6 — VAKIT 8 IKINCİKANUN «Hikâye Denizden gelen adam Yazan: Peter Eyge Gemiti Peder Sziberg'in kartsı- run oturduğu küçük ev herkesin Iökken sokağ: dediği sokağa ba kardı, Ogün evin pencerelerinden biri ardına kadar açıktı, Çünkü Hazi- Zan ortasında sıcak bir günde bus! Tanuyorduk. Kadın da içerde, ar- kası pencereye dönük oturuyor du; önündeki makinede dikiş dik yordu. Diktiği şeyin bir ucu, ku- cağmdan aşağı, temiz döşemeye kadar sarkıyordu. Biraz ötede do daha küçük bir masanın önünde kızı ufak bir di- kiş makinesinin Üzerine abanmış- &. Diktiği bir şey yoktu ama, göz- lerini makineye dikmiş, öyle duru yordu, Arada sırada da annesine, yahut pencereden dışarı bükıyor. du. Odada nasıl hiç ecs yoksa sc- kak da öyleydi. Makinenin yanmda bir mektup duruyordu. Bu mektubu biraz ev- vel kızl annesine okumuştu. Şim- di ne anâs; konuşuyordu, ne kızı. Her şey susuyordu. Fakat kız ara- da sırada mektulaı alıyor, bakıyor, sonra yine masanın üzerine koyü- yordu, Sonra tekrar annesine ve. ya pencereden dışarı sokağa bakı- ordu, Annesi, diktiği kumaşın sarkan ucunu yerden toplarken: — Artık hiç bir tümit kalmadı, dedi, Kızı: — Hayır, anne dedi. Görecek- &in, bu sefer babam muhakak ge- Tecek. Kızn ismi Guneliç idi. Bir gün evel, çalıştığı yerden çıkmış, gel- migti; yeni bir işe ertesi gün de- Zil, daha ertesi gün gidecekti, Or sekiz yaşında anca vardı, Fakat o kadar geniş omuzlu ve sağlam bün yeli idi ki, bu gövedyi ıstırap zor — Gelecek ay gideli tam beş se ne oluyor. Günelic: —Eveet... dedi ve makinenin kolunu döndürmiye başlad: Annesi de tekrar diki: dik. meye başladı. İki gün Gunelie ev- de iken vaktini boş geçirmemesi | Yâzımdı. Fakat ne o bahsetti bir daha kocasnın gelip gelmiyece- ğinden, ne da kızı. Nihayet gece, soyunup yatarlar ken annesi, pencerenin yanındaki köşeyi göstererek; — Sen gitmeden “gelirse sana şuraya bir yatak yaparız, dedi. — Evet, yaparız, kolay. Sonra başka bir şeyden babset- tiler, İki gün geçmişti. Ertesi sabah Günelle yeni çalışmaya başlıyaca- ğr yere gitmek Üzere evden çıktı. Peter Fğge Norveçli bir muherrirdi. arabası gibi bir araba EE Çeviren : V. &. Yanına aldığı bohçasını, paketleri ni hir çocuğa vermiş, o da çocuk koymuş, | beraber götürüyordu. İngiltereden - gelecek olan ve Peder Solberg'in bulunduğu gemi- yi ogün öğleden sonra bekliyorlar dı, fakat tam saat kaçta gelece; bilmiyorlardı. Belki hemen öğle. den sonra, belki akşam geç vakit, gemi ve havaya bakar. Gemicinin karısı yemeğini ye- Yip sofrayı kaldırdıktan sonra tek rar dikişine oturdu. Makine yine gorıldammaya başladı. Kadın sanki büyük bir acelesi varmış gibi ba- gm: gikişten ayırmayordu, Şaka değil, Peder kırk altı ya- $ında idi şimdi; yani kendisi ka- dar. Bu sefer gelecek olursa evi elbette değişik görecekti. Sonra, Antonla Johan —ikiz kardeşler— ilkbaharda denize çıkmışlardı. İb- timal ki babalar bundan ha- beri bile yoktu. Üçü de ayni lima- Na gidecekler ki birbirlerine rast- gelsinler; nerede! Kristine'de öl- müştü, ama bunu biliyordu o. Doğrusunu söylemek lâzım ge- lirse, Peder mektup yazmasın: pek İ sevmezdi. Onun İçin karisı da çok mektup yarmamıştı. Bir vakitler bizi tamamiyle unuttu diye dük müştü kocası için. Çalıştığı c İn giliz gemisinde her halde işleri çok zordu. Fakat işte nihayet geliyordu ar- Ke TTMA B en itikatler Hanyi yıldızlar nelerden çekinir Resimlerini gördüğünüz yıldız ların diğer bütün tanıdığınız yıl-| dıslar gibi birer batı) itikadı var- dır, Meselâ Norma Şezer bir sautin tiktal duyulan yatmaz. Talih çanıtın tiktazlara tercih eder. Bunu anla- tırken tüylerinin ürperdiğ sedersiniz. Dik Povel bir koru: bir odada sesini bu uğu uktan ak için tahtaya dokuüma- yı âdet edinmiştir. Jak Desapsey ruyasinda bir is. kelerle görüşmeyi yar, Böyle bir pa talihsizlik geti, ğursuzluk «a ya mukakkak © Karin üşer çapraşık olarak örünen şeylerde kendisi için bir ielâket hisseder. Primo Karnera inanmaz. Fakat yatak üzerinde bir şapka bulunduğun, güreşe baş Jarken sağ elinin eldivenini, sol elinkinden eveci koymayı-iyi say mar, uğursuzluklara Çeki Kuzan Sokak Ortasında tuk, Aradan geçen bu uzun sene- ler zarimda da mütemadiyen hep memlekete dönmeyi düşünmüş. A- ma çok uzakta kalmış memleketi. Gemiler hiç o kadar şimale çıkmı- yorlardı. Kendi başına kalkıp gi decek olsa, yol parası çok tutuyor. du. Onun için, Ba bugün, ha ya- rn derken beş sene olmuştu. Makinsyi bir an durdurmiyor. du. Kumaşı çevirmek için durdur- maya mecbur olduğu zaman hiç | vakit kaybetmiyor, hemen tekrar başlıyordu, O kadar acele ediyor- du, Saat yedi vardı. Birdembize avlu| * tarafından doğru in mutfağa girdiğini duydu. Ağırbir şey ürükledikleri yerdeki sesten bel- li idi, Hemen kalktı, dışarı fırladı. | (Karşısında kocası üzen çocuğa para veriyordu. Y kü bir köşeye çektiler, çocuk git- ti, ya dur 1, Sonra kazın kocası» İma doğru elini uzattı. — Sefa geldin! dedi. — Sefa bulduk. — Gemi geldi ha? — Şimdi geldik. Kadın öne düştü, kocası arka. (Devamı 11 sayfada) Hikâyenin Muharriri sesseeseremammusumunz Bilhassa küçük hikipeleri ile meşhurdur. Hikâyelerinde Norveç edebiyalıma büllün hususiyetle- einl Bulmak kabil olduğu gibi, hikâyeciye hos bir uslüp da vardır. eter Eyye Norveçte en çek okuna: en başta gelmektedir. » ve sevilen hikdyecilerden biridir Peder SoL|, berg'i buldu. Gemici, elinde para| Bü kesesi, öyle duruyordu. Yükü ge-| ME Karı kaca yine bir an kargı kar.) Ceki Kuğan evtiz sokak ortasında kalmıştır. ile beraber “Yumurcak, barksız, Şarle sokaklarda düşüp kalkan bu ço cuk, bugün © filmi hakiki hayatte rünüyor. Eski çocuk artistin vaziyeti ha kikaten müşkül sene kadar evvel sihema artisti Betti Grafil ile ev İ ieamişti. Kendisi çalışmadığı içir düğün ma“raflarıma, ondan sonra ki eğlencelerine karısının parası yetmemiş ve borçlanmışlar, Borç İular da mahkemeye müracaat et- mişler. Nevyorktan bildirildiğine göre, mahkemenin veraiği kararla da geçen gün Çeki Kugan'ın otur- ciz altına alınmış. Bunun üzerine, “Yumurcak, filminin kar:sındar muvakakten ayrılmaya karar ver maştir, Çeki, bu vaziyet haklemde gizetecilere şunları söylemiş kahramanı, 5 çıriyerum, Bst çok severim. Kendisinden aynlmak benim için en büyük ısurap oluyor. Fakat, #ilminde | oynamak mevkiine girmiş gibi gö: | duğu köşk ve bütün eşyaları ha-| — Hakikaten çok acı günler ge| um ki, vaziysi hep böyle salmıyacak bir gün gelecek, pa- zam olacak, mali veziyetim düze- lecek. O zaman tekrar biraber yaşıyacağım. karımla Betti Grabi de şöyle diyor: — Ben de kocamı çok seviyo- «m. Esasen muvakkat bir zaman lıyoruz. Vaziyeti düzelin- de yine beraber yaşiyarağır. için Malimur ki Çeki Kugan, kü şükken kazandığı paraları annesi kin ve üvey Sabasinin haksız ye re aldıklarını iddia etmektedir ve bunun için mahkemeye Başvur muştur. 1 milyon lira kadar bir pa ra istiyor. Henüz mahkeme dava i hakkında karar vermemiştir. Çeki Şimdi bu paraları bekliyor... f şöklen ibaret olan Karadenize bir şek büyük nehirler aktığı içi zereyan hasıl olmaktadır ki bunun 3ir kısımı on altı tulünde «lan Bo- Zazdan gtçerek Akdenize gider, liğer bir kısmı da Karadenizin te- aup sahilini yalayarak devreder. Karadenizin kesateti nehir su- odan dolayı Akdenizden ba H£ olduğu gibi kışın da nehirlerir getirdiği çamurlu sulardan bir de- receye kadar Dulanıktır. Şiddetli şimal rüzgârlaşmda denisin sathi puslu ve sema da bulutlarla örtü- Yü olunsa Boğaz methalinden ba. kdırsa mahuf bir manzara arzeder &i bu hal Karadeniz tesmiyesinde- ki isabeti teyit edçr. Jai Karadenizin Akdenizden farklı İki hususiyeti vardır. Birisi fırt nâ sükünet bulduğu halde ölü nizlerin devam etmesidir £i, ku da dal nun sebebi fırtına esnas galar akıntıların tâ dipten tahrik eylediğinden ak. si istikametten rüzgâr esinceye veya hava ayaza çekinceye kadar İkincisi da hiç bir rüzgâr yok- ken ekseriya gayet cesim ulu dal galar peyda olmasıdır ki, bunun da sebebi şimal istkametinden €- sen soğuk rüzgârlarr, nisbeten da- Vindsör Dükü ingillereye dönmeli mi? Yindsör Dükübtün Fransa sahillerindeki malikönesinle yeni yılbaşında Dişesle beraber alınmış resimleri Eski İngiliz Kralı Vindsör Dü. künün, eşiyle birlikte İngilteteye İ dönmeleri lehinde bir cereyan var dır, Bazı içtima! müesseseler halk a- rasında anketler yaparak. eski krallarının o memlekete dünmesi hakkında fikir sormaktadırler: Sul şöyledir: “Vandeör Dük ve Düşcsin İngilterede yerleşmelerine tarat- star misiniz? Liberal Nöyiz Kronik! gazetesi nin neşrettiği bir istatistiğe göre, yüzde altmış bir kişi “evet”, yüz- de on altı kişi "hayır, demiş ve yüzde yirmi üç mitaleğlarını söylemekten isünküf etmiştir. Yukarıki anket “İngiliz efkârru- mumiye enstitüsü,, nün, “İngite. re ne düşürüyor? altırda tertip ettiği bir su ten biridi Tecrü belibirkaptanla konuştuk Karadenizden kömür getiren kap” fanların neler çektiğini anlatıyof* iaftanın son deniz facıasından sonrâ Karadenizden kömür getiren kap” tanların vaziyeti etrafında bu eski: denizci bize şunlar söyledi : — 1700 mili bahri irtidadında sa. | ha sak arzda bulunan Anadol walik ve âileta beyzi yekil bir| sahilindeki yüksel dağlar kabil İ | umumi namı|i$ a önket-| ben altı gün zarfında yükle” İ tahmilât yaptıkları için buradi İ sal olmak üzere Kandilli o6i şa e PSSENEFE. # s4 Dk ll me > EE e e Z ta Ri SEA, SA etmediğinden kanalda yeni #© ğinde esen rüzgârların tesiri tında bulunmasıdır. Kışın şimal rüzgarlarının yar li zamanlarında fırtınalar en â: tesirini Boğaz ağzından İf ren kömür havzası olan Ereğli kadar olan sahada gösterir ve E© mi kazalarını çuğu da bu da olur, 1 Çünkü Karadenizin en go ri, Odesadan itibaren Boğaz v8 teğliye kadar 400 ınillik mesa? “ lan bu sahadır ş Dalgaların cesareti, mesafenif uzunluğu ve rüzgârların ufki v€ ya amudi şiddetinin (derece artar Tu kadar uzun mesaleden ge? dalgalar Boğaz civarında rak, €kteri yetleri kâyalık ve ©€ ea olan sahile çarpar ve şiddeti slamıyarakk geriye dönen dal cereyarların da tesiriyle âdetâ ba gibi kaynar ki; kaptanlar b ayet karşısında hangi dalgi başvereceklerini şaşırırlar, Bi için Karâdeniz denizciler it en vahşi denizlerden biri sddesii) mektedir. d Karadenizde en ziyade müşkö ta maruz kalan gemiler Ereğli 9 zamdan İstanbula kömür seki ö Vie den sefaindir. Malüm olduğu üzere Karadağ Boğazmdan çıkân bir «yemez takip etmek Üzere, şark ika tie 105 milibabri seyrettikten ta karşısma Ereğli çıkar, Ereği nin otuz kırk gemi istiap leri derecede bir de limanı vardr, man sekiz âna rüzgârdan y* ve karşı gemiler için mahfuzdu” Yalnız batıya açıktır. Kışa wi RELk diktik fırtına zuhur handa bulunan gemiler, YÜ teblike içinde kalırlar» Kömür ocakları bu limanın mil şarkından başlar ve sahili kipi ederek Ammasrada bitam bull Mesafesi de elli milâir. Ocaklarm isimleri Ereğlide baren srra ile Çamlı, Kofal, dilli, Armutçuk, Alacaağıı, Gi 3 ELEAF YK ağrı, Öküşüne, Kozlu, Kasap' Yeniharman, İnceviz, Zongul mağ, Kilimli, Tarlaağzı, tür, Bu mahallerden kömür edecek veya ihrakiye alacak E lerin ne gibi müşkülüt ve veli re maruz kaldıkların; izah edeli Yukarda saydığım ocakla" Zonguldak istisna edilmek #95 le diğerleri gemilere ayni ş€ ş Li dan bahsediyorum. Mezkür ocaklardan kömü? ! mil edecek bir gemi Ereğli sunda İken sabaha kazşı mül düdük çalar. Bunun Üzerine ve kayıkçılar sahilde karaya miş bulunan iyirmi beş - cesametindeki kayıklardan zi we bin müykülâtla palahgalâf tasiyle denize indirip limandi lemekte olan geminin peşine yedi mil mesafesi olan K muvasalet edilince gemi ag mirler; kayıklar da sahabi » Satı doğru gemi tekrar di v. peşice bağlayıp Ereğliye d f kayıklar da tekrar karays © Meselâ hamüle alacak ge” bin ton cetametindeys€ Bu da yarn müsait Z Devamı J0