3 Ekim 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

3 Ekim 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ER mz ÜMRAN TEFRİKA Not 43 Şair TEE acaba Dİ il IVAKITT ın eli 66 Olüme Susayan Gönül ISHAK FERDİ koynunda sızıp kalmıştı! “Havasız zindanlarda sararmış çöle ila öebalii güneşi gibi parlıyor.. ateşinle yanıp kül olmak istiyorum, Şair (Huma ) nın aşkı! | Masirl: kadın Hera) yı hükümdar aleyhine sevketmeğe prenses başlamıştı. — Dârânın çocukları büyürse, n şefaat bekliyen karısı ba fazla alaka cinle Si gösterecek, O vakıt sen ihmal edilecek, de unutulacaksın! Diyordu. Hera saf bir kadındı. (Libya) yı samimi bir arkadas zan ederek sözlerine kulak veriyordu ve tav- siyeleri bir çocuk gibi dinliyordu. Libya gözden düşmemek için ne yapacağını bilmiyordu. Bütün emeli hük lar karısı olmaktı Acaba buna di? kadar karanlık muvaffak olabile- istikbali mek kolay a prenses (Hera) yı iste zaman hükümdarın gözün- üşüreb'lece o, şimidi hükümdar'la mücadele et- emindi mek onu yola getirmek istiyordu Dârâ âran bavra YeCE A (Liby rak kadındı. | (Arşe) tekrar meydana cıkacak» | | üyük ve göze çarpan besi bu olursa, Libyanın bütün düşünce - leri suya düşecekti, Libya daima ön safta kalmak, daima hükümdarın yanında bulun mak istiyordu. bunun için de (Ar- ası lâzımdı © günden beri dan ca yatıyordu. Dârâ zin- kendi bile bile evinde sakla Fa şimdi adamı af etmiyordu. ki nin nered yilmiyordu, ne yazık ki inci taciri Ars» t rs») bulunduğunu Lidyalı kumandanın kendisi « t ettiği bu» ıl p iği bu güzel kadın | O, mezar bekçisi (Zaren) nin ) ile tanışt I VE seviştiği. g v Saray muhaf Atşe) yı Babilin altını üstüne getiriyorlardı ir Huma, Romalı kadını evi- ne kapadığı günden beri meydan da yoktu. Her gece asıl zadelerin birinin köşkünde vakit geciren İran sairi bir haftadan beri göze görünmez | olmuştu Hüma viöre de Acaba hasta mr...? “— Yoksa kadınların koynun- da mı kaldı? Herkes dolaşıyordu ağzımda — bu sualler | Şairi evinde arayanlar da elle ri boş dönü : gelenler rlardı, Çünkü Huma e Kapıyı açmıyordu , ı evde olmadığma, b bir yer 2 kapamıp kaldığına Huma ke ndi kendine : Örerürsün al: : İ #onun da bana| silvan mahada an! | bette memnundu. | sey sezdirme nefis, en kıymetli hediyeler tak-| dim edeceğim Diyordu. (Liji) yi o kadar çok sevmişti ki Şairin evindeki küçük havuzun başında geceleri kırmızı, yeşil fa- zlar yanıyordu. Huma çok sev - papağanile konuşurken di yeni sevgilisile © oynaşıyor ve (Leji) senelerden beri inlediği kurtulduğuna e Aç değildi. En yerine | evdeni dışarıya çıkmıyordu. | hapishaneden nefis yemekleri yiyor, su şarap içiyordu. Güneş ve ziyadan | mahrum değildi.. Akşama kadar evin bahçesinde bol hava ve gü - | neş içinde yaşıyordu. Her istediği Fakat çirkin bir erkekti, şair Huma çok Leji bu adam- oluyordu dan hiçte hoşlanmamıştı. Roma dilberi, şairin kolları a | rasma yata o kadar cok mü» yordu ki Fakat, şair Huma n va sefale disine mür AZ2€p olu onu ölüm - ten kurtarmıştı. Ken- Iduğu kadar bir ışıyordu kudurgan (Leji) nunda yatmağa ve bü irin karısı gibi, | ihtiyarm bütün heveslerini tatmin | etmeğe mecburdu Huma ona en sonra söylenecek sözü, en önce söylemisti: Ya ben'm olacaksım, Dağı) na gideceksin! 1) güneşi ve yay (Ölüm Dağı) cih etmiyecekti, Bütü ıra, elbat sâadete olursa olsun kaynunda dör #ehammül edilm değildi. Ben senin Liji ! İran şairi çirkin olmakla bera- ber, sevimli bir adamdı. Şendi. Her yerde sözü ge- Fazla Karşı karşı ya kaldık - Hoş sözlüydü., çen ve dinlenen bir erkekti.. bilgiliydi.. ları 2. dan çok istifade ediyordu. O, yan- Jız sairin kolları arasında izdirap duyuyordu Huma: - Hükümdarın kulları altın kaplı değildi. eğer dârânın gözde» si olsaydın, onun sert ve haşın h reketlerine hiç tahammül edemez” | din! Diyerek, (Leji) yi o avutmağa çalışıyordu. Roma dilberi, şairin evine geldiği günden beri çok ra- hat çok mes'uttu.Huma onu incit- | memişti.. o Sevgilisini evvelâ şa - Tani ysatlisi Ber Sort 0x Yİ Süz yün, Gulen; gede kadin şlardı. Huma | merhametli | sevip okşamıya çok sakin, yumuş bir adamdı. (Leji)'yi çok seviyor- du: Havmsiz zindanlarda #arar - hah güneşi g en sa bi parlı eleriniğ W küllenen * dağların yeniden tutuştuğu ipi! Ben, ser kül olacağım! Du görüyorum in a- teşinle yanıp beni bu saadete sen kavuşturacaksın! diyordu. — amma Evkaf U müdürü Aydında Evi Rüştü evkaf umum müdürü refakatinde İstanbul Bey olduğu halde Aydına evkaf işlerini! ürü Abmet gitmiş ve oradan Aydın Vkten sonra sehrimize dö- buradaki evkaf işlerini i tetkik edecektir | saklandığını hissetti. Aşkı renci- Bu telâşın, bu . gayritabiiliğin | altında gizli bir mazi hatırasının kalbi kanadı. kendine: azın karışı Nesrin, diye | söyleniyordu de oldu, Kendi Fey Feyyaz, karşısmda Celili gö rünice irkilmiş, sonra göğsünü ka- bartmış ve Celil çıkıp gidince ge niş, rahat bir nefes almıştı. Ondan | sonra da kendi kendine düşün -| müştü, Bu “İşte bir hortlak hortlak | itanın işine yarar Cevza haykırdı: Feyyaz bey. Feyyaz kalabalığı yardı, kendi» | ne bir yol aç edi. Nesrinin | kulağına iğildi: - Anlaşıldı canlandırmışlar ! hortlaklar karımı heyec | Sonra etrafa kendini telâşlı gösterdi Ne oldu?.. Hastalandı mı?. Cevza anlattı — Bilmem.. Şu resme bakıyor- duk, birdenbire üzerine fenalık geldi, düştü Sakın eski rahatsızlığı nük - setmiş olmasın? Sonra ahbabına dödnü: Bu kalabalıktan çıkalım, ba- | na yardım ediniz. Nesrini kucakladılar, Doktor türlü ayılmıyodu dışarı çi geldi. Nesrin bir Doktor kısa bir kardılar muayeneden sonra endişeli bir ta- vırla: — Hanımefendiyi J derhal eve götürünüz, dedi. Bu esnada Nesrin canhıraş bir iğilmiş, Feyyazı Üstüne bakan feryat kopar gözlerinin içine görmüştü. — Birdenbire doğruldu. Gözle- | ri yerinden uğramış, dudakları | titriyordu. Deliye dönmüştü. gi) | kırdı: | man (Leji) bu kafalı adam- | namağa İ sıcaktan bahs Katil! İ -Alçak!.. Sefil. Cevza hanım, bu sözlerin mana- sını alamıyordu. Genç kadınm | haline aeryor: İa — Vah yavrum, vah evlâdım.. | diye söyleniyordu | Feyyaz rolünü mükemmel oy » başlamıştı — Çırpmıyor, doktora ısrar ediyordu: Bir zaman muvakkat bir cin- net geçirmişti. Acaba nüks mü et- ti, Rica ederim bana doğruyu söy- | leyiniz. — Belki. .Bir saat sonra, Nesrin evinde kendine geldi. Fakat bitgin bir haldeydi. Elleri, kolları tutmuyor- | du. Etrafında (hep © sevdiklerini, | mil şaşaladı. Yazan : Selâmi İzzet — Celil Asafı gördüm. Doktor Ce- Feyyaz zannettiğin- İkisi de ürperdiler. den de alcak bir adamdı. öldü diye Nesrini aldatmış ve ev- lenmeğe icbar etmiş demekti. E- ğer Nesrin Celilin hayatta oldu * Feyyaz İ ğunu bilseydi, bu izdivaca elbette ki razı olmazdı. Tuzlada bizzat yaptığı tahki- katta, birinin öldüğünü söylemiş» lerdi. Demek Feyyaz her şeyi us- İ tacasına hazırlamıştı, Dişlerini gıcırdattı: Ah haydut!., Fakat kızının Dilferip hanım üzerinde başka bir Nesrin $irf anasının namu» itirafı tesir yaptı sunu kurtaramk için Feyyazla ev » lenmişti. Dilferip hanım hıçkırdı: Evlâdım beni affet. — Anne, böyle sözler söyleme, Ve acı acı başını salladı: Beni nankörlükle, ihanetle itham edecek. Doktor Cemil homurdandı" Görürüz, Nesrin korktu: — Ne demek istiyorsunuz?, Ne yapacaksınız?.. Sahte bir gülüşle: — Hiç, dedi, hiçbir şey yapacak değilim, korkma.. Seni bu hale ge- tiren şeyin ne olduğunu bilmiyo » Fakat bu buhran uzun sür- miyecek, geçecektir. Bir şey değil bu.. Yörgüslek, sıcak. Cevza has İstirahate muh- rum nımin hakkı var. taçsın.. Yarın ben gene gelirim... Şimdilik müsadenizle. Güle güle doktor Doktor çıktı. Elleri du: “Madem ki onlar benden sak- lıyorlar, ben de onlardan saklı'"a- cağım. Yapacağımı iyi ettim de Nesrine söylemedim.. Bu sefer ha” lin. haraptır Ebülcenap Feyyaz uğuştur- bey.,, Bu esnada Feyyaz odasına ka» panmış, bir aşağı bir yukarı dola» wordu.. Gözlerinde şimşekler ça” kıyordu. “Tam maksada erişirken yu" varlanmak sersemlik olur.. Bü Ce lil de nereden çıktı?.. Maamafih İ madem ki bugün bana bir şey yap" İ madı, demek, ki yapamıyacak.. | Bunun da bir sebebi olsa gerek Birdenbire gözlerinin içi güldü “Hem artık intikam almak iste se de alamaz. Onu meşgul edece ğim, öylesine meşgul edeceğim, ki intikamı düşünmeğe vakit bu * lamıyacak.. Hem madem ki beye fendi artık evlidir. Biraz daha düşündü, sonra erk; doktor Cemil ile annesini görünce | t biraz daha sükün buldu: — Anneciğim — Ne Dilferip hanım, bağrına bastırmışlı. Göz yaşı dö «| var yavrum? kızının başını kerek kızımı sevip okşuyordu. Doktor Cemil Nesrinin iki elini tuttu: Beni korkuttun kız.. Ne oldu Cevza hanım kalabalıktan, Bunlara inan - sana? malım.. Seni bu heyecana düşü - ren sebep nedir?. abancı yok. Söyle kızım. rada y Söyle açılır» | denbire Nesrin hıçkırarak ağ lamıya başladı. — Ağla kızım.. Ağla yavrum Dilferip hanım ne olduğunu anlamak için ısrar ediyordu. Nihayet Nesrin mırıldandı: İ düf ettikten sonra imzasız mektup Celil, Feyyazla Nesrine tesa mazinin hatı * ralariyle mücadele başladı. (Sonu yarın) SARAY (Eski Glorya) 9 ve 10 Birinci teşrin Salı ve Çarşamba Raşit Rıza Tiyatrosu (Hedefsiz Buseler) 3 Perde Yazan: Birabeau Nakleden : M, Feridun Dekorlar: (d) grupu Gişeler her gön açıktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: