> m in edebi tefrikası : ni nu iye omuz silkti: Yekkür etme, hoşuma gidi- Onun için yapıyorum.. halasına şöyle bir bak- ed bi ir az daha şefkat bek Nezihenin son sözü ku: işin İn öyle memnundu, ki çabık İN kerr otomobilde, Saraçha- #eçerlerken, Nezihe, genç e kolu mu tuttu: ir musun ne güzel kız- a ii pualan sonra yu Onda çalıştığını, daktiloluk Sn #öylemeğe lüzum yok. j y kıp kırmızı oldu: çalışmaktan utanmıyo- vi hala, Malüm, çalışmaktan kimse u- * Ama 'oradaki insanlar # Bin ne demek olduğunu bil i a rinden söylememek daha Pak e Günayı müteessir etti- Anladı Bu hüznü dağıtmak, neşelendirmek istedi i bir ay geceli gündüzlü '€ yaşatacağım.. Görecek ne güzel günler, geceler in.. Her halde seni kıs- a gayret edeceğim... Yalmız ben değil, seni eğlen- için, orada bir çok kişi et- Porvane olacaklar.. . . ' bil bir az sonra Beyoğ“ ee önünde durdu., hala, bak, 1 ; N ram e mi Akarı çeletılar., Terzi kızlar, Ne parçalanıyorlardı; A, Sata geldiniz hanımefendi... iyorsunuz hanımefendi... Modellerimizi görmediniz mi endi... iç Kendime bir şey istemiyo - deşimin kızı bugün İs- seldi.. Onu süslemek iş- Serbest bir oda var mı, yım... Nİ oda açıldı... Bir elek- dakika bekleyiniz hanı - » ize Melihayı göndere - f e kalınca Günay sordu: İstanbula yeni geldi * Benden utaniyor musü- ep kırmızı olmuş, ayağa Çıkıp gitmeğe hazırdı: j vii ben gideyim, a » Günayın kolunu sıkı $i- b Zİ NN sez i otur bakayım yerine. Sğan kızsın!. Bense söy İM gidecek san » Mr de barışalım. biri ei ,münaka- aktı. Nezihe: istiyorum, dedi, Gün | ) SiYİN ecek sinden tırnağına Ni mayi Çamaşır lâzım, 1 lâzım, sabah tu - m, ga tuvaletleri isteriz. bir tayyör, bir de kap Ka “ Bütün bunlar yir - Mnlad, hazır olacak. ; Öğ Hanıme «| i olanları bir kere gym Seğdiypzi nda fena çındalı. Fakat gide | 3 az nie tereddüt ediyor- | 5 uzağ “ys 2ğ yy ir Yalnız kaldıkları zaman Günay yerinden sıçradı: — Aman hala, ben bu kadar şe yi ne yaparım?.. Nezihe tatir tatlı güldü: — Adanın en güzel, en şık kızı olmanı istiyorum.. Görenin gözü üstünde kalsın.. -— Amma neden? — Canım istiyor da ondan.. Kız tekrar geldi. Elinde iki üç model vardı: | — Lütfen giyer misiniz? Günay, rengi solmiya başlıyan elbisesini çıkardı. Beyaz krepon gömleğile kaldı. | Hayatında ilk defa olarak sadeliğinden utanı - yor, gayri ihtiyari, ipek kumaş okşıyordu. Terzi kız: ken gibi vücüdü var, dedi, Sonra Neziheye döndü: — Küçük Hanım bu pembe sa- ten tuvaletle peri kızlarına benze i medi mi?. şu nil yeşilini, şu maviyi alıyor. Şu iki plâj pijamasıyla şu üç tane jersey elbseyi de sarınız.. Hattâ şu... Günay sözü kesti: — Halacığım olacak şey değil bu... Artık kâfi. Kız, Nezihenin söylediği elbi - seleri topliyordu.. — Hemen alacak mısınız?. Bir sini düzeltmek lâzım. — Ziyanı yok, orada düzeltiriz, siz sarınız.. Yalnız tayyör üzerine tamam geldi. Onu giysin.. Giyi - ver Günay; buradan şapkacıya, sonra da iskarpin almağa gideriz. Akşam Nadire Hanımla Saim Bey Neziheyi pek memnun buldu- lar.. Günay sersemlemişti. Pa « ketler apatrmana sığmıyordu.. Eİ- biseler birbirinden şık ve zarifti.. Saim Bey içiniçin seviniyordu, fa- narak teşekkür etti.. — Yaptığın deliliktir Nezihe. Günay bu elbiseleri bir sene giy- se eskitemez., Kızı şıklığa alıştı- rıyorsun., Nezihe bir kahkaha attı: — Bütün ada hayran olsun isti- yorum., Günay öyle güzel, ki ken- dine her kesi hayran bırakmak için güçlük çekmiyecek.. Nadire Hanım endişeli bir ta » vurla başını salladı; — Bu yaptığınız iyilik değil ki Nezihe Hanım... Sahte zenginlik- ten ne çıkar?... Onu beğenenler fukara olduğunu anlamıyacaklar mı?... Nezihe sinirlendi: — İnsan Günay gibi güzel olun ca paraya ihtiyacı yoktur, Günay bir şey söylememişti... (Devamı var) ame me ime lee MER e» e SEM Devrek'te hayvan panayırı Eylâlün ilk haftasında Divrikte bir hayvan sergisi açılacağı alâka- darlara rlara bildirilmiştr...., | MR Mağara Gg Il Içki düşmanı gazete Ağustos nüshası içki düşman- ; lığı ve balk sağlık bilgisine ait Besim Omer Pş., Fahrettin Ke- rim, Cavat Nüzbet, Nami, Kutsi beylerin yazıları, şiirler vardır 5) — Küçük Hanımefendinin mar | — Küçük Hanım bu pembeyi, | kat kız kardeşine bir az homurda- ötme Sergide tehassısın takdiri Dün beşinci yeru mallar ser- gişinin haftası idi. Sergivin İ$ olduğuna göre fırsalım bulamamişlar için ancak bir hafta vakit kalmış demektir. Sergiyi açık bulunduğu bir haf: ta zarfında iki yöz binden fazla | ziyaretçi gezmiştir. Zıyaret eden lerin bu son haftada daha ço galacağı muhakkaktır. Dün sergiyi gezenler arasın- da Iktısat vekâ'etince çağırılan Amerikalı o mütehassıs M. Som- mervelle de bulunmaktadır. Mr. Sommervelle sergiyi gez: dikten sonra kendişile görüşen ! bir mubarririmize şunları söyle- miştir; (Serginiz dekor ve malların teşhiri itibarile diğer memleket- lerde yapılan sergilerden farklı değildir, Bunları gördükten son- ra Türkiyede herşey yapılabile- ceğini anladım. Türk fabrikaci- ları bilhassa mensucat sanayiinde çok fazla ileri gitmişlerdir.) M.Sommervelle bilhassa Hereke fabrikası, Adapazarı bez fabri- kası bezlerini çok beğenmiş ve Adâpazarı fabrikası hakkında üzün uzun notlar almıştır. Amerikalı mütehassıs bundan sonra sergi komiseri Nazmi beyi ziyaret ecerek Türk sanayii ve fabrikaları hakkında etraflı izabat almıştır. Berlinde bir hacının banyo yaparken ölümü Berlin İslâm enstitüsü reisi Hacı Mahmut Nafi çelebi bir banyo esnasında kanın başına hücum etmesinden dolayı vefat etmiştir. —om. Limon Kıralına ait dava dosyası “Linion Kıralı , Diyamandi EK. aleyhinde 145 sandık limon meselesinden açılan ilk kaçak- çılik davası, bir müddet evvel Diyamandi E£, nin ikinci davası ile birleştirilmek üzere, adliye- deki dokuzuncu ibtisas mahke- mesine gönderilmişti. Fakat, vazife ihtilâf çıkmış, neticede ilk davaya ait muha- kemeyi dokuzuncu ihtisas mah kemesinin tamamlaması tekarrür etmiş, dosya tekrar oraya gön- derilmişti. Dokuzuncu ibtisastaki dünkü mühakeme, bâzı bususatın ik- | mali için başka güne kalmıştır. ——.—- Bir çocuk pencereden düştü Muradiye mahallesinin Bayır sokağında 32 numarada oturan Maliye (tahsil © memurlarından Ibsan efendinin 6 yaşlarında oğlü Osman evinin 2 metre yüksekliğindeki © penceresinden | i düşmüş başından e i e yankesici Papgaltıda oturan Nibat efen- di tramvayla gelirken Galatasa- ray istasyonu önünde sabikalı yankesicilerden Agop üç lirasını çalarken yakalanmıştır. Ai . J— Amerikalı mü- Ağustosta kapanması mukarrer | henüz. görmek | rai — AŞK DELİSİ HÜKÜMDAR —I Ie Muhafızlar, dona kalmışlardı... Kübra merdivenleri indikten sonra ikinci muhafız! — Şah Abbas duyarsa bizi asar, Birinci muhafız: i — Ne yapalım.. — Gidip getirelim. — Şimdi Muğravın yanına in - miştir. — Fakat vakit geçirmek Şahı İ gazaplendirir.. i — Gidelim.. Her ikisi sür'atle odadan çıkıp merdivenleri enmeğe başladılar. Sahip odasının kapısı önünde duruyordu.. Muhafızları görünce vaziyeti o anlıyamadı.. (Kübrayi gizli geldiği için yakalamak “iste - diklerini zannetti. yi İçeri haber vermeğe vakit yok- tu: — Kimi sordu., — Kübrayi.. Cevabını verdiler. — Yoktur. — Şimdi geldiğini gördük... — Kimse gelmedi.. — Fakat bizi Şâh gönderdi. — Ne diye?.. — Kübrayı çağırıyor. — Kübra buraya gelmedi.. Muhafızlar, Sahiple fazla meş- gul olmak istemediler.. Kapıya doğru ilerlediler.. çıktır istiyorsunuz?... Muhafız, Sahibi kolundan ya - kalıyarak fırlatmak istedi.. Sahip vaziyetin çok nazik olduğunu tak dir ediyordu.. Fakat Kübranın Muğravla konuştuğunu Şah duyar sa bütün plânların alt üst olacağı- nı düşündü.. Vaziyeti de idare «- demiyecekti.. Muhafızlar her ne bahasina olursa olsun odaya gire- cekler ve Kübrayi Muğravla yaka lıyacaklardı. O, Kübranın ne kurnaz bir ka- dın olduğunu biliyordu.. Kendisi sıyrılır, Muğravın da başını yakar- dı. Birden belinde taşıdığı han çeri şimşek süratiyle çıkararak mu hafızın kalbine sapladı. Muhafız bu ani taarruz karşi- sında kımıldıyamamıştı bile.. Es- İki ve tecrübeli muharip hançeri "tam kalbin üstüne isabet ettirmiş- .. Muhafız, sessiz ayaklarının al tma serildi. Fakat ikinci muhafız çevik bir hareketle geri döndü ve belinden piştovunu çıkararak ateş etti.. Kalın taş duyarlar arasında $i- lâh sesi acı acı inledi.. Sahip, havaya kaldırdığı han - çerini yere düşürdü. İki yana sen- deliyerek bir az evvel öldürdüğü muhafızın üstüne düştü... Silâb sesini duyan Muğrar ye- rinden fırlıyarak kapıyı açtı. Gör düğü manzara feci idi. Sahibi tânıyamamıştı. Emek- Muhafız piştovu elinde bekliyor « du: — Sahibi ben öldürdüm.. Çün- Kü arkadaşim öldürdü... Dedi. Muğrav, bir an ne yapacağını düşündü. Diye Sahip önlerine | i Tw VAKIT 9 Ağustos 1933 we Yazan : Niyazi Ahmet Kübra da dışarı çıkmıştı.. Kan İı manzarayı görünce birden: — Ay.. diye haykırdı.. İ yüzüne kapayarak odaya kaçtı... Ellerini i Bir kaç saniye o vaziyette keldık- tan sonra tekrar kapıya geldi. Hâ. lâ şaşkın vaziyette duran Muğra- vi omuzundan yakalıyarak sarstı.. Kübra bir az evevlki ölü rengis ni tamamiyle değiştirmişti. Şimdi kaşları çatılmış, ciddi bir tavır ta- kınmıştı.. Muğravı içeri çekti, ku- lağına: lerl yanına çağırdı. e: — Ölüyorum.. — Çabuk Sahibi içeri al dedi. Muğrav, muhafızı cesedi üze“ rinde serilmiş Sahibi kucakliyarak odaya aldı, sedirin üstüne yatırdı. Sahip ölmemişti.. Cinayet haberi sarayın her te» rafına yayılmıştı. Muğrav ile Küb- ra Sahiple meşgul iken Karacigay Han da kapıya gelmişti. Sağ kalan muhafıza cinayetin | nasıl işlendiğini sordu.. Vakayı öğ renir öğrenmez doğru Şahın huzu- runa çıktı.. İ Sahip, bir kaç defa derin derin inledikten sonra gözlerini açtı, Et rafına bakındı. Yarasının çok ız tırap verdiği belli idi. Bir yudum su istedi., rak suyu içtikten sonra Muğravı İnliyordu.. Yutkuna Kesik cümles | Söyliyecek çok | şeylerim var... Ali Ekberin kahve- sine gidin.. Orada iki Türk var.. Sahip fazla söyliyemedi G dı: ler.. dı: v leri kapanmıştı. de kas katı uzandı.. Kübra, itidalini kaybetmişti Bu feci ölüm, onun mukavemetini i gene kırmıştı.. mağı olan bu işten sıyrılabileceği» ni ümit etmiyordu.. Birden Muğravın kucağına atıl Bu esnada kapı çalındı.. On ka > dar muhafız, Şahın Muğravı çağır dığını haber verdiler. Kübra, : titremeğe başladı. Muğravı bırak miyordu. İ © Muğrav, onu göğsünden ayıras rak peykeye oturttu.. Eliyle saçla» rını okşiyordu: K -- Korkma Kübra, sana kimse bir şey yapamıyacak.. Yalnız ken- dine hakim ol.. Sonra kulağına doğru eğildi: — İntikam günü yaklaşıyor Küb ra... Yemin ederim ki bu intikamı alacağım... İntikam kelimesi Kübranın zünde korkunç izler bıraktı.. T' riyen vücut gerildi, dişler gıcırdan Derin bir yi Kendisinin de par Korkuyordu. — Korkuyorum, ,diye hınçkır » mağa başladı.. Titriyordu.. kesik söyliyordu: — Korkuyorum.. Şah beni affet miyecek., fırsatı eline geçirdi, Kaçalım Mu rav.. beklediği 3 z Karacigay, Beni kaçır.. Beni öldürecek» N Şah beni affetmiyecek.. ü Şah ismini duyunca “a — Git Muğrav.. Şah Hazretle « i rine de ki: dedir... Her şeyi ben yaptım., Bütün kabahat ben - (Devamı var)