İayıp evi terkettiğini duyduğum za » man, arkadaşımı teselli etmek lâzım zeldiğini düşündüm. © Çünkü, Berin, öyle her hizmetçi ile Üs telik mutbak işinden, umumiyetle ev İşinden hazetmezdi. Evine gittim, tah» minim üzere kapıyı Berin açtı, Onun kolay kolay yeni bir hizmetçi tutamı- Yacağı muhakkak! — Gezmiş olsun: Berinciğim! de » dim, çek üzüldüm inkar inen Berin, hayretle yüzüme — Bu kadar çabuk duydun, de » mek?.. Kim haber verdi? — Pek o kadar çabuk mu, yal. Rühüdilin buradan gideli bir ay geç- iniş, zannederim! Arkadaşım, güldü: “e Neşrin, sen neden paleeiine e sün, kuzum?.. O eski meselel.. daha yeni duydun, demek! — Yeki bir mesele mi var? — Evet, hizmetçiden sonra kocam da evi terkettit — Yok, canım!,. Nasıl oldu? An - lat bakayım! Vah, vahi — Gel salona... Soyun, dökün, ©- tar da'anlatayım!.. Fakat, bu mesele, yeni olmakla beraber pek © kadar mü- bim değil! — Ne diyorsun, Allah aşkına! Kaç senelik kocan!. — Malâml.. Faket, hizmetçim de öyle kaç senelikti. Hattâ; daha eski! Ne ise işte, sus ta beni dinle! © Eğer merak ediyorsan, (kocamın niçin ve senin -© yemeğin (içine (koymak canm istemiyor. | Meselâ, yarım kile un. Bu yemeğe Ruhüdil bu kadar wn koyar mıydı acaba?.. o Tevekkeli — Yıkayacağınız bu resimleri, yaşındaki gocüğüm çekti! bütün yaz sayfiyede benim iki buçuk Kuyruk Sallayış ! Hayvanların ( hususiyetlerine bakılarak, bazı vaziyetlerin haki - kate uygun olarak tahmin ve ta - yin edilebileceği iddiasmda bulu - nan Refet Bey, bir gün yeni tanış- tiğı kimselerden Rifat Beye sor - du: .— Sizin eviniz alçak ve yayvan biçimde değil, dar ve uzun!... Mu- hakkak öyle! — Filhakika, söylediğiniz doğ- ru... Ancak, bunune biliyorsu- nuz?.. Bizimi evin nerede olduğun dan bile malömatınız olmasa ge- o, Büyükadada! o Kaç güm oluyor? © 2 Daha dün bir, bugün ikil. De- — Yalnız öyle görünmiyorum, sa- hiden öyleyim. Kocam, çok geçme - den dönüp gelecektir! — Bu kadar emin misin? k — Evet!.. Sana bundan niçin emin RR a ———2zm rr e ER a | bu akşam lokantada yemek yiyece - rek... Görmediğinize göre... Rifat Beyin hayretle karışık 8öz leri karşısında, Refet B., sözünün isabetli çıkmasından memnun, ö - vüngen bir tavırla, küçük köpeği gösterdi: — Finonuz, kuyruğunu sağdan sola sallamıyor, yukardan aşağı sallıyor. Eğer alçak ve yayvan bi» çimde evde koşmağa (alışsaydı, kuyruğunu birinci şekilde sallar » dı. İkinci şekil, mütemadiyen di - kine merdiven inip çıktığına delâ- let eder! Iki genç lar altmda konuşuyorlar. Biri di- ğerine, yeni çektirdiği resmini gösteriyor: — Nasıl, fotoğrafım güzel mi? — Fevkalâde güzel!.. Her za- man böyle görünebilsen! p | Suale Göre! Mektepte, muallimle talebesi arasında: — Amerikayı keşfeden Kristif Kolomp, kaç tane büyük deniz se- feri yaptı? — Dört defa! — Mükemmel!. Peki kaçmer sını yaptıktan sonra öldü? — Sonuncusu kaçmet ise; işte onu yaptıktan sonra!, ğiz! — Yemek pişirmedin, değil mi? — Hayır! — Ben, bunu tahmin ettim de «&- Hüş falan kabilinden, hazir bazi ye » mekler getirdim. Mutbakta sana yar. dım ederim, yemeği elbirliğiyle hazır- larız! Bir kadının kocası, eve böyle ap » ansızın döner ve hazır yemek geti » rirse, evdeki misafir için yapacak şey, derhal veda etmektir. Bu vaziyette, karı koca, mutbakta başbaşa kalmalı» dır. Ben de öyle yaptım, hemen aya: ğa kalktım. Hafif bir ısrardan sonra, gitmeme müsait davranıldı. Kapının eşiğinde, Berin, kulağı © ma şunları fısıldadı: — Evden gittikten © sonra kocam neler yaptı, nasil yaşadı ve niçin bu kadar çabuk döndü?.. Bunları, eğer zaman kalsaydı, kendisi söylemeden sana birer birer anlatacaktım. Fakat, zarar yok... Yarın değil, öbürgün Â- dada bizi ziyarete gel. Hepsini, eksiz- siz olarak öğrenirsin, #ana yarın ine ceğimiz otelin adresini telefon ede - rim! Şimdi ben, telefonla davet bekli - yorum. Gelecek sayıfa çıkıncaya ka- r ge yeter il i “Mi ED TEN), kız, Büyükadada çam- |' Feridun, kadmlara kur yapmak» i tan hoşlanan bir gençtir, O, yakı- I şıklı ve zekidir. Tatlı tatlı söz söy- j lemesini, sözlerile kalp avlaması | nı bilir, Fakat, oldukça da deliş- mendir, Biraz asabi ve muziptir. ! Tatlı sözleri arasına, hiç beklenil- ! medik bir yerinde, acı bir söz ka - rıştırdı mı, dinliyenin zevkini ka « I çırır. Zevkini kaçırmak onca bir şey değil, fakat... Eğer karşısında ki maksatsız konuştuğu bir kim- se değil, maksatla konuştuğu bir kimse ise,... Meselâ, hoşuna giden bir krz yahut kadım,... Zekvile be- raber onu da elinden kaçırır! Feridun, bir hakrma patavatsız- Irk sayılabilecek olan bu huyunun cezasını, geçende iyice cekti. Yazı Büyükadada geçiren çok zeriğin bir adamın kızr ile evlenmesi ta - sarlanıyordu. Bü zengin kızı, ay- ni zamanda güzel bir kızdr. Fa- kat son derecede mağrurdu. Fe ridun, hem zengin, hem güzel bir | . kızı elinden kaçırmak istemiyor, buna rağmen, yaptığı üstün kur - lara, söylediği seçme sözlere kar- İ şı, Sanemin gururla dudak bükü- | şu, sinirine dokunuyordu. | Nihayet bir akşam üzeri, güneş batarken Aşıklar yolunda dolaş - KGK Bafesif 4 Akşam üzeri, Büyükada rıh- tımımda bir âşağr, bir yukarı dola- şan iki gençten biri, gazinoda o- kadmı göz ucuyla göstererek, sordu: fikrin nedir? | -— Ne gibi? — Bana onun bakışları hiç bir sey söylemiyor: Arkadaşı güldü, şu cevabı ver- diz — Evet, “bakışları bir şey söy- lemez, ama ağzının söylediği yeter!, pp | Çam-Değil! | Kari, koca, kızartmadan birer | lokma alır almaz, aşçı kadını ça- | ğırdılar » ve kızaratmayı yaktığı için çıkışmağa başladılar. Bu ka- rr koca, Büyükadada oluruyor- dukları köşkün taraçası... Aşçı kadm, iki taraflı çıkışma- yı, hiç ağız açmadan, ellerini gö- beği üzerinde kavuşturmuş ola- rak bir müddet dinledikten sonra, | tok bir sesle şöyle dedi: Bu kadar telâş edecek ne var?.. Yanan Ada çamları değil ya!. di Bulunan Çare! 2. Yeni çağırdığın doktor, se nin bir an evvel iyileşmeni temin bari? Hasta, kendisini ziyaret eden | dostuna, şu cevabı verdi: | "Evet, buldu!. Her geliş i- | çin, vizite parası olarak, on lira alacak:” O! ve İ parası hariç 7 — VAKİT Devrilen Çam ! > denem: halkuyla senin | lar. Yemek yedikleri yer de, otur- | r edebilecek bir çare bulabildi mi, | “ İ müyorsun! 17 EYLÜL 1984 tıkları sırada, kendini daha fazla zaptedemiyen Feridun, Sanemin üzerine çamı devirdi. Hem o mağrur kıza göre öyle bir çam ki.. — Tıpkı tıpkısına size benze - seydim ve Rokfeller kadar zengin olsaydım, dünyada başka hiç bir şey istemezdim. O zaman, ben, dünyanın'en mesuf insani olur- dum! Sanem, her zamanki gibi gu» rurla dudak büktü: — Peki, ya bu iki arzudan biris ni tercih etmek lâzım gelseydi?: Kaç gündür öç almağa niyet» lenen Feridun, çamı şöyle de- virdi: — Sözümü yanlış anladınız. Demek istiyorum, ki Rokfeller ka- dar zengin olsaydım, görünüşüm nasıl olursa olsun, ehemmiyet Bunu düşünmez ve ü- zülmezdim! vermez.. i İzgü İ turup gelip geçenleri süzen bir|/. i — Senin saçlarının biçiminde saç, ilk defa görüyorum. En son moda mı? — Plâjda esen rüzgârı moda mü- cidi sayarsan,... öyle! pair ama “Bak hele! Karım, çilte İevazımını gene bunun içine koymağı unutmuş, Avda bana lâzım olan şeyleri mutbak h işlerinde kullanma, diye ona kaç dex © fa söylediğim halde! -— Yanmışsa, yanan kızartma!. â3 a Gini eo ve / * — Sen ne acaip adamsın! dağ te- pesine tırmanırken, otomobili başka bir otomobilin yedeğinc aldırıyorsun, Yokuş aşağı inerken, buna hacet göre — O kadar yüksek sesle söyleme.; Otomobilimde “benzin azaldı da, idarâ ediyorum! i id