8 Ağustos 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

8 Ağustos 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N in edebi tejrikası : t “AY küstü; im ler söyliyorsun Alp!. Ni süreceğim diye, ana baba a ğenmiyecek kız mı - 2 Kestane kabuğundan ! r i kabuğunu beğenmemiş | * Ben o kızlardan değilim. , ü? , a İşimden de memnunum. ! : Bey mükemmel bir pat- Ak Dünyanın en lüks hayatını v Uğuma değişmem. Annesinin elini tuttu, derin Hin, 8 sıkı sıkı öptü. : Y pek memnun oldu: j Benim, kızımdır, pırlanta gi-| . dedi, onun foyası yok -| Boş Yere telâş ediyordun Na- Hanım, kızımın yüzünü iç bir diyeceğim kalma - li verdim, git bakalım; git bana darılma, kabaha- İma, iy kalkir. Beş yaşında bir | ie annesinin kucağına o- N N k Ynuna sarıldı: mim şeker anneciğim, be- anneciğim.. Z Demiralpa döndü: eyt fokstrot koy bakalım, şöy | 5 “i bir dans edelim. i, #ramofonu kapamıştı, plak a İeştiriyordu: G Ben artık gidiyorum.. Y şaştı: 2 Atelen ne?. Daha çok er - Yap iralp, âyni soğuk tavurla — > Gidiyorum artık. k Y afalladı; | 4 yy gz rn — Halacığım, beni çok şımartı- ceğimi şaşırdım.. - Zavallı Alp!.. Ne iyi çocuk- tur). — Tuvaletim dediğin elbise bu leri almaktan vaz geç. Nezihe, Günayın iskemlenin ü- İzerine bıraktığı elbiseleri gözden! manevraları geçiriyor, dudak büküyordu. Günay, Nezihenin © giydiği şık — Ne yapayım halacığım, dedi, başka giyecek şeyim yok.. Nezihe güzel bir kadındı. Otuz yaşına rağmen, şımartılarak büyü- müş çocuk ruhunu yaşlandıtama -' cek ve Tokyo koyunda, muazzam ti. mıştı.. Yüzü de, yirmi yaşında bir genç kız yüzü kadar taze ve pü - rüzsüzdü.. Onun da gözleri, Gü- nayın gözleri kadar altın sarısıydı. Bakışlarında hiç sönmiyen bir zevk, kırmızı dudaklarında hiç ek- silmiyen bir tebessüm vardı. — Günaycım, bu elbiseleri san- dığına tık ve onları unut. — Peki, orada ne giyeyim?. — Nezihe kıvrak bir kahkaha attı, gözleri alev alev yandı: İ terziye uğrarız.. (Devamı var) Istanbulun 12 tayyaresi Tayyare bayramı yaklaş- tığından hazırlık var Tayyare Cemiyeti (30 ağustos 933 zafer ve tayyare (bayramını parlak bir surette tesit etmek için Maya gitmeden evvel seni | “cek miyim?. | Beyne, Nadire Hanımla Sa- elini öpmüş, sokak kapı- mr bile. Günay peşi sıra “ ! #Oruyordu: < Ne oldun?, Neye darıldın?. <,, Sidiyorum diye mi?. iş *rkeş münasebetsizlik yap- : serbesttir, Sana bu yaştan San ihat edecek değilim a.. ! n am nasihat istemiyorum, Mehiy eni takınarak bana ve- Mirsin, < dimi >, ii N bir karış a- N selâmet versin!, ire ayrılmıyalim Şişli. Se- N oy sevdiğimi bilirsin A- n » dünyanın öbür ucuna ay Eshe seni severim. Sana | a ktup yazarım, istersen e, yı, elefon ederim, konu - Yön > bak bakayım... Pak iz ya Bi N Demire uzun kipi : Pp uzun kirpikli Miylerinden gözlerini kaçır - m kızın ılık elinden DO venleri dörder dörder | ayi Merdiveni i ha enin sahanlığın- in * uzaklaşan ayak ses - ip Yordu., Seslendi: Ni a ben yokken an- Ne Belip yoklamağı u- N İn, Si Büyük kapısı açı No. Saay kendi kendi: cevap bekledi. Ni- Yorgur, nezleli bir hazırlıklarına devam etmektedir. Bayram günü yapılacak mera - sim geçişine ait program kolordu- ca tanzim olunmaktadır. Tayyare Cemiyeti bu merasime bir tayyare timsaliyle iştirak ede- cek ve bu timsalin etrafındaki kü- çük hanımlar tarafından tebrikna- meler ve tayyare modelleri atıla - caktır. Bayram günü Tayyare Cemiyeti nin zarif rozetleri dağıtılacak ve o gece Beyoğlu, Üsküdar ve Kadr- köy mıntakalarmda muhtelif ma- hallerde Tayyare Cemiyeti menfa atine müsamereler yapılacaktır. Istanbul hava filosu İstanbul halkının kıymetli teber ruatiyle bu sene satın alınmış olan üç tayyareye (Beşiktaş), (Küçük - pazar), (Bakırköy) isimleri takı- lacaktır. Bu maksatla tayyare bayramı günü Yeşilköy tayyare meydanım- da büyük merasim (yapılacak ve merasimin nihayetinde tayyarele- rimiz uçarak İstanbul halkına teb- riknameler atacaklardır. Şimdiye kadar İstanbul namına alınmış olan dokuz tayyare ile be- raber İstanbul hava filosu bu sene on iki tayyareye baliğ olmuştur. Halkımızın Tayyare Cemiyetine | ayy Selâm İzzet >. donanmaları Bu ayın ikisinde, Japonyanın Bir | yorsun!.. Size nasıl teşekkür ede- | deniz manevraları başladı. Muhte- € hacimde 150 harp (o gemisi ile | yüzlerce deniz harp tayyaresi bu manevralara iştirak etti, Bu büyük manevraların Havai yarım adası ile Japonyanın cenup büyüdüm, burada öle! mu?. Bu eski püskü, biçimsiz $eY-| sahilleri arasında yapılması, A-| Muğravı görmek arzusunu duy- çarplı. A- Havaide (deniz yapmıştı. o Harp | gemilerini Atlas denizinde İteksif © etmişti. o Amerikalılar: İ merikanın merika da gözüne i elbiseye bakarak acıtan bir sesle: İ “Japonya bize karşılık yapıyor, İ bu bizim manevralara karşı teza - | hürattır.,, dediler. Japonya, ma * | nevralarına devam ede durdu. Ma- nevralar ayın 25 ine kadar süre - bir resmi geçitten sonra nihayet bulacaktır . | Manevralar, Japonyanın birinci sınıf amiralı (oprens Fushimi'nin nezareti altında yapılıyor. Fakat ayın ortalarına doğru, kumandayı bizzat Mikado alacaktır. Buda, ; Japonyanım, bu —İBam Halbuki Şahı görmek ne çok istiyordu. Ona anlatacak çok şey « leri vardı. Fakat şimdi daha çok mağa başlamıştı. Zira Şahın hu- zurunda cereyan etmiş bir hâ- diseler olabilirdi. Kurnaz kadın bunları da öğrenmek ve daha ha» zır bir vaziyette huzura çıkmak istiyordu. Kübranın kurduğu bütün plân- lar, Karaciğay Hanın aleyhinde i- di. Şaha hep onun fenalıklarını | , söyliyecek, dikkatini celbedecek- Hazır vaziyette kendisini bek- liyen muhafızlara baktı. Birden aklına şaytani bir fikir gelmişti. Her ne olursa olsun Şaha gitme- den evvel Muğravı görecek onun- la konuşacaktı. Birden omuzundaki şalı yere fırlattı, Esmer vücudunun mühim manevralara ne bir kısımı çıplak kalmıştı. Kübra - | derece ehemmiyet verdiğine de *| vr, güzelliği Şah Abbas sarayın- (ildir. “Japonya bize karşılık yapıyor., endişesi, gün geçtikçe Amerikada | — Şapkanı giy, dedi, giderken | büyümeğe başladı. Bugün, Ameri- İ bu manev -| # ka efkârı umumiyesi, 5 ralarla meşgulken ,hükümet yeni bahri inşaat programı haberleri or taya attı. Bu program mucibince, Ameri - ka yeniden birkaç saffıhrap ge- misile, kruvazörler, destroyerler ve deniz altı gemileri inşa edecek- tir. Böyle bir programı Japonya da tatbike koymak üzeredir, Japonya dan kuşkulanan Amerika da, İn - giltereyi kuşkulandırdı. Dün gelen ajanslar “Japon bah- i riyesinin manevraları ve Amerika hükümetinin derhal harp gemisi inşası için yaptığı program, İngiliz efkârı umumiyesinin (o dikkatini, milli emniyet üzerine çekmiştir,, di yor, Amerkia hükümeti müsteşarı M. Fillips nihayet matbuata beyanatta bulundu. Tatbik edilecek progra - mın konvansiyonuna © Vaşington dahil olduğunu ve kadro harici çı- kan gemilerin (yerini yenileriyle doldurmaktan ibaret olduğunu söyledi ve efkârı o umumiyeyi şu cümle ile teskine çalıştı: “Ameri- ka ile Japonya arasında silâhlan- ma yarışı yoktur.,, Bu sözleri $öyle bir tarafa bıra- karak, görünürü ele alalım: Ame- İ rika ile Japonya, karşılıklı manev- ralar yapıyor, karşılıklı yeni bah- riye inşaat programları çiziyorlar ve İngilizler gelecek sene bütçesi- ne, yeni harp gemileri inşası için tahsisat koyuyorlar. Bugünkü vaziyet budur. s. L. o ———ğ—Ç Ç— Firuzağada yangın Firuzağada sakin kapıcı Ayşe Hanım dün gündüz evinde çama da dillere destandı. Bir asker parçası değil, değme kumandan. ların bile görmek için can attık- ları bu vücut işte iki askerin kar- ısında (o soyunuyordu. Kurnaz Kübra, yere düşen şalını ayakla- rile kaldırmağa uğraşıyor, mu- yaffak olamayınca işveli bir kah- | kaha attı: — Alacağım iste.. İnat değil mi?.. Ayaklarımla alacağım. De- Bu kendi kendine oynaşma mu- hafızlara vazifelerini unutturacak kadar oma'nidardı. Baştan aya- ğa kadar zırhlı muhafızlar biri - birlerile bakışıyorlardı. | Birden muhafızlara döndü. Bir tanesine eliyle işaret etti: — Bana baksana.. Dedi.. Şu şalımı kaldır yerden.. Muhafız ar- kadaşmın yüzüne baktı. Hazır ve selâm vaziyetini unutarak Kübra- İnm ayakları altında duran ipek | şalı kaldırdı. İ Kübra, ağır adımlarla peykeye | doğru yürüdü.. Halsiz bir halde kendini bıraktı. Sonra kapıda duran ikinci muhafıza döndü.. O- na da eliyle işaret ederek yanma çağırdı. Muhafız, korkak ve u - tangaç bir çocuk gibi iradesine hakim olamadan Kübraya doğru | ilerlemeğe başladı. Karşısına gel- diği vakit, bir kraliçe imiş gibi yerlere kadar eğilerek selâmladı.. Kübra, elini göğsüne götürerek çıplak yerlerini bir parça daha aç- tr. Yanmda duran muhafıza e - ğilmesini işaret etti.. Muhafız her emre ihtiyarsızca beyun eğmekten başka bir şey yapamıyordu. Şa - r — VAKIT 8 Ağustos 1933 —— AŞK DELİSİ HÜKÜMDARC€ Yazan : Niyazi Ahmet — Şimdi gidiyorum Efendimiz. Diye uzaklaştı. O çıkarken Kübra, odada ka « lan muhafıza çapkın bir göz işa reti vermişti. Muhafız, içi titriye rek Kübraya bakıyordu. v Şah Abbasın “Siyah inci,, deye çağırdığı bu esmer güzeli bu ka - dar düşmüş mü idi?.. Diyar feth eden kumandanlara bile iltifat et- mezken; bir muhafızın karşısmda soyunup dökünmesi ne demekti?. Muhafız, bunları düşünürken; o dışarda bazı sesler duyuldu. Ayak ' sesleri, ona derhal vazifesini ha - tırlattı Şah Abbas, geç kaldıkları için kendilerini zindana bile atar- dı.. Peykeye serilmiş Kübraya döndü: — Bizi aldıdtınız... Dedi, Şah bekliyor. Kübra, gene işveli bir hareket- le peykenin üstünde iki tarafa döndü: — Şahtan korkmayın.. Size da- ha büyük vazife verdireceğim.. o Bu esnada birinci muhafız içe ri girdi. Muğravın si lediğini söyledi. “ği Kübra, bir ok gibi yerinden fırlıyarak şalı omzuna attı, Sür'ats le dışarı çıkarak sarayın alt ka | tındaki, Sahibin odasma doğru yü rüdü. (Devamı var) Eroinciler nasıl yakayı ele verdi ? Evelki gün Tarlabaşında Çukur s.. kakta 6 numaralı evde oturmakta olan Mahmut isminde bir şahıs polis merkezine müracaat ederek Jozef atlı birinin eroin tm olduğunu bildirmiştir. e Bunun üzerine merkez tarafın. dan kendisine iki buçuk lira veris lerek Jozefi bulmak üzere yo çıkarılmış, arkasından da sivil m murlar takip etmeğe başlamışlar» dır.. Bir müddet ötede beride Jo- zefi arıyan Mahmut, nihayet eroin- ciyi Bursa sokağında bularak bir kenara çekmiş ve elindeki parayi vererek kendisine bir miktar eroin vermesini söylemiştir. Jozef, parayı alarak Mahmuda ' icroini verirken takip eden me « ; murlar tarafından yakalanmıştır. Jozef yapılan sorguda eroinleri Yorgi isminde birinden aldığını söylemiş ve bunun üzerine Yorgi de yakalanarak tahkikata başla » ralmıştır. v o an Ağız kavgasından sonra el şakası ! Evelki akşam üzeri saat on yedi buçukta, Galatada oturan arnavut Sabri ile ayni yerde oturmakta o- hın emrini bile unutmuşlardı. Eğilen muhafıza: — Git, dedi, Muğravr bul, Sahi- bin odasına gelsin.. Konuşaca - ğım.. Haydi koş.. Güzel muhafız, Çapkın muhafız. Yüzüme O bak- ma.. Şimdi gelsin, mühim şeyler soracağım.. Muhafız, arkadaşının yüzüne | baktı,. Arkadaşı, Kübranm bu il ! tifatlarının kıskanır gibi bakıyor- İ göstermekte olduğu kıymetli yar- | şır yıkarken bacadaki kurumlar |du.. Gözlerini Kübraya dikmiş: lum ve alska (o sayesinde İstanbul hava filosuna gelecek sene daha dlört beş tayyare ilâve edileceğini kuvvetle ümit ediyoruz. | ateş almış ve Ayşe Hanımın fer - — Emrederseniz ben gideyim. yadı üzerine etraftan yetişenler ta | Demek istiyordu. rafından büyümesine meydan ve rilmeden derhal söndürülmüştür. Birinci muhafız bunu sezer sez mez, tekrar Kübraya döndü: lah İzzet arasında bir meseleden kavga çıkmıştır.. i Evvelâ ağız dalaşıyla başl bu kavga gittikçe kızışmış ve ni « hayet kızan iki taraf ta küfürler | ederek birbrine saldırmıştır. Sab- riden iyice dayak yiyeceğini anlr yan İzzet bıçağına asılarak Sabri- | nin karnıma bıçağı saplamış ve kan lar içinde yere düşürerek taban - | ları kaldırmak istemiş, fakat polis derhal yetişerök elinde biçağı ile İzzeti yak 15 ağır ve tehli keli surette yaralanmış olan Sabri- yi Beyoğlu hastanesine kaldırmış» tır... e ii e ilem *.- Birden vaziyetini değiştirdi. ||

Bu sayıdan diğer sayfalar: