—8 — VAKIT 7 2.nci teşrin 1933 mma — — Balkan konferansı açılışında İ (F yn “Mukaddes eseri bu k on- Aptülhamidin Yaveri Keçeci Zade ! feransta daha ileri Fuat Pş.nın hatıraları, | götürmek azmi. , bei ' yy Yunan murahhasının şayan dikkat beyanatı ayyy yy ya ya Gay 7 üye pu Mug İzzet 00418 yy yg nt yyl uy an yyl e ii VW. iy Aman Paşa Hz. , sizi şu saatte ayki nuzdan mahrum ettiğime müteessir rim. Ef.miz hâlâ ayakta bekliyor nlp ek be bir kere |dim. Gene götürdü, gen€ Li Böylece sabahı ettik. Fakat bet zafer de bende kaldr. Zira ertesi günü * “Zati Ny yg yy ne laa inmeli baga kâtipliğine de sammi surette teşek “ Manası iyice kavranan sulh, sa- | kür etmek borcumuzdur. i ml dece harp yokluğu demek (deği), | Beynelmilel mesai Aynı zamanda mesaimizi fev- fakat hiç bir gizli maksat gözetil - meksizin karşılıklı anlaşma ve $i-! kalâde müşahitler bulundurmak su yasi, fikri, içtimai ve iktisadi sa-| çetiyle takip edecek olan beynel -| halarda ahenkli bir mesai iştiraki | milel mesai bürosuna ve beynelmi- demektir. İlel parlâmentolar birliğine de te al Balkanlılar birliğinin günün bi- | şekkürlerimizi bildirmeği bir borç | ile ya -x9ği— İ Abdülhamidin,. galebei evham! ığı münasebetsizlikler bir | man paşa lk görünüz.. Allah Allah... Kapalı kapıyı hünkârın araba - aldik nee e | i ; rinde lâzım gelen ve alacağı sekli Gazi Müstafa Kemal Hz. Ankara- daki bir toplantıda kuvvetli ve em- niyetli bir sesle açık surette anlat- mışlardır. Gazi Hz. an ki: o zaman bu- biribirine hip olduk müşterek bir hayat unutmıyainm.,, Ben Balkanlılar birliğini Bal - larca müddet sürdüğümüzü biliriz. Konferanslarımızın tertibi te - sebbüsünü kendisine borçlu oldu - mümessili, sulh ve müsalemet ha- reketinin en kıdemli o ve emektar bir mücahidi olan M. Guidde'in de aramızda bulunması yürekleri - mizi sevinçle doldurmaktadır. Müdür muavini M, Babacocku müşahit sıratıyle göndererek kon - feransımızda kendisini temsil etti- kan memleketlerinin milli tarihleri | ren Karneci müessesesine de teşek nir inkişafından doğacak bir neti- ! kür ederiz. <e olarak tasavvur etmek geldiği kanaatindeyim. Yunanistanda biribirini takiben iktidar mevkiine gelen muhtelif fi- kir ve temayüllere sahip hükümet- İri Balkanlılık fikrinin inkişafı- nı ni telâkki ve teşvik hususunda da- İ ima gösterdikleri hüsnü niyet ve sa mifhiyeti minnettarlıkla karşılama mamıza imkân yoktur.,, Yunan murahhasının beyanatı Selânik, 6 (A.A.) - 'Balkan konferansınm dünk Papanastasy nutku söylemiştir; Di uşu| lâzım | Konferansımız hakkında — âsil bir misafirperverlik gösteren Selâ nik darülfünununa da teşekkür bor cumuzu ifaya musaraat ediyorum. ! meclisimizin müzakereleri tam bir samimiyet havası içinde cereyan. etmiştir. Üçüncü konferansımızın mesai sinden bildiğiniz sebepten dolayı çekilen milli Bulgar grupunun da meclis müzakerelerine iştirak et - miş olduğunu bu münasebetle kay-! Ü | detmekten büyük bir zevk duyuyo| “İrum. Meclisin Bükreşteki içtimaında Yugoslavya ve Remanya murah - “Helen grupu, hatta diyebili -| has heyetleri ve bilhassa Roman- rimki bütün helen milleti, tarihi Selânik şehrinin dördüncü Balkan | konferansı için toplanma yeri o larak seçilmesini en yüksek bir şe- ref saymaktadır. Helen milleti ve helen o grupu Atinada ve Delphesde muvaffakı- yetli bir surette başladiğımız, da- ha sonra İstanbulda, ğimiz mukaddes eseri bu konfe- ransta biraz daha yürütmek, ileri | götürmek, temsil ettiğimiz millet leri biribirine daha zıyade yaklaş- | tırmak azmiyle ve en iyi niyetler - le duygulanmışolarak Selâniğe gel mek Hususunda gösterdiğiniz müsa raatı görerek büyük bir bahtiyarlık duymuştur. Hepinize Yunan grupu namına çok samimi bir surette ve kardeşçe | “Hoş geldiniz,, derim. Kendilerini güzide diplomatlar vasıtasiyle temsil ettirerek mesai- mizi takip lütfunda bulunan altı Balkan hükümetine çok hararetli teşekkürlerimi iblâğ ederim. Bu konferansın hazırlanmasın- da bize sevine sevine yardım etti - ğinden, hariciye nazırı M. Mak simosun da hazır bulunmasını te - min şuretiyle konferansa karşı bes lediği derin alâkayı göstermesin- yanın harici siyasetini idare etmek İte olan güzide diplomat M. Titü - lesko küçük itilâfın teşkilât misa- kının geçen şubatta aldığı yeni şek lin Romanya ve ve bu konferanslarda alınan karar iları kabul etmelerine mâni olmadı- Ankarada, | » İ ğını salâhiyetle temin etmişlerdir. Bülreşte ve Sinaiada devam etti - | z R Türkiye — Yunan Geçen eylülün © on dördünde Ankarada Türkiye ile Yunanistan arasında yeni bir samimi anlaşma ve elbirliği ile çalışma misakı im - zalandı. Bu misak gene Ankarada | n, iki millet arasında asırlarca süren zıddiyet için yeniden samimi bir anlaşma devri açmış olan, umumi bir hay- ret ve hayranlık hissi dostluk misakını tamamlamıştır. Bu yeni misak yalnız iki devlet arasındaki rabıtaları bir kat daha | kuvvetlendirmesi ve harici sipase- 3 sene evel imzala uyandıran te ait işlerde iki dev'etin munta - zam bir surette mesai iştirakinde bulunmalarını temin etmesi itiba- riyle değil, fakat bilhassa — bü- tün Balkan devletleri tarafından kabul edilecek olursa birçok taraf- | İr bir misak akdine esas olabilecek — bazı prensiplere (istinat ettiği muz beynelmilel sulh bürosunun | Yugoslavyanın | Balkan konferanslara iştirakine | değil, iki değil yüzlerce, binlerce- dir. Bunlardan pek parlak bir nü mune daha arzedeyim: | GÜç senedenberi hünkârın emir ahuru idim. Hakkımdaki tevec - cühünün günden güne arttığını gö- | Hele o günlerde bana karşı pek fazla iltifatkâr idi. Ra- İmazanın on dördüncü günü çatıp gelmişti. Padişah, ertesi günü “a- layi vâlâ,, ile hırkai saadet daire- sine gidecekti. İstabli âmire mü - rüyordum. has ahırda akşama kadar meşgul olarak hünkâr bineceği (kaleş) sistemi arabanın beygirlerini biz - tekrar depoya vazettirerek Yeni mahalledeki ikametgâhıma avdet ettim. Pek yorgundum. Derhal soyu- nup yatağa girdim. Hattâ, yor” gunluktan akşam yemeği bile ye- mele hatırıma gelmemişti. Aradan bir saat kadar geçmiş olmalı idi ile uykudan uyandım. Bir at uşa- ğı gelmiş, acele beni görmek isti- yormuş. Üstümü giyinerek aaşğı bi vürudunu anlattı: — (Sevketmeâp arabaları bir kazaya uğradı. efendimizin) yüzünden duyduğumuz üzüntü ve acıyı gizliyemeyiz. (Bu cümleden olarak Balkan hükümetleri harbi- ye nazırlarının sık sık buluşup gö- rüşmeleri lehinde izhar edilen d leği, Balkan posta birliğine veri - len sözlere rağmen — bütün Bal- kan hükümetlerinin henüz iştirak i etmediklerini, Balkan ticaret ve sanayi odasının bütün Balkan hü - kümetlerinin odaya karşı taahhüt lerini tamamiyle yerine getirmeme leri gibi bir hadise karşısında kal- mış olmasını misal olarak anmakla iktifa edeceğim. Giriştiğimiz işin ne kadar çe - tin olduğunda şüphe < edilemez. Fakat nefsimize olan imanımız bü tün engelleri yıkıp yok etmek hu- susunda bize yardım edecektir. Sözün kısası, biz ele avuca sığ- maz tabii kuvvetlere karşı değil, | fakat her türlü fenalıkların ve her türlü iyi hareketlerin kaynağı olan Jinsan iradesine karşı (o mücadele mezburiyetiyle karşılaşıyoruz. In - san iradesi ise değişmez bir kuvvet değildir. Bereket versin ki, ahlâk dürü bulunmaklığım münasebetile | zat kosturdum, Ve kemali dikkat | İle uzun uzun muayeneden sonra, | Geçen martta Bükreşte toplanan ” kim açabilir ki, sı kazaya uğrasın?. — Ne oldu, bakayım... bir iyice anlat!. Emrini Uşak izah etti: — Efendim, bir kedi arabanın döşemesini pisletmiş!.. Bana verdim. Şimdi gördünüz mu olan işleri.. | İster istemez o kış gecesi sıcacık İ yatağımı terkederek o yorgun yor- gun “mahalli vakaya,, gitmek lâ - zım geldi. Kapıyı açtırıp içeri girdiğim za- man, ne göreyim. Vakıya, dediği gibi hünkürm arabası, kedi pisliği ile berbat, mülemma bir hale gel- miş. Bir kedide buna öüretkâr- lık?!. Şimdi derhal ne yapıp yâ - pıp döşemeyi değiştirmeli. Döşe- meci başıyı yatağından kaldırıp getirttim. Hazineden çıkarılan at- las nefti kumaştan bir düşemelik parça kestirerek yerine vaz ettir - dim. Ve arabalığı kemali dikkatle ki kapının telâşlı telâşlı çalınması l indim. Uşak, kan ter içinde sebe-| A-| bindi hal ikiz lin; olmazı) İİ kapatıp elimle mühürledikten son Ya, gece yarisma doğru'eve var dım. Acaba kariini kiram bu muhar- riri nacizin aynı gece bir kerre da- ba uykusundan mahrum edileceği- ni hatırlarma getirdiler mi?. Benim dahi gelmemişti ama ba şıma geldi. Fakat bu defa, kaldırmağa ge- len, oda uşağı değil bir mabeynci Mabeynci Arif Bey. Kemali teessürle ve adeta mahcubane de- di — Aman Paşa Hazretleri, sizi | şu saatte uykunuzdan mahrum et- tiğime pek müteessirim. Fakat ne çare ki şevketmeâp © Ef, mizi asıl ve esası olmıyan bir dolayı tasdi etmişler. östündedirler.. Hâlâ ayak — Hayırdır inşaallah, gene ne oldu?. — Efendim, siz arabalığı iel gece açtırmışsınız.. Bir oOmev- hum (1) kedi, gerdunei hümayu - | nun yastığına mütecasirane bir fi- ilde bulunmasını bahane ederek zıllullahi,, aynı araba ile birk. rif dairesini teşrif ettiler. Bil gün sonra, ne kadar isabet min farkına vardı. Meğer arabayı kolaylıkla eder aya razi olsaymışım: “İzzet Paş& kârı zırhsız araba ile lele İiçin bu plânr kurdu. diyecek miş.. gd Kâğıthanede, bin müşkülât tesisine muvaffak olduğum rülfers,, te bir cuma günü hay ların talimlerine nezaret €€ dum. Ben; böyle meşgul olduğ” sırada o zamanki veliaht Resti fendinin büyük oğlu Ziyaettin” raba ile önümden geçti. BE yacttini görünce hemen selâ durdum. Bu da, gayet tabif Nihayet Ziyaettin, Osmanlı idanına mensup bir prensti, İsa âmire müdürü sıfatiyle her Pİ bir şehzadeye se'âma durmök ” meseleden | nim vazifem icabatındandı. İ Meğer'iş öyle“değilmiş” İismihin ağızlara alınması me” /olan bir devirde yaşıyorduk. ğil Reşadın oğlunu, hattâ muk nini bile gördüğümüz zaman imemezliğe gelmek lâzım ge e Imuş. Bu lâzmneye riayet © İ mekle pek mühim bir gaf yaP' tım. Bu gafı, yanımda ul Abdülhamidin tebdil kiler Mısırlı Hacı Mehmet etti: gi — Eyvah Paşa Hazretleri. — Ne oldu Hacı Mehmet?» * — Eyvah Paşa efendi... yuttuk!. Bir sürü hafiyeler va Hepsi gördüler., — Görsün'er, ne olacak?» Ben böyle diyordum ama, bu ilâma durmanın bir sorgu süs” cağından da pek gafil değildi” devami! — nan Dünde 10 kişi serbe” bırakıldı: j Tevkifhane ve hapisanede kanunundan istifade eden ME“ döşemeyi değiştirimişsiniz. Son-| İ ve mahpusların dosyaların! te! ra da, bu yeni döşemenin arkasına | işi devam ediyor. j bir dinamit kartoşu vazedilmesine iğmazı ayn etmişsiniz. Şevket ekip efendimiz buyuruyorlar ki: “Bilirim. İzzet Paşanın sadakati temmesi vardır. Fakat, her nasıl. sa gençlik ha'i ile (Ben o vakit ço- cuk değildim) farkına varamamış ! olacak.. Şimdi gelsin, bu araba - mı derhal tebdil etsin ve yerine bir başkasını hazırlasın...., Teikikat neticesinde, öy tevkifhaneden dört, hapisan”” altı kişi serbest bırakılmıştır: Zi Efez hafriyatı Bu seneki Selçuk harci tam bulmuştur. Orada adi nezaret eden İzmir müze müd pe, Sa'âhattin Beyle Arkeleoji P' | den ve bu konferansın mümkün ol | içindir ki çok büyük bir ehemmiye duğu kadar yüksek bir nüfuz ve|ti haiz bulunmaktadır. şeref kazanmasını gö:mek arzusu- prensip'erinin, insanlık duygula-| 'rının, ve hadiseleri (o idare eden| mantığın tesirine tabi olabilir. Bu esnada birdenbire fena hal- de hiddetlendim: sörü Koyie, Arkeoloji mim | — Ben, dedim, emir ahurları git Toper ve Arkeoloji Hükümetlerimizin o bize karşı d nu izhar ettiğinden dolayı Yunan | gösterdikleri hayırhahlık ve tevec | hükümetine bilhassa teşekkür ede- i cühten dolayı ne kadar büyük bir | riz. Balkanlara ait işler hakkında | minnettarlık duyarsak Oo meriyet derin bir vukufu o'an M, Tayloru | mevkiine konmasının — makul se- fevkalâde müşahit sıfatile gönder-! bepler olmadığı ve bu kararların çin milletler cemiyeti öm Festbilel ciddi müşküllerle karşılaş- Bundan dolayı beşeri terakkile- ri husule getiren bu amillerin hep- si bizden yana ve bizimle beraber bulunuyor demektir. Bu âmilleri ku'lanmak, faal bir hale getirmek işi bize düşer.” # Va bulundukça bu araba değişmez. Zaten kendileri de bilir'er ki, bu (kaleş) zırhlı aradan başka emni- yet edilecek araba yoktur.,, Arif Bey cevabımı alıp gitti, Fa kat tekrar geldi. Aynı cevabı ver- müte! İl M. Praşnika İzmire avdet ei i dir. Bu seneki Efez hafriy#t' © çuğun 12 kilometre şimali geri sinde Belevi köyünün ötesin dağda yapılmıştır. Müteh Avrupaya avdet etmişlerdir”. . i |