el ki, di Me aaa Vakıt'ın Edebi Tefrikası —ğğ—— No, 1 Minimini Kız Ve Aşk —ı— Insan, her zaman mes'ut ol- maz İhtiyarlar bunun böyle ol- duğunu bilirler, fakat gençler a- cı duyarlar. O minimini kız da a- cı duyuyordu. get Nuri Bey: — Bir fey yemiyorsun Gülde- veni dedi. Nari bey gençten pek güzel adam değildi, şimdi üstelik çifte gerdanlı olmuştu. Fakat gözleri tatlıydı, bakışları zekiydi. Ha- yalin sezip anladığı bir çok şeyler | bir | etti ; ama anladıklırmı elimden : bu yazon dördünü hitirmişti. Eğer an-siyle babasını mahzun görmeseydi, iştiha ile yemek yiyecekti, Gülderen çok hisli bir kızdı. Matmazel; O Emmadan da çok| i korkardı, Elinden geldiği kadar yiyordu, yani; hiç bir şey yemi- yordu: Anasiyle babası dı yemiyor lardı, Adanm, en şen, en aydınlık köşesindeki köşklerine, postacı bir telgraf getirmişti, Ali bey, bu Eöşkü satın aldığı zaman, karısı | Macide hanımı: — Köşke telefon almıyacağım, dedi. Buraya kafamızı dinlemeye geliyoruz. Artık ihtiyarladık Ma- c'de, Sahiden ihtiyarlıyan Macide Hanım boyun büktü: — Peki kocacığım, dedi, tele- fen almıyalım, susan, telefon olamzsa kifa- smı dinliyebili, mi?.. İşte postacı tel Setirmişti. işte felâket. Ali Bey emretti; — Yemeğini ye Gülderen. Ve homurdandı: — Çocuklar öyle her şeye kü- rışmaz., Ali Bey de, kırk yıllık dostu Nuri Bey gibi çifte gerdanlıydı.- Fakat yüzü ve burnu sert kemikli Yazan: Selâmi İzzet I lan yemeği bitirmeğe gayret etti. Fakat birdenbire, masa dönme- ye, deniz yükselmeye, iskemle altında oynamıya başladı. Kıza baygınlık geldi. Başına üşüştüler. Ali bey homurdandı: — Bu ne biçim kız yahut. Bu- nu benim başıma kim getirdi?.. Bunu başına getiren Macide ha- İ nım, Nuri Beye fısladı: —— Onun yanında konuşmama- lıydık. er Emma onları teskin -— Merak etmeyin.. Ben genç "kızları bilirim. Dün de çikles çiğ- jmedi diye payladınız, gene bayıl- dı. Ali Bey çıkıştı: — Çikles de çiğnenir miymiş?.. Rezalet.. Nuri bey mırıldandı: — Hayır, moda.. Macide Hanrm söylendi İ — Çocukluk. Matmazel Emma tekrar söze karıştı: — Merak etmeyin.. Fakat cümlesini tamamlamadı. odasından çıktı. —27— San'at âleminde a a m a ER b Konyada Canlı bir mus'ki . faaliyeti var Konya, (Hususi) — Şehrimiz er- kek muallim mektebinde çok me- todik bir muzik faaliyeti mevcut- tur... Mektebin gayur müdürü Zeki | beyin delâleti ve musiki muallimi Arif Şahap Beyin gayretiyle mek- tepte çok iyi bir muzik teşkilât vücude getirilmiştir. Hemen tale- meşguldür. Ayrıca şına çalışan- lar da çoktur. Musiki O muallimi Arif Şahap Bey son zamanlarda orkestrada başka bir koro heyeti teşkil etmiş- tir. H3ftanm muayyen günlerin” de derslerden ayrı olarak talebeyi çalıştırmaktadır. Muallim mekte bi orkestrası çok kuvvetlidir. AY ni zmaanda Halkevi muzik komi” tesi reisi bulunan Arif Ş-bap Bey İ mektep orkestrasını Halkevinede maletmiş, memleketin diğer enstrü manla meşgul olanlariyle beraber Halkevi orkestrasmı da mükem- mel bir hale koymuştur. Muallim mektebi talebeleri © geçende bir konser hazırlamıştı. Saat yirmi buçukta istiklâl mar” şiyle beraber başlıyan konser s8at Güldereni kucağıma alıp yemek | yirmi üçe kadar deva metti. Da-| bilmiş, elbiselerini mV MUMI Teşkilâtı AA VAKIT'ın yeni Tefrikası i 107 g— VAKRIT 17 ŞUSAL 1y)9mmmmp HARPTE Mahsusa Yazan: A. MiL Kafkas cephesindeki teşkilât nasıl sönmüştü? Kâtibi mes'ul Obey bavulunun| nihayet bir iki gün sonra Trab- yangın duvarı üstünde durduğu zondan kalkan bir vapura bine- benin kısmı azamı enstrümanla | nu o kadar şiddetle iddia etmişti ki| rek salimen ve Rus donanmasına İnihayet uzun bir merdiven tedarik edilerek duvara dayanmış ve bu merdivenle yanık bina iskeleti- nin ham“m dairesine çıkın adam tesadüf etmeden İstanbula avde- te muvaffak olmuşlardı. i Son zamınlara kadar Riza bey cephesinde bulunmuş ve bakikaten orada bir bavul bularak! Kafkasya istilâ edilecek olsaydı, merdivenden aşağıya indirmişti. | Gürcüleri Almanya tarafıma ka- Kâtibi mes'ul bey bavulu görünce| zanmak vazifesiyle mükellef bu- çok sevinmişti. Çünkü daha uzak- tan görür görmez, bavulun kendi- sins ait olduğunu anlamıştı. Bavul derhal kâtibi mes'ul be- yin oturduğu otele götürülmüştü. Ve orada açılınca içindeki elbi- selerin ve çamışırların olduğu gi- bi kaldığı anlaşılmıştı. Yalnız ba- zı elbise ve çamaşır parçaları rü- lubetten biraz küflenmişti. Kâtibi mes'ul bey uzun zaman- danberi ilk defa olarak kendisine bu sayede biraz çeki düzen vere- ütülettirmiş, vetliler çok güzel ve zevkli bir si" | temiz çamaşırlarını ve şık elbise- le gecesi geçirdiler. İstiklâl mar” | lerini giyerek vali beyin ziyafeti- O gün, öğleden sonra, (Nuri! şı orkestra ve koro tarafından çok Bey Marm-rayı seyrediyordu. Bu, | güzel yapıldı. onun son aşkıydı. Artık kadmlar: | | İstiklâl marşımdan sonra mekte- | ne gitmeye muvaffak olmuştu. Ziyafet çok mükemmel olmuş tu. Gerek kâtibi mes'ul bey ge- lar belki de Don Juzndı. Bu kah- ramanın bin üç metresi varmış. Marmara, bin üç kişiye metreslik ettikten sonra, şimdi de Nuri beye | du, lam rmara güzeldi. Sâhiller'onu güç zaptediyordu. Kendini sa- hillere okşatıyor, kumlıra yasla- nıyordu. Ne yaman bir fahişeydi! En büyük zevki güneşte pırıl damaktı. Bazan, sahillerin sevda- sı ona kâfi gelmez, o zaman ku- durur, köpürür, hırçınlaşırdı. Nuri Bey söylendi: “Allah alsın... Ne yazık, ki felâket gelmişti... Nuri Bey, Ali Beyin evine pos- İla alâkadar değildi. Bir zaman | bin muzik (faaliyeti hakkında rekse onunla beraber teşkilâtı mahsusanım Kafkas (o cephesinde bulunmuş olan diğer zevat beş ! Şevket Efendi çok güzel bir mü- i sahabe yaptı. Perde açıldığı 2 man mektebin muazzam orkestra- sını gördük. mektebi marşını çaldı ve iki sesli | lardan sonra nefis yemekleri ve koro iştirak etti... Bundan sonra | içkileri mideye yuvarlamışlardı Arif Şahap Beyin idaresinde or.| (Yemek bittiği zamn artık gece kestra Serenade Toselli'yi ve Cha- | olmuştu. Avdette Trabzon eşra- conne'yi çaldı. fından Mustafa Ruhi bey Rıza ve Mektbin muzik faaliyetinde çok | kâtibi mes'ul beyleri evine davet muvaffak olan Mehmet Efendi ar- | etmişti. İki arkadaş orada kalmak kadaşı Yahya Efendi ile beraber | ve yatmak istememişlerse de ya- bize kemanla güzel bir Duo din-| pılan ısrar üzerine geceyi orada lettiler. Bundan sonra iki keman | geçirmişlerdi. Fakat yemek mü- İlk defa muallim ! altı aydanberi çektikleri sıkıntı dı. Bu triyoda flütçü Hamdi Efendi Hüte ve notaya hâkimiyeti dolayıs olduğu için, dostundan daha 79" | ka sermişti, Kışın çaylarda, balo- | siyle pek şayanı dikkatti, Bunu mü yıf görünüyordu. Beyaz saçlar'| larda geziyor, yazın köşkün ve | teakip iki küçükle pırıl pırıldı. Hani sinemalarda banker tipleri vardı, anlara bem zerdi. Macide Hanım kocasını ba” randı. On beş sene evvel bir © cukları olmuştu. Ali Bey erkek is” tiyordu. Kız olunca biraz canı 8” kıldı. Matmazel Emma kaşlarını Sat- 1 — S'il vous plait, monsisur, il ne faut pas Ja contraindre! — döş” Adanm aydmlık güneşi” i Marma- veriyordu. Nuri Bey dudakların! büzdü, Beşerin hasis endişeleri» neden bu güzel günün zevkini kaçır» adanın sefasını sürüyordu.. i Ali Bey, Bu senenin belli başlı ; bankerlerinden biriydi. Aklma, berim eznmı burada | bir flüt güzel bir valsla alkışlan- kemmel olduğu halde o geceyi ra» hat geçirmek omümkün olama- mıştır. Çünkü tam gece yarısmda Rus donanması gelip Trabzonu bombardıman etmişti. Rrzı ve kâ- beraber Ruhi i - z bed iski sesli i Ubi mes'ul beylerin, cepheden nk “ran w müthiş surette yorgun olarak av- Tekrar flütçü (Hamdi Efendi detlerine rağmen, böyle bir bom- eski bir dosta iyilik yapmak ta | ve arkadaşları marş Miltaire çaldı. | vardıman esnasında uykularına gelmiş Nuriyi yanma almıştı.Nuri | lar, muvaffak oldular. O Hidayet | devam edemiyeceklerini söylemi- için: Hususi kâtibim, diyordu. Fil- | Efendi tarafımdan İstanbulun ci- | ye hacet var mı?. vaki bu, şerefsiz bir iş değildi. Fa- kat felâket. (Devam: var) ———— Ekrem Behçet Bey ameliyat oldu var mahallelerindeki sabahı anla- tan enteresan bir kısım bitti. On beş dakika istirahatten sonra Rıza ve kâtibi mes'ul beyler er» monoloğla bir | tesi gününden itibaren * İstanbula avdet için fırsat kollamışlar ve ikinci büyük kısım başladı. Oreks- | rafından ilk defa gösteriliyordu. tra korla beraber gençlik marşını Perde Arif Şahap Beyin yazdığı Kulak, boğaz, burun mütahas- | çaldı ve buna Oriantıl ve Trova- | çok güzel bir uvertürle açıldı. Bu sısı değerli hekim Ekrem Behçet Bey bir zamandanberi böbrek has- paşa hastanesinde ordinaryus pro" fesör Nissen tarafından ameliyat edilmiş ve böbreklerindeki taş a- lanmıştır. Ameliyat, muvaffakıyetli muştur, Ekrem Behçet Beyin sıh- hi vaziyeti iyidir. Geçmiş olsun. Hamdi Beyin sıhhati ğımı yazdığımız hati günden güne iyileşm. ir, Liman Şirketil (&“Para, yı mektebin müdürü Ahmet Hamdi Beyin sih- | ve tabiiye tore ilâve edildi. minimini operetin ancık üç şahsı Mehmet (Efendinin Chanson| vardı. İhtiyar feylesof hacı Fazıl talığından yatıyordu, dün Cerrah-! Solveig, Kemanm şan'ları alkış-| Efendi, genç bir miras yedi Sad landı. Hakikaten çok cazip ve çok | Bey, ihtiyar bir uşak Ravneki. güzeldi. solo ve iki mandolin dinledik. Bundan sonra bir flüt| Şarkılar ve eser çok büyük bir İiyakatle temsil olundu. Operette Musiki muallimi Arif Şahap be- | Hacer Fazıl rolünü oynyan Hida- ol. | yin kemanma piyanonun iştirakile | yet ve Şad o Bey rolünü oynıyan Sabotier ve Chan Hindon çalındı | Kemal Efendiler son derece mu- çok elkışlandı. Son numara bir operetti. “Para, vaffak oldular, Ravnaki rolünü yapan Hulüsi ismindeki bu bir perdelik komedi | Efendi sözünün az olmasına rağ- Attan düşerek yaralandığını ve ! muzikal davetlileri zevk ve neşeye | men tipine mhsus tavır ve hare- Sağlık evinde tedavi <Itına alındı. | boğdu. muavini Hamdi Bey daha bir hafta kadar | de, besteleri yapmıştı. o Operet hastshanede kalacaktır. Konya muhitinde bir müessese t3- ketleri muvaffakıyetle gösterdi . Arif Şahap Bey, Konya muhi- muallimi Ferit Nuri | tinde musiki zevkini vermeğe ço- | tiyorlar, Bütün Bey yazmıştı. Arif (o Şahap Bey | İışması ve bu g'bi yenilikleri gös- termesi itikarivle çok savanı tak- dirdir. & Kendisini tebrik ederiz. v. e ği m dimi lunan (Şmit) ve (Mayer) gibi Alman ajanları Rıza ve kâtibi mes'ul beyler Trabzona avdet et meden birkaç hafta evvel Trab- zora İade edilmiş bulunuyorlardı. Kâtibi mes'ul bey onlara Trab- zorda tesadüf etmişti. Onlar da / ait oldukları makamdan müstak- | bel hattı hareketleri için emir. bekliyorlardı. Ve emri alır almaz, onlar da hareket edeceklerdi... Rıza Bey İstanbula döndükten sonra teşkilâtı mahsusanm İstan bul merkezinde çalışmış, fakat başka bir cepheye gitmemişti. Kâtibi mes'ul bey ise Türkiye has ricinde aldığı bir vazifenin başı: na geçmişti. N>il Bey teşkilâk mahsusanın Trabzon cephesi ku- mandanlığına devredilmesi üzeri- ns o da uzun müddet orada kak mıyarak Trabzondaki vazifesine | avdet eylemişti. Pek büyük ümitlerle başlan- I mış ve hazırlanmış olan Kafkas İ cephesindeki teşkilâtı mahsusa ic razı bu suretle kendiliğinden sönmüş, ilk haftalardaki istilâ ar- zuları yerine şimdi vatanı düş” man hücumuna karşı omüdafaz etmek kaygusu hâkim olmuştu. Doktor Bahaettin Şakir bey İs tanbula avdet etmeden evvel rü- fekasiyle toplanırak yeni Yazi- yeti konuşmuşlar ve yapılacak iş ler hakkında bir program çizmiş- lerdi. Bu programda mühim ve $ayanı dikkat olan atideki mad- deleri ihtiva ediyordu: “Asıl teşkilâtı mahsusa merke- | zi umumisinin faal ve omüsmir bir şekle ifrağrı lâzımdır. Prog- rem çizilmesi mahalli heyetlere bırakmak icap eder. Bilhoasa teş- kilât için lâzım olan vesait mahal- li beyetlere ait bulunmalıdır. ad Şark havalisine gönderilecek 6- lan efradın, şahısların ve heyetle- rin doğrudan o doğruya Şarktaki teşk'lâtı mahsusa merkezine ti bulundurulması icap eder... acan esi lince umumi harbe iştirakimiz üzerine memleektimize gelen Alman za- bitlerinin ve askerlerinin Oadedi günden güne artmaktadır. 3 Almanya bu işi Türkiye ile bir ittifak aktetmekten ziyade Şark- taki nüfuz ve kuvvetini arttırmak için yapıyor. Bu itibarla Almanlar i meselesi iki kısma ayrılıyor. Bun» lardan birincisi Şarkta Almanlar ve diğeri de Türk ordusunda Ak manlar olmak lâzım gelir. İmara meselesinin mahiyeti şudur: r . ta Ruslarm ilik di Di ketleri, tavırları bunun böyle ole duğunu teyit etmektedir. 1 Devami var)