| ek : bana, Maamafih, Margörit | Siteyi kızın ilk tanıdığı bir erkeğe | a gözlerinde, bütün öbür İ Vakıt'ın edebi tefrikası fani sz 7 Kamely Yazan Ne. 25 alı Kadın Terceme eden | Alekan, Dümas fils ABLAN GT az Izzet yarda Gaston sordu: <p, Böriti nasıl buldun?. yaylak Bibi bir kadın, deli o- ei ğe 2 a #üphem yoktu; kendisi- söyledin mi2. > Evet, O Sözüne inandı mı?. Şi Yar, Ren Prüdans gibi değil. nandı mı? ileri bile gıttı. Şayanı kal tişman Prüdans hâlâ mü- miz... Sözün burasında Arman sustu: dg €ncereyi kapar mısınız?. de Yan, İce başladım. Artık yata - Pe Yünd Mcereyi kapadım. Arm ü,, Yatağına girdi. ha €n yorulmuş, eski hatıralar- nı P olmuş bir insan gibi başı- Dp, sia dayayıp dinlendi. dim kiz > Fazla konuştunuz; isterse - Ki Artık sideyim de uyuyunuz.. anla Yenin sonunu başka bir tirsınız, i Canınız mı sıkıldı?, ilâkiz. > Öyleyse devam edeceğim; e İç nz kalırsam uyuyamıyaca - ha aradığı hayatım tafsilâtr aynen a TINda yla Bae term dUŞUNME ti İYaç göstermeden devam et 4 gün Eye gelince yatmadım, ba * ipa nleri düşünmeye baş. m m Margörite tesadüfüm, takdim e- ; Va b 9, onun vadi öyle ani olmuş. tün bunları öyle ümit etmiyor i rüya görüyorum gibi geli- hip, YÜN için randevu vermesi ye *€Y değildi. tm pm böyle olduğunu bildi. Denge kle, müstakbel metresimin Yeti, görraktığı tesir o kadar kuv » Yordu ki, halâ hükmünü icra edi. lâ onu, öteki kadınlara kte ısrar ediyordum. dı, Be ğin gururu bende de var- im kendisini sevdiğim ka « düny da beni seviyor saniyor « F, Mare karşımda misaller de damın Ygörit mevsimine göre a- Peki Pahalıya mal olmuştu. Böre, e in bu rivayetlere Madiy, göritin kuvvetini müte - bi. en reddetmesine ne denirdi? Yor, Digi ki kont hoşuna gitmi diğ, DE r taraftan dük de ona iste bi, ayı veriyor, Beğenmediği hay ama metreslik etmektense, Peki una gideni tercih eder, dar. YA neden Gastonu istemiyor- NN von sevimli, zeki, zengin. balk Bördüğu gün beni gü iç Mng halde, beni tercih etmesi Fil, ,, 2 Yermeli?, ilvaki Öyle anlar vardır, ki bir Yapmadığı tesiri yaparlar, i bulunanların içinde, INI görünce ben yalnız Merak ettim. Peşinden gittim. e kadar müteessir itim. Birçok defa yaptığı bir şeyi | böyle bir aşk için de yapabilirdi, artık onca ehemmyeti yoktu. Bütün bu tahminler itiraf edi - ! nız ki, imkânsız değildi. masmın sebebi ne olursa olsun, mu | İ hakkak bir şey vardı, razı olmuş - tu. Razı ol- Margörite âşıktım, ona nail ola- caktım, bundan fazlasını istiye - İmezdim. Buna rağmen tekrar edi- yorum, Margöritin bir fahişe olma- sına rağmen; belki bu aşka biraz şiiriyet katmak için, öyle imkân « sızlaştırmıştım, ki zaman yaklaş zi İ tıkça şüphe etmiye başladım. dım, Si VAKIT'ın yeni Tefrikası : ruzunu ve h 5 — VAKIT 9Inci kânün 193 7umenis MİNE UMUMI HARPI E duyumu Teşkilâtı Mahsusa | ME ŞA 7 Yazan: A. MiL Bir telgraf Rus donanmasının taar- arbin başladığını bildirdi Muzır ve tehlikeli bir şahıs oldu - | tanbuldaki Alman sefarethanesine fretle bütün itilâf devletlerile hali ğundan oradan uzaklaştırılması el zemdir. Yalnız teşkilâtı mahsusa - ya bir mazarrat vermemesi için kendisinin ürkütülmeden Trabzo - na iadesini temin ediniz. Buraya | İ geldikten sonra kendisini Alman | ğu malüm değildir. konsoloshanesine teslim edece - ğiz., müracaat eylemeşini tavsiye etti - ğinden sahtekâr zabiti İ Trabzona uğrayarak ilk vapura bi | İ nerek İstanbula avdet Alman eylemişti. | (Meyer) in ondan sonra ne oldu - Harp ilân edildi | (Meyer) in Trabzona iadesi u - harpte bulunduğumuz da bertafsil anlatılıyordu. Trabzondan gelen bu haberler üzerine artık harbe gir diğimiz tahakkuk eylemiş oluyor - devam nihayet oluyor « ayni tel. du. Üç buçuk aydan beri eden kararsızlık kati o şeklini (Oalmış du. (Viçe) ye gelen zi Bu telgrafname alınır alınmaz, | mumi harbe iştirakimizden evvel | grafname Erzurumda doktor Ba « Bütün gece gözümü yumma - Viçede muzır bir adamın bir an bi | vukua gelen son hâdise olmuştu. | haettin Şakir Beye de gönderilmiş İle bulundurulması arzu edilmedi - | Teşkilâtı mahsusa işlerini tanzim | İ Kendi kendimi tanıyamıyordum. | inden, teşkilât azasından lisan a- | ile uğraşırken Eylül ve Teşriniev - Uzun yol yü | dına sahip olmak için kendimi kâfi | ona kendisinin sonradan Alman | ortasına doğru gelinmişti. an s0“ Yayı çılgın gibiydim. Bazan bu ke- | şina bir zat (Meyer) i çağırarak | vel ayları geçmiş, Teşrinisaninin (Me -| derece güzel ve zengin ve şık bul «| heyetine iltihak etmesi dolayısile | yer) in Viçeden hareket ettiği gü- muyordum; bazan da ona sahip o- lacağımı düşünerek gururlanıyor dum. Sonra, Margöritin bana kar- şı olan hissini geçici, birkaç günlük bir heves telâkki edip korkuyor- dum. Eğer benimle alâkasmı ça - bucak keserse, felâket olacaktı. Kendisine bu endişemi yazmam ve gece evine gitmem daha iyi la» | cak diye düşünüyordum. Bu düşün | İ ceden sarfınazar ediyor ve hudut- suz bir ümide, uçsuz bucöksız bir itimada kapılıyordum. İstikbale ait ! inanılmıyacak hayallere kapılıyor! dum. Bu kız maddi ve manevi iyi- | İleşmesini'bana medyun olacak, bü | tün hayatımı onunla geçireceğim, onun aşkı en saf bir aşktan daha fazla beni mes'ut edecek, Kalbimden ve aklımdan geçen binbir şeyi size anlatamıyaca - ğım. Nihayet sabaha karşı uyumu» şum. Uyandığım zeman saat ikiydi. Hava çok güzeldi. Hayatın bana bu olgun ve güzel gö- | ründüğünü hatırlamıyorum. İ Geçen gecenin hatıraları zih « nimde canlanıyor ve bu lekesiz saf hayaller beni ümide düşürüyordu. Çabucak giyindim. Arada sırada kalbim, sevinçle, aşkla çarpıyordu. Tatlı bir hümma içindeydim. Uyu- madan evvel içimi kemiren endişe lerden eser kalmamıştı, Artık neti- ceyi, Margörite kavuşacağım saa « ti düşünüyordum. derece Evimde oturamadım, Oda da saadetimi istinba kâfi değildi. Çıktım. Anten sokağından geçtim. Mar- göritin arabası kapıda bekliyordu. Şanzelizeye doğru yürüdüm. Tesa» düf ettiğim herkesi, hiç tanımadı. ğrm halde seviyordum. Aşk, insanı iyiliğe teşvik edi - yor. Bir saat bir aşağı, bir yukarı do- | laştım. Nihayet uzakta Margöritin arabası göründü. Tanımadım, his. | settim. | (Devam var) ar vespa AMA am ENNE NANA AMAN Vefat Maarif nazırı sabıkı Haşim (Paşa zade (Sakız) mutasarrıfı sabıkı Hüseyin Bey merhum ini öperken ağladım. Bu lığı müddetince gelip $ olmamı da ilâve edersek, Müptelâ olduğu kalp hastalığın - dan kurtulamıyarak 7—11—933 tarihinde vefat etmiş, o perşembe günü Kuzgunçukta Nakkaştaki| aile kabristanına defnedilmiştir . b benzemiyen bir erkek » vazifesinin ne olduğu lâyıkile kes - tirilemediğini, onun için gidip bir kere Trabzondaki Alman konsolo sile konuşazak ve ondan bir vesika getirecek olursa kendisi için daha İ iyi olacağını (Meyer) e anlatmış- | arruza uğradığı ve bu tv. Ne olduğu malüm değil Vaziyetten bihaber olan (Me - yer) bu mülâkatın ertesi günü, gü ya Trabzondaki Alman konsolo - sundan vazifesini öğrenmek üzere Viçeden bir motöre bindirilerek rabzona iade edilmişti. Bilâhare haber alındığına göre (Meyer) Trabzona çıkar çıkmaz, oradaki Alman konsolosu, kendisinin daha mühim bir vazifeye tayin edilece - ğini ve bunun için gidip hemen İs- İnü gecesi sahaba karşı Trabzon İ wilâyetinden gelen şifreli bir tel - grafnamede donanmamızın talim | için Karadenize çıktığı ve bu esna İda Rus donanması tarafından ta - taarruzun İ donanmamız tarafından defedildi İ Rus donanmasının O kaçtığı, Rus lardan bir gemi zaptedildiği ve ni- İhayet donanmamızın Batumdaki gaz depolarını yaktığı ve (Kagız- | man) cihetinde Rus kuvvetlerinin | taarruza geçmesinden dolayı hali | harbin filen vaki olduğu bildirili- yordu. Mezkür telgrafnamede İstanbul da geçen hâdiselerden de bahsedi liyor, İtilâf Devletleri sefirlerinin pasaportlarını istedikleri ve bu su | olduğundan teşkilâtı mahsusanm bütün Kafkas cephesi yeni vaziye- te göre tedbirlerini almak ve daha doğrusu üç buçuk aydan beri al - dığı tedbirleri artık mevkii icraya koymak üzere bulunuyordu. Yeni bir hadise Bu esnada Viçe okarargâhında yeni bir hâdise zuhur etmişti, Trabzondan beri Riza Beyle be- raber çalışmakta olan Nail Beya sağıda anlatılacak olan sebepten dolayı bir zamandan beri yalnız başma Trabzonda bulunuyordu. Harbin ilân edildiğini bildiren vi lâyet şifresi geldikten sonra Nail eyden varit olan bir telgrafname de deniliyordu ki: “Viçe karargâhmda bulunan üç kâtibi mes'ulün İstanbula avdet et meleri emrolunuyor. Gülcemal va- puru yarın Rizede bulunacaktır. (Devamı var) Farmakologlar dün toplandılar uBay tarafı 1 İmei sayılamızam) Bundan sonra ecazcı Celâl Bey söz almış ve 3 mühim meseleye temas etmiştir: 1 — Depocuların perakende sa - tiş meselesi, 2 — Fabrikacıların halkta hi- tap ederek reklâm yapması, 3 — Doktorların yazılarını fe - na yazması ve doktorların reçete- lerine isim, adres ve diploma nu- maralarinı vazzıh şekilde yazma- maları. Eczacı Celâl Bey (o depocuların perakende mal satmalarma do - kunarak depocuların doğtu iş yap madıklarını, halk karşısında mah cup vaziyete düşüldüğünü söyle - miş ve yeni idare heyetinin buna muhakkak surette bir netice ver - mesini islemitşir. Bundan sonra bir çok fabrika - ların büyük harflerle gazetelere reklâm yaptıklarını en sonunda (bu ilâçlar eczahanelerde tedarik edilir) denildiğini, bunun doğru olmadığını söylemiş ve menini is temiştir, Doktorların çok kötü yazı yaz- dığını, o bunların o okunamadığı bahsi üzerinde de şöyle demiştir: “— İşte size iki nümune,... Bu! İ yazı Çince mi, Fransızca mı, Lâ - tince mi nedir?. Bunu okuyamı - yarak yanlış bir ilâç yapan eczâ - cı, 15 sene hapis cezası ile ceza - landırıldığı halde o keyfi istediği için biçimsiz olarak oyazı yazan doktor neden cezalanmasın?. Celâl (Bey nihayet reçetelerin arkasına eczacılarm fiat koyma - dığını bunun kanuni olduğunu söyliyerek demiştir ki: — Hastaların o karşısında feci vaziyete düşüyoruz. Neden bu fi- atlar yazılmıyor?. Celâl bundan sonra bir gazete de eczacılar aleyhine yazılan ya - | zıya cevaben bir makale yazdığı- nı bunu da eczacıların gazetesin - de neşredilmediğini söylemiş ve bundan şikâyet etmiştir. Celâl Beyin iddinlarına karşı | eczacı Selâhattin Bey cevap ver - | miş ve gazetelerde yapılan neşri- ! yat ile doktorlara ve Sıhhat ve - | kâleti mensuplarına yapılan hü - cumlarla kendilerinden başka.ma kamlara olduunu söylemiştir. Ancak reçetelerin Obir yerde 120 kuruş, diğer tarafta 80 kuru- şa yapılmasının doğru olmadığını ! gazetelerin bu husustaki neşriya « ının yerinde olduğunu söylemiş. tir, Cemiyetin umumi kâtibi de| “Gazetelerde bu ( neşriyatın ve | hücumları uzamasını istiyorduk .. | Bu suretle ecza fiatlarına tam bir taksi koymak sırası geleceğini bek liyorduk.,, Demiştir. Eczacı Arif Bey eczahanelerin i tahdidi suretiyle (eczacılara bir j imtiyaz ve hattâ inhisar verildiği» | İni fakat arkadaşların rekabetsiz i vaziyette başka yollara saptıkları- İ ! rülfünundan üniversiteye geçen yeni ilim müessesesinde eczacılı « ğm çok fena vaziyete düştüğünü , eczacı mektebinin (eczacı kalfa - İ fası) mektebi seviyesine düştü - ğünü söylemiş bunun sebeplerini izah etmiştir. Eczacı Muzaffer Bey bir ecza - cınm gazetelere verdiği beyanatta (eczacı eczacıya benzer Oamma ilâç ilâca benzeme.) dediğini ele alarak arkadaşların © biribirlerini İ böyle yere vurduğunu söylemiş ve (bu ne demektir?) diye sormuş - | tur. Umumi kâtip Türkiyedeki ec « zacıların o Avrupadakilere naza « ran en ucuz ilâç yaptığını söyle - N miş ve demiştir ki: — Almanyada eczacılar yüzde 65 kazançla çalışırlar. Türk ecza- cısı ise yüzde 15 e çalışır. Müzakereler (o uzamış nihayet i eczacıları bir araya toplamak ve aralarında daimi bir tesanüt te - min etmek maksadiyle bir bina bu | lunması temenni edilmiştir. Bundan sonra bir Farmaloğ o - | dası kurulması için de temenniler yapılmış ve yüksek makamlara ta zim telgrafları çekilmesine karar verildikten sonra idare heyeti se » çilerek toplantı bitirilmiştir. “g Sarhoş olarak yakalandı Galatada Kemer altında umum nı söylemiş ve (benim koyduğum | haneler arasında sarhoş olarak do fiatı diğer arkadaş görünce daha |laşan, Unrzapanmda oturan Mus « ucuz yapmak suretiyle benim yap- | tafa oğlu Hayrettin yakalanmış - tığımı baltaladı.) demiştir. tır. o Üzeri arandığı Eczacı Selâhattin Bey de da -| miktar esrar bulunmuştur. zaman bir.