27 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

27 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büyük Hikâye: 5 | Denize Gömülen Aşk" im ill KR Bir an içimde bi Betülün yanından FTA AA an kabardı. kaçmak,» bü gözlerden istedim. Sonra kendimi topladım. Firarım manasız, hatta münasebetsiz ola - uzak aşmak caktı.. Sadece biraz geriledim. Fa kat Betül fena bir emrivaki — Muldimle dedi.. yaptı dansetmez mi sin?. Ne cevap verebilirdim?, “Ha- danseti yır etmem... Onunla değil, konuşmak bile istemiyo - rum!,, diyebilir miydim Mukdim bey önümde iğilmiş ti: Müsaade eder misiniz?. kollarının kirpikleri ek gibi oluyor- tık iri siyah in yanakla; Nefesini ma du. tenimde (o duyuyor mesini istiyordum. Hiç konuşma - dık... leri s du dim. Bahçe kapısına doğru yürü - düm. O ara s bitti. Tayyarecinin göz çten fıldır fıldır dönüyor- nda durmadım, Aşağı in- karşıma Betulün ımı, sinirli ol- tle sordu: Bilkâr hanım? ya Aysel, Betülün da - imiz severiz. İyi yürek- e kadındır. Ona Elvan dadı derdik. | nım.. Hepimiz bahçeye Mi Yazan: Nezahat Hasan'p.. yayıldık, sizi arıyoruz. Biraz hava aldım, geliyor -| dum. | Beraber yürüyoruz. Benim ba- şım havada, onun gözleri yerde. Birden durdu ve yalvaran bir ' sesle: — Bilkâr hanım, dedi, hemen | köşke girmesek olmaz mı?. mM) Buda doğrumuya! ürk - Bulgâr dostluğuna yakışmıyacak bir tılm Bulgaristanda çikan Svobodna ç gazetesi 20 eylül tarihli nüs - hasında Bulgaristanda (o hazır - lanmakta o'an ilk sesli sözlü fil - min mevzuunu anlatıyor. Bundat na Robi isyanıdır. Fenni Tobis : Klang stüdyosunda Bulgar rejisörü Va - Filmin ismi te yani esirlerin tarafımı Viyananın sil Gendof çevirmiş ve henüz bitir miştir, Mevzu, Bulgarların Türkler e mai 5 — VAKIT. 27. Eylği 1y34 e AŞK DELİSİ IN&——HÜKÜ 60 Otuz bin askerden kurtulmuştu. Karacigay Han, oğlu parçalan - | mış, Şah Abbasın namdar kuman- | danlarından Emir Güne Han, Kaz- üç bin kişi i — isleri gan Han, oğlu Şirvan Hanı Yusuf, O zaman anladım... Gözlerine | linde 500 yıl esaret çekişlerini, bu | gan Han, oğlu $ | sek aşkı okudum... Ve bir an bü - cadele ettiklerini, Türklerin Bul - K i ici e ü lu Mehmet Han, Süleyman Han | baktım. Siyah gözlerindeki yük . | esaretten kurtulmak için nasıl mü. ; oğlu et Han y bunlardan maada ondan fazla sul- bil senii kebi bal Delili garlara zulüm ve kadınlarına taar. | tanlarını başları da birer birer top İadım. Arzumu yendim: | — Zaten geç kaldım, dedim, ar İtik girelim. Yürüdüm.. O ge'medi. Ben a - dımlarımı sıklaştırdım. Kendimi taşlıkta bulunca rahat bir nefes al- — Huuu!.. Çocuklar, | yim!.. | o Uzaktan sesler duyuldu. Ben yukarı çıktım. Salona girince ar “| kadaşlar: | | — Ayol nerdesin, dediler, her- | kes seni ariyor. köşkte » geliyorlar, 1Mevans var) Yağ fiyatları Son günlerde, yağ — Bahçedeydim, arıyanlar da | fiatlarının | ruz ettiklerini baştan başa tasvire hasredilmiştir. Bulgar komitecile - gösteriliyor. Türkler aleyhinde en şedit pro- pagandalardan biri olan ve Türk ısınmalarını menedecek mahiyette bulunan böyle bir filmin Bulgaris- tanda hazırlanmasına müteessifiz. — m... İnkılâp filmi hazırlığı İstiklâl harbi hakkında çevrile cek filmin senaryosu hususi komis yon tarafından tetkik ve kabul o- Reşat Nuri Bey bu hususta şu izahatı vermiştir; — Senaryo komisyon tarafın - dan kabul edilmiştir. Ancak mem leketimizin örf ve âdatına taallük eden bazı kısımlarda tadilât ya- lunmuştur. lanmıştı, Kanlı harpten muzaffer çıkan rinden Vasil Zevski baş rolde muharipler, geceyi binlerce cese « | İdin arasında derin uykularma da- larak geçirdiler. Gece üç arkadaş bir araya top- 3 i im; | Bulgar milletlerinin — biribirlerine | lanw'şlar, konuşnyorlardı. dum... Ve bir an evve! dansın bit. | dım ve bahçeye doğru seslendim: İ Bunlar Muğrav, Yadigâr ve Ka- | ra oğlandı. Artık Gürcistanda ya- İ pacak bir şeyleri kalmamıştı. Muğ- j rav intikamını almiş, yeminini ye- İrine getirmişti. Yadigâr: — Peki, dedi., tiyorsun?. | Muğrav çok mahzundu. Arka - o günkü kadar hiç müteessir görmemişlerdi. daşları onu Sevine. ceği bir gün arkadaşlarını böyle meyus görmeleri, Kara oğlanla Ya- digârı düşündürüyordu. Ne yapmak is- | MDAR Yazan: Niyazi Ahmet | du. Arkadaşının heyecanımı da an | layamıyordu. Niçin, diye sordu. Ne var?. — Açma Yadigâr, Al götür. İs tediğin yere at, Sesi titriyordu. Gözleri büyü- müstü; — Hayır, hayır.. dedi. Atma. Göm, Yadigâr, onu göm.. Senden yere göm. heye « cana düşürmemek için paket elin - de dışarı çıktı. Hediyeyi getiren askerler uzaklaşıyorlardı. o Tenha bir yere gitti. Sürat'e paketi açmı- ya başladı. Yuvarlak bir cisimdi. Paket açılır açılmaz bu cisim dı - şarı fırladı. Yadigâr gayri ihtiya- ri haykırmış ve yerinden fırlamış- tı. Bu, bir insan başıydı. Kulakla- | rı kesilmiş, gözleri oyulmuş, bur - İ nu kesilmiş bir baş.. Bir çocuk ba- göydini. İ Yadigâr hatırladı.. Bu, Muğra- İ ven şah Abbas yanında rehin ka- lan oğluydu. Doğru eve koştu, atı- rica e"liyorum, iyi bir Yadigâr, arkadaşını fazla na atladı ve son süratle başı geti- İren asker'erin peşinden sürdü. Onlara yetişmesi güç olmadı. İ Askerler, hiçbir şey yokmuş gti — Biraz hava almak için bah .| hissolunur derecede yükseldiği gö | pılması ica çeye çıkacağım, Elvan dadı, de - dim. Dadının kasları çatıldı: — İyi eümergeve vakti kork- maz mısın? Güldü Koskacalk nasvan..İmamm bahçesinden korkar o mi?.. Bak mehtap ne güzel, Ortalık apaydın lak... Dadı boynunu büktü, durdu. Bahçede, çiçekli tarhların et nda dolaşıyorum.. Ay öyle ay- dınlik ki, ortalık gündüz gibi.. !.. Derin bir nefes aldım. kokulu havayı ciğerlerime sindirdim. Yavaş yavaş kendime geldim. Eski Bilkâr o'dum.. Ol . dum amına, gene de içimde anla şılmaz, tahlil edilmez hisler var... Yürüdüm. Bilirsin ya, bahçe « ih çamlık N retinde vardır, çeye çıkanlar olmuş... Yo. İumi saptım, ş n geldiği tara. faş Üst çamlara çıkan olu tutturdum. Ayın kırılan ışık!srr, parca p lekeli - f bir rüzgâr, çamlar- a du.. Ta nihayette, n üstüne oturdum. arça yolu » Gözlerimin önünde bir çift siyah gözle, par'ak iki kanat yar. di... Mukdimin bayali beni yalnız bırakmıyordu. Orada, ne kadar zaman kal. # m bilmiyorum... Birden silkin - dim kalktım. Beni merak edecek. lerdi... Hemen, geldiğim yolu ta - kibe başladım... Beş on adım atma mıştım, ki öte yanda bir gölge be- lirdi, Tubaf değil mi?. İçime birden bire korku girdi. Bağırdım: — Kim o?, Tatlı bir seş duyuldu: Bu ses, Mukdimin sesiydi.. Ol. duğum yerde durdum. O, yavaş Yavaş ilerledi, yaklaştı, geldi: — Sizi merak ettik Bilkâr ha- | rülmektedir. Bunun sebebi (OKars ve civarı havalide bu seneki yağ istihsalâtının azlığıdır, Yağ tacir - (leri, Karadeniz Kavahisindeki istih salâtın azlığını fiatların yükselme sine âmil olarak ileri sürmektedir- delim Otomobil arkasında 13te Beyoğlunda Meşrutiyet caddesinden geçmek - Dün saat -| te olan bir otomobilin arkasına ta | kılmış olan beş yaşlarında Süley- man isminde bir çocuk yere yuvar lanmış başından fena halde yara- lanmıştır. Yaramaz çocuk tedavi edilmek üzere hastaneye kaldı - rılmıştır. emmek Mahalle muhtarlığı ve yeni teşkilât için komisyon Kânunusaniden itibaren kalka » cak olan mahalle rauhtsrlarının iş lerini nahiye müdürlüklerinde teş il olunacak bürolar yapacaktır. | Önümüzdeki hafta zarfında bele- diye şube müdürlerinden mürek - kep bir komisyon toplanarak ye - ni teşkilât için bir talimatname ha zırliyacaktır. ———az. Mühim ilân Elektrik şirketi, kofreden itiba- ren iç tesisatın mal sahip'eri ve ki racılar tarafından yaptırılıp muha- | faza edilmesi icap ettiğini ve ken. dilerinin bundan tamamiyle mesul i olduğunu muhterem müşterilerine hatırlatır. Tesisatın yapılması yahut göze. | p etmektedir. Sinema - | işlerden anlar bir Türk | Üç bin kişi ile otuz bin kişiye! dan ve bu yakın muazzam bir orduyu kılıçtan | Yadigârın yüzüne bakmıya başla - dılar, Yadigâr, kılıcını çekerek ba- muharririne senaryo tevdi edilerek bazı rötüşler yaptırılacaktır. Fil - min çevrilmesine cümhuriyetin o- huncu yıl dönümünde başlanacak- tır, Film Türkçe, Rusça ve Fransız. ca olarak o çevrilecektir. Filmde baş rolü yapacak artistin Türk ol- | ması tercih edilmektedir. Bu kuv- vette bir Türk sanatkâr: buluna- | Rus artisti yapacaktır. Zira baş | artistin ayni zamanda Fransizca konuşması lâzımdır. Film, bir tez filmidir. Baş artist, inkılâbımızın bütün O safahatını ruhi akisleriyle temsil edecektir, İ | Gençlik teşkilâtı üzere Ankarada toplanan komis- | yon projelerini hazırlamıştır. Pro. jeler Halk Fırkası Kâtibi Umumi- si Recep Bey tarafından tetkik e - | dilecektir. Bu hususta Almanya, Italya ve Rusyada vücude getiri - len teşkilâtın esasları tetkik edil - miştir. Gençlik teskilâtı nihayet yedi aya kadar vücude getirilmiş olacaktır. mm Iki dirhem esrar | Evelki gün Küçükayasofyada Tah sin Bey sokağında 17 numaralı A- Ili ve Süleyman isminde iki şahsın oturdukları evde şüphe üzerine yapılan araştırmada 2 dirhem es- rar bulunmuştur. Ali ve Süleyman yakalanarak hakkında tahkikata başlanmıştır. —a— tilmesi gibi bozukluk yahut kaza | vukuunda, muhterem müşteriler, yalnız ruhsatlı olmak şartiyle, iste- dikleri tesisat müteahhidine müra- | | caat etmelidir. Halbuki kendisine | l ait olmadığı halde şikâyetler için | | ekseriya elektrik şirketine müraca- | at edilmektedir ve bu işle uğraşan | memurların hüsnü niyetine rağmen meseleye vaktinde bir netice ver - mek kabil olamıyor. | Bir tavzih Liman Şirketi idare meclisi aza- smdan Etem İzzet Beyle benim is- mazsa b urolü bir Fransız veya bir | Gençlik teşkilâtını tetkik etmek | geçirmsleirdi. — Muğrav, dedi. Sende bir şey var. Niçin öyle mahzunsun.. Muğrav, arkadaşının yüzünü okşadı: — Yadigâr, dedi. İntikamımı aldım. Fakat şunu bil ki, şah Ab: bas da intikamını alacak.. Hayat. ta en çok sevdiğim oğlumu öüdü recek.. Karaoğlan, bu bahsi fazla uzat- mak istemedi: — Türkiyeye gidecek miyiz?... diye sordu. İ İ Muğrav: Gideceğiz, başka yerimiz yok.. Fakat gitmeden evvel son bir ümitle Tamarayı aramak iste - rim, Yadiğâr birden yerinden fırla dı: İ — Durun, dedi bir şey geldi ak- lima. Mademki Türk hünkârına ! gideceğiz, elimizde ne kadar han ve sultan başı varsa hepsini Tür -| İ kiyeye götürelim. Nasıl intikam al- dığımızı gösterelim, | Bunu Muğrav'a Karaoğlan da | kabul ettiler. Başları bir tarafa a- yırtarak, Türk hünkârına götür - | miye karar verdiler. | Muğrav, iki arkadaşıyle hazır - /lıklara başlamış, Türkiyeye hare - ket edecekti. Kendisiyle ( beraber gelecek maiyetleri de toplanıyor | lardı. İ Bir akşam üstü kapısının önün- de iki atlı durdu. On'arı Yadi karşılamıştı. | — Muğrava şah Abbastan bir | hediye getirdik, dediler. gür i o Yadigâr, hayret etti. Otuz bin | gırdı: | — Hainler., Sizin budur... Ve ilk akışta askerlerden biri- ni yere devirdi. İkinci asker, silâ- hına bile dayranmamıştı. Yadigâr, onu da atından yere fırlatmak ü - zereydi. Uzaktan kalabalık bir sü- vari kafilesinin yaklaştığını gör - dü. Askere dönerek: — Gelen'er kimdir?,. diye sor - du. — Bilmiyorum, efendim. — Sizi buraya kim gönderdi. — Sah Abbas.. — Getirdiğiniz İ olduğunu biliyor musunuz ?, | - Hayır.. — Arkadaşın da bilmiyor muy du?.. — O da bilmiyordu. İ Yadigâr atından atlıyarak ye - re yıkılan askeri yerinden kaldır - | dı. Kalbini dinlemiye başladı. ÖL İ müştü. Birden yüzüne çöken tees- sür kendisini sayreden askerin gö- zünden kaçmamıştı, cezanız da — Siz kimsiniz, ne diye arka « | daşımı öldürdünüz, diye sordu. — Ben, Muğravın arkadaşı - yım. Arkadaşınızı intikam almak için öldürdüm. Fakat günahsızmış, ez Kimin intikamını alacaktı. nız | Saks Geldiğiniz hedi | nin ne olduğunu biliyor musunuz? — Hayır?... — O, Muğravın oğlunun başı i idi. | — Ne?.. — Evet... Şah Abbas çocuğu öldürerek başını hediye gönderdi. | o Asker, ürpermişti: — Hain.. diye seslendi. hediyenin ne mim arasında iltibas olduğunu ba. | a8Kerini mahveden birine şah Ab zl i i na yapılan bazı müracaatlardar | Pas nasıl bir hediye gönderebilir. Süvariler yaklaşmıştı. Bunlar, anlıyorum. Liman Şirketi idare a İdi. Paketi aldığı gibi Muğravın Muğravın adamlarıydı. Kendisile zasından Etem İzzet Beyle aram. Yabına koştu. Şah Abbasın gönder Türkiyeye gideceklerdi. Hazirlan- da isim benzerliğinden başka hi, | Jiğini haber verdi. Muğravım yüzü! mış, geliyor'ardı. Süvariler, Yadi - münasebet olmadığını LE, şii | sapsarı kesilmişti. Titriyordu: | gârı selâmlıyarak yollarına devam — Yadigâr, dedi. Açma, bana | ettiler. Yadigâr askere: | o — Gel, yardım et, bunu göme- Yadigâr ne olduğunu bilmiyor. | lim, dedi. ADevamı sar) rim, | Milliyet gazetesi yazı işleri | göslerme... müdürü Etem İzzet İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: