— 4—VAKIT Mya Par aranı ae sayımda) Milyoulara baliğ olan (Bayon-| yegân nasıl yaşadıklarını tetkik | ne) rezslet'nin çoktan beri hazır- larmış olan bir buhranı uyandır- dığına şüphe yektur. Son Fransız ndan beri (Fransa altı kabir e buhranı geçirmiş oluyor, Ba kabinelerin hepsi Fransız bütwsini müvazcneleştirmek iste- diklerinden dolayı sukut ettiler, Halbuki ortada mühim bir mali meszle yoktur. Bir kaç maliveci, bir araya gelip, bir iki gün uğr- salar, bütçe m ed'verirler. erini tatbik a az-İtmek, kabineler edebi'mek, bazı bazı tarafta da ıltmak için bir ekseriyet te- den p*rlâmentoyu nikayet uuruma kadar ki arını atan mü urların msaşına el u- en ber bir kabine bir lâtrma milli fikir- ! t kalkışan bir ma» arif nazırı tok-t yemişten daha n bir vaziyete düştü. Parlâ- | n her bir ka- “devletin otoritesi,, 1. Her birisi de o otoriteyi z dahı zayiflatarak çekilip i 8 Emsaline tesadüf edilemiyecek p olan bugünkü Fran- ti münferit şahsiyet- ballerinlen emin olma- ileri . gelmektedir. doğalıdanberi in buhranı Fransızların “müemmen İstikbal- leri,, de gürültüye gitmiştir, Kom- ı devltlerim (o teşkil ettiği harici , bu iktisadi buhran karşı- $'a bir gölge gibi kalır, #tansızlır bu ittiratsızlığa ya tasarruf, ya teslihat ve yahut ah- | diyorlardı. Fak-t ah- düstürlar, iktısadi ölçü kıy- i birer hiç derecesine iner- se, fikirleri ve niyetleri anlaşıla- mıyan komşulara (karşı yapılan teslihatm, o dehşet ve azametine rağmen kıymeti günden güne aza- | hırsa, ozaman korku ve şüphe taşkınlıklara sebebiyet vermeğe başar. İşte (Staviski) nin hayatıma ha- time çeken kurşun bu taşkmirkları birlenbire meydanı çıkarıverdi . | Fakat o taşkım'ıklar daha evvelin- | den olgunbir hale gelmişti. Fransıda belki bir ihtilâl çıkmı- yacaktır. Fakat her halde mü- him bir inkılâp olacaktı. O Buin- kılâp bir dolar imıcının milyonlar dolandırdığından ve bu dolandı- reskğını de yüksek mevkiler işgal eden rical ile temıs etmek saye- simle yaptığından dolayı değil, Üwsütün başka sebeplerden dola- Sigorta şirketlerinin sahte bo- nelarla aldatılması, sahtekârların büyük ricsl ile aynı masada otu- rarak yeyip içmeleri, ait olan ma- kamlarm. kontrol vazifesini yap- maması ve adliyenin tekâsül ese- Ti göstermesi ve (göz yumması, #ahtekârlarm z-bıta adamlarm - dan olması bir inkı'ân vücude ge tirmek için kâfi değildir. Burada 9 ŞUAT 1934 Fransadaki Hadise- lerin iç yüzü İ gp Yirmi yaş birden büyüyen bir Alman | Fransızların şahsi olarak yeğân | etmek lâzım gelir. Giülar pileli bir | İ Kabi | Pavl isminde bir Alman İstan. , uzodıya düşünerek | teşimarak bul ikinci ceza mahkemesinde, meb'usunu intihap eder. Şahsi o- ikamet tezkeresindeki doğuş tari- lan küçük, büyük menfaatlerinin | hini değiştirdiği iddiasiyle muha- MAHKEMELERDE a n KN AA AE A GLA A LO TK Bu, nasıl oluyor da | cebiniz de bulunuyor? | Bir zabıt kâğıdını çantasında getren bir avukata mahkeme reisi böyle sordu sözüyle | İ tari yapan makam bir dolandırıcı- gözetilmes'ni düşünerek meclise | keme olunmuştur. gönlderceğ! adamı ona göre seçer. | en yükesk maksm Fran sız cersaati değil, kendisi ve İ k benlik muhiti- | s edecek nda felerin vletten başka devlet, onun n l mütareke hr Fakat ( ie iki | bir- riyle kabili te- | ğı ve bir rezalette esas | | mesele bu olduğu beyhude söyle- ip durmadı. Hakikat holde işin ruhu buradadır. Fransada bir iş adamı işlerini! aynı zamanda meb'us olan bir â-, vuk-ta tevdi etmeği tercih eder . İşinin bir an evvel halledilmesine adliye ile beraber siyasetin de bi- | raz yardım etmesini daha pratik bulur. Fransada ((Demarche) denilen fena itiyat, Fr-nsz demok- rasis'ne en ziyade #mazarrat ve- ren şeydir. Her bir Fransız şah- | sl münasebetlerinden bir istifade ve hatır için yapılacak bir teşeb- büs bekler. Bu hatır sayesinde kanun zinci- rinin biraz çözülebileceğini ümit eder. Bu hal hududu olmıyan müteksbil bir yardım şeklinde kendisini gösterir. Fakat bu ha- İsk işine korıştırılacak olursa o za- man külâhlar değiştirilir. Bu vaziyet karşımda devletle münferit şahıslar arasmdaki mü - nasebeti düzeltebilecek kimseler tabi ayni zamanda meb'us olsn avukatlardır. Çünkü yalnız onlar- dır ki devletle münferit eşhası şa- hıslarmda birleştirirler. Fransız | dünyad-ki O memleketler icin en| güzel memlekette yaşadığına ka- naat ettikçe bu vaziyetin böylece | devam etmesinde bir mahzur yok- tur. Fakat nikbinliğe delâlet e- den böyle bir vaziyet aynı zaman- | dı birçok suiistimallere de kapı açarlar, (Staviski) nin milyonlar dolandırabilmesi bu demokratik hayat tarzından bütün mânasiyle istifade etmesi sayesinde mümkün olabilmiştir. O dolundımcılığa mâni olmzk için ayni Ozamanda| milyonlarca Fransızın dı hukır İ kuna tecavüz etmek demek olur-| İ du. Bir (Staviski) nin (OFransada| İ yaşıyamamasını (oOtemin etmek | münferit Fransızların şimdiye ka- i dar yışadıkları rahat ve kaygusuz | İ hayatr tehdit © eylemek demekti. Çünkü suiistimal münferit şahıs- ların devlet otor'tesine daha faz- la bir surette tâbi (o tutu'masiyle menedilebilir, Şü halde bugün Paris sokakların- | da çarpışan Fransız millet “dev- | İet otoritesi!,, diye (O bağrırken, farkında olmıyarak kendisinden de fedakârlık istemiş oluyor! Ha» ii Gİ lim lubani 25 iz edildim e 4 Davaya göre, doğduğu tarih, pasaportunda 1878 senesi olarak kayitli bulunan Her Pavlün ikamet tezkeresine de bu senede doğdu- ğu yazılmış. Fakat, kendisi sonra- dan 1878 deki 7 rakammı 5 yapa- rak doğduğu seneyi 1858 şekline getirmiş.Bu suretle yirmi yaş bü- yümüş! Dava edilen Almın, mahkeme | salonunda haze bulunan Frav| Marinin tercümanlığı ile şu ceva- | st tezkeremdeki tarihte k yapıldığı © doğrudur. Ben de bunu görünce, şaşırdım. Derhel alâkadar makama müra- caatla, vaz'yeti bildirdim, tarihin düzeltilmesini isterim, Zaten, aly- İ himde tak'bat, benim müracaatim | üzerins başladı. & Meşru olmıyın İ bir maksadım olsa, böyle bir deği- şiklik yapmış olsam, hiç kendim müracaat eder miyim? — Peki, bu değiş'kliği kim yap- mış olabilir?. Ve yapan, ne mak- satlaı yapar?. — Efendim, ben oğlumdan şüphe ediyorum. Aramız açıktır. O itibarla belki o yapmıştır! — Oğlunuz kaç yaşında?, —301 — Aranız niçin açık?. — İstediğim gibi calışmaz da... Meşru olmıyan bir m-ksatla de- | ğişiklik yapıldığı o anlaşılamadı-| ğmdan bu vaziyeti alâkadar ma - kama bildirdiği de düşünülerek, Her Pavlin ittif-kla beraeti karar- laştırıldı. 15 Yıl Evelki VAKIT 5 ŞUBAT 1919 — Şarktaki itlaf kıreveieri baş kuman- anı cemersl Franşo Desperef dün sabah saat oh raddelerinde Demire K0st0 zirh kru- vasörü ie limanımez» vasıl oimmştar, — Pari 8 — 11 görevi Barbi cuma günü saat ikide hariciye mealde içtim etmiştir. çtimmnda iinde Veyımm, omeri Robilam, Weis, Veygant hazır bulumucştarğır. Şörey harp evveli Almanya ile 17 gubattn teedit saMeeeke olan mütarekeye ilya eğilecek Pers, mevadar müteharrikenin, Alman #efaini Gicariyesinin dei teslimi, saniye Alsın. ya, Türkire ve Bulcarisisndn seni edilen | eraride #aAe eçletlerinin 50 miktar asker balanduracukları hakkmda müzakeratta bu. Termmaterr, e İN eek tır işleri ortadan kalkım derken Bahçıvan Ragıp ağanm evinde arama yapılmış, kaçak tütün ve tütün kıymağa mahsus havan v, 4, ele geçmiş. Bu iddia ile açılan da. va, İstanbul ikinci ceza mahkeme. sinde görüldü. Ragıp ağa, “ben, o eve yeni ta- şındım, Âlt katta böyle şeyler var- mış, Benim haberim yoktu. Daha yerleşip te etrafı gözden geçirme- miştim.,, dedi. sını kararlaştırdı. Bu sırada, davacı O mevkiinde bulunan inhisar idaresinin vekille- rinden Hüsnü Nuri bey, mahkeme. ye çantasındaki dosyadan çıkardı. ğı bir zabıt kâğıdmı verdi: — Tahkikat esnasmda alman i- fade, burada yazılıdır. Mahkeme deki dava dosvasma konulmak ü- zere takim edivorum. Polis memurluğunda bulundu- ğu sırada fazla miktarda içki içe rek tabii olmıyan bir hale geldiği, âmirine ve arkadaşlarına yakışık almıyacak sözler söylediği, Yani efendi isminde birisini karakolda dövdüğü iddiasile İstanbul ikinci ceza mahkemesine verilen Şerafet tin efendinin muhakemesine, baş- lanmıştır. Davacı mevkiinde bulunan Ya- ni efendin, Şerafettin o efendinin kendisini dövmediğini, arkadaşı Pano efendiye vurduğunu söyle- miş, arkadaşının sokakta şarkı söy lemesine karışan Şerafettin efen- dinin içki içmiş bir halde bulum- duğunu, hattâ tabanca çektiğini i- lâve etmiştir. Şerıfettin efen di, bunların doğ- ru olmadığını, mütareke devrinde işitilen rumca bir şarkı söylendiği için, kendisinin “bu şarkıyı söyle meyin!,, dediğini, tabanca çekme- diğini, Pano efendiyi dövmediğini yalnız elile ittiğini ileri O sürerek, kendisini de itham ettiğini anla-| yamıyor. Halbuki ancık O bunu | takdir ettikleri zamandır ki Fran- sızlarım istedikleri otorite yerine | yerleşmiş olacaktır. Yoksa yal- nız nazır değiştirmek Okâfi gek| mez, münferit sahıslar da fikirle rin: değiştirmelidirler, Frınsızlarda bu fikir, bu inkr | lâp hasıl olmuş mudur?, Devlet otoritesini her şeyin fevkinde rör- mek ve onun sertliği önünde bo- vun iğmek zamanın geldiğini tak- dir etmis midir?. İ Buna kat'i bir kabil değildir. cevap vermek i i Bugün (o halk, | | hükümet ve parlâmento arasında- ki irtibat ve münasebat #-memiy- gözülmüş bir hale gelmiştir. Halk kendi kuvvetine istinaden bir kuv- vet yaratmağa çailşiyor. Çözülen o eski mürasebeti yerine getirmek kabil midir, yoksa veni bi mima- sebet mi tesis elilerektir?. Pa- risteki gürültülerin Fransanm iç sözlerine şöyle devam etmiştir; — Amirlerime ve arkadaşları" ma yakışık almıyacak sözler söy“ lediğim tamamiyle asılsızdır. Esa- sen komiser Asım bey, benim &- mirim değil, sadece mâfevkimdi? — Böyle şeyler yapmadığınız halde, nasıl oluyor da tahkikatla yaptığınız neticesine varılıyor? — Çünkü, komiser Asım beyle aramız açıktır. o Yeniköy nahiye müdürü Alâettin bey de bunu bi- lir. — Peki, söylenen şarkının ma- nası neydi? — B'lmemi. — O halde Türklük aleyhinde bir sarkı olduğunu nereden anladı- nız? — Mütareke devresinde işittiği. miz icin... Vazifem, bunun söylen- taraflarında hasıl ettiği aksi sada bu sualin cevabımı vereecktir. A.C Mahkeme, şahitlerin çağrılma- | Mahkeme heyetine riyaset eden Haydar Naki bey sordu: — Bu, nasıl oluyor da sizin ce- binizde bulunuyor? — Cebimde değil, çantamda, dava dosyası arasmda... z — Netice itibariyle, sizin eliniz- ee; , o Evet, polis merkezinden in- hisar idaresine gönderilmiş. İdare de, mahkemeye verilmek © üzere, bana verdi. Ben de takdim ettim. — Bu sekil, usule muvafık mı- dır? Polisce müddetumumiliğe gönderilecek, oradan mahkemeye gelecekti. oluyor. — Hiç dotru değil. Verilen zabrt kâğrdı, mahiremes deki dava Hosvasma konuldu. Mu- hakeme, şahitler dinlenilmek üze“ re, İenldr, Dayak iddiasile... Mahkemeye verilen memur mafevkile arasının açık oldu ğunu söyledi ini tmekti, lari İ yorsuluz? — Hayır, inkâr etmiyorum, ha“ kikati söylüyorum! Muhakeme kararnamesi okundu | ve dövüldüğü mevzuu (o bahsolan ! Pano efendiyle şahitlerin çağımıl- İ masına karar verildi. iki sepetçi arasında Küçükpazarda sepetçilik eden Nuri ve Hakkı efendiler arasmda- ki bir davaya, İstanbul ikinci ceza mahkemesinde bakılmıştır. Nuri efendi, davacıdır. Hakkı efendinin, kendisi hakkında yakı- şik almıyacak şeyler söylediğini anlattı. — Yüzüne karşı mı? — Hayır, Mustafa ve Mehmet isimlerinde iki arkadaşıma söyle- miş. Hakkı efendi, inkâr etti, Mahi- keme, bu iki şahidin çağrılmasma karar verdi. ayan Ateşçi Aptülkadir ef.nin muhakemesi “Şirketihayriye,, ateşçilerinden Abdülkadir efendi, “Aslan, mar- kalı cigara kâğıtları ve asker ciga- rası bulundurduğu iddiasile İstan bul ikinci ceza mahkemesinde mu- hakeme edilmiştir. Abdülkadir efendi, bunların | kendisine ait olmadığımı söylemiş, İ muhakeme, şahit çağrılmasma bi- İ rakılmıştır. ' ml Sulh mahkemelerine ait kasalar da yarın açılacak Adliye sarayı enkazı arasmda kalın ve sulh mahkemelerine ait bulunan kasalar, yarm heyet ö- nünde açılacaktır. Sakat duvarların yıktırılmasına ve -raştırma yapılmasına da önü“ müzdeki hafta sonunda başlanıl” ması muhtemeldir. — Bu şekilde gönderildiği de,