23 Ağustos 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

23 Ağustos 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v, — tu Yat'ın edebi tefrikası : 77 Wynnsnuyus0m Gönül ed Tİ : Ayyy Selmi İZZEİ > 5 Tekrar ediyorum Esma Ha-| —Kimgönderdi?. o vk geleni Beyle ben sadece bir| | — Bilmiyorum efendim, çiçekçi iş 297. Eğer dediğiniz gibi) verdi. Yunanistan ve peynir fiyatı Piyasada peynir fiyatları, ge çen seneye nazaran pek ucuzdur. Tıcaret borsası cetvellerine göre tam yağlı peynirlerin tenekesi | 425 kuruşla 450 kuruş arasında- İ - dır. Yunanistan ve Mısıra ehem- | ŞK DELİSİ —33— Yazan : Niyazi Ahmet Sanlı Seniz, kendisin alınız, tas ivle sferbeşttir. Eğer isterse. e acı acı başını salladı: / | ramızdaki mani zail oidak-| Pa istiyecektir. öy Li ama, siz evleneceksiniz | ' Sen kalkıp gideyim mi?. E-! diğiniz adama hükmedemi- İZ, aşkınızın kudreti yok de- | eng Ben Bülent Beye hiç bir ii, yüz vermedim. — Belki de A için peşimde dolaşıyor. du, Yecan ve hiddetinden yatakta | idek adan ayağa kalktı. Pembe " Pijamasiyle bir gönül kadar “idi. Karşısında kıskançlıktan iyen çirkin kıza bakıyordu. a dedi ki: >> Şu halde birbirimizle uğrasa” Bız. Günay omuz silketir > Neden?.. Değmez. e Siz ömrünüzde sevmemişsi » > Sözlerinizden bu anlaşılıyor. ünay, yatağı ucunda yere bağ iy kurdu; Mek ta , Ben sevmenin ne olduğunu biliyorum. Her © sevmek, musallat olmak de- k değildir. Sevmek, beklemek, vik anlaşmak kabil olmazsa, hiç! Yet etmeden, ö sevdadan vaz “emek demektir. üzü ciddileşmişti. Dudakların “A hazin bir kıvrım belirmişti. Ya- “98 yavaş tekrar etti: > Sevmek, bence bir aylık bir — Kim ısmarlamış?. — O da bilmiyor efendim. Tele- nla sipariş vermişler. Hizmetçi çıktıktan sonra Esma dedi ki: 3 -- Neden Bülendin gönderdiği- ni saklıyorsunuz?. —— Bunları Bülent göndermedi... —- Nereden biliyorsunuz?. , Günay kırmızı gülleri gösterdi: Birza evvel bunları gönder - fo di... — Yal. Esme kalktı, bir az tereddüt et tikten sonra konuştu: — Bülendi ele geçirmek bir az güç olacak.. Fakat her şeye rağ- men ona sahip olacağım. Günay, gene gülümsedi: — Size bu hususta mani olan. yek... İsterseniz size elbisemi ve- reyim, bu gece onunla siz dans ediniz.. Esma reddetti: — Hayır, böyle gülünç şeyler - den tiksinirim. Göze batmak iste mem... Ben iniyorum. Her halde siz müsamereye gelemiyeceksiniz zannederim.. — Bilakis.. Şimdi dinleniyo » rum.. Gece aşağı ineceğim. Bir azdan görüşürüz. -- Görüşelim... Fazla bir nezaketle, soğuk s0- ğuk el sıkıştılar.. Beyaz karanfillerin kokusu, o danın dört köşesine siniyordu. 1 Yaser. | dikeni: Zinle ayni dille konuşmuyo- Yuz Günay güldüz Mağ, muhakkak... Beni anlar, lem biliyorum.. Her neyse Perii benden ne istiyor- i ”—Gitmenizi istiyörum. > Bir hafat sonra gideceğim. 7 Siz de mi onu seviyorsunuz? (Devamı var) Yangın çıkaran çocuk Feriköyünde kilise sokağında oturan sekiz yaşında Osman ay- nı sokaktaki Marilyan efendinin evinin önünde ateş yakmış ve evin tuluşmasına sebebiyet ver- miştir. Tabkikata başlanmışlır. —pm Kâğıt oynarken .. Maçkada Bayıraşağıdoğru s0- ünay, dalgın cevap verdi: — Belki,, dğ nın yüzünde bir hıçkırı lendi. Dudaklarını ısırdı. may, hülyaya dalmıştı. Genç ri ler görüyordu.. Bu erkekle» tüze asında, müşfik bakışlı, yeşil iri vardı. ik, YA! salladı. Karşısında Esma S3 sessiz ağlıyordu. > DAY, canı sıkılarak sord'u: al, eniz var?.. Size Bülendi az yorum. Daha ne istiyor- k e Onu seviyorum Günay... Siz Tüyo >elsiniz... Sizinle boy öl - m. > Ama sizin elinizde öyle bir b var, ki bende yok. işi gözlerini sildi: “ Nedir?, king, a9 #srarengiz bir tavır ta* — any, Bunu şimdilik söylemiyece - özle; Haydi, artık ağlamayır.. UN e silin. Neredeyse de- cek... Sizi ağlamış gör” © “AVDA ettik zanneder. Kapı vuruldu. e iniz, dedi. Maya adim, elinde bir de- Ca, aranfille girdi. ören gz emi aldı. Baktı, Kart rdu; ELİ » ii. ” kağında 70 numaralı evde olu- ran Hasan efendi Galatada Abmedin kahvrsinde kâğıt oy. narken Ahmet tarafından bıçak» la üzerine bücum edilmiştir. Ahmet yakalanmıştır. Bıçak zap- tedilmiştir. aklanma Otobüste kavga Yenimahalle ile Taksim arâ- sında çalışan bir otobüste biletçi Bahaeddin efendi ile ayni otobü- sün şoförü Hakkı efendi arasında kavga çıkmış, biletçiyi Hakkı efendi dövdüğünden tahkikata başlanmıştır. —— Cümhuriyet bayramında kıymetli bir hayır işine hazırlık Kunduracı ve Terzilerin nazarı dikkatine: Himayeietfal cemiyeti Fatih kaza subesi 200 adet kız ve erkek çocu- ğa elbise ve kundura yaptıracak - tır. Elbise, kumaş ve astarı hariç © larak yalnız dikimi münakasaya konuldu şeraitini anlamak ve mu » tedil bedelle dikmek istiyen terzi j ve kunduracıların o 30—8—933 çarşamba günü akşamına kadar Fa tih belediye dairesinde cemiyetin veznedarı Halil Beye müracaatla - İ İ yapılmaktadır. Yeni mektepler Bu sene içinde yapılan ilk mekteplerden İstranca, Silivri, Pendik mektepleri tamamile bit- miş ve kati kabul muameleleri yapılmışlır. Yeniköyde yapılan ilk mektep te tamam'anacaklır. Emlâki milliye müdürlüğü Ankara 21 — Istanbul Emlâki Milliye müdürlüğüne Emlâki Mit- liye müdüri umumi muâvini Mü- nir Bey, İstanbul maliye teşkilâtı ikinci mürakipliğine Devlet De- miryolları muhasebecisi Kâzım bey tayin edilmişlerdir. Istanbul maliye teşkilâtını tet- kik etmek üzere Varidat müdi- ri umumisi Cezmi bey iki, üç gü- ne kadar İstanbula gidecektir. Kurbağalı dere Bütçe darlığı yüzünden Kadı” köyündeki Kurbağalı dere bu sene temizle nemiyecektir. Yalnız derenin kokmaması için etraftan ve bostanlardan pislik- ler dökülmemesine ve derenin temiz tutulmasına çalışılacaktır. ——-.—— Küstah çocuklar Dün saat 14 buçukta Italyalı ! gemiçilere. crzak, veren. Mösyö otomob : Maryo bırakup evine girdiği sırada orad oynayan sü- leyman arabaya arkadaşlarile binmiş ve 450 metre kadar açıl mışlar fakat kullanmasını bilme- dikleri dıvara çarpmışlardır. Otomobilin çamurluğu ezilmiş çocuklar yakalanmıştır. Otomobil yangını Dün saat 14 buçukta yeni çar- şı caddesinde 44 numaralı garaj- da 2448 numaralı otomobil şöfö- rü ibsan efendi tarafından moto- ru temizlenirken açık bulunan motor ateş almiş ve otomobil kısmen yandığı halde söndürül müştür. Zehirli şerbet / Galatada Perşembe d Bekir beyin tütün mağazasında çalışmakta olan ve Kasımpaşada oturan Suzan ve Rukiye hanım isminde iki kadıncağız dünkü sıcağın en şiddetli bir zamanın- da Galatada şerbetçi Şereften serinlemek için bir bardak şer- bet içmişler ve dönerek işlertnin başına gelmişler. Aradan yarım saat geçmiş geçmemiş, iki ka- dını da evvelâ hafiften başlıyan sora gittikçe artan müthiş bir sancı, tutmuş. Gelen doktor da mosmor birrenge giren kadınların zehir- lenmiş olduğnnu ve acele tedavi edilmeleri lâzım geldiğini söyleyince Suzan ve Rukiye H.ı Beyoğlu hastanesine kaldırılmış” tr. ŞEvelki gün saatI2de Yeniköyde Ibsan beyin yalısına misafir ola- rak gelen Kırklareli icra memuw- ru Esat beyin 6 yaşındaki oğlu Namık deniz kenarında oynarken denize düşerek boğulmuştur. | miyetsiz denece kadar ihracat | Sevgilisi uyandırmıştı. Zehra yatakta uzanmış, sabit na i zarlarla, kımıldamadan bakan Sel- İmana baktı. Selman, kendisi için hayatını| tehlikeye koymuş, akla gelmiyen | bir şey yapmıştı. Şeyhe karşı gel mek, şeyhin çadırına girmek bir | cinayetti. Fakat Selman bu cesa- reti bulmuş, Zehrayı kurtarmak için çadıra atılmış, hattâ Şeyhe kar şı gelmişti. Zehranın gözünde, tekrar çadır- da geçen vaka canlandı. Babası nasıl olmuş ta Zehraya bu kadar haşin muamele yapmış” u?. | — Zehra.. Yese kapılma Zehra. Zehra, yavaş yavaş ayağa kalktı. | Selmanım baş ucuna geldi: — Selman... Bak sana buraya | nasıl geldiğimi anlatıyorum. Yaralandığın vakit kendime ma»! lik değildim. Seni götürdüler. Ne- | den sonra aklım başıma geldi. Ba- bam., Zehra, ikinci defa babam derken bir müddet durakladı. Selmanın İ yüzüne baktı.. Selmanın yüzünde | hafif bir tebessüm belirmişti. Bu İ tebessüm, kalbinden yaralı Zehra» nın içine yeni bir sızı verdi. Fakat İ Selmanla bu mevzu üzerinde ko - İ nuşmak istemediğinden sözüne de- vam etti: — Babam Paşanın yanına git» mişti.. Deli gibi dışarı fırladım. Önüme gelene seni nereye götür - düklerini soruyordum. Araba ile kasabaya doğru götürdüklerini ha- ber aldım. Ben de bir araba ile peşinizden geldim. Yolda seni gö türenleri gördüm. Onlardan an» ladım ki, Tayyar Paşanın adamları seni ellerinden almışlar.. Takip ettim. Buraya getirdiklerini öğren. dim. Hiç vakit geçirmeden bura- ya geldim. Sakin bir halde dinliyen Selamn | Zehra sözünü bitirir bitirmez: — Peki Zehra, dedi. Niçin be- nimle bu kadar alâkadar oldun?. Selman bu suali sormakta haklı | idi. Çünkü, kendisi bir uşaktı, Şeyhin uşğar.. Zehra, tenezzül edip yüzüne bakmazken, şimdi ne diye peşinden koşuyordu. Tayyar Pa- şanın evine kadar giriyordu?. Zehra, birden cevap veremedi. Ne diyecekti. Zehirli hançerin yarasını kapat- mak için mi diyecekti. Hayır, b nu söyliyemezdi.. Bunu söylerse kendisinin de babası aleyhinde bu lunmuş olması icap edecekti. — Elbette alâkadar olurum, di- ye cevap verdi. Benim yüzümden başına gelmiştir. | Zehra, bir müddet pencereden dı. | şarıyı seyretti, Karanlık bir gece | vardı. Uzaklardan askerlerin bağ- | rışmaları duyuluyordu. Kara oğla- nı hatırladı. Onu ilk gördüğü gün kalbinde öna karşı tuhaf bir mer- butiyet bissetmişti. Kara oğlanı bir daha görmüş ve bu görüş Zeh- raya son olmuştu. İkinci defa gör düğü zaman Kara oğlan atının üs- tünde idi. Yeşil bir çepken giyi » yordu. Başı açıktı. Karaoğlan gülmüş, atını koşturur. ken elini havaya kaldırarak selâm lamıştı. Zehra, günlerce onu düşünmüş, bir daha görmek (fırsatını ara - mıştı. İlk zamanlarda babası da Kara oğlandan bahsediyor, onun kahramanlığını methediyordu. O "Tayyar Paşa ile Abaza Paşaya t58 lim olduğu gün babası: — Zehra, demişti... Bizim Paşa yalnız bir ordu kazanmadı. Ordu ile bin ordu değer bir kahraman kazandı, Demişti. Zehra karanlık geceye bakarak düşünüyordu. Kara oğlan ölmüş- tü artık. Onun sevgisi kalbinde bir sızı gibi kalacak ve ölünciye kadar Kara oğlanı unutmıyacak » tı... İşte bu kadar. Bunları düşünürken, genç kızın gözleri doluyor, tekrar hıçkırmak, saçlarını yolmak arzusunu duyu « yordu. Fakat Abaza Paşanm a» damları onu niçin öldürmüşlerdi? Bin orduya değer kahramana kı- yılabilir mi idi?. Abaza Paşa bile Kara oğlanın ölümünü duyünca: — Acıdım.. Mert çocuktu. Demişti. Peki Kara oğlan ne yapmıştı?.. Zehra bunları düşünürken Sel» | man, yatağından doğruldu: — Zehra... Diye seslendi.. Sen gitmiyecek misin?. Zehra birden kendine geldi. Sahi, Babasının bulunmamasından isti » fade ederek çıkmış, hâdiselerle i tekrar dönmeyi unutmuştu. Ba bası gelir de kendisini — düşünce epeyce bir korku Ves. — Gideceğim, Selman.. —Git ya.. Sonra... Selman bir müddet durakladı... Artık Zehrayı kırmak istemiyor » du. İlâve etti: z — Sonra babangene darılır.. Bir daha onu darıltma Zehra... “© — Peki Selman gidiyorüm. Ak lah rahatlık versin. Tabii bir yere çıkmazsın. Seni kimse görmesin. Ben gene gelirim. —3— O gün Abaza Paşa mükellef bir ziyafet vermişti. Ziyafet, o vakte kadar Abaza Paşa adamlarınm | göremediği bir surette idi. Kumandanlarla beraber askerle | re de ziyafet verilmiş, her taraf eğ» leniyor, ordu safa ediyordu. Abaza Paşa bir aralık meclisi terk ederek çadırına gitti. Burada kendisini Tayyar Paşa bekliyordu. Tayyar Paşa, Abaza Paşayı gö- rür görmez ilk sözü: bak, — Ne haber paşa?. Demek oldu.. Abaza Paşa çok ciddi ve mah. zun: 7 — Seninle konuşacağım.. — Buyur.. Bekliyorum.. — Yusuf Paşa, dediğin gibi sa- bah çadırıma geldi.. vr e Tayyar Paşa bıyık altından ai lüyordu: vğ — Demek geldi... Ben o kadar cesaretli olduğuna inanamamıştım. Gerçi bana söylemişti. Fakat doğ” rusu inanmamıştım., — Haini geberteceğim. — Nasıl geldi, Paşa.. Yakslar, tın mı?, (Devamı Var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: