Doris haberleri ia Erde Son deniz banyosu | varda Hisarında Hafız Mir) Ba #fendinin yanında çalışan! * dündenize girmiş, çıktığı| «ç iştir. Behçetin boğuldu- İirmin İmaktadır. ER Sokağa bırakılan çocuk Fatih kaymakamlığı binası Mir arsada tahminen on bir erkek çocuk bulunmuş- A ai ismi konulan çocuk, e gönderilmiştir. Brra- kim olduğu araştırılıyor. e hırsızı! iv 7 , İr arnavut Hasan sebze kg, a barmel Nuri » efendinin m bamyasın çalmış, yaka - o beş kuruşu! kecide oturari madam Kati - | May ti Bey caddesinden ge- si Hp sabıkalılardan © Petro ile i en mendilini ve beş | çalmağa teşebbüs etmiş» Bagli tarafından © görülerek *i de yakalanmışlardır. i Taşla yaralamış İk “tagümrük, Koçadede mahal | * oturan Ali oğlu Süleyman Mİ, “camii odalarında oturan i, tarafından bir taşla başın - i Ağırca yaralanmıştır. Suçlu 4 polisçe tahkikat yapıl - İ İn otomobil çarptı |» Balatta köprübaşı duruk den hareket eden © şoför A *fendinin idaresindeki 3323 “tobüs hamal Hüseyinin ya larında bulunan çocuğuna AK ağırca yaralamıştır. Yaş İta musevi k a ralmr, şoför Nuri efendi yiz 4 tahkikata başlanmıştır. ç İyerln zehirlendiler men Bostan başında o , lir İsmail Ef. ile karısı | P ve kızı Vasfiye H. lar bakır İl İl tencere ile yemek pişirerek m zehirlenmişler, has- aldırılmışlardır. mobil kazası ? yaldırım (1) hızıyla geçen Halicin i meçhur yandan çarksız vapurları-| İL Yü i dak k kaldırımda oturan Şük- İye şoför Saidin idaresin- numaralı otomobil çar- *. z olundan yaralamışlır. So- Muştar, Gayy; Ava mübadiller ve ti t Hikmet Bey ke lantik Hikmet Bey, bir mektup göndermek sure- Ni Mübadilleri, yazıhane-! etmişti. Gayri müba- a aym komisyonu, e » gayri kanuni olaca: e Babor vermiş, vilâyel a Ritim alınca vilâyete bu da ri maiyetinde olmadr- & n ila, bey bu mesele etrafın in ç lemiştir: “Gayri mü- Mühaz aradığı müşkülütı ve Ni Ke ei alâkadar © eden N herkesten ; iyi biliyo- ima ahi mübadilim ve kemeye müracaat de, alemde bir i içtima akte Klima Ben bir avukatır A Bayri mübadilim Ri yek Hayri mübadile vi ha hakkında icap * haiz rlaştırmak hak- 5 — VAKIT Kayıkla Eminönünden Galataya ! “Iskeleye yanaşırken biri sordu: Biz kimiz biliyor musun? Biz büyük adamız, bizden para mı istiyeceksin yoksa!! ,, Eminönü — Galata arasında — Sandal, sandal... Açık gel, küreğini kolla!... — Kaptan.... Kürek... Yarım karpuz kabuğu şeklinde arkası kesik bir kayık, Haliçte E- minönü cihetiden, Galataya geçi- yor. Kayığın gerisine konmüş iki! büyük sepetin ve beş müşterinin / ağırlığı kayığı denize hayli batır -' mış. Göğsü açık, beyaz sakallı, Halicin alaylı kaptanlarından bi- ri kürek gekiyor. .. iie siğil yık,” yağı yavaş, bazan da Ka: yıkların üçü gidiyor, ikisi geliyor. Sandalların bu geliş ve gidişi, hepsi sandalının kaptanı olan ka- yıkçılarm sözleri, birbirlerine yol verişleri adeta makineleşmiş gibi. Köprü üzerinden tramvayla ve-! ya otomobille geçerken, Halicin suları arasında işliyen bu sandal - lara öyle mühimsemiyerek bak - | mayınız. Onlara binişin, para ve- çıkışm âdabı, erkânı var- na yol vere vere ilerliyor.. rişin, dır... Bu sandallardan birine binecek iseniz Yemişteki sokaklardan bi - rine sapın. Balık, pastırma, zey- tin yağı, kokulu bir kaç sokaktan geçiniz. Karşınızda bu kayıkları sıralanmış bulursunuz. Eğer karşıya geçecekseniz doğru" ca kesilmiş yarım karpuz kabuğu şeklindeki sandallardan birine i- lerlemeniz ve iskelenin başında duran birinci kayığa atlamanız lâzımdır. Bu kayığın nereye git-| tiğini sormanız kadar lüzumsuz bir şey yoktur. İsterseniz yanılıp, ta sorun. Cevabı hazır: — Bu sandal değul ki beğim Kâhtaneye gide... Bu kayıktır. Görmüyor musun, karşıya gide- cek... İlk müşteri siz olduğunuza gö- re, refakatinize kabul etmek mec- buriyetinde bulunduğunuz meç - | hul arkadaşlarınızı beklemek lâ - zım. İşte bir üzümcü sırtında köfesiyle girdi. Köfesini başa | yerleştirdi. Kendisi de yan geldi. O da müşteri bekliyecek, Bir ko- misyoncu kâtibi, bir balıkçı, bir efendi de sökün etti. Yerlerini al- dılar. Artık kaptan yediği yemeği ve- ya içtiği sigarasını bırakır, kürek- lere sarılır ve bu ağır ve muhte- İ şem kayık yola çıkar. Seyahat müddeti uzun değil, kısadır. İki üç dakika sürer, Fakat ne de olsa seyahat... mak, konuşmak, ahbap olmak icap ettiğine göre havadan, sudan| konuşacaksınız, Haliç vapurları - nin şiddetli( !) dalgalarında bir müddet çalkandıktan sonra kayık çime. Galata Yağkapanı iskele- sine yanaşır. Burada da zekânızı göstermek lâzım. Kayık rıhtıma yanaşma - dan evvel eller cebe atılacak, elli paranız varsa kayıkçının gözüne| bakarak, yani ben verdim, der gi- - bi yaparak elli parayı vereceksi » niz ve iskeleye yanaşınca da: — Eyvallah hemşeri yi bastıra! rak yolunuza devam edeseksiniz. Galata ile Eminönü arasında karşıdan karşıya isliyen bu kayık- larda her gün bu merasimi başın- dan atlatan nice müşteriler var. Böyle bir seyahati ben dün yap - tım. Üstelik biraz mavnalar ara- sında gezdim de... Bindiğim kayığın kaptanı Mus- tafa dayı diyor ki: — 57 senelik kayıkçı, muallim kaptanım. Küçükken buraya gel dim. Yelken gemilerinde de'ça- liştım. Fakat çok seneler var ki kürek çekiyorum. Evvelden, ya - ni altın para zamanında müşteri- leri karşıdan karşıya on paraya taşırdık. Dört müşteri oldu mu kuruşu alırdık. Sonra kâğıt para çıkınca fiat yükseldi. Elli para - ya, daha sonra da altmış paraya| çıkt. Köprü parası kalkmadan evvel cok kazanırdık. Çünkü halk, işçi- ler, esnaf sıcakta köprüden yürü- yerek geçeceğine kayıklara gelir- di. Hem yürümez, yorulmaz, hem de serin bir deniz havası alırdı. Köprü paresı kalktıktan sonra başlıca müşterilerimiz olan seyyar €snaf ta köfesini arkasma vurdu- mu, haydi Beyoğluna... Evvelden esnafın kendisinden ve bir de kö- fesinden ayrı para alınırdı. Bunun için müşterilerimiz bunlardı. Sim- di hic kazanamıyoruz. Günde o taz, otuz bes kuruş alırız. Bunun on on beş kuruşunu yer, geri kal. a de e İşliyen kayıkların görünüşü Ve seyahatlerde tanış- lanmı köydeki çoluğa çocuğa gön- deririz. Boş sepet, köfe, parasız taşmır. Dolu oldu mu büyüklüğüne göre para alınır. Yüz para, üç kuruş, beş kuruş.... Günde bazan üç, ba- zan iki nöbet aldığımız olur. He- le kışın nöbet aldığımız gün bile olmaz. Kayıkları çeker, kahveler- | de otururuz. Yahut ta memleke- te gideriz. Aramızda intizama riayet ede - 'riz. Sırası gelmeden müşteri alan kayıkçı kaptan yolsuz edilir. Bir, iki gün müşteri taşıyamaz. Sa - hilden bize bakar durur. Ara sı») ra bedavadan karşıya geçmek isti-| yen açık gözlere de tesadüf ede-! İ riz. Ederiz ama sandaldan para» | yı vermeden çıkartmayız. Bundan on beş sene evvel birl (“kerre Yemiş meyhanelerinden çı- kan beş sârhoş almıştım. Bizi bir az gezdir dediler. yolu sapıttık. Kasımpaşa önlerinden, Cibali a- çıklarından Galataya döndük. İs- keleye yaklaşırken biri sordu: — Biz kimiz biliyor musun? — Hayır, bilmiyorum. — Biz büyük adamız. — Allah daha büyük etsin, al- lah ömürler versin... — Ama..... Biz adamı... — Vay, bant mı? — Sana ya... Bizden para mı istiyeceksin yoksa?.... Almadım o gece onlardan pa- rayı... Fakat bir gece bana küfre- den gene sandalıma binmişti. Ben ona sordum: — Ben kimim biliyor musun?. -— Hayır bilmiyorum, — Ben büyük adamım. — Olabilir. — Evet olabilir... Sandala beş kişi birer, keyif çatar, sonra da; parayı vermezler, büyük adam ©- lurlar.... Simdi de ben büyük a- damım. Cık bakalım paraları... Herifi o akşam kanca ile ber | bat edecektim. Ne ise. Polis efendi dar yetişti de elimden kur- tuldu,, Karşıdan karsıya geçmek usul nizammı ben de bozdtirmuş, bir | az dolaşmıştım Yalnız daha yarı yolda on beş kuruşu sandalır bir yerine bırakıverdiğim icin Musta- fa dayı ile hoşça ayrıldık. Yekta Ragıp © “ SAĞUSTOS 1934p 330 doğumlular Beyoğlu Askerlik şubesinden: 1 — Şubemizde kayıtlı yerli ve ya baner 330 doğumluların ilk ve son yok: lamasına 1 - Eylül.- 934 tarihinde baş- Janacaktır, 2 — İşbu doğumlularla muameleye tabi daha evvelki doğumluların da ge- rek tahsil ve gerekse sıhhi ahvali dola» yısiyle ertesi seneye terkedilen efra « dın da.mezkür doğumlularin birlikte şubeye geleceklerdir. 3 — Yoklamaya gelecek olan mü » | kellefin yaninda dört adet fotoğraf ile yeni hüviyet cüzdanlarını: tahsil dola- yısiyle ertesi seneye terkedilenlerin hangi smıfın talebesi olduğu ve terfi sıf edip etmediğinin mektebe dubül tarihinin gösterilmesi suretiyle mek » tepten alacakları vesikaları hamilen İ şubede bulunmaları. 4 — Şube her gün Cumadan maada yoklamaya devam edecektir. Beyoğlu | kazasma merbut nahiyelerin hangi günlerde bulunacakları aşağıya yazıl maştar. Merkez Nahiyesi: 1 Eylülden 5 Ey. lâle kadar. Taksim: 6 Eylülden 11 Eylâle ka- dar. Hasköy: 12 Eylülden 17 Eylüle ka dar. Kasımpaşa: 18 Eylülden 23-Eylö- le kadar. Galata: 24 Eylülden 29 Eylüle ka- dar. i Şişli: 30 Eylülden 4 Teşrinievvele kadar, 5 — Teşrinievvelin onuncu günü akşamından sonra gelenler mükellefi. yeti askeriye kanununun 85 inci mad- desine tevfikan cezalandırılacaktır. gamma Hapisaneye esrar kaçırıyormuş! Melâhat hanım isminde bir ka- dın bacakları arasında hapishane: ye esrar kaçırırken “yakalanmış, adliyeye teslim edilmiştir. Melâ - hat hanım tevkif edilmiştir. Ticaret ve zahire Borsasındaki dünkü satışlar 1: İthalât: Buğday 415, tiftik 5, mısır 16, yapak $, kıl 2 1/2, pa- muk 3, fasulye 3 1/2, çavdar 6 1/2, kuş yemi 30, irmik 3 1/2, bulgur 15 1/2, zeytinyağı S0, kaşat peyni- ri 3 1/2, un 124 ton beyaz peynir 450 kilo.. İbracat: Razımol 100, kuş yemi 47 1/2 ton. 2 — Satışlar: Buğday yumuşak kilosu 4 kuruş 10 paradan 4 kuruş 35 paraya ka - dar. , Buğday sert kilosu 3 kuruştar 3 kuruş 5 paraya kadar. Bakla kilosu 4 kuruş 35 para * dan 4 kuruş 37 paraya kadar. Nohut kilosu 4 kururş 37 1/2 paradan, Tiftik kaba kilosu 50 kuruştan. Tiftik Konya kilosu 44 kuruş 15 paradan. Beyaz peynir kilosu 25 kuruştan 31 4 paraya kadar. Kaşar peynir kilosu 40 kuruş tan 60 kuruşa kadar. Zeytinyağı Ekstra kilosu 35 ku- ruştan 42 kuruşa kadar. Zeytinyağı yemeklik Kilosu 30 kuruştan 33 kuruşa kadar. Pamukyağı kilosu 29 kuruştan 30 kuruşa kadar. Afyon kaba morfin 11 sene 934 kilosu 625 kuruştan 650 kuruşa ka- dar. 3 — Telgraflar: 6 -8 - 934. Şikago: Buğday Hartvinter Ey- lül tahmili buşeli 107 1/8 sent kilosu 4K.87S. Tondra: Liverpul, Anvers, Bor- #alarından telgraf gelmemiştir. Vinipek, Hamburg kote edilme- miştir, a