sözler rimi bir ilântaşk gibi kabul et. Şimdi hadi yelcu kısm: yolda gerek diyelim ve ayrılalım. Ama, şunu da unutma, ki eğer ben yatın hareket edemez de tek” rar karşılaşırsak, bugünkü konuşmala- tımıza dair aramızda tek kelime geçmi yecek. Dimitriye gelince, ondan bana hiç bahsetmemeni bilhassa rica ederim, Eğer otuz yaşıma varincaya kadar inerler» sağ kalırsam, Amerikaja olsan bile ge- ip seninle konuşmalı can atacağım. Hadi artık manastıra koş. Stareçin ö- lüyor, Eğer vaktinde yetişemezsen, ve” ni alıkoyduğum için bana gücenecek- sin, Hadi Allabarsmarladık, öp beni de ayrılalım, Ivan arkasma bakmadan yürüdü. Bu sabah Dimitri de öyle yapmış, dönme- den gitmişti. Bu benzerlik Aliyoşanın kalbini sıktı. Aliyoşa biraz daha oldu- Zu yerde durarak İvanın gidişine bak- ti. O zaman gördü, ki kardeşi biraz s€- kerek yürüyor ve sağ smuzu, solun- dan daha düşüktür. İhtiyarsız bir su- rte: ; — İvan, İvan, zavallı kardeşim seni bir daha acaba ne vakit göreceğim. Diye mrr'ldanıyordu. tutmüştu. İven, buna sinirleniyor, se- bep arayor, fakat bulamıyordu. Niha- yet son günlerde bazı şeyler sezer gibi oluyordu. İvan ona hiç bakmadan geç- mek istedi Fakat Smerdiyakov ayağa kalkmış, hususi görüşmek istiyen bir tavır takınımıştı. İvan uşağın gözlerine bakınca dur- du. Sonra geçip gitmek kararı verdiği halde bu duruşuna Kızdı. Bu harcma- ğası suratlı, saçları tepesinde şahlanan mahlük, sol gözü seyirerek ona bakı- yor ve sanki: — Yok, yok, diyordu; bizim gibi ze kâ sahipleri birbirleriyle konuşmadan ayrılamazlar. İvan titredi ve; — Geri sefil! Geri. Seninle benim atamda nasl bir yakınlık olabilir ki, bana sokulmağa kalkışıyorsun. Diye bağırmak istedi. Fakat bu isteğe rağmen kendi de çı» şarak şunları söyledi: * —— Babam hâlâ uyuyor mu? Sonra tutu, sırayz olurdu. İçinde korkuya benzer bir şey doğmuştu. Smerdiyakov ayakta, kolları kalçaları üstüne kavuşmuş duruyor, ona emni- yet ve hattâ biraz da hiddetle bakıyor: du. Smerdivakor &vele etmeye lüzum görmeden: — Evet hâlâ istirahat ediyorlar. De- di, ama içinden de “Bana ilk evvelâ © hitap etti, diye düşünmüştü... Biraz sustuktan sonra, gözleri zara- fetle inik; — Bir şeye şaş'yorum. Dedi. İvan, kızdı. Fakat ayni zaman- da ne pahasına olursa olsun anlamak istediği için sert bir sesle: — Neye şaşıyorsunur? Diye sordu. Senerdiyakov iâübeli bir gülümseyişle cevap verdi: — Çermantçiyaya niçin gitmediniz. Ama sol gözü ile de; “Eğer sen, u- yanık isen, bu gü'iz'n mânasını snlr- &ın!,, diyor gibiydi. İva baytetie Diyimii — Çermançiyada ne işi Sınerdiyakor, buna hiç ©. vermiyormuş gibi gelişi göğü vırla: — Fiyodor Pavloviş, N€ siez oraya gitmeniz için | Dedi, Ama yine halinde © söyleyen bir eda #ezili Kızgınlıkla zerafeti unw' — Canım ne demek ESEŞİSİSSİFİP! söyle! A Diye bağ rdı, 4 Smerdiyakov, toplandı, © gülüşle: — Ciddi bir şey değil yi li ye söyledim. - Cevabını verdi. Arayâ “5 karışınca İvan kalkmak !8.. gitmek, bu uşak parı gi” dirmek gerekti. Tam a Smerdiyakov içini çekti Vİ — Pen, korkunç bir van Fiyodoroviç... pp Diye başladı. ii — Babanızla ” çrğl rmuşa bensiyorlater ği nz şimdi kalkacak ve PL &s yarısına, belli de MÖ na: «İ — Nişla gelmedi Mİ $ Diye söracak. Bu v (Bee İZE İİES İSİŞLİER