ERER Şa e RE ikm) gin A İNER AD üyeli siliyer inim emidienişiseğ e gar a TİE —s — VAKIT 25B. teşrin 1933 Sokakta Müşteri: Çok geç oldu, dedi, dükkân ne- redeyse kapanacak, yarın gelir ba karım. Gittikten sonra çekti, Çıkardığı koydu. Boşu boşuna şeç kalmış- tı. Hem de çok geç kalmıştı. Yol arkadaşı da gitmişti. Şimdi ne ya” pacaktı?. Ya halâ kocası olan a - dam peşine takılacak yapacaktı?. Ona tahammül edemeyip, an- nesinin evine kaçtı kaçalı, akşam:- ları onu köşede bekliyordu. Fa - kat Fatma, dükkândan hiç yalnız çıknrıyordu. Yanına komşusu Ha ticeyi alıyordu. Kocası, onu ya'- nız bulamadığı için, yanma yak - laşmıya cesaret edemiyordu. Şim- di ne olacaktı?. Fatma, ürkek ürkek kapıdan çıktı. Yürümeğe başladı. Etrafı gözlüyordu. Taksime doğru yolu tutmuştu. Fatma içini eşyaları yerine olursa ne Galatasaraya yaklaşırken arka sında bir ses duydu: — Fatma... İrkildi. Kimdi bu o çağıran?... Altı günlük ayrılık, ona, kocasının sesini unutturmuştu... Durmadan başını çevirdi. Tanıdı. Eyvah!... Kocası tabancasını çekecek, ateş edecekti... Bir zün onu vuracağını, | geberteceğini kaç kere haber göndermişti. Fatma sapsarı kesilmiş, yürü - yordu. söylemiş, Beni dinle Fatma, seninle gü » zel güzel komüşmak istiyorum. Sa na vadediyorum, huyumu değişti - receğim, Evimize gel. mes'ut olacağız. Görürsün, Ses yok. Fatma kaçmak için) adımlarını sıklaştırıyor... İçine müthiş bir korku girmiş - ti. Dizleri titriyordu.. Başını ge - Dün kandı . (Btış tarafı 5 üneli sayılada) “— Ankaradan şifre aldım. O bizi düşünüyor, korkma... “».. Sakarya kenarında kanlı günün akşamı köprülerin parçala- rı havada rüzgâra tutulmuş bir kuş tüyleri gibi uçuyor. Top, mitralyöz ve insan sesi ölüm orkes trasını çalıyor. Yaylâdan gelen - ler denize doğru iniyorlar. Fa - kat coşkun dere onlara yol ver - miyor. Süvariler suları geçtiler... Toplar ve piyadeler dura kaldı.. Duran piyade saflarından ses- ler geliyor: “— Ben de... “— Ben de... “— Ben de... “— Ben de... Gönüllü mangalar dereye dal- dılar, tıpkı bir köprünün beton te- melleri gi Manga, mangalar üst üste tuğla gibi yığıldılar. Ne hazır bir ses çıktı. Ne de bir bölük asker geride kaldı. Sessiz ve atsız ölülerin göz bebeklerinde sa- dece onun hayali vardı. İnönü böyle kazanıldı. Sakar- ya böyle kaaznıldı. (İzmire böyle inmiştik. Sene 1933; Bugün artık akan kanlar ku - rumuştur. Meydanlarda toz, va tan köşelerinde toprak diye elle - mangalar; gibi, taş bir! tüfek, ! bir facia Yazan: IZZETOĞLU İne biraz çevirdi. Tamam!.. Koca - sının eli cebindeydi. Tabancasını | . Aptülhamit, bazan bilmediği öyle şeyler söylerdi ki insanın “Yangın İ tutuyordu. — Cevap ver Fatma, gelmek, İ barışmak istemiyor musun?.. İyi düşün, Cevap yok... Taksime yaklaşı yorlar. - Dinle Fatma, tekrar rica €- diyorum. Gel, barışalım. Yarm iş işten geçmiş olacak. Biraz sonra iş işten geçmiş o'acak. Şimdi ce - vap vermelisin. Ya evet, ya hayır. kat'i söylüyorum... Cümhuriyet meyda» Sana bunu kızmadan fakat nına kadar geleceğim... Eğer ora| Bunlar ayrı ayrı dairelerde mai -| en da da cevap vermezsen veya ret ce vabı verirsen, ben yapacağımı bi- lirim, Kocasının sesi dikleşmişti. Çe ne kemikleri kabarmış oynuyor - | du.. Cümhuriyet meydanına geldi - ler. | sun?. | Cevap yok. | — Öyleyse bana kabahat bul - | ma Fatma. Fatma gözlerini yumdu. Bek - ledi ve kocasının sesini duydu: — Hoşça kal! | Bunun imkânı var mıydı?, Ko- | cası gidiyor muydu?. Kurtulmuş I muydu?. Yaşıyor muydu?. Gözelrini kurtulduğuna | kani olmak için baktı. açtı, Biraz ötede bekliyen genç bir | kadın kocasının koluna girmiş, w- zaklaşıyorlardı. Bunun üzerine Fatma yapa - yalnız yoluna devam etti. Hayatta yalnız, yapayalnız, kimsesiz kaldığını hissediyor ve İ bu hisle gözleri yaşarıyor, yürü - yordu. Bugün toprak! İrimizi dokundurduğumuz cisimler | cesetlenmiş mazi ile döğüşen ru - Zerreleşmiş kanımız - Onuncu yıl bayramını bu topraklarm üstünde selâmlıyaca humuzdur. i dır. gız, o topraklardan birer parçayı Ankaraya göndereceğiz. Ankara - da her köşeden gelecek toprak ka: rışacak, hallihamur olacak bu ça- mur yeni bir insanlığın mayası diye nesillerden nesillere söylene - cek, Nasıl harp senelerinde kanları- İ mız ayni derelere karışarak aktıy- nasıl kanlarımız topraklarımı zı bir yağmur gibi rslattıysa kuru- yan, pıhtılaşan kanlarımıza karı - şan toprak yığını da yeni hayatın, yeni günlerin ve ! sembolü olacaktır. Nasıl boşanan yeni sevgilerin damarlardan — Demek barışmak istemiyor: | Oy yy Aptülhamidin Yaveri Keçeci Zade İzzet Fuat Pş.nın Hatıraları ve aa | yy ay . var..,, diye bağıracağı gelirdi.. ' e a Harem teşkilâtı: Resmi olarak dört hanım ve bunlardan sonra dört ikbal (1). yetlerile otururlardı, e Hünkârın kendi oturduğu dairede kendi hiz- mahsus haznedarlar metine ve bunlardan maada (hünkâr hala - | | yıkları) unvanı verilen cariyeler, Haremde hünkârın doğrudan doğ | haznedarlar - bakamaz hizmetine i dan Başkası yanına (giremez. Haznedar- İlar hizmetiçiniki takım kil edip her takım bir hafta mü- temadiyen ve mütenaviben hizmet te bulunur ve böyle hizmet nöbetin | de bulunanlara (çakşır nöbetçi kal ! falar) denilir. Hünkârın esvabı ü- i tülenirken ütüliyenlerden başka İ diğerleri de ihtiramen ütü masa - | sının etrafında bulunurlar. Haz - rüya ve nedar usta umum haznedarlar ve cariyelerin başı olup ayrı bir dai- rede oturur. Haznedar usta eya - mı resmiyede ve bayramlarda kab zesi mücevheratla murassa bir a- sayı eline alıp, başına “peroke,, la- kıp haremin tebrik merasiminde hazır bulunur. | (1) Hanrmla | sındaki fa de "me et olduğu iç hanımla dan a çocuk doğurmuş olan - lara ikbal namı verilirdi ve bun - ların da adedi ekseriya dördü te - cavüz etmezdi... Bu hanmı ve ik - ballerden maada sultan Abdülha- mit haznedarlardan ve hünkâr ha- layı ndan beğendiklerini na alır ve bunlara “gözde,, denilir a ikbailerin ara- “İdi. | ABDÜLHAMİDİN KORKTUĞU ŞEYLER Bittabi herkes gibi ölümden ve İ suikastten korkardı. Müptelâ ol - ! duğu gayet şiddetli “nevresteni,, hastalığı her şeyi izam ettirdiği gi- İbi bu korkuyu dahi aklen hiç İ münasebeti (oOolmıyan (o husus - lara varmcaya kadar her şeyde ö- nüne çıkardı. Bu hal böyleyken ve vatanımızın sükün ve asayişe ve ıslahatı ciddiyeye şiddetle muhtaç olduğu bir zamanda vicdan ive insaniyet bu hastalığın ta- dil ve teskin ve tedavisini emre - gi ayyy teş- | et dör - Ji dörttü. Bunlar, - | A Ayy yg Tg AM ye 1 ye İl oyunla gt ag yaly yy Hi e ... .. YILDIZIN SOFRA REZALETLERİ i gelip ve taama oturmazdan €' hünkârla mülâki olduğu vakit disine bir nişan veya madaly& ş Ziyafetlerden kalan yemekleri | rilir ve bu nişanı takmış olar: yakında bulunanlar yağma e - | meğe oturur. z İşte asıl esef ve kederi ayi dip evlerine götürürler hatta ora - | İda taam etmek salâhiyet ve mec -| olan bir haldir ki o ecnebi ayr buriyetinde olan mabeyincilerin bi İnişan ve madalyayı kilercinin # | le yiyecek nefis yemekler bulama- | sünde dahi görür. Bu manzarsfif dıkları olur. ai artık onda ne tesir hâsıl ettiği K Ziyafet kendi şerefine verilen | layca anlaşılır. İ bir ecnebi zat mâiyetiyle saraya | (Devamı vari , Mustafa Fevzi Beyin cenaze merasim! Pariste vefat edip cenazesi Ankaraya nakloluna" Manisa mebusu Mustafa Fevzi Beyin evelki gün Ankarada yapılan cenaze merasimine ait resim * ,5 sene sürecek bir yaya dünya seyahati Bu sabah saat dokuz buçukta iki a seyyah şehrimizden yola çıkıyorlar kuz buçukta yaya olarak seyab çıkacaklarını söyliyen iki zat baaya geldi. Bunlar, Süleyr” sadi ve Aziz İbrahim Beylerd 4 Süleyman Sadi Bey buradt e car kâtipliği, Aziz İbrahim de Berber olarak çalışıyorlar". | Seyahat ederek muhtelif meni, ketleri görmek arzusu, ndili , ni yaya olarak seyahate çi tahrik etmiş. Çizdikleri seyahat yolu, vii nistan, Mısır, Filistin, 5 İrak, İran, Efganistan, Teri -İtramvay direğine çarpmıştır. Or kan millet iradesinin ta kendisi | derken nasil oluyordu da maiye - olan Mustafa Kemalin sevgisi ile | inde bir takım adamlar daha doğ- cepheye set olduysa, kuruyan ka -| rusu adam suretinde ve fakat â - pın cisimleşen, topraklaşan kısmı! demiyetten hiç de nasipleri olmı - da ilerinin, yeni neslin, sevginin, yan bir takım cübelâ ve hükma Kâ kendisini Mustafa Kemalde bulan milletin timsali olacaktır. Sadri Eetm — ğıthane imamınm açtığı çığırı ta- kip ile bu yangını gittikçe ve dai - i ma körükliyerek işi başımıza Lüt A i fi ağayı musallat etmiye kadar var Tramvayda bir kaza dırırlar ve bu suretlerle “Hayfı Beşiktaşta oturan 12 yaşında sultani bankasını,, tesis ve icada Orhan tramvayla evine giderken | sebep olurlar ve asıl yüsek kur - başını dışarı uzatmış ve kafasını | naz ve entrikacı takım dahi bu bankayı gayet mahirane işletip han hastaneye kaldırılmıştır. durdular, Üç buçuk senelik seyahate çıkacak olanlar Avrupada ve Amerikada yaşı yanlar arasında yaya olarak dün- ya seyahatine (o çıkanlar, sık sık İstanbuldan da geçerler. Onlar a- rasında yaya seyahat meraklıları İ olduğu gibi bizde de Dün | akşam üzeri, bu sabah saat do- var. Rusyadır. Bu seyahat sf) tamamlamağı düşündüklerini * lediler. şi İkisi de, seyahatlerini yi ladıktan.sonra, seyahat hatı" nı yazmak ve nesretmek niyeti ; dirler. — kanki ilk mektep Maarif müdürlüğü Tart da yeniden bir ilkmektep | bu civarın iStiyacını temin ar i tir. Mektep 47 inci ilkmekte! .“| | Eski ermeni mektebi binasınd* * çılmıştır. |