“AKIT'8 Temmuz 1933 HİK Â YE mumummmn Almanyada Eski Günler Gibi Yedi senedenberi, Ferhündenin geç kaldığımı gören olmamıştı. | Yedi senedenberi, her pötşembe akşamı; kış ise Tepebaşımdaki bi-! rahanede, yasza, Pangaltıdaki İ bahçede buluşurlar, güle ( söyliye yemeklerini yerlerdi. Yedi sene - denberi, Ferhunde tam altı bu - çukta, ne bir dakika evvel, ne de bir dakika sonra, tam altı buçuk-| ta, buluşulacak yere gelirdi. Saat yedi buçuk olduğu hal - de, Ferhunde meydanda yoktu. A- caba ne olmuştu?. Adeta merak! ettiler. Endişeleri artarken, Fer - bünde göründü: — Kusura bakmayın, dedi, bu akşam biraz geç kaldım. Şaşaladılar, Ferhundenin üs - tünde, yedi senedenberi biçimi de ğişmiyen, yakası kapalı, düz siyah | elbise yoktu. Yanakları al aldı, gözleri parlıyordu. sw Ferhunde genç yaşında dul kalmıştı. Terzilik ederek geçini - yordu. Hayatı saati saatine ölçü - Tüydü. Sabahları ayni saatte kal - kar, ayni saatte çarşıya gidip evi-| ne lâzim * olanları alır, ayni sa-| atte çalışmıya başlar ve ayni saat- te işini bitirir, yemeklerini yer, yatardı ve kocası öldüğü gün di « kip giydiği siyah elbsesinin biçi - mini değiştirmezdi. Bugün geç : kalması ve “elbise değiştirmesi için, mühim bir se « bep olması lâzımdı. Herkes bunu sordu. O da an - lattı — Evvelâ şunu söyliyeyim, Bu gün benim bir senei devriyemdir. Kırk sekiz sene evvel bugün — kırk sekiz sene! — nişanlandım. İnsan benim gibi tek başına ya -| şarsa, en uzak hatiratını unutmaz ve onlârı zamanında ihya eder... Benim'de iyi ve fena günlerim ok du. Fena günlerimi ne kadar unut- madımsa, iyi günlerimi de o ka - dar unutmadım... Nişanlandığım gün iyi günlerimden biridir, hat - ta en iyi günümdür... On sekiz ya- şındaydım. O zaman insan her şe- ye inanıyor ve her şeyden ümit bekliyor. Bana da o zaman bir er- kek: “Seni seviyorum,, demişti. Kırk sekiz sehe'evvel de erkekler, genç kızlara:. “Seni seviyorum,, derlerdi. Aşkın belki' şekli değişti, ama lisanı değişmemiştir. Ben de, | bu sözle, güzel bir ömür süreceği» | mi ümit ettim. Nişanlandım diye, anamla ba -| bam, eşe dosta bir ziyafet çektiler.. Bahçede çadırlar kuruldu. Erkek - | ler tarafıyla kadınlar tarafı arası" na saz oturtuldu... Nişanlım beni, bir ara, bahçenin ıssız bir köşesin- de yakaladı ve öptü. O öpüşü ve öpüldüğüm gün giydiğim elbiseyi sakladım. İşte, şimdi giydiğim elbiseyi, o gün giymiştim... Hakkınız var, ben yaştaki bir ka- dma, bu elbise hiç yaraşmıyor, gülünç oluyorum... Ama ne bile » yim, bir kere giydim, sonra çıka - râmadım... Her sene, bu gün, bu elbiseyi sandıktan çıkarırım, önü - me sererim, on sekiz yaşımın tu - valetini seyre dalarım. Birkaç kere giymek arzusuna kapıldım, giymedim, Bugün ken - dimi tutamadım. Arzum benden üstün çıktı. Giydim. Şişmanlama- mışım. Biçimim değişmemiş. El - bisem, on sekiz yaşında giydiğim elbise, vücuduma tıpa tıp uydu. i eğer düzeltebilirsem, Mediha Münür Gözüme rimel çektim, yüzüme bir az allık, pudra sürdüm... Tesadüfe bakmız, bu esnada kapı çalındı... Komşularımdan bi - ri gelmişti... Kapıyı oaçmamazlık edemezdim... Kendisine acele bir blüz dikiyordum, blüzu almıya gelmişti... Omuzlarıma bir şal attım, aşağı indim, kapıyı açtım... Elbisemin kumaşı derhal gözüne çarptı.. Sordu.. Doğruyu söyleme dim. Bir müşterim verdi, bakalım işime yarı » yacak, dedim... Şalımı o çıkarttı. Dikişten, biçkiden anlar.. Elbise - yi pek beğendi. Bana öyle yakış - mıştı ki! Evet, moda, elli sene ge- İ riye gitmiş... Kırk yıllık elbisemle, son modaya muvafık olmuşum.. Şeytan sanki bu kadının kılı -| fma bürünüp gelmişti... Komşum, perşembe akşamları bir yerde toplandığımızı bilir. e Elbisemin kat'iyyen düzelmiye ihtiyacı ol - madığını temin etti. Randevu sa- | atimin yaklaştığını da biliyordu. Beni ,beraber sokağa çıkardı. Malüm, bir mazeret ; bulabilir, onun peşine takılmıyabilirdim.. Fakat mazeret bulmadım. Bu el * biseyi giyer giymez, bügünkü ben | olmaktan çıkmıştım, değişmiştim.. Biraz, on sekiz yaşındaki Ferhun- de oluvermiştim.. Kalbim çarpı -| yordu. Dudaklarımın, yanakları - mın boyasını bile silmedim. Saç - larım yündan görünmesin “diye, yeni şapkamı giymedim, eski şap- kamı giydim ve beyaz saçlarım örtülsün diye, şapkayı iyice başı -| ma geçirdim... Yolda sersem #&rsem' yürüyor” | dum... Camekânlara göz âtıyot - dum. Şeklimi göre“göre biraz a -| çıldım... Yürümekten keyif duy - mıya başladım... Alay etmeyin, kendimi beğeniyordum.. Hiç de fena olmamıştım... Bu #on moda eski elbise beni biraz çildırtmiş «| tı. Gözüme bir ayna ilişti, baktım, zihnimde, o günlere ait daha bir çok hatıra canlandı.. Zevkimi bir az uzatmak istedim.. Daha yavaş yavaş yürümeye başladım. Bunun için geç kaldım.. Hatta yolu bile İ uzattım, Beyoğluna kadar indim, sonra tekrar geri döndüm... AŞAMAYA ee VİYANA Kırılmaz cam Rusyada fenni tetkik cihazları hazırlığı MOSKOVA, 5 (Hususi) — Sta- i lin fabrikası, ilk Rus Strotostalorm | imalini ikmal etmitşir, Stratesta- | ya (V. A. 1) ismi verilmiştir. Bu imal Sovyet tekniğinin ilk parlak zaferidir, Strotosta profesör Piccard'ın - kinden üç defa daha hafiftir. Leningrat kimya (müessesesi, strotostanın kılfını öyle bir boya ile boyamıştır, ki bu boya kılıfı fazla soğuk ve fazla sıcaktan vi - kaye etmektedir. Fen müşavirleri, yeni bir kırıl - maz cam, formülü keşfetmişlerdir. Fenni tetkik cihazları hazırlan - mıştır. Temuz nihayetinde, stro- tostanın son tecrübeleri ikmal edi- lecek ve strotosta hava filosu gru > puna teslim edilecektir. Strotosta, Ağustos başlangıcın - da havalanacaktır . Hava filosu elzem- dir: emri Berlin, 5 (Hususi) — Berlinin ve daha birkaç Alman şehrinin üstünde, meçhul bir kaç tayyare - nin uçtuğu haberi (duyulduktan sonra; hükümet ve bilhassa tay - yare nazırı Kapiten Goering şu emri verdi: “Hava müdafaası el » zemdir,, şimdi, bu emre,. yeni bir emir daha ilâve eyledi: — “Hava sporları elzemdir,. Berlinde büyük afişler yapıldı. | Halk müdafaa ve spor teşkilâtma kaydedilmeğe çağırılıyor. Matbuat da, her gün bu mese- de ile meşguldür: Devletlerin tay- yare ve hava filolarmı . Almanya tayyareleri ve hava filosiyle muka- yese ediyorlar. Tayyare nezareti, halkın, ha « va işleriyle lüzumu olduğu kadar meşgul olmadığını nazarı dikkate alarak, büyük meydanlara radyo cihazları koymuştur. Radyo ile halka, tayyare motör pervane gü- rültüleri, homurtuları dinletiliyor. Hoparlörlerin yanına birer ma- sa konmuştur. Derhal hava 4po- İru müdafaa teşkilâtma kaydedil - İ mek istiyenlerin isimleri (yazık maktadır. Alman borçları — m İngiliz alacaklıları komi- tesinin beyanati Londra, 5 (A-A) — Alman borç latr münasebetile, üzuri vadeli" -ve orta vadeli İngiliz'alağakdilar ko. | mitesi şu beyanata bulunmuştur: “Komite Rayişbnk'ın 30 Hziran tarihli tebliğini aldı, Bugünkü bü * tün şeraiti nazarı itibara aldıktan İ sonra komite, alacaklıların Rayiş - bank tebliğini az çok memnuniyet- le karşılayabilceklerini telâkki et - mektedir. Fakat komite, kambiyo farkı teh likesini alaçaklılara yükleterek ec- nebi dövizi ile ödencek borçların mark ile ödenmesi hakkındaki 1933 tarihli Alman kanununun tat biki prensipini kabul edemez. Bu mesele ile tekliflerin tatbika- tı teferruatına ait bir çok mesele - ler, bu hafta da, Berlinde Rayis - bank ile İngiliz, Holanda, İsviçre ve Amerika alacaklıları mümessil lerinden mürekkep küçük bir ko - mite arasında görüşülecektir. —i—— Rus hariciye komiseri Viyanaya gidiyor Londra, 5 (A.A) — Litvinof Yoldaş Viyanaya gitmek üzere bu gün Parise hareket edecektir. Söylendiğine göre Viyanada te- davi olmakla beraber, Litvinof Yol daş ayni zamanda siyasi görüşme - ler de yapacaktır. Bu görüşmeler Hitler ile Dolfus aralarındaki açıklık itibarile çok ehemmiyetli olabilir . e. Şark Çin şimendiferleri Tokyo, 5. (A.A) — Sovyet hü - kümeti şark Çin şimendiferlerinde ki haklarını Mançu Kuo hükü- tine 210 milyon altın rübleye sat- mağa hazırdır. Müzakerat hakkında burada Sov yet sefareti tarafından bir muhtıra neşredilmiştir. Selçük kız san'at mekte binde dünkü merasim Bu sene de 14 talebe Avrupaya gön- derilecek — Mektebin bütçesi, masrafı, talebesi Beya © ğe Yare , © Bu sene mezun talebe bir arada ve sergilerinde | Mektebin müdürü Asım B. ve sergiden bir köşe Selçük kız san'at mektebindk |: eskidir, şimdiye kadarçok istiha.- leler geçirmiş ve muhtelif. isimler | almıştır. En evvel 1295 senesinde kız sanayi mektebi namı altında açılmıştır; Bilâbare 1329nda Üskü- dar ve Aksaray kız san'at mektep- leri tevhit edilerek Münür Paşa ko- | | naklarında Brüksel Darülfünunun. dan mezun Matmazel Kafmayıl tarafından bir kız san'at mektebi İ tesis edilmiş tekrar Selçük san'at İ sultanisine yerleşerek “Selçük kız san'at mektebi, namınr almıştır. Mektep son on #ene zarfında 139 mezun vermiştir. Mektep beş kısım'vardır: 1 — (Konfeksiyon) hanım el - bisesi, 2 — (Beyaz işler) çamaşir ve çocuk işleri, 3 — Moda, 4 — (Nakış). Avrupa ve milli lr. Ayrıca hepsi için tabahat; pas- tacılık ve tekheloji tatbikatı ders- leri verilmektedir . Mezun talebeinin kışmı köllisi memleketin muhtelif yerlerinde e ta mektep muallimliği yapmakta - dır, Hattâ mektep dahilinde bile buradan diploma alan muallimler vardır. Halbuki mektebin gayesi mu - allim değil san'atkâr yetiştirmek - tir. o Mektepte muallim mevcudu 23 tür. San'at kısmında resim mu- allimi Mazhar Beyden gayrisi ha- hımdır. Mektebin bir senelik bütçesi 20 bin liradır. Bir talebe için senede 243 lira masraf edilir. Mektebin on senelik masraf yekünu 248 bin liradır . sımıflıdır ve dört | b kız mektebinin 120 talebesi vardır. | Mibrimmine, Şaziye, Fethi mile, Safiye, Rukiye, Şükriye, lise, Mutahhara, Nazmiye, Mesrt re; Hatice, Müzeyyen, Leman, vi Dün, mezunlarına diploma tev- | zii merasimi yapılmış olan Selçük Bu sene mezun olanlar Sükine , iye, liha Hanımlardır. Bünlaârın beşi çamaşır,“11i elbi şabesinden mezun © olmuşlardif) Mektepte bu sene hâriç için alis ve çamaşır yapılmış, bu satışta 400 lira alınmıştır. Mektepte geçen seneler talebi lerin el işleri sınıf üzerine olar# ayrı ayrı odalarda teşhir ediliyof du. Bu sene bütün el işleri bir od ya toplanmıştır. Bu suretle teşhi daha güzel görünmektedir. Tale” beler aralarında bir de koopere kurmuşlardır. Eylülde buradan " Üsküdar kız san'at mektebi mezun talebeler arasında bir baka imtihanı yapılacak ve 14 * lebe Avrupaya tahsile sünderi cektir. Geçen sene gönderilen tef beler Belçika ve Fransada büyü müvaffakıyetle kazanmışlardır» Prag Türkiyat profesörü Prag darülfünunu (o Türkif? profesörü M. John Ripka şehi” mize gelmiştir. “Şark,, isimli bir eser Taği ta olan Çek profesörü İstanbul iki ay kadar kalarak bu eseri gi tetkikler yapacaktır. gelimi ZAYI Tıp Fakültesinden aldığım z numaralı Şükrü Gani isimli | yet varakamı zayi ettim. Yem çıkaracağımdan eskisi omü değildir. Şükrü ( 7808), $ Tıp Fakültesinden ali fi 498 numaralı ve Ali Mürteza İ ll hüviyet varakamı zayi ettiği” / çıkartacağımdan © yenisini muteber değildir. Ali Mü (08 a