| Gong vurdu Muharriri : Reşat Enis. Tabii Sühulet kütüpanesi. Sayıfası 285. Fiyatı 75 kr. ay rat Enis, kısa zamanda üçün- Bu Tini de verdi: Gong vurdu... Yaşa, n.. üç yüz sayıfaya yakın- Rinda r roman, bakalorea imtiha- Muvaffak olamıyan fakir ve İş Bal F gencin hikâyesidir. emek, uz müşkülâtı, gündelik lar, ye açılmıyan kapı - Mahal, di buhran, İstanbulun iç anları, hayat, düşmüş ka - Ve Yiğşi ömrü... Sonra gazetecilik tün bir hayata bedel olan ka- bir gönül macerası... Bibi ; basit olan ve yeni bir şey z İyen mevzuuna rağ - dar pi çek hususiyetlerle dolu - kuvveti; kler mütebariz, çizgiler tadır *, vaka sürükleyici ve akı - Ne ve bg örünen bir mevzu üzeri- L hassa ıstıraptan bahseden Sade z ed hayat arkasından gittikçe İkmayı nen ve artan bir alâka top klik ne kadar güç olacağı dü- Tüze vape bu güç işi bik, m me a gösterdiği kudreti Bide dikkate değer bulmak lâ - Mz €n karakteristik tarafı, e kapısında renkli fener ken Yağ &vlerinin birinde şekil- önül macerasıdır. a muvaffak olamıyan a, uzun ve sefil yolu- ta Balan yürüdükten son- Mey Hulügi — başlıyan genç Ö- “Adü a 1, Köprü üzerinde bir te- Iy kizin, icesi tanıştığı yeşil manto . Bu beraber oynadık- kızıdır, ismi Naci - ? ailikiyği, acı sahneyi Hiç bir $ey anlamıyordu. göz- lü kaş ayolaya dikti, solgun yüz» Saçları çi horladığı yatakta kısa Sevim ü uzlarma dökülen güzel, Oyhüyg gi KIZ çocuğu bebeklerile rdu. Saçları simsiyahtr. Gözleri ie regiydi. Siyah per - *ünda a sağ kaşmm u - : İr çürük görünüyor - Ayağa fırladı, karyolaya i | bir orospu için kendi başka, namuslu insanların yaşadı- | Ü koştu. Genç kadının üzerine eğil- di. Yüzüne dökülen dağınık si- yah saçlarını kaldırdı, kız çocuğu- nun başmdaki ufak çürüğü burada aradı. Ah! Evet. Oydu. Mu- hasebeci Şefik Beyin kızı Naciye.. 'Ta kendisi, Ömerin çocukluk ar- kadaşı. Titriyordu Ömer. Şaşkın ve deli sayıklıyordu Ömer: Natiye.. Naciye. Naciye.. Sarstı. Genç kadın daldığı derin uykudan korkuyla uyandı. Sene - lerden sonra kendisini asıl ismile çağıran kimdi? Ömerin kanir, 1s - !lak, mavi gözlerile karşılaştı..,, ! Ömer iyi kalplidir. Ömer kahra - mandir. Çocukluk arkadaşmı bu bataklıktan, uzun buhranlı düşün - celerden sonra, çekip alıyor ve ev » leniyorlar. Fakat... İşte Naciye - nin bir mektubundan da bir kaç satır: “Şeker Suzan; belki yaşıtız. Fakat sana bir abla nasihati: Ta - lihin birgün karşma çıkaracağı her hangi bir çocukluk arkadaşımı reddet! Kuzum niye şaşıyorsun? Niye kızıyorsun.. Bak galiba mek- tubu bir tarafa fırlatmayı ve oku- mamağı düşünüyorsun.. Gerçekten i bir zaman için bunu yapacaksın ida belki... Ama biraz makul ol ve beni dinle.. Karanlık geçmişi,kirli bir hayatı bulunan bir kadınm bir hamlede Bayram sokağından sıyrılarak Ko- camustafapaşa muhitine sokuluşu şaşılacak bir cür'etti. Şunu bil ki, mubtinden gı bir yerde rahat nefes alma sma imkân yoktur. Madem ki kö- itü bir kadındık Suzan, ıslâhıhal etmek değil a,cennete girip çıksak, zemzem suyuyla yıkansak nafile. Günlerden, aylardan sonra bunu ben daha iyi anlıyorum.,, # » Bunu Naciyenin bir ihtirar çer - çevesi içine sokulan bir ihaneti kovalıyor. Fakat son darbe daha | kuvvetle tatmin edemiyor gibidir. | sinde atılmış imzasını taşıyan ese - | den birisi olacaktır. Tiyatto Halkevi temsil şubesin- de imtihan İ İstanbul Halkevi temsil şube - İ sinde muntazaman verilmekte olan sanat derslerine devam eden ama tör sanatkârlar dün akşam imti » han edilmişlerdir. Halkevi umumi idare heyetinden Hüsnü, Hal- kevi temsil şubesi reisi odok- tor Celâl Tahsin, Halkevi tem sil şubesi idare heyeti ( azasından ve şehir tiyatrosu sanatkârlarından M. Kemal Beylerle diğer bazı ze- vat imtihanda mümeyyiz — olarak bulunmuşlardır. İmtihanda birinci derecede mu vaffak olan sanatkârlar, Halkevi temsil şubesinin esas kadrosuna da hil edilmişlerdir. Diğerleri yar dımcı olarak devam edeceklerdr. —ğ Halkevindeki sergi Almanyada tahsilini bitirdikten sonra dört sene orada çalışarak öğrendiklerini tatbik eden ve bu sahada muvaffakıyet gösteren Vi- dinli mimar Ahmet Sabri Beyin çalışmak üzere şehrimize geldiği » ni haber vermiş ve iki eserinin fo- toğrafını da neşretmiştik. Memnuniyetle öğrendiğimize gö re mesleğindeki istidadı yabancı memleketlerde de takdir edilen bu gencin bugün Cağaloğlunda Hel - kevinde bir sergisi açılmıştır. Bu sergide teşhir edilen on beş proje arasında huşusi ve beynelmilel mü sabakalarda birincili kazanan pro- jeler de vardır. a — a dürü Cemil muallâdır. Naciye bu adam için Ömere: — O senin velinimetin... Diye haykırıyor . İhaneti için bu bir se - bep mi.. Pek belli değil.. Romanın bitiş sahnesi bütün sahnelerinden güzel oluyor: Ömerin eseri oynanıyor, sene - lerce evel yazdığı bir piyes ki onu tashih etsin diye Ömer, yazı mü - dürüne vermişti. Evet, Ömerin €seri oynanıyor, fakat bu sefer Ömer eserinin mu - harrir; değildir. O “velinimetin,, eseri olmuştur! Ve Ömerin paradi arkadaşları bunu, zorla kendisine alkışlatıyor- larda... ... Reşat Enisin bu üçüncü eseri, şimdiye kadar verdiklerinin en ol- gunu, en güzeli, en canlısıdır. Bu olgunluğu, bu güzelliği, bu canlılır ğı da realiteye verdiği ehemmiyet temin ediyor. Bir çok tasvirleri başlı başına birer eser denecek ka- dar san'atkâranedir. O kadar ki, muharririn roman tekniği üzerinde giriştiği küçük tadil tecrübelerinin Okusurlarını bile muvaffakiyetle örtüyor. Bununla beraber şunu da işaret etmek lâzımdır ki, eserin belli baş- İı kahramanlarından birisi olma- sılâzım gelen ve bize çizgilerile çok iyi tanıtılan Na- Bir tarik Soviyet san'atı 7 — VAKTT 16 2.nci fesrin İ93 Tm ALAR Edebiyat, tiyatro, resim ve musikide on altı yılın blançosu İngilizce Deyli Niyüz gazetesi- | imkânmı en büyük kuvvetle ifade nin Moşkavada çıkan hususi nüsha sında Sovyet ihtilâlinin on altıncı yıl dönümü münasebetiyle şu maka | le çıkmıştır. Sovyet san'atının tarihi, Rusya- da dahili harple başlar. Cephede çalışmak üzere gönüllü (yazılan ressamlar, musikişinaslar, aktör - ler, ihtilâle hizmet ediyor, resim - ler yapıyor, şarkılar besteliyor ve halkı heyecanlandıracak eserler temsil ediyorlardı. Sovyet san'atının ilk devri, ihti- lâlden evvelki sakin realizm ile son san'atkârların ihtilâlci, isyan - kâr ruhunun cidalını temsil eder. Eski san'at tekniğine hâkim olan üstatlar, muhafazakârlar idi. İhtilâli nasıl karşılıyacaklarını anlıyamamışlardı. Daha genç ne - sillerse ihtilâl ruhunu © taşıdıkları halde ideallerini hakiki san'at se * viyesine yükseltemiyorlardı. Bir kaç sene çinde eski san'at - kârlar, san'atın, münevverlerden müteşekkil dar bir çerçeveye inhi- sar etmediğini, bedii (o hayallerle devrin fikirlerini ifade ettiğini an- ladılar. Genç nesiller de eski üs- tatlarının tecrübesinden istifadeye başladılar. Bunun neticesi olarak eski ruhi kıymetler gençlerin yara- tıcı kudretile birleşerek (o Sovyet san'atını vücuda getirdi. Sovyet kültürü, çarlık devrinde boğulan ideal kuvvetlerini de âzat ettiği için vazıyet ansızın değişmiş bulunuyor. Sovyet tiyatrosu çok kısa bir za- manda bereketli bir mahsul ver- miştir. : ihtilâl tiyatrosu, o Vakhtangov tiyatrosu, Kızıl tiyatrosu, Zavatski tiyatrosu, oSimonov stütyosu ve saire hep ihtilâlin eserleridir. Milli cümhuriyetlerin her biri kendine göre tiyatro yapmış bulunuyorlar. İhtilâl tiyatrosunun âlemdarı Meyerhold'dur. Onun tiyatrosu, bir çok stütyolar, rejisörlerin ve aktörlerin beşiği oldu. Sovyet tiyatrosunda iki cereyan var, Bunların biri Moskova san'at tiyatrosuna gider. Burası, mazinin psikolojik ve naturalistik ve arzın merkezidir. Terkibi tiyatronun (oâlemdarı olan Meyhold iki cereyan (o temsil eder: Bu iki cereyan, Sovyet ti - yatrosunun inkişafına çok hizmet etmiştir. Bununla beraber Sovyet dra - matolojisi dünyanın klâsik edebi - yatından bir çok şeyler öğ- renecek, bilhassa mevzularm içti - mai ehemmiyetini ve ruhi | teşhis dir ki eseri, daha çok dekorları ön plânda gelen bir sahne.. ve temsil etmek kabiletini ilerle - tecektir. Fakat bu vadide daha şimdiden çok büyük terakkiler gösterenlerde var, Bunlar arasında Altingenev, Vişnevski, Kirşon ve daha bir çoklarının isimleri sayılabilir. Bunların eserleri Sovyet ittiha « dı dahilinde de, haricinde de bü - yük bir muvaffakiyetle temsil o - lunuyor. Son mevsimde Şekspir'in eser - lerinden altısı Sovyet sahnesinde gösterilecektir. Bunlar (Hamlet, Krallir, On ikinci gece, Antuvan ve Kleopatra, Dördüncü Hanri, İyi biten her şey iyidir,, adlı eser - lerdir. Sovyet hükümeti tiyatroya bü - yük bir ehemmiyet veriyor ve en güzel eserlere mükâfat tahsis edi - yor, Son müsabakaya iştirak eden lerin sayısı 300 den fazlaydı. .. Son zamanlarda Sovyet ressam- ları dört sergi birden açmış bulunu yorlar. Sergilere yüzlerce san'at- kâr, binlerce eserle iştirak etmiş- t. Meşhur san'atkârların yanm- da ihtilâl senelerinde yetişen genç * san'atkârlar da bulunuyordu. «Bü- yüklerin de, gençlerin de eserlerde san'atkârların realizme dönmüş ol- dukları görülüyordu. Mevzuların çoğu Sovyet cümhuriyetlerin bu- günkü yaşayışından alınmıştı. ,... Rusyada ihtilâlden beri dikka- te değer musikişinaslar ve beste- kârlarda yetişmiştir. İhtiyarlar a- rasında İppolitov İvanov, Decem- brist'ler adlı operasını henüz ta- mamlamış bulunuyor. Miakovski sekiz senfoni i i etmiştir, Gençler arasında ma; senfonisi yapan Şostakoviç bil- hassa kayde değer. Geçen sene yapılan musiki müsabakasında pi- yanist Pritykin ve Gillies, viyolon- selist Gold Stien ve şef dorkestrlik eden yedi yaşındaki Masgaret He- ifets fevkalâde muvaffakiyetler kazanmışlardır. Bundan başka mimari, sinema ve sair san'atlarda büyük bir te- rakkiye nail olmuştur. Elhasıl ihtilâl, ibda kuvvetlerini yeniden uyandırmış, bir çok genç- İeri san'ate atmıştır. Bu san'atkârların birinci vazi- fesi büyük üstatların eserlerini tet- kik ederek fikirce zengin, kanlı canlı eserler yaratmaktır. İkinci vazifeleri, san'at seviye- sini ve kıymetinin azami derecede yükseltmektir. Verdiği eser, gösteriyor ki, bu - Diye | gün o, yaşadığı memleketin ro - bütün | telakki edecekler de bulunacaktır. ! mancısı olmaktadır. Yarm, onun Fakat Reşat Enisin henüz pek | dertlerini bize büyük bir kudretle © ciyenin, hislerile hareketleri ara - | genç olduğunu unutmamak lâzım - | anlatacak en değerli kalemlerin smdaki muvaffakıyet, okuyanları | dır. Bu itibarla onun 1933 sene - | anlatacak en değerli hükümlerin - şiddetli, daha kat'idir: Naciye - | Bu, her şeyden evel ruhi hava ü -|rini, cihan edebiyatının en müte - nin ikinci ihaneti.. Bu sefer Öme - | zerinde yapılan tahlilin, ileri sürü - | kâmil eserinden çıkarılmış ölçü - | heyecanla okuyan bir karii sıfatile rin yerini tutan başka bir adam * |len iddia önünde kısa ve kuvvetsiz | lere nispet etmeğe hemen hemen | teşekkür ediyorum. dır; çalıştığı gazetenin yazı mü -| kalmasından çıkıyor. Bunun için- | hakkımız yoktur. Reşat Enise, eserini lezzet ve | ) A. Sırrı