r BR Ressam — Tabii yağlı boyi e tasvir etmiş ol ARA, UNİ Sevk, a ağlar. im çıktık abası tle Si muş, Süreyya ise bir o- iyordu. Süreyya arkadaşına: 2 m nım, — Kabil değil, canım sıkılı - lor. — Daha iyi ya... Hemen içme- isin) taki — Anlamıyorsun Süreyya. Bu fıza sahip olmadıkça içki n me yemek yemek bile istemi e si ie eki ama gözüm, çok şükür sofdaran var; ayda bir Melâhate yüz ıyorüira versen, bütün n hayatını satın a- Nihfrsm, e başka kimseye bak- kıymhaz. a ayır, ben onu istemiyo Parayla bir Yal satın. ii nek 5 Mean sonra ben onun istedi- Min Yapay, mıki —P rd ama, Melâhatin satılık l'ar bir m olduğunu pek âlâ bili arşı İyors dır. Onu e İsim sahip olması eri. seçe muhasip olarak| ,, sıl Müşteri — Karımın öğeye rez boya ile yapıyorsunuz | Müşteri—Biraz . — an etseniz tabiatini daha urdu MR amk a e KADING e ü katında Sürey- ya Melâhati odasında oturuyor - du. Melâhat birdenbire: — Benim için bir erkekle ko - mal nedir bi ; fa beş dakika bile bedava karşı kar- şıya pirimi kabul edemem, an- ladın ama a gözüm, bu seni seviyor. kiii via. Mi - b de in. Para bol, EĞLENCELİ ATE gi Salata ve Hanım bir köylü Kızı beraber, son derece akıllı ve çalış- kan bir ahçıydı. Şişlide büyük bir rak yüzünü gözünü boyamâktan, süslenip püs- lenmekten vazgeçmemiş olan ha - nımefendi çekilir, yenilir yutulur şey değildi. Son derece aksi, lâ - net bir kadındı. Her obehaneyle her şeye Me, yemekleri beğen- miyor, her zaman söylenip duru - | Yi iye, onun hizmetçil lere na - behanelerle sim durduğunu görüp işittikten sonra bir gün ken- yni li yapacağı - asıl sab- Ol m ei hazırlarken mefendi başında, musallat oldu: — Kız, bu nasıl salata!... Bu neye benziyor?. Yamrı yumru... Mara benetmişin. Şazi içind. 'Ya sabır!,,, gekti, sali Yi ki hanımın çe - nız, şimdi domatesini, zeytinini, koyunca. salata da. değişir. ea Gi Mİ pese idi, ama acaba hangi B. teşrin 1933 mms Beyefendiye bir mektüp isi Bey, hangisi Hanım... ŞAKALAR © yy yy yy yy yy Şanj farkı de şehrimize tin yaşından gelen bah- Bugünleri meşhur bir artistin solunuyordu. Birisi: — Otuzdan fazla değildir! de- Öteki a dı: — Ne'sö; . yorsun yahu, ben geçen sene b sente bu kadına Bir dayak Mahkemede e. e idiler. Kadm kocasının kendisi ni her gün ii söylüyor ve bu tokatlardan birinin kulağı » nın zarını marin iddia edi - yordu. nun koca ayağa kalk - z doğru eksi yeminler ettikten sonra: davacı Mei ir iki defa bedava yüzüne — sonra onunla beraber oturur- em böyle üç odalı küçük bir ri de; gil Dayalı, hizmetçisi, özme otomobili, şofö- rüile büyük bir Anladın mı yi apartımanda. — Anladım amma ben anafor: emem.. > bile imiz e İşte Süreyya istiskal edildiğini an - ladı. Cebinden yirmi beş lira çı - kardı, Melâhate uzattı: te sana 25 lira... ketten bir iki defa para ia ii ta verirse alma... Kendisini sevdi- ğinden bahset, sonra onun seni na ır | sıl ihya lodi göreceksin. ##» Bundan dört gün sonra iki ar- kadaş gene ayni birahanede bu - 5 pe Şevket sevinç içindeydi: — Görsen, beni ne kadar sevi - yor. Tasavvur edemezsin.. Benim AA 3 döşeli, | ğim ep eğ vak bir | VE verecek | du. ve se bi Siki ww Zorla verdim, hat- | iki: lar içinde kıvranır, yemez içmez, di ir adı yağını rasgeldim. ul mt rı iii ıl için çıldırıyor. Tam benim istedi - — Kim bu, Melâhat mi?, — Tabii... Başka kim olabilir?. efa üsünde verec: ta masa örtüsünün altına bıraktım. Alâ... Demek hayatından memnunsun ? — Tabii. Le halde bizim şirketin oto- mobilini alacaksın?, —H emen istersen üç yüz lira- sını vereyim. — Hay hay.... Yalnız o günden beri fiatlar biraz arttı. Şanj mese- lesi... 25 lira kadar bir fark var.. — Zarar yok, onu da zammet. Fakat bilsen Süreyya.. Bu kadın ne aşk kadını, ne sevgi için yara- tılmış bir kadın... hiç a - lâkası yok.. Parayla rl söylüyordu. Şimdi otuza mı inmiş?. — Tabii, şanj farkı... yy yy yy Yerinde bir sual Vecihi efendi doktora gidiyor- g son derece cılız bir adamdı. Doktora hepsini anlattı. Bu meşhur dahiliye nitebâsik dal - gm dalgın onu dinledikten sonra: — Ailenizi anlatır mısınız? de- di, Vecihi efendi: — Peder merhum, dedi. Doğ - duğu ve re Ea cılızmış, mışlar, tam 220 ih gelmiş.. Doktor ede içinde kaldı: Ya, irhem ha... Peki bu kadar e ği Siya - miş mi acaba? “imkânı değil, v 1) e anlamıyor mu - un, ig Aman m. Li Sen n şimdi | - Reisi a * bırak şu sev « le şeyden anlamam, e otomo acak mı asetint rcu SİL, .. teni m, T€ n şimdi Melâhatten başka is şey mi mx dedi. ara Niye tunun karanlık mumisf al birinde yeni bir &- ep kn ayyy lendim. lm s.a limnnlkm santimi 1 —Buyurmaz mısınız?Hamama gidelim. — ihtiyacım yok, şimdi tavlada temiz- m gel ll —Emine kadın, su banyoya biraz tuz at, kendimi denizde sanacağım. im , yö — Hakim dedi, ben dna el kaldırmadım diyemem. Fakat sizi namusum üzerine temin ederim ki ona vura vur bur numu neyle temizliyorsam onunla vuruyorum. m hayret içinde kadının kağ yüzü Ti ız, İe- ıyordu. Kadın ayağa kalkarak izah etti: — Reis bey, kendisi ne bez, ne de mendil kullanır, burnunu eile - riyle temizler, yyl Nümuneler Şahin efendi bir lokantaya si di. Burası Beyoğlunun yeni açı Jan muz ra fakat muteber bir lokantası yi ri geçirdi. i ve garsona Sonra a dört on. dike hepsini birden dört si dg söy'edi. Garson » birden x de masaya ince Şahin efendi bu küçük ta iaklere — birer ii attı; sonra Iri Peki, dedi. Nümuneler fena değil, Şimdi bana bunlardan bi - rer porsiyon getir bakalım. Ayyy yy Ayyy , Ziyan olmıyor ! Küçük hanım köpeğine şeker veriyordu. Ağabeysi koşarak: pıyosun Nihal, şeke « rin okkası 50 kuruş. Köpeğe © il l Mir mi9 kadar şeker verilir mi?. — Vermiyorum canım, yalatı- atl yy e yn ALIN lll AN yy yorum. Bu ka