— — VAKIT 6 2.nci teşrin 1933 Rayiştag yangını için. M. Von Papen “ İşte buyangın komü nistlerin işaret feneridir ,, demiş ti YA yg A yg pg yy yy in yy yay Aptülhamidin Yaveri Keçeci Zade İba Fuat Pş.nın hatıralar!) ny yy yy yy EY yl LER yy il yn tay uğradı yg yy yg yy ayyy gg yy yg yg gg yy Padişahın arabası bir ai Berlin, 5 (A.A.) — Volf ajan -| derken Goerng ile Goebelsin 27 sından: | şubata kadar hiç bir intihap top - M, Goering, Rayiştag yangını | lantısı yapmamış olduğuklarını ve muhakemesinde komünistlere kar | bunun sebebi, Rayiştag yangının- | şı olan itbamlarına devam ederek, | da hazır bulunmak olduğunu zik- | komünistlerin sosyalistlerle birlik- te devlet aleyhine tertip ettikleri | suikasti, köprüleri atmak için teş- kil olunan komünist çetelerini, dev let zimamdarlarını öldürmek veya rehine alarak kaçırmak hususun - daki komünist plânmı ve nihayet komünistlerin dahili harp için ver dikleri talimatı zikretmiş ve demiş tir ki: “Bugün komünistlik artık teh - likeli olmaktan çıkmıştır. Çünkü komünistlik tehlikesini büyük bir nisbet dahilinde azalttım, Ko - münistliği oezmekiçin Rayiştag yangınına hiç ihtiyaç yoktu. Bi lâkis bu yangın canımı sıkmıştır. | Çünkü benim plânımı altüst miştir.. Ben komünistleri tama men imha etmek istiyordum ve bu et - nun için de onların tam manasiyle taarruza geçmesini bekliyordum . İredildiğini söylemiştir . M. Goering, nazırların kendi iş- leri için bir çok günler intihap mü- | iştirak etmediklerini | cadelesine ilk defa vaki (oOolmadığı, yangm İ hakkında kabine erkânınm müt - tefik olduğu cevabını vermiştir. Maznun Dimitrof, M. Goeringe bir kaç sual sormuştur. Fakat bu i sualler, komünist Oo propagandası mahiyetinde (olduğundan, reis, İmazmuna verdiği sözü geri almış: | tır, | Bunun üzeri Dimtrof, M. Goe- .İringe döknerek “suallerimden kor İ kuyorsun değil mi?.,, diye bağır - İ mıştır. o Goerin de hemen “sana İda ne oluyor, alçak?,, diye müka-! bele etmiştir. Reis, Dimtrofu tekrar hapisha - İ neye sevketmiştir. Torgler ve Po - çe ğe İli defa, Beşiktaş iskelesinde- ki muşta tanıştığım Reşit Bey, sa- rayda bilâhare pek mühim ve es- tarengiz roller oynıyan Ragıp Bey (paşa) nın şeriki idi, Reşit Bey, ise, Ragıp o kadar anut, garip ta- biatli bir adamdı. Osmanlı salta- natının son asrı evailinde Abdül- İ hamide kendini beğendirmek hu- susunda Ragıp kadar muvaffak ol muş bir kimse yoktur. Abdülhamit, Ragıbın şahsında tam kendine lâyık karini bulmuş” tu. Hiç bir efendi ile uşak arasın da bu kadar imtizaç ve mutaba - | kati efkâr görülmüş, işitilmiş şey Halbuki yangın gecesi, ben taar -| pof, yangın ile hiç bir alâkaları ol- İ değildi. Tuza geçmek mecburiyetinde kal - dım. 27 şubat gecesi saat 21 e doğru dahiliye nezaretinde (o çalışırken Rayiştağın yanmaktat olduğunu haber ladım. Suikast eseri olduğu akirma gel - di. Rayiştag reisi sıfatiyle hemen hâdise mahalline gittim. Bir polis, memutu yalıgının bir kast neticesi olduğunu (bana söylediği vakit, derhal bundan komünüslerin mes - ül olduğunu düşündüm. Yanıma | çağırttığım itfaiye umum müdürü elde bulunan bütün itfaiyecilerin çağrılmış olduğunu söyledi. Rayiştagda tesadüf başvekil muavini Von Papen ba - na, “işte bu yangın, komünistle- rin işaret feneridir.,, dedi. Başvekille görüştükten Prusya dahiliye nazırı icap eden tedabiri ve müzelerin muhafazasını temin ettim. sonra sıfatiyle Bir an, vatan himayesi kanunu: | nuh bana verdiği salâhiyete isti - naden Van der Lubbeyi hemen as tırmağı düşündüm. Fakat bu ada- mm ileride şahitliğinden istifade edilebileceği o mülâhazasiyle vaz geçtim. Yangından bir saat son- ra iki komünist meb'usun Torgler ve Kocnenin Rayiştagtan çıktıkla- rmı haber aldığımdan bunları he - men tevkifini emrettim ve aynı za) manda 5.000 kadar olan bütün ko münist İider ve lider muvainleri- ninde tevkifi için zabıta kuvvet- lerine ve bunlar kâfi o gelmediği için bütün milliyetperver sosyalist hücum kıtaatına emir O verdim. Ertesi gün komünist (tehlikesini kabine içtimamda anlattım.,, Müddeiumumi M. Goeringe hi- tap ederek “yüz kilap,, tan bah * setmiş ve bu kitapta, intihabat mü- cadelesi bütün şiddetile devam e- kelimeler, isimler Hep bunlar sevgili ladığı Türkçe kullanılıyor. Gazimiz ve büyüklerimiz tarafın -! dan yapılmıştır. Alman lisesi ihzari bi- rinci sınıftan Hayriye ilkönce bunun bir | ettiğim | | madığını söylemişlerdir. Muhake meye yarın devam edilecektir. Ayla su var ği (Baş tarafı 7 İnci sayriada) madde muvafık hararet bulunca derhal su olurlar. Yani iş, maddeleri bulmakta ve muvafık harareti temin etmekte - dir. Bu esasların olduğu her yer- de su olması imkânı mevcut deği dir. Bazı yerlerden su çıkmaz Bu büsbütün başka bir iştir. Bir çok tepelerden sular fışkırır | i da düz yerlerde bir avuç su bulun maz. Bu da nasıl oluyor?. Buna verilecek cevap büsbütün | başkadır. kaları kat kat üzerinedir. Dünyanım toprak taba - Bu kat- hemen aldım İlardan bazı tabakalardan birisi | kireçli, birisi killi ise birisi de | balçıktadır. Yanı su falan işliye- mez. Yağmur olarak havaya ge çen sular kireçli, kumlu toprak - lardan süzülerek toprağın içine girer. Tesadüf ettiği balçık tabaka su- yu aşağiya geçirmez. Kuyu gibi suları saklar. Halbuki başka yerlerdeki top - raklardan sular mülemadiyen de- rinlere nüfuz eder. Su da oralar- da bulunmaz. i Kibrit yürüyor! Evet kibrit yürüyor. (Görünce siz bile hayret edersiniz. Masanın üzerine bir kibrit koyunuz. İkinci bir kibriti de haçvari batırınız. İ - kinciyi de o tarzda koymalı ki mü- savi şekilde ucu masaya dokunma dan yatsın. Sonta bir kuruş çıkarıp üst kib İritin eczalı başına dokurdurmadan | yanaştırıp parayı bu tarafa doğru -İ götürünüz. Kibrit paranın gittiği itarafa doğru yürür. ! Bu oyun çok kolaydır. Yani ya vaşçacık kibritin başma üflersiniz. Pek az nefesi kimse anlamaz ama kibriti de yürütür. Nasıl kibrit yürür müymüş?., | İ Razıbı, daima sırtında yağlı bir setre, başında kalıpsız bir fes, ar- | "İkasmda çok fena kolalanmış adi İ cinsten bir gömlek, ayaklarında | bağları çözük, ökçeleri yassı mur- | dar kunduralarla kendi kendisinin | İ gölgesi gibi sessirz sadasız saray koridorlarında dolaşırken görür - düm (Ragıp) ın Bürüseintisabı tesa- düfi değildir. Abdülhamidin eva İili saltanatında Babıâlinin saraya İ nakledilmesi için ilhamı padişahi ile bütün mukribinin ayrı ayts do- | laplar çevirmekle meşgul olduğu İ sıralarda istibdadı | kökleştirmek esasına müstenit © - lan siyasetin ibreleri de sarayın İ vazibesine kapılmış, mütemadi- yen padişahm tarafına doğru meylediyordu. Bugünlerde Ab - dülhamidin maiyetine “işe yarar,, adam bulmak lâzımdı. İşte bu a- | kunç bir istidada malik olduğun - da şüphe olmıyan “Ragıp, tan| İ başkası değildi. Daha Galatasa - ray sultanisi talebesi iken saraya intisap etmeşi de gösterir ki' “Ra- gıp,, ın efendisine olan sadakati pek küçük yaşında başlar. “Ragıp,, mütercim olarak tanın İ miştı, Saraya intisabından bir müd det sonra, padişahım muhayyerülu- kul cinayet vukuatından bahseden romanlara karşı zaafını öğrenen bu kurnaz genç, kollarını sıvaya - rak faaliyete geçmişti. Bir taraf- tan harıl harıl roman tercüme e - derken, diğer taraftan da Fransa- da kokot düşkünleriyle kapıcı ka” rılarını pek mütelezziz eden çıp - lak ve şeni edebiyat nümi hünkâzan enzarı rağbetine arzet mekten hali kalmıyordu. Abdülhamit, bilhassa “Ksaviye | dö Montepn,, ve emsali cinayeti | müteselsile muharrirlerinin roman larına düşkündü. “Ragıp,, nere- de yeni bir roman işitirse bulup | getirtir ve süratle tercümesini bi - İtirip efendisine arzederdi. Abdül- hamit, ilk dersi, Rayıptan aldığı gibi, Avrupayı da Ragıbın gözü ile görmüştü. O kadar ki bir ta- İ kım malayani masallarm delâleti jile Fransız, İngiliz ve diğer mem- İne kadar nazik, mültefit, terbiyeli | memlekette | dam, daha genç yaşında, pek kor- | leketler hakkında beyanı mütalea ! İ edecek kadar ileri varmıştı. Sa- ray dahilinde entrikalar çoğalınca Ragıbın rolü de değişti: “Cinayet ve rüşvet teğrifatçılığı,, kendisi için biçilmiş kaftan gibi idi. Sipa- mesaili siyasiye müzakeratı.... Ra- gıbın burnunu sokmadığı hiç bir mesele yoktu. “Ragıp,, ın bütün seyiatını yaz- mak, bir kaç cilt kitap yazmağa | mütevakkıftır. Esasen ben de bu adamın sebebiyet verdiği faciala- ra tafsilâtiyle vakıf değilim. Sure- rişmeksizin — diye bilirim ki bu mahlük, Abdülhamidin otuz üç Hitler rejimi aleyhinde mücadele açıldı LONDRA, 5 (A. A.) — Havas ajansı muhabirinden: “Avrupa dostları,, birliği amele i fırkası sabık meb'uslarından M. Renni Smith'in delâletile şimdiye kadar eşi görülmemiş bir müca - dele açmıştır. "Bu mücâdöleden makânt Hitler rejimi bakkında birlik azasının bildiklerini yapıp dökmektir. Aynı zamanda “Avrupa miras ve mahsü | ! satı,, nın korunması maksadile Av- rupanın garp kısmındaki siyasi kuvvetlere hitaben bir de beyanna me neşredilmiştir. Bu mücadelenin ilk faslı “Av - rupa dostları,, birliğinin M. Osten | Çemberlayn, profesör Aynştayn, M. Vickham Steed ve M. Garvin gibi başlıca âzasının imzalarını havi birçok yazıların neşrile Baş - lamıştır. Bu yazılardan biri de iş - mini bildirmek istemiyen eski bir Alman diplomatı tarafından kale- me alınmıştır. M. Çemberlayn hazırladığı ki- lâpta avam kamarasında söylediği nutuklardan alınmış birçok parça- ları bir araya getirmekle iktifa et- miş ve kitabm başlangıcında, ge - çen temmuzda kendısı tarafmdan ileri sürülen ve bugün de aynı de- recede ehemmiyetli (o olan sözleri geri almadığı bildirmiştir. Eski Alman diplomatı ise Hit- | İer hükümetının siyasi maksatla - rını şu suretle saymaktadır: Lehistana iade edilen toprak - ların geri alınması, Avusturyanın la ile birleştirilmesi, Çekos unelerini | lovakyanın dağıtılıp parçalanma - | aldıkları takas vesikaları, it sı, Rusyanın bir müstemleke hali- ine getirilmesi. o Urfada güzel bir âbide yapıldı Urfada Kurtuluş tepesinde Urfa kurtuluş mücadele şehitleri ! namına bir abide yapılmış, vali, kumandan, erkânı bükümet üme- ra ve zabitanla mekteplerin ve binlerce halkın iştirakile abide- nin resmi küşadı icra edilmiştir. Meras'mde nutuklar irat edil miş, mücadelenin tarihçesinden rişat, mübayaat, imtiyazlar, hatta | ti umumiyede — teferruatına gi - | diye bir yaygara koptu. Döşemeti | arandı. Meğer kedi pislemiş.. senelik devrei taat ka şaamet engiz bir idi. Abdülhamidin eşrari i» İ sesine, hiç onun kadar vakıf? yoktur. İ Ragıp, doğrudan pe etmezdi. Esasen © lüzum var mıydı ya... RagıP” İnal vermez, fakat verilen ai. ilardan azami istifade ederdi İ gıbı ne vakit sarayda görsem Hİ, ! nalcılık rişatı askeriyedeki yolsuz! şiddetle yüzüne vururdum. * bu açık hakarete karşı, e halde işerlediği halde buğuğ kinini ızhar etmemeğe ke (Meram ca) Ermeni cemiyetleri ar sında mücadeleler devam ediyor BERUT, 4 — Son gür rimizde ve Halepteki Ermeni o miyetleri arasında yeniden gü” deleler başlamıştır. si Evvelki gün Hınçak a mensuplarından Artin Artinys” İminde birfgüpe gündüz mp ile, Taşnaklardan Avadis imi İde bir komiteciyi düny İnayet bura muhitinde çok por bir tesir yapmış, birçok ei i fevkalâde komiserliğe mü ederek bu iki cemiyetin de şeh” dilmelerini istemişlerdir. a Fransızlar, bu müracaata *İİ mi kabul cevabile mukabele gl lerdir. Bundan başka bir e evvel Hınçak Ermeni partisi Mihran Ağazeryanı öldüren Te naklı Agop Kebapçıyan Taş miyeti tarafından kurtarılmı#' Gianni Takas işleri Takas komisyonu untara 1, e kilde çalışmaktadır. Takasa #” ni tebligat şudur: Takasın il dildiği 20 ağustos 933 tarihini, yeni kararnamenin mer iel dığı tarihe kadar geçen Nk içinde yeni kararnamede gr tâbi bulunması kabul adılmığ eşyadan ihraç edilmiş bul! e rin takas hakkı hükümetçe İ Tai ve komisyona bildiri” İ tir. Yaptığımız son tahkikat# g ihracatçıların kararnamede kür mevaddın ihracı mukab bilir ih çılar tarafından yüzde yirmi | farkla satm alınmaktadır. | Himayei etfale w Himayeietfal Cemiyeti yi | Fakir ve bikes çocuklar “gk İdim ve süt parasına medf gi i mak üzere bir hayır sahib rafından yüz lira teberri eği muştur. Alenen teşekkür li ÇO a bahsedilmiş ve abidenin heri. cağı mahalle ordu ve şehir mına çelenkler konmuştur.