—— 8. VAKIT Hik Vapur, Akdenizin ortasında, hafif hafif sallanarak yol alı- yordu. Biz, güvertenin bir köşe- sinde, yavaş sesle, baş başa ver- miş, konuşuyorduk. Kristofelis bara bir verdi. Almadım. Kendi sigarala- sigara rımdan bir tane içtim. Fincanlar- da kahveler dalgalanıyordu. İki de konyak Bu iki konyak müsahabemize is- tediğimiz şekli verecekti, Kristofolise, Sevilde rasgel- dim... İstanbula gitmeyi teklif ettim.. İş vardr. Kabul etti ama, güç kabul etti İstanbula gelmek- ten çekiniyordu. Kendisine, İs- panyanın, bizim gibi insanlar i- çin artık tehlikeli olduğunu an- lattım, ısmarladım... İki konyak, ihtiyatını, güneş | görmüş kar gibi eritiyordu. Bir- denbire sordu: — Sen Macar Milosu tanır mı- sin?.. Ne yaman serseridir! Akıl- lıdır da.. Beni o adam etti. Kristofolis bana bir (sigara esini düzeltti ve kulağıma iğildi: — Bir gün kahvede önün pa- buçlarını boyuyordum. Sordu: “ Boyzcılık yapmak gibi bir babayeğite yaraşır mı?, “— Ne haliedeyim başka?. — Evli misin?. *.- Değilim.. Milos bana randevu Saat yolkuvanı kadar z#manm- Arkadaşı hayli para biriktirip i- şi bırakmış. Beni tecrübe etti. Mühim işler gönmedik, biz bân- ka şubesiyle, bir iki ev soyduk. Söhra beni giydirdi. verdi: — Daima tanımadıklarınla uğ raşacaksın.. Meçhul yerlere gire- ceksin.. Çiviye takılan bir iplik parçası insanı ele verir, Çalışır- ken üstünde dar bir elbise, elin- de eldiven, ayağında $oson ola- cak, “Şapka istemez. Şapka düşer. Çıplak baş. İş başında böyle ge- rek., “Kendi kendini, olduğuna inandırmalısın. Bu bir az güçtür ama, böyle olmak lâ- zım. Polis gördün mü kaç. Kaç- mak itiraf etmektir. Gezmeye çıktığımız zaman: — Takip ediliyoruz! derdi. Telâş alâijmi gösterecek olur- sam fena halde kızardı. “Sen, takip edildiğini bilme- lisin ama onlar senin bunu bil- diğini bilmemelidirler. “Ama felâket gene de gelir. “Bir gece yarısından sonra İs- tanbulda bir antikacının dükkâ- nma girdik. Herife klorformu dayadık. Adam gık demedi. Kıymetli şeylerin durduğu yeri | biliyorduk. Milos, tam kilide elini sürdü, ki bir alev fışkırdı. Şaşaladık. Asır kadar uzun dakikalar geçti. Nihayet tekrar işe başladık. Fa- | kat ellerimiz titriyordu.. Gece- nin kararlığını #ydmlatan o a - lev, pe tabii değildi.. Milos dü- | Bocefhiydi. Zerimize döndük. Odamıza iri Milos İ tomatik bir fotoğraf | Geri dönmek, ! tanbuldan cizlâmı çektik. Milos 17 ŞUBAT 1934 - iv © m Her Şey Tuzak Yazan: İzzetoğlu — Yakayı ele vereceğiz, dedi. Antikacı kurnazmış.. Kasaya o- koymuş... fotoğrafı almak lâzım. Milos geri döndüğü zaman hiddetten kudurmuştu. Antikca- cmın oğlu uyanmış.. Polise ha- ber vermişler.. Sen o aksiliğe de bak, antikacınm kalbi varmış. Klorformdan ölmüş.. İş çatallaşıyordu. Hemen İs- Londraya gitti. Ben İspanyada çalışmıya başladım.. Güldüm: — Belki oda İstanbula gel miştir. Buluşuruz. Vapur Çanakkaleye girdi. senin | ©. ledi İsmin resmiydi. | simlerimiz!.. verdi. | da gittim. Milos arkadaşsızmış... | 7u Korkuya bakt.. Yalnız çalışmıya da alışmamış, | | Nasihat | İ miştir. İ temsil! etmektedir ve başvekile ! “Suab,, larla Hırvat eyaletleri- kabahatsiz | ..Sarayburnunu döndük. Rıhtrma yanaşırken, Kristofo- lis, pasaport muayenesinde ta- rınmamak için gözüne siyah göz- lük taktı, boynuna bir atkı sar- dı. İngilizce konuştu ve indi. İner inmez, iki sivil memur | yakasına yapıştılar.. Ben de yanlarına geldim. İ Kristofolis anladı: — Partiyi kaybettim.. Avucumu açtım ve onua kü- çük bir şey gösterdim.. İki kişi- Kristofolis haykırdı: l — Antikacınnı fotoğrafı. Re Baktı ve kaderine razı oldu: — Gözlerimizi dört açmışız.. Sonra dargın dargın yüzüme baktı: — Milos doğru söylemiş, bu dünyada her şey tuzak!. Alman başvekili Berlin, 16 A. A.) — Volf a- jansından: Başvekil M. Hitler, Tamışvar başpapası Paşa ile Romanya meclisindeki Alman grupu ikin- ci reisi M. Krueteri kabul et- Başpapas, Avrupa Şarkı cenu- bi Avrupa katolik Almanlarını nin selâmlarını bildirmiştir. iğ Maaşları indiriliyor Şikago, 16 (A.A.) — Amerika demiryolları başlıca şebekeleri mü dürler komitesi 1—7 tarihinden iti- baren sendikalara mensup bütün İdemiryolları müstahdemininin üc-| retlerinden yüzde on beş kesilece- | ğini bildirmiştir. | Bu tenzilât, 30—6 tarihine ka- dar devam edecekolün yüzde on! tenzilâtın yerine yaptlacaktır. İ ——— Havanada karışıklık Havana, 16 (A.A.) — Takajo şeker fabrikasında vukua gelen ka- rışıklıklarda bir çok kimseler ya- rışıklıklarda bir çok kimseler ya-| ralanmıştır. ——e— İrlanda ajansı Dublin, 16 (A.A) — M. De Va-| lera, serbest İrlanda hükümeti dar | hilinde bir istihbarat ajansı hak - m çiçe bi n yin İ ZEHİRLİ TAKVİM | Pazar 18 ŞUBAT 3 Zilhicce Ta ii el 6 ı2.iA 1841 ra 10,14 Cumartesi 17 ŞUBAT 2 Zilhicce Gün doğu» Gün ıauş Sabah namaz: Öğle namaz Istndi Barsazı Akşam namaz Yatsı samazi Imsak Yılıs geçen günler Yılıokalan » İ RADYO Bugün İSTANBUL — 18 Plâk neşriyatı 18 Fransızca ders müptedilere mahsus, 19 ajans haberleri muhtelif neşriyat, 19,30 tanburi Refik Bey grubu (Bahire, Bek kis hanımlar ve Fikret, Fefik Beyler iştirakiyle). 21 © ajans, borsa muhtelif neşriyat. ANKARA — 1230 Gramofon, 18 or- kestra Smetana ouverture Die Varkauf- te Braut Goumod Fantaisie Faust No. 1 Charbrier Valse Espana, 18,45 alaturka saz, 19,25 dans musikisi, 20 mjans ba VARŞOVA 1415 m. — 17,85 Hafif musiki, 19 Reportaj, 19,20 plâk, 19,40 tagannili konser, 21,02 Estonya musiki- si, 22,20 Chopinin eserlerinden parçam lar, 23 Plâk ile salon O mus 23,30 dans musikisi, 24,05 dans (o musikisinin devami. BUDAPEŞTE 550 m. — 17,10 Marş- lar, 18 izci şarkıları, 19,30 opera plâk- ları, 21 Macar halk şarkıları Sigan musi- kisi, 23 caz musikisi, 23,30 oda musikisi, 23 caz musikisi, 23,45 Budapeşte musi- ki heyeti tarafından konser. VİYANA 507 m. — 18,20 Viyana senfonik heyeti, 21,05 Peteris Braut- ahrt isimli 4 perdelik temsil, 21,05 pro- paganda, 223,25 radyo orkestrası tara.) fından akşam konseri. BÜKREŞ 354 ve 1875 — 13 Plâk, 18 dans musikisi, Georg Korolagos takı- mu, 19,15 cazın devamı, 20 Üniversite radyosu, 20,20 plâk, 21 Rus heyeti tarar fmdan neşriyat, 21,45 Melle Vrioni tax rafından şarkılar, 22,15 dans musikisi plök ile, 22,45 haberler. BRESLAU 316 m, — 17 Neşeli par- çalar, müsahabe, 18,50 Lauta refaka tiyle şarkıları, müsahabe, 20 yeni Alman eserlerinden parçalar, 21 O günün kısa haberleri, 22 hafif musiki o filharmonik takım tarafından, haberler, 24 gece mu- sikisi, ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Akşam Saat (O Tİ KUCAK e Yazan: LoicLe Çev. a6 €. ter cüme eden: Sait Ali. UMUMA ” şubat perşembe günü ak. şamı İstanbul Efendisi operetine Temsiiler ! başlanacaktır. kl VAKİT Gündelik, Siyasi Gazete istanimi ankara ciddesi, (VAKTE) yurdu TELEFON NUMARALARI. Yazı işleri telefonu: 24979 Tdnre talafunu © © Yasıy Telgraf adeeni: Istanbul — (VAKET) Posa kutum Na «e ABONK BEDELLERİ: Türkiye 1400 Kr, Li 40 150 Ecnebi 1100 Er. e 300 300 Senelik 6 aylık 3 aylık 1 eyl İLAN ÜCRETLERİ: Ticari Mânlsrin ilân sayıfalarımda man. mi 30 kuruştan başlar. İlk sayıfada 250 kuruşu kadar çikar, Büyük, fazla, devamlı dn verenlere mit ayrı tensilit vardır. Resimli iânların bir satırı 10 kuruştur. KÜÇÜK ILANLAR; Bir defaat 30, iki dem 50, dç defası 65, dört delası Tü ve on defam 100 kuruştur. Üç aylık ilin verenlerin bir dafam mecca- nendir. Dört satırı çeçen ilânlarm fazia satırları beğ kurugtan henap edilir | Şehirden Parçalar | ! Tramvaycılar aralarında | Wer #ümrenin, her taklımn kendine göre bir konuşma çeşidi, kendine göre-bir takım tabirleri, estrlahları olduğu gibi. tramvay- cılarım da kendilerine göre bir Konüşmn targ- ları ve gene kendi aralarinda İüllandıkları bir takım tabirleri, ıstıllahları ver. Bakınız, ben şimdi bürada size biri vatman, biri bi ketçi olmak üzere iki tramvacıyı konuytura- yım dn dinleyin: Biletçi — . Hani valla yok mu, benim o geçen seferki dört günlük süspanto (1) tamami- le haksızdı! İnanırmısın anam babam, söZ de bir açıktan (2) piyastos oldu- ğum o gün, arkamdaki tamponla- ra (3) kadar kompleyi öyle yemiş- tim ki (4) alimallah yolcu arasın- da benim esamim bile okunmuyor- du. Gene öyle iken, ben ne yapıp yapıp araba istasyon ettikçe yere atlıyarak önden arkaya, arkadan öne mekik dokuyordum! Ne ise u- zatmıyalım, bir ayağı ön sahanlık- ta, bir ayağı basamakta anafor- dan yol kesmek istiyen biri başla- rada ineceğim, burada o atlıyaca- ğım, biraz ileride kıracağım! Nihayet baktım ki olacak gibi de- İ ğil, asıldım zile, stop ettirdim ara- ' bayı, avali aşağı dehledim! Fakat ben, onu önden dehle- dim ya, o da tutar, ben görmeden hemen arka başamağa atlâr. Tam bü aralık kontrol da içeriye dam- lar. Arkada biletleri (o yoklarken beriki de çıkarıp, parayı waztır: — Bana bir Sultanahmet! der. İ Vatman — Vay herif vay! | — Vay ki vay! Derken bilâder, kontrol karşıma dikildi, suratı as- tı; — Arkadan bir açık var! Bir de dönüm bakayım ki, açık dedi- ği benim önden dehlediğim herif değil mi? — Desen e, böylelikle senden intikam aldı! — İyi amma anam babam, gel | de sen bunu kontrola anlat! — Süspantıyi o kabullenmeden | dalgayı şeflere anlatmadın mı? — Anltsmaz olurmuyum be kardeşim! Hepsini söyledim. O İ gün, tâ arkamdaki tamponlara ka- İdar yemiş olduğum » kompleyi, sonra herifin numaralarını, hepsi- ni, hepsini diskur (5) seçtim am- ma, kaç para eder. İş bir kere raporla kefalete raptolmuş! — Ne ise, geçmiş olsun, gün süspanto bir şey değil! — Bir şey değil amma, hemşe- rim, korkuyorum ki, şimdi bizim gelecek prim de bu yüzden du- man olmasın! (6) — Yok canım, o kadarla kalır ârtık! Bilmezmisin bir defa ben de üç günlük süspantoya uğramış” tım, fakat — Hangisi, şa Bankalar köşesin deki tamponman (7) dalgası mı? — Yok canım, onda ben haklı çıkmıştım.. Bu dediğim Dıray: man (8) meselesi idi. — Ha, ha! Hatırladım. Hani şu geçen Ramazan Etyemezde olmuş- tu, — Hah, tâ kendisi! malüm ya, ! Kadir on wdi hava hem karlı dört masın mı numaraya: Dur yahu, şu | nasıl konuşurlar? | . " .. . * . Dört günlük Suspanto—Kompleyi öyle yemiştim ki— Bir açıktan piyastos — Tamponuman da'gası — Repo tramvay! Viraj mı dedin gırla! Bütün o hat arabaları daha akşamdan gık diyinciye kadar kompleyi yemiş- İler. İstasyonlar (oıskarta yolcüile Zaten yedi, sekiz dakikada re- pomuz var. Böyle iken hem mot- riste, hem remorkta revizyon (9) revizyon üştüne! Sade bilet işi değil ha, vatman o kontrolları da caba! İşin aksiliğine bak ki ben de o gece repo tramvay (10) ça- lışıyorum. — Bu ekistra komplede serbest toplayamazsım ki, arabayı? — Ne söylüyorsun be kardeşim? Kolumu bile kımıldatamıyorum.. Derken efendim, bizden önce Ye» dikuleden kalkan araba yolun üze- rinde stop etmemiş mi? Retarı i öldürmek için zoraki geliyordum. İ Önümde arabayı görünce.... | — Toplayıp el frenini havuz ya- ipaydın! (11) — Kabil mi be? Hemen bir volt daha yaptım, tamponomana mey- dan vermeden iki diş ileride stop- layım derken bir de ne göreyim, Dırayman olmasın mı? Bereket versin bizim kontrol raporu insaf- ca çiziktirmiş de üç günlük süs- İpanto ile işi atlatmıştık!. — Hani bilirsin, ben biletçiliğe başlâmadari önce vatmandım ya?" Bir gün Bebekten ilk servisi almış sabah karanlığında — geliyordum. Niyetim beş on dakikada avan- sı (12) yapmaktı. Fakat bakt7o- rum birader, bizim araba leş mi leş! Beşe çekiyorum, o gitmiyor, dokuza alıyorum, beş gibi gidiyor, uzatmıyalım, ha babam ha, Kuru- İ çeşmeyi bulduk.. Bulduk O amma, İ tam istasyon yaparken bir kontak... Artık işin yoksa bekle babam bek- le! Ulan dedim, biz beş, on daki- ka avans beklerken üstelik yarım saat rotar (13) ha!. Hani Fatihte- ki plânton sakallı Kadri baba yak mu, oda o gün Bebekten geliyor- muş; sokuldüm, beybaba dedim, dua et te cereyan çabuk gelsin!, Tuhaf değil mi, beybabı yalandan ellerini açtı ve bir defa “estepeta 1, derdemez cereyan da gel puf di. — Çek şimdi dokuza! — Çektik amma, daha yüz met- re gitmeden al sana bir klejman! (14). — Ey sonr-s1?, —Sonrası Eminönünde bir saat rotar... Öğleden sonra da Çapadan bir sefer repo tramvay!.. Tramvaycılıra bir (Türkçe ta- bir ve ıstıllıh) kursu açsak nasıl İolur?. Osman Cemal (1) Xolsuz edilmek. (2) Biletaiz miyteri kaçırmak. (8) Arabaların arkasmdaki Klm demirine. (4) Arsba bmeahmç don idi. (5) İfade verdim, (6) Güme gitmesin. (7) ui tramvayın birbirine: çarpıması. (8) aruba- sn yoldan çıkması. (0) Kontrsl, teftiş, (10) Aslı “repo tramvay, dır ki istirahatte Tken İ çalışmak demektir. — (11) Hareket Kolunun Hide kavis yaparak birden durması, (12) Vak- | , Günden önce son istasyona varmak. (13) Son