< k ri 3 < — — VAKIT 9 Lnci kânun 1933 (Hikâye e Beraber ... On senelik karı kocaydılar; rılmağa kalktılar. Bu bahsi, arala- rında, soğuk kanlılıkla konuşuyor lardı: — .. Sen, bütün kabahatleri ba | na yüklersin, ben her şeye razı o - lurum, çabucak ayrılırız. — Çok acele ediyorsun.. Yoksa tekrar evlenmeğe mi niyet ettin? Nerimanın bu işte rolü yok mu? — Senin de gözünden bir şey kaçmıyor... Babası zengin, beni iş lerine ortak edecek... — Masal okuma, küçük hanım hoşuna gitmiyor mu sanki?.. — Filvaki güzel kız, ama... — Itiraf etmek istemiyorsun... Kadının dudaklarındaki ince te bessümden, kalbin'- birazcık acı- dığı belliydi; sma bu, çek hafif bir acıydı, Etrafına bakındı, almak istediği eşyaları gösterdi, saydı, sonra de - diki: — Geri kalanları ne istersen yap. — Kabul, — Çocuğumuza gelince onu ba- na bırak. O daha pek küçük. İste- diğin zaman, istediğin kadar gö - rürsün. Tam bu esnadı: bir hıçkırık du- yuldu. — Sen burda mıydın Leylâ? Çocuklarının ağlaması, onları şa şırttı... Nihayet ana ve babaydı - lar, — Keylâçığım, neden ağlıyor - sun yavrum? — Biz senin gene annen ve ba- banız, — İkimizi de göreceksin. Çocuk hıçkırdı: — Olmaz, ikinizi beraber gör - mek isterim. — Yavrucuğum, büyüdüğün za- man anlarsın... Babası sordu: — Söyle bakayım, beni bir da- ha göremiyeceğinden mi korku - yorsun? Annesi devam etti: — Yoksa benden ayrılacaksın diye mi korkuyorsun? — Olmaz, olmaz... — Ne olmaz? — İkinizi beraber görmek isti - yorum. Belki de, babasile anasının ya - | nında oynadığı mes'ut günleri ha- tırleyordu.,. Akşamları sofra başın da oturup anaşile babasının tatlı tatlı konuşup gülüştükleri gözleri- nin önüne geliyordu... — Haydi sus, ağlama artık.. Bir yere gidecek değiliz... Bunu annesi, lâf olsun diye, ço cuğu susturmak için söylüyordu. Fakat çocuk susmuyordu. — Ne sinirli çocukmuş bu 1.. Çocukta müthiş bir hastalık baş lamiştı. Bu hastalığın tesirile za - ten gergin olan âsabı, duyduğu sözlerle biraz daha gerilmişti... Doktor tifoyu teşhis etti. Arka - dan beyin humması geldi. Bir sabah, annesile babasile, es kiden olduğu gibi, yan yana baş u cunda dururlarken, ikisinin de eli- ni eline aldı: — İkinizi beraber... Dedi. Acaba, arlık öleceği için, ken - dilerinden böyle bir fedakârlık is- temediğini mi ima ediyordu? Yok Nakleden : Selâmi İzzet !sa, sakın biribirinizden ayrılmayı nız mı? diyordu. Annesi böyle tevil etti ve o bu kanaâti beslerken, Leylâ öldü. Bir gece dedi ki: — Ölen “kızımızın o hatırasına hürmet edip, anlaşalım mı? Ayrılmaktan vaz geçelim mi? — Ben de sana bunu teklif ede cektim. Esasen aralarında mühim bir an laşmamazlık yoktu ki... İki sene sonra gene beraber ya şıyorlardı. Üçüncü sene bir kızları doğdu. Behice iki yaşına bastığı zaman, bir gün kocası: — Neriman hatırladın mı? De- di.... Evleniyormuş.. — Müteesif misin? -— Hayır. — Artık ayrılmak aklından geç miyor ya? — Ya senin? Yanlarmda oynıyan Behiceyi gösterdi: — Böyle bir şeyi nasıl düşünü- rüm?... Bu düşünce, geçen seferki gibi uğursuzluk getirir diye korka rım. — Emin ol ki... — Leylânın hastalığında bizim dahlimiz yok... Evet, tifoyu biz a- şılamadık, ama beyin humması - nı?... Neyse, o acı günleri yâd et « miyelim... Her ne-olursa olsun, ay ni şeyi tekrar etmem, âyrılmağa niyet edersek, kat'iyyen * razı ol « İmam. " Karısının gözlerinin içine baka- rak: — Kabul! dedi. Sonra kızını anasının kollarına verdi, ikisini sarıp bağrına bastır dı. “ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsilleri kşam inn en gym |O gece İl | Yazan: La Jos ve, Zilahy Tl Türkçeye çeviren: M, Feridun 4 perde 1 tablo UMUMA Lüks Hayat operetinin bilet- leri şimdiden kişede satılmak- i tadır. VAKIT Gündelik, Siyasi Gszete lstantul Akarı Caddesi, VAKTE yurdu Telefon Numaraları; Yazı işteri telefonu: 24379 Idare telefonu : 24x16 Telgraf adres; lstâbnul — VAKM Posta kutusu No. 48 Sapeli” 6 ayki * aylık 1 ayin Gesmi MAnların bir satırı 10 karuştur. mma Küçük ilânlar; Bir defhsı 30 iki derasi 90 Wç detam 0 dört hefası 75 we ov delas 100 kuruştur. Üç aylık Un verenlerin bir defası teeon. mendir. Dört satırı geçen ilAnların €nsie satırları beş kuruştan hesap edilir. TAKVİM Cumartesi Pazar 9 Kâ.evel (o 10 Küevel 21 Şaban 22 Şaban Gün doğuşu 70 - Gün barışı 10,4 ' Sabah piman 0 69 üsv Oğle marsazı 1204 m İkledi zamazı © J4YE taşi Akşam namazı 164 641 Yatsı carazı O İİ9 1819 İmsak S6 sn“ Yalin geçen günleri $44 345 Yılın kalan , ,5 ii TTRADYO Bugün ISTANBUL; , 17,40 — 18 gramofon. 14 — 16,50 yeni başlıyanlara mahsus Fransızca ders. 18,80 — 10,00 Mahmur Handan Hanım, 10,30 — Şi Refik Bey ve arkadaşları, 24 — 21,30 gra - mofon, 21,80 dan itibaren ajans, borsa, saat, ANKARA: — 1280 ,— 13,30 gramofon. 18 — 1,45 or - kestra, Frants Şubertin Senfonisi, 18,435 — 10,30 alaturka süz, 10,30 — 9 dana havaları. 20 ajans. VİYANA: Blm — 12,30 köy dansı o havaları, 410 — 15 konesr, 17,05 mandolin, 20 Ludvig van Beto- ven konseri, Büyük O bestekârm muhtelif i eserleri, 22,50 kanser. BUKREŞ- siz m — M pik, 18 dans masiki, earbant. 21 ma - dam Elinesko Kristofovici | şarkı söylüyor. 21,39 dans piâklari. 22 modern musiki 28 rumen havaları, VARŞOVA: Miüm— 17.55 hafif şarkı konseri. 20,05 edebiyat köşesi, 21 konser. 72,10 Şöpen musildsi, BÜ “ yük bestekürm mühtelif eserleri. 28/05 mi - zah. 24,05 duts plikları, BELGRAD: ©Im— 12 plâk. 18.05 radyo orkestrası, 17 plâk , 1745 şarkılar. 20 sohbet. 20,30 Mihailoviç hemşireler, piyano ve keman, 21,30 İonser » 32 şarkılar; 2850 dans havaları. ROMA: Hiğm — 18,30 Kavintet. 14 erliestrh, 17,30 çocuk « 18,15 Komser. 11,30 opera, sohbet, — Him, ha berler, PARİS; s2823 m — 21 Veberin eserleri, plâkla. 2230 Sen Sansın bestesi, “Hayvanlar Karnavalı, 21,50 haftanm konseri ve tiyatroya dair sohbet 230 Jurnal Şarta. 28, 20 caz konseri. Sen - fonlik masiki, Dans mwusikisi Malülleri davet Eminönü askerlik şubesi reisli- ğinden: Şubemize kayıtlı malâl zabitan ve memurini askeriye ile efradın 15 — 8 — 933 tarihinde tanzim e dilerek vekâleti celileye takdim kı Iman tesbit cetvelinde tetkik neti- cesi vaziyetleri tesbit edilmiyerek meçhul kalan kimseler hakkında bu kere vekâleti celileden gelen 13 —ı1l—933T, ve 3025 No.lu e - mir mücibince yeniden defter tan zim edileceğinden 1—2—934 ta - rihine kadar haklarında icap eden | du. muamelelerin; takip ve vaziyetle « | rini tesbit ettrmek üzere her gün| birçit bile yoktu. Birdenbire bir da | öğleden sonra şubemize müracaat | vul sesi yükseldi. ları ilân olunur. ği. Parasız dersler Aptülhamidin Yaveri KEÇECİ izzet Fuat Paşanıl HATIR RAMA A BLG GAP A Ga VAY ZADE ALARI Koskoca meydanda çıt yoktu. Birde” bire bir davul Bu haber, bütün İstanbul içinde bir dalga halinde çalkandı. Yedi « den yetmişe kadar bütün şehir hal- kı sokaklara dökülmüş bu büyük günü seyre koşuyorlardı. İstanbulun dört bir köşesindeki askerler erkenden muntazam yürü“ yüşlerle Yıldız yolunu tuttular, So kaklarda fesli, sarıklı, çarşaflı, fe- raceli insan kalabalığından geçil - miyordu. Askerler geçtikçe her ta» raftan sesler yükseliyor ve büyük bir şevk ve neşe hüküm sürüyordu. Salâ vakti yaklaşmıştı. Yıldız sa - rayından itibaren Hamidiye cami- ine kadar uzanan yolda, gurup gu rup asker saf halinde dizilmişti. Birinci nişancı taburu Yıldızın cümle kapısında kendilerine teslim edilen halifenin muhafızı oldukla» rını ispat edecek şekilde duruyor lardı. Esasen en seçme askerlerden o- lan bu tabur, uzun boylu, heybetli insanlardan mürekkepti. Yanında üçüncü nişancı taburu koca sarıklı, kavuklu arap taburu, arnavut ta - buru, nihayet sırayla alaylar.. Her taburun önünde bando mızıka, das vulcuları vardı. Camiin avlusunda, binek taşın- da aşkeri kanun memurları, daha arkada ileri gelenler bulunuyorlar- dı, , Avluda binbaşı rütbesinden bü yük binlerce ümerayı askeriye var- dı. Camiin karşısındaki köşkün ta- raçasındaysa o ecnebiler, sefirler, ve nihayet Alman imparatorunun adamları mevki almışlardı. İmparator, büyük bir merasim ve debdebeyle köşkün tataçasın - daki yerine geçti. Biraz sonra Abdülhamit de cüm le kapısından gözüklü. O gün en büyük üniformayı lâbisti. Kaşları İ dişah kendi arabasma binip çatık, bakışları heybetli duruyor » du. Anlaşılan misafirine Osmanlı | saltanatının bütün kuvvet ve kud - | retini bir hamlede göstermek isti - yordu. Abdülhamit ,evvelâ birinci ni « şancı taburunun önünde biraz dur- Koskoca meydanda en büyük Bu ses, bosluklar arasında bü - yük akisler yaptı. Abdülhamit se- İlâmı ifa etti. Bu selâmı binlerce termiş olan Gazinin eseridir: Cümhuriyet gençler mahfilin- İkişinin ağzından yükselen bir ses den: nuevel 1933 çarşamba günü saat İ takip etti. Mahfilde parasız İtalyanca ders ! leri açılmıştır. Derslere 20 kânu-| sonra camie giden halifeyi binek | Abdülhamidin arabası ilerledik | | Gazinin vasfı mümeyyizi i vatanperverliktir. Böyle bir sesi yükseldi — Mağrur olma pedi Senden büyük Allah var!» Almanya imparatoru hakikat" insana heybet veren bu man? karşısında şaşırmış gibiydi» Çünkü böyle şatafatlı işler” manyadayken kat'iyyen tesadü memiştik. "—. e i Avrupalıların selâmlık mahal linde beğenmedikleri şeyler de" dı. Meselâ hünkârm avdet > nında binek taşında arabasi vir beklerse, ihtiyar, kıdemli, alil g takım müşirler, ve sair yüksek f murlar sıra neferi gibi orada gi neş altında beklerlerdi. Sonr# gi leri eline alarak kamçıyı yale? mı, 45 derecelik yokuşu bu biçti” ler beygir gibi tırmanırlardı. ..“ Selâmlık resminin en büyük nalıklarından biri de Avrupai” gelen seyyahların, ecnebileris #i yoğlundaki otellerin rum, eri tercümanları vasıtasıyle araç mevki alabilmeleri ve sonra rın lâfı ile malümat sahibi ole” idi. j ye iii O zaman yüzlerce kişiye söylediğim halde anlata ( i i Gazinin ya rattığı büyük eser Sabık Fransız başvekili M. yonun Şark seyahatlerine tahsif tiği konferanslardan O iki: Türkiyeye ve Gazi Hazrı hasrettiğini dün haber vermifi”. Pariste çıkan Poslednia Novo ismindeki Rus gazetesi, bu kor” ransı aynen sütunlarıma geçir” tir. S M. Heryo Gazi Hazretlerini” bahsederken şunalrr söyli “— Yeni Türkiye Reisicü ğ ru Gazi Mustafa Kemal, ben çok derin bir intiba yanl perverlik karşısında eğilmek ş zımdır. Gazi'nin şahsında krom? benziyen müşterek şemail vardi” , Türkiyenin ıslah ve tensiki MÜ, hasıran, fevkalâde bir a irade ve nüfuzu nazar isabeti w Bu zat, ne istediğini bilir p gayesne varır. Gazinin dü i dur: “Ya istiklâl, ya ölüm.» Gazi bir diktatör değildir. dö” | zılmak istiyenler üç fotoğraf ve müdüriyetine müracaatları. DE yat iktür. S9 18 de başlanacaktır. Yazılma her| ğ Fiğ ei in e gi gün saat 14 ten itibaren mahfilin | “© davul sesini padişahım çok ya- | Zi, herkes için kanundur. Gö , Işalar takip ediyor ve bu dakikalar- | Türkiyeyi AvrupalalaştırmıŞı de ME F. erin ca devam ediyordu. kat yakın aŞrkta iyi olan şey yapılır. Ya| Nihayet Abdülhamit taraçanın | muhafaza edilmiştir. edeni önünden doğru geçiyordu. İki hü- Yeni Türkiyenin:şefi, m mille kümdar selâmlaştılar. Bundan Yetin hakiki temellefini ve vaştif sonra camie giden halifeyi binek | tin ahlâk ve âdalmı sağlamı ji? taşında erkân ve ümera karşıladı. | Vuş ve ancak oryantalizm dJ gi Bir baştan bir başa kadar sahayı | Zumsuz bir reklâm teşkil ed8 kaplıyan askerlerin önünden geçer | leri kaldırmıştır. ken tam -manasıyle gaşyolan pa -| Bugün Türkiye, 4 hüviyet varakasiyle mahfil daire . s2 Halkevi Beyoğlu o kısmından : Almanca dersleri pazar, salı İngi- lizce dersleri salı, perşembe gün - leri ve saat 18 de olmak üzere baş- lamıştır, dül a ny di dişahın binek taşında büyük | bir | sakin memleketidir. Bütün * sesle kendisine gelebildi Gazinin eseridir.,,