Fuat, avcı a bir eee em de in bir avcı olduğ adr. ibi işde le yarım saatçik başbaşa kaldı mi, mutlaka bir av hikâyesi, hut fıkrası dinler: Kimi İşte böyle fıkralar... En çokta ördek pe anlatır. Gerçi o bu avcılık fıkralarının çoğu, evvelce muhtelif yerlerde yazılmış, Gi” lara tıpkı tıpkı se de, Fuat, ken. si genini. İnanan inahır, m da inanmaz! Bat bla inanmıyanlardan n Afif isminde bir yet, günün biri if, | m m d0 N Sıhhati size ka İzm ri- bula fevkalâde gö: Numan, kaideleri eddii tatbik- eek eşine dostuna da tatbik h ında fak bir ra: kiç bede gelmezdi. m başlar ve arkalı ie Lay mezdi. nuşma sırasında aldm der eden bir e dam!, e, fakat her ba: i m bir resin sila şifahi reçete- idele unda sö: uzat: i hemen bütün Gölü kların. ol , yeni tanıştığı bir yet edecek oldu. Numan, e kald. Başladı. Sıhhi aile” riâyet tavsiyelerine.... Bu adam, K ye arşılıksız Çek / erisin. iy size pa- “ imkânsız.. mn pa- e çekilmiş olduğu geri > TA verme — Pekâlâ! Bu seferlik maruz Yür üyorum, Fakat, bu > teker- ini rica ederi : $an aldım: İlk atışta tam çi isa-| bir | sazlar arasından hav fi ai çurmuş, “ İrıyı alıp kuş gibi uçurdu, mi? Beraber. K amam | Uyg İstanbul (Adliye sarayı ya! madan, binanın merdiven aşağıla- | rımda, yan kapılardan ya? 3 Tüylerle şöyle bir teklifte o — Güzel!.. Mademki anlattığın avcılık A kahraman Seninle beraber a | Zümün önünde t mi değiştiririm! Fuat, Aradan — gün ekeni a ar yan yana yürü orlardı. Fuat, çifte elinde, etrafına ba- kınırken, Afif, sa: e dolaşan bir ördeği gösi —H se ri dedi ie e bir > Ne inline çekti ve canla 2 dönerek bağırdı: Bak, bak ördün mü?.. Öyle bir isabet i ördeğin tüyleri andı! Ez rile be- yy yy Fakat... Pp onu daha ilk defa ein için, | gayet tahammi üllü andı. U - zun uzun anlattığı sea kulak verdi. Aradan bir hafta geçti imanla gene karşılaşınca, Numan, | sordu;.. — baş ağrilnzin si için diriye ettiğim sıhhi kald iti Ea ettiniz mi?.. , Gece uyur- nızın penceresini açık bı- — Faydasını gördünüz şüphe- | siz! Gece rüzgârı, başınızdan ağ- değil nn, bu benzetişini pek be denerek, kahkah a attı. Fakat, tav- zü hi E g E Ş $ S a g Z N - eg tavırla şunları söyledi: Zannettiğiniz gibi değil! Gece rüzgârı, başımdan ağrıyı a - lıp kuş gibi uçuracak yerde... . Birazda me- çık pencereden içeriye gi- n gece bi cebimden saatim- le para cüzdanımı kuş gibi uçur- du! > Kaynanam, bir ha ftadanberi meydanda yok! > Me diyorsun?.. Pol - Polise haber verdin mi? Ne diye ?.. Yokluğunu hissetmiyorum ki ! an ai vurabilirsen, viyeliym düşünce- bir an tereddütten sonra, | e ile niz! bu teklifi ast etti. i, İkisi, Çekmecegölü yakınında ir > nda İ muyum Nu- | | ve ve.sclda birer vestiyer va! lakin birine bir gün bir a* en di radan şemsiyemi al mağı unutmuş m acaba? Vestiyer, bu sual karşısında bir yledi ra vermedim mi an düşündü, sonra şöyle sö: — Size numaı ben?.. Numaranız nerede? — Numaram yok... Almadım.. | Numarasızım! Peki, şe emsiyenizin sapı na- .. Biraz tarif ediniz sildr?. Melo on şapkalı, a a- dam, omuzlarını kaldırdı — Aman, canım, Bunun ehem- miyeti yok. 3S8bi sapma uyğun de- gil diye mesele çi ıkarmam! yy yy yy yy mefei biri sizi ila See “Banyoda!,, demedin| i? dig ti “nafile, at- latmıya aş an, alde baf” iyice Li biri ee sileceğimi getir!. e Jr yy yy yy Gene Oradayım ! Hoppa bir kız, olan Rukiye, bir bir e evvel işanlı et, dedi. Hatırlıyor mu- > Beni şu köşe başında bek- Ce tarafa baktı. Bu ara- lık, Mi bir delikanlı, o kö- şede durmuş, gözlerini (o kendisile kıza dikmiş, bu karşılıklı konuş" madan kuşkulanmış bir vaziyet bile lüzum gör al Meni başı ile o köşeyi gös ben, gene oradayım. genç, seni bekliyor! K — ui dedi. İki sene evvelki | 8: ala (bir | mahalleye tellâl iş Sade ko- 7 — VAKIL 23 NISAN 1934 — — Terbi zsini: me: z. öyle ağıza alınm ları b. a 'esizin bana neler söylediğini tahmin ede- mıyacak kadar adi lâkırdı- en id ile söylemem! ilemi kalın Ve Söylemi I ve Ukalâ! iy aid e ve ayni bus -a başımda, konuşuyorlar. “Biri, diğerine erkal ehem - miyet verdiği bir işi 'n bahsediyor. Hararetli, Mi bu işin halli için ni se dünü t etmek istediğini anlatıyo: Ka bir hayli dinledikten sonra, bendini de bu bahiste bir lüzumunu hissetti. şöyle bir mülâhazada bulundu: şey söylemek , sizin aram eri ha kismi hareket ie iz, ben ben eşin âkilâne 'ndi, ismini söylemiyen düşünmek imkânı ulu: ui öm i ulduğu ça- e rm sre püsküren Kadın Ve Söylemek! " sakallı bir ad: le hayli ilerledikten liki işini oğullarma br ken - di köyüm e asi ilmişti in ağaç alında kendi ya iyle ko- bir aralık eyle de Cenup ihl ileild ge İ mimiz kazaya uğradığı zaman, A .© adalardan biri ren kadımlara rastgeldim. Bunlar, çılğma dön - müşlerdi. e dilleri yoktu!... Dinliyenlerden biri, sordu: — Peki, dilleri olmadığı halde nasıl — ediyorlardı?... lemiyorlardı, canım. 'dunuz. Zare ban dolayı çılgına dön - hiç hizli yakl müşler, ürüyorlardı! m abahat inde, çeketi, ğinde süklüm, püklüm Annesi, oni m e görünc! öfkelendi. Günel al?... Gene üstün ba - rak içi pa ui yar ocuk, we iri sokak rene eşi- rağ yutkuna turdu. öyledi: Hangi Çocukta? Küçük Adil, üstü başı vi top - ; şın ber bat! dayik faslın Meşe yutkuna $ö: — Kabahat bende . anne- Oo- an tut eli i-|ciğim. > ri mu h aş çekti, kapıyı “.— ve çıkış - | nunla kavg; un esva- bını ölü a o beimkini yırttı! a a s Kaybolan Anahtar! © m uysal, çı daş.... Senelerce böyle kal kaldı. ilişik evlenme çağına girdi. evlenme çağına giren n hemen ik 3 la gelen bir kızla evleniverdi. ek on bir şeydi. Hil- minin tabiatinin ei zıttı, kavga * ci, tahakkümden hoşlanır. bir kız. nu komşu değil, hısım, akraba das Hilmi Hil ları da, bu luluğu ile la. Uslu, ii vaziyeti bii ecikmediler. ekingen bir arka- Kâh üstü bayi kâh emi ala- ya başladılar Hilmi, karısının kendisine yap- tıklarını ge söylemiyordu. asılsa boş ie ş nana Altı «ile tam ik kile kaybet; geri bek Hilminin karısının, sokak ka ın anahta- rmı bile kocasının kadar ileri pi süzer — minin bu sözündi ima vesilesi er rağ demek kocaman eski anahtarlarını da geçti, ri iel