—10—VAKIT2B 2Z.nci teşrin 1933 ŞERLOK HOLMES'e K A ARSEN ST | VAKIT tefrikası — Birbirimizi yeniden darılt - m *ya lüzum hissediyorsanız tecrü » be edebiliriz, fakat biraz evvel anlaşmış gibi idik: Benden söz istiyordunuz; artık sizin meseleler le meşgul olmıyacağımıza, vasi - yetnameyi hamil oldukça İstanbu - | lu terkedeceğimize söz verebili » rim, — Tamam. Bir İngilizden fazla teminat istemeğe lüzum yoktur. | Arsen Lüpen ayağa kalkmıştı. Elini uzattı; gülerek: — Odamı alt üst etmediniz ya.. Rahat bir uyku uyumak istiyorum, artık Şerlok Holmesi düşünmiye - rek.... — Emin olabilirsiniz. — Teşekkür ederim, dostuma | çok selâm söyleyiniz, Paristeki son | mülâkalımızdan sonra uzun müd » det görüşememiştik, Beni bu kadar bekletmemesini rica (ettiğimi de! ilâve ediniz. — Vesileleri siz icat ettikçe Şer- Jok Holmes sizi bulmaktan O geri kalmıyacaktır. Arsen Lüpen gülerek Vatsonun elini sıktı ve odasından çıktı, ken - di odasına gidip kapısını kapadı. Vatson sevinç içinde (o hemen| odası kilitledi, sokağa fırladı ve | İşte üstadına vasiyetnameyi getir - di. Şerlok Holmes vasiyetnameye bir kere daha göz attı, sonra ma» sanın üstüne bırakarak: — Dostom, dedi. Arsen Lüpeni bir kere daha elimizden kaçırdık. — Ne çıkar? oVasiyetnameyi bulduk ya?.. Holmes güldü: — Beni de aldatacağını sanmış galiba... Bu vasiyetname bir tak - littir. Aslı gene onun yanında... Vatson çıldıracak gibi, bir çığ - Irk kopardı. o Vasiyetnameyi aldı, evirdi, çevirdi.. Damgalara, mü- hürlere, yazılara baktı. Mükem - mel makine yazısı, mükemmel dam ga ve mühürler... Fakat Holmes son derece kat'i ve emin idi. Şüphe ve tereddüde mahal yoktu . Vatson son derece şüpheli: Nasıl olur? Ben bunu yorga- vi arasında çıkardım. Lüpen geri almak istedi.. — Şimdi veya yarın sabah Tom © tom sokağındaki pansiyona gitti - ğin zaman ne Arsen Lüpeni, ne de M. Brenştayni bulamıyacağın için sözlerimi Sana bizzat ispata mec - burum, Vasiyetnamenin yazısı üs- o tüne baş parmağmla dokun ve si - er gibi yap. Göreceksin ki yazı da gılıyor. Halbuki bu Vasiyetname | hakikisi olsa en aşağı dört sene ev- vel yazılmış olacaktır, Yazısı çok - tan kurumuştur, silinmez, dağıl - maz, İeke yapmaz. İmzayı; dikkat et: Bu bir imzanın taklididir ve iti na ile atılmıştır. Daha bir çok delil ler bulunabilir. Fakat bana en bü - yük delili bu akşam senin başın - dan geçen hâdiseler verdi. Vatson büyük bir muvaffakıyet | sevincinden, dehşetli bir inkisarı hayale düşmüştü. — Ne diyorsun üstadım? Benim | bu akşam başımdan geçen hâdise- RŞI LÜPEN! li Hemel 26 ler mi? Fakat bunlar da gayri ta - | adan ibaret ve büyük £ bir emek! bii ne var? — M. Brenştaynin seni odasına götürmesi, içerde işittiğin sesler, kapının açık bırakılması, Arsen Lüpenin seni bu vasiyetnameyi çal makta serbest bırakması. Daha ne istersin? Hiç, şu kâğıda o kadar e- İ hemmiyet veren bu adam seni ken di odasmda rahat bırakır mı? Bes belli ki hazırlamış, kurmuş, bizden ' kurtulmak için bu tertibi düşün - müş. Vatson kanapeye yıkilıverdi. Ar tık karanlık hiç bir nokta kalma - mıştı. Holmes devam ediyordu: — Senin kendisine komşu geldi- ğini ya ilk gününden öğrendi, ya - İ hut seni ev sahibinin odasında gö- İ rünce sezdi. — Kim? Fakat Arsen Lüpen be- ni ev sahibinin odasında görmedi ki!.. M. Brenştaynin de Arsen Lüpen den başka birisi olmadığını hâlâ anlıyamıyor musun? — Ab... Belki adamlarından bi- ri... Fakat kendisi olamaz. — Gözlerinin rengini düşün. Vatson durdu, Brenşlaynin göz- lerini pek iyi hatırlıyor, Lüpenin gözlerine benzediğini pek iyi bili - yordu. — Fakat yüzü, vücudu, sesi... — Ehemmiyeti yok, Hepsi uydu rulabilir. Brenştayn, Lüpenin tâ kendisi idi. Buna şüphem yok. Se- ni odasına çağırdı. İçerde bir ada- | mı vardı. Ona ya işaretle, ya bir kâğıt parçasile talimat verdi. Sah- te vasiyetnameyi bizim buraya gel diğimizi duyar duymaz hazırlat - mıştı. Onu yatağa yerleştirtti, Son ra kapıyı açık bıraktırarak aşağı - | belki de indi. | ya iner gibi yaptı, Sen odasına geçince çıktı. Vajson yerinden fırladı: —Hepsi doğru üstadım. Ben se- nin çırağın olmaya lâyık değilim. Karşısında bir saat oturduğum a - damın Lüpen olduğunu farketme - dim. Onun aynada gördüğüm ba - zı işaretlerinden şüphelenmedim. Onun hatıra defterine yazar gibi bir takım notlar aldığına dikkat etmedim. Demek bu kâğıdı benden gizli içerdeki adamına uzattı, Kar şımda geçen bu hâdiselerin hiç bi- rini benim kör gözlerim görmedi, senin zekân farkediyor, Holmös susuyordu. Yerde, halı- İ nim üstünde bir noktaya gözü takıl miş, kaşları çatılmış, dalgm düşü - İ nüp duruyordu. Böyle zamanlarda onu düşüncesiden ayırmamak lâ - zım geldiğini pek iyi bilen Vatson ! belki on beş dakika bu sükütu ih - lâl etmedi. Neden sonra Holmes: — Lüpen vasiyetnameyi bize ya ! hayatı tehlikede kalmadıkça, ya - hut hapisle tehdit edilmedikçe, ya hut sevdiği bir şeyi kaybetmek ü - zere olmadıkça teslim etmiyecek - tir, Bunlardan en yakınını bulaca - ğız. Şimdilik uyuyalım. Mütekait kâtip.. Ertesi sabah ilk işi Ayaspaşada Ferah'apartımanınım 3 numaralı dairesini işgal eden zatın kim oldu ğunu öğrenmek oldu. — M. Simon Gerden, dediler. | i | > SERLER Nazim Musiki | Ruşen Ferit B., 17 - 18 inci asırda yaşıyan ve büyük bir mevcudiyet İ gösteren şair ve bestekâr (Nazim İ hakkında güzel | bir tetkik eseri İ neşretmiştir. Otuz büyük sayı» | mahsulü olan bu eserde Nazimın hayatı, tahsili, musikişinaslığı, e - serleri hakkında muhtelif vesika - lara müstenit malümat verilmek tedir . Kitaba, Nazimın o eserlerinden altı nota ayrıca ilâve edilmiş bu - lunmaktadır. Kitabın kıymeti elli kuruş, tevzi yeri muallim Ahmet Halit kütüphanesidir. Ruşen Feridi tebrik eder, ese - rini bütün edip ve musikişinaslara tavsiye ederiz. “ Haftalık Sinema ,, Uzun müddet Holivutta bulu - nan ve orada bulunduğu (Son Posta) (gazetesine sinema hareketleri hakkında © mektuplar yazan Turan Aziz Bey, geçende İs- tanbula gelmiş ve burada (Hafta - lık Sinema) isimli bir mecmua çi- karmağa başlamıştı. Holivutta film hareketlerini ya- kından tetkik (eden Turan Aziz Beyin neşrettiği bu mecmuanın ye- dinci sayısı da muhtelif yazılarla sırada ve film yıldızlarının çıkmıştır. “ Zehirli çiçek ,, Genç muharrir (o Naci Hidayet Bey, (Zehirli Çiçek) isimli küçük bir hikâye kitabı (o neşretmiştir. Bunda sade bir yazılışla hazin bir macera anlatılıyor. Göz Hekimi Düleyman Şükrü (Babıâli) Ankara cad- desi No.60 Tel: 22566 resimleriyle İstanbul birinci ticaret mahke- mesinden: Serkiz Sakayan Efendi avukatı Meleti Bey tarafından Hacı Recep zade Bekir ve biraderleri İstanbul vekil ve mümessili ticarileri Orta- köyde Çevirmeci sokağında 7 nu- maralı hanede mukim Levon Pa- mukciyan Efendi aleyhine 33-25 dosya numarasiyle ikame olunan davadan dolayı ilânen vuku bulan tebligata rağmen cevap vermedi - ğinden H.U, M. K. 39 uncu mad- desi mucibince hakkında o gıyap kararı itihaz olunarak (tahkikat 28—12 —933 perşembe 13,30 ola- rak tayin kılınmıştır. Mumaileyh Levon Pamukciyan Efendi mez - kür günde bizzat ve yahut bir ve - kil göndermek suretiyle isbatı vü- cut eylemediği takdirde gıyaben tahkikatın icra kılmacağı ilân o - lunur, 10392) Ademi iktidar ve bel gevşekliğine karşı en müessit deva SERVOİN hap larıdır. Deposu “ Istanbul'da o Sirkeci'de Ali Rıza Merker eczanesidir. Taşraya 150 kuruş post ile gönderilir. İzmir'de legme pazanndaki, Trabzon'da Yeni #e rah ecranelerinde (9335) | Fransız sefarethanesi kâtiplerin - den, fakat eski Fransız asilzadesi, çok zengin, bir de kızı var, karısı ölmüş.. (Devam var) san'atkârlarımızdan > İ ya müzakere edilmesine taktik bir Son bir kaç gün zarfında gelen -İ haberleri hulâsa edecek olursak Almanya etrafında dönen hâdi İ lerden doğan Avrupa vaziyeti söy le bir şekil alıyor: Fransa matbuatıma bakılacak o- lursa Fransızlar iki muhtelif cere - yan içinde çalkanmakta ve henüz pek kararsız bir vaziyette bulun - maktadırlar. Cereyanın birisi Fran sanın Almanya ile doğrudan doğruya müzakereye girimesi ve silâhlanılatak mı, yoksa silâhlanıl- mıyacak mı meselelerini halletme- sidir. Yalnız burada müşkül olan | bir nokta varsa oda (Fransanın hangi esas dahilinde Almanya ile bir müzakere kapısı açabileceği -| dir. Fikirleri ikiye ayıran nokta işte buradadır. Birinci cereyana ta - raftar olanlar doğrudan doğruya anlaşmanın bir fayda © vereceğini ileri sürdükleri halde ikinci cere - yan taraftarları doğrudan doğru - vesika nazariyle bakıyorlar ve bu müzakere esnasında Almanya ile anlaşmanın kabi! olamıyacağı ve Almanların silâhlanmak istedik - lerinin ve fütuhat peşinde koştuk- larının meydana çıkmış olacağını beyan ediyorlar, Biribirine zıt olan bu iki cere - yan (Hitler) in Fransa harbiye na- zırı (Daladier) in adamlarından olduğu bilinen gazetecilerden Brinon'a verdiği mülâkat üzerine bir kat daha şiddetlenmiştir. Sol cenah gazetelerinden (Oecuv re) mezkür mülâkatta Almanya ile Fransa arasında bir müzakere kapısı açılması için gösterilen im- kândan istifade (edilmemesi bir cürüm olacağını yazdığı halde ra- dikal sosyalistlerin naşiri efkârı | Avrupa “devletleri ve Almanya i Almanların silâhlanmasına mani olmak için neler yapılmalı? * | bir Alman — Fransız a” taraftar olduğunu en w ağızdan cihana ilân €Y v İngiltere ile © Fran son zamanlarda per” eşyasına karşı koydu: beş gümrük zammı ile iskele ücretinden dolay! sa bi çılmış olduğundan | didatı yakında e | dettiği halde kaldırmadı! j İngilterenin de aynı tahdi Fransaya mukabele € bur kalmasından dolay? , lerin Fransızlara Almany? laşmayı tavsiye etmeleri” İ si bir ehemmiyeti vardı” il Belçika matbuatı da © Fransanın Almanya ile sına taraftar görünmekt Soir) gazetesi, Almany lanmasına manj olmak içi çare derhal (Hitler) le 9 ç ye girişmektir, diyor. (Le Soir) in fikrine gö” yayı sıkıştırmak için Fr Belçika ordularına (Ren) kadar Alman arazisini iygel meden evel, Fransayı ve * yı zayif düşürmeden bazı imtiyazlar verilmesi ©” | melidir, yi Meselâ (Saar) havzasi viz Almanyaya iade edilir “4 j nelmilel bir müstemleke, vücude getirilerek bursff g ve Almanya da davet olr yi suretle eski Alman müstöf Jile eski Osmanlı imparatof” j dan kalan mandalar bu milel müstemleke idaresi) fından idare olunabilirmi#" Nihayet Umumi harpte. yanın mes'ul olduğunu *i (Versay) muahedesinin BU maddesi tashih edilerek ya manevi bir taviz de olan (Röpubligüe) gazetesi, bir Fransız — Alman anlaşmasının ancak teslihatın kontrol edilmesi ! esasmm Almanya tarafından ka - bul olunduğu takdirde mümkün olabileceğini bildiriyor. Bütün milletlerin müsavi dere * cede müsellâh olmaları esası ka - bul edilmedikçe teslihatın kontrol | edilmesi yalnız Almanyanın silâh- lanıp silâhlanmadığının müraka - lar bu fikre hiç yanaşmıyorlar. Nasyonalistlerin naşiri efkârı © lan (Echo de Paris) gazetesi Al - manya ile doğrudan doğruya mü- zakere fikrini esas itibariyle red - detmemekle beraber bundan Fran| sa için şayanı kabul olabilecek bir İ netice çıkmıyacağına şüphesi ol - İ madığmı yazıyor. İngiltereye gelince Londradaki resmi mahafil Almanya ile Fran - sanın doğrudan doğruya anlaşma” larını samimiyetle karşılayacağını söylemekten çekinmiyor. Hâtâ İn- giltere hariciye nazırı (Sir John Si mon) iki gün evvel avam kamara - sında vuku bulan beyanatında İn- giltere hükümetinin silâhları bı - rakma meselesinde (o Almanya ile | doğrudan doğruya anlaşmasınm şayanı arzu olduğunu (Fransaya bildirdiğini söyliyerek İngilterenin !” miş, Fransız hükümeti, a doğrudan doğruya müzake', | i meğe yanaşır ve Belçika # | | tarafından ortaya atılan | İlere yakın esaslar dahilin! İ eulmağıi başlanırsa, yakn da dünya efkârı umumiy€* iraz geniş nefes alabilec€ & etmek imkân dabhiline gi Kiral! ODALA” besi demek olacağından Alman - | Ankara ediy matbaamız iftisi OrhanBeyhanlf kiralık odali Ji T pi gi gi vardır. olanlar VA idaresine mü! di caat edebilir di