— i mm GİR —- henm öm e Yerli mallar sergisini ziya- ik “rin “Turan Omamulâtı »vyonu bilhassa hatırlıya- i ümit ederiz. Geçen se- n Yağ ve sabunu imalâtında vaffakıyetli nümüneleri ve #eseyi, bugünkü iy, rgisinde daha başka “mle bulacaksınız: Mü «Yeni firması: “Tury ağ #iyor, yerli me hepimizin tanıyabile- bur kimyaker ve mütehas- by rakabesi altında bulu- » geçen seneler, İstern Son 1934, tabrika işlerinde yapılan! Ni tasfiye o ile, şirketin! z doğruya Türk sermaye-| © Zeçtiğini söylediler. Bi şirketin sermayesi, hem| 326 bin liraya iblâğ «| ayy e milli sanayimiz de İt : ir Türk şirketi haline e Türkiye yağ ve mamur Zi limitet şirketi, Fabri İyiyi in kendisine verdiği res) İbi, i | Sika “Turan, ismiyle piyas| epi ğı mamulâtı, aşağı yu-| İZ tanırız, Evlerimizde) | Terini Yemek yağlarının en iyi | e firması altında i vale Zibi, en iyi çamaşır! kaş sabunların markasına ? Bü, “ olursak, gene Üetenin ismini görece inin, Vi la sene, “Türyağ,, ie fal, avyonda, İzmirde-| ; rikasında elde edilen rini bulabilirsiniz! »Sisam yağı, pamuk ya- €r nevi sabun, tu. Ti. traş sabunları, tuvalet zeytin Müşamma cilâları Ece Turyağ,, ye “ Turyağ ,, İ kimyakerlerinden birisiyle konus. | Janılabileceğiniz gibi, bütün hay: paviyonunun a Turyağ ” Fabrikanın büyük bir faaliyetle şıkardığı bütün bu o müstahzarat, en ucuz cinslerinden en fevkalâde nevilerine kadar, arzunuzu en iyi bir şekilde tatmin edecek derece -| de elverişli ve uygundur. Bununla beraber, büyük muvaffakıyetini Turanm en bilhassa yemek yağı teşkil ediyor. Müesse- senin, tesadüfen orada bulunan! tum: — Kokozin namiyle satılan ve- jetalin oldukca tanınmış ve takdi- re de mazhar olmuştur; dedi. Fa. kat Turyağı ismini verdiğimiz bu) yemek yağı, fennin en yeni teknikl usullerine tevfikan imal ediliyor. Bu itibarla yağın kalitesi mükem- meldir; taze tereyağı yerine kw vani yağların verdiği gıda miktarı»! nı da tamamen haiz bulacaksınız !,) Turyağı, bugünkü 1934 sergi- sinde teşhir olunuyor. Meşhur bir kimyakerin bu şehadetini — bizza! tecrübe etmek istediğimi itiraf e derim: Hakikaten, bugün İngilte- re, Almanya, İsviçre | gibi görünüşü YE paviyonunun rli fabrikalarımı- ükemmellerindendir Avrupanın birçok sanayi merkezler En iyi çeşit mal çıkaran bu fabri- i Ranın “iş verici,, müessese olmak ğibarile de faydası büyüktür içerisi .. memleketlerde kullanılan bu mü- kemmel halita, şimdiye (O kadar Türkiyede göremediğim © bir lez. zete, taze bir tereyağ çeşnisini! taşıyordu. Turan fabrikalarının memle- ketimizdeki büyük © ehemmiyeti, yalnız sıhhi ve iyi çeşit mamulât, verdiği için değildir. Diğer taraf. tan, memleketimizin iktisadi va ziyetinde de, mühm br “İş verici, müessese halinde bulunuyor. Fab. rika, öz Türk çocuklarına bir ça- lışma ve kazanç vesilesi olduğu gi! bi, topraklarımızdaki iptidai mad- delerden de her sene binlerce tor mübayaa etmektedir. Bu suretle paramızı hem dışarıya çıkmaktar koruyan, hem de memleketin da hilinde köylülerin iaşesini temin e den verimli bir müessese halind dir. Fabrikanın muhtelif çeşitte sa bun ve yağlarını tanımıyorsanız Turyağın 1934 pavyonuünu sürat! görmenizi tavsiye ederim. | da mermer fiskiye yapılmıştı. Bi- Türkiyede ilk sergi 70 sene evvel açıldı sergiye iştirak etmişlerdi Türkiyede ilk sergi yetmiş kü-| sur sene evvel Hieri 1279 yılının; Ramazanında At meydanında &- çılmıştır. Bu sergiye Anadolunun muhte- lif vilâyetlerinden ve Avrupanın! bir çok sanayi merkezlerinden iş- tirak edenler olmuştu. Sergi, otuz bin İngiliz lirası| (altı bin altı yüz kese) masrafla kurulmuştu, İki kuruş duhuliye alı- niyordu. | İlk defa büyük masraflarla ku- rulan sergi hakikaten o devire gö- re ““muazzam,, dı. Kadın erkek bir arada sergiyi ziyaret o edebiliyor- du. Serginin gördüğü rağbet üze- rine hazinei hassadan bir çok kıy-| metli mücevherat ta teşhir edil -| mek üzere gönderilmişti. Sergiye ecnebi memleketlerden gönderilecek ziraat aletleri için de hususi bir pavyon ilâve edilmişti. Bu pavyonun inşası bir ay kadar! sürdü ve ancak Bayram ertesi hal- ka açılabildi. Bu sergi binası, yedi bin arşm arsa üzerine inşa edilmiş, musta- til şeklinde bir binaydı. Binanm ortasında ve bin iki yüz arşın ge- nişliğinde çemen ve çiçeklerle süs lü bir bahçe kurulmuş ve ortasın- nanın üstü camla örtülmüştü. Girip çıkılmağa mahsus üç büyük kapı- Binanın içinde padişah için yapılmış ayrı bir daire vardı. sı vardı. Bu dairenin dış ve içe ayrı ka- pıları bulunuyordu. Kapınm üze- rinde de ayrıca şehzadelere mah- sus bir daire yapılmıştı. Buraya sergi heyeti için de ayrı bir daire ilâve edilmişti. Serginin içinde baştan başa duvara dayalı üç buçuk arşın uzun luğunda ve genişliğinde camlı do- laplar yapılmıştı. Bunlardan başka elli kadar da büyük cam dolaplar muhtelif kısımlara konmuştu. Bah çeler ve binanın içi (baştan başa krymetli halılarla süslenmişti. Hububat sulu şeyler şişelere ko- nularak bahçe duvarları etrafına dizilmişti. Serginin içinde on bin cins ka-| dar eşya teşhir edilmişti. Bu ser- giye iştirak edenlerin ismi ve teş» hir edilen eşyalarm (muntazam defterleri tutulmuştu. Sergide Bursa mensucatları, U- şak, Gördes halıları en iyi mevki- leri işgal ediyordu. Bunlardan baş- ka sırma işlemeler, yerli yünlü ve pamuklu mamülât, inci ve sırmalı terlikler, tersanede yapılmış ma-| den ve ağaçtan gemi aletleri, Top- hanede yapılmış şişhane toplar ay- Fı ayrı pavyonlara konmuştu. Ha- bir lokomotif modeli getirmişti. bir çok yerlerinden firmaalr işti- rak etmişlerdi. Sergiye bahriye mektebi mual- limlerinden Seyit Bey hakiki bü - yüklüğünün dörtte biri nisbetinde lolarla fotoğrafçıların hususi su - Bu, seyircileri çok alâkadar edi - yordu. O vakit resim sanatı hemen yok gibiydi. Bu yokluğu gidermek ve serginin teşhir edilen eşyaları ara- sında bir hususiyet muhafaza et - mesi düşüncesile harbiye mektebi I talebelerinin yapmış oldukları tab lolarla fotoğrafçrarın hususi su - rette hazırladıkları kartpostallar - İ dan mürekkep bir pavyon kurul - muştu, Aznavur oğlu isminde biri de serginin bir köşesinde kömür tozu teşhir ediyordu. Seyircilere bu kö- mür tozu için şu malümat verili- yordu: — Şimdiye kadar gerek maden- lerde ve gerek kömür mağazala- İ rında biriken mühim miktarda kö- mür tozları hiç bir işe kullanılmı- yarak heba ediliyordu. Halbuki bunun çok büyük faydaları vardır. Hem ucuz, hem kolay... Ve Aznavur oğlunun çırakları, kömür tozunun kullanılış şeklini seyircilere göstermekteydiler. Sergiyi ziyaret edenler günde üç bin kisi tespit edilmişti. Ziya- retçilerin tespiti çok güçlükler do- ğurduğu için Avrupadan, bugün Tünelin iki başmda olduğu gibi dö ner demir dolaplar getirildi. Bu dolap her döndükçe bir numara düşüyor ve bu suretle ziyaret eden miktar kolayca tespit ediliyordu. Bu sergide halkın eğlence tara- fı da düşünülmüştü. Bunu dao vakit ancak bazı hokkabazlar te- min ediyorlardı. Bunlardan biri bir tüfekçinin iğnesiydi. Tüfekçi iğneyi baştan | başa delmiş, iplik geçirerek halka seyrettiriyordu. Bir “hezarı fen,, de yumurta üzerine nal şeklinde demir parçaları mıhlamakta, hal- kın hayretle seyretmesine vesile oluyordu. Bu srgide daha ziyade ziraat a- letlerine ehemmiyet verilmişti. Teş hir edilen eşya arasında şunlar da vardı: Buğday ve arpa başakları- nın derhal tanesini samanından a- yırmağa mahsus, sekiz beygir kuv- vetinde bir döven ve bunun muhte- lif sekilleri, hayvan ve el ile idare edilen muhtelif taşınması (o kabil değirmenler, hayvanlar için hubu- bat öğüten aletler, kalburlar, inek sağma aletleri, pamuk dengi bağ- lamağa mahsus aletler, tekerlekli yangın tulumbaları, — çiftliklerde kullanılan iki tekerlekli el araba- ları, para kasaları, tersanede ya- pılmış tenteli kayıklar, yağ çıkar- mağa mahsus dolaplar, Yuvan is- minde birinin icat etmiş olduğu ve iki taş idare eden bir yeldeğirme- ni, deri ve sahtiyanlar, Türk ma- mulâtı yirmi beş otuz cins renkli ve nefis mermerler. İşte Türkiyede açılan ilk sergi ve teşhir edilen eşyaları.. N.A.