Tıbbi Müsahabeler | MAR | vocuklarda kemik has- lığı ve birçok sebepleri ki mühim âmilden başka, bünyenin ehemmiyetli rolü ve irsiyet | —3— beraber yaz aylarında n istifade çoktur, hele teda- olmak üzere en birinci va r. Mayıs, Haziran, Temmuz , 9 Aylarında mutlaka çocuk- Sem, güneş banyosu yapmalı - a berrak ve bulutsuz oldu- dirde her yerde yapılabilir. doğrudan doğruya çocuğun gelmeli, camdan geçen wi değildir, tesirsizdir. *€$ banyosu deniz kenarmda | daha kuvvetli olur. Çün- taraftan xiya doğrudan Wn vücuduna gelir, diğer ta- denizin sathına gelip akse- | Büneş ziyası gelir. Bu suretle sası kuvvetlenir. 9 Ziyasının müessir olma - mevzii değil, baş müstesna üzere tekmil vücudunun ya- k lâzımdır. Çocuğun güneş âr görmemesi için şualan - am doğru ve iyice doze « | Sİ şarttır. | vii güneş ziyası sabah güne- ; Ultra hassası fazladır ve te - İh sat 9-10 arasında yapmalı Yalnız bacaklarına kadar İİ, “a yapımlar bunun yarısı ba- MN öntarafıma yarısı arka tara Apılacaktır. İkinci gün diz N Mk # un Duuıg O / YSA 9 ei ea en? pan 40 2Ş up DürapE etle İ olunacak ina kadar altı dakika ya- arka tarafa, yerlerin ekadar 9 dakika arka üçüncü tarafına ( yopdo Cun8 pounsn eye eyi Es Ear Pimi oo ürü EŞMEP 6 TEpEŞ ou) otuduncu güne kadar otuzuncu, günden İN gün istirahat tekrar baş - harak yapılacak böylece gün istirahat verilerek N Yax yapılacaktır, başlandığı gü- banyosuna eğici gününden itibaren vali umumiyesi kesbi sa ni dn ip p “ Birincilerine doğru iştiha düzelir, kilosu zi- başlar, çıkması geci- başlar. Terle - başlar, etleri kuv - kabiliyeti gelme- yürür. Yalnız bü- i birazu- Yazan ı Dr. Ali Şükrü zun sürer bezleri küçülmeye baş lar. ! i Güneş banyosunun zararları: E- ğer çocuklara güneş 'banyosu bu söylediğim usulde yapılmazsa ve öğle üzeri'iyapılırsa ve fazla gü- neşte tutulursa o vakit çocukların derilerinde güneş yanıkları husule gelir, terler, ishaller, iştihasızlık baş ağrısı ateş husule gelir, eğer çocukta verem varsa daha ziyade artar böbrek''eri hasta ise şiddetlen dirir. Bazen kalbinde rahatsızlık husule gelir. Bu sebepten güneş banyosunu bilerek yapmak şarttır. Gıdai ve devai tedavi: Haddi za. tinde kemik hastalığımı şifalandı - racak gıdamız. yoktur, fakat buna mukabil kemik . hastalrklr çocuğa| verilecek grdaların intihap ve tan- zimi sayesinde kemik hastalığının husule ve terakkisini teshil edecek olan müteaddit hatalardan sakın - mak lâzımdır. Kemik hastalıklı çocuğa hangi gıdalar verilmelidir?. Evvelâ kireçin vücude yerleştiril mesi kolaylaştıran C vitamini havi | gıdalar verilmelidir. Meselâ üçün- | cü aymdan itibaren meyva usarele ri ve altı aydan itibaren sebze ez- meleri verilmelidir, ve kemik has- talıklarma karşı bilhassa tesiri o -| lan yumurta sarısı verilmeye baş - lanmalı, Anne sütünde kemik has- talığının ihtiyacımı telâfi edecek ka ' dar meadin olmadığından ve inek sütünde meadin fazla olduğundan üçüncü ayından itibaren günde bir defa inek sütile yapılmış mahalle- bi verilmeli. Yalnız burada unlu gıdalar suiistimal olunmamalıdır. Çünkü uzun müddet unlu madde i- le beslenirse ve onda kils az oldu- ğundan vücude az kils girer ayniza manda kils emlâhanım gıda müba- delesinde yağ ile münasebatı oldu- ğundan fazla yağlı gıda verilirse kils ile birleşerek katı macun gibi kakası olur ve bu kabız etmiş gıda suda gayri münhaldir, bilâkis vücu dun kirecini çeker. Bu sebepten ke i mik hastalıklı çocuklara yağı az ve i kilsi fazla gıda vermeli meselâ altı İ aylıktan itibaren yevmi bir defa " sebze ezmelerini irmikla karıştırıp i vermeli. Ayni zamanda kemik has talığını şifalandıran mevaddı havi | gıdaları vermeli. Burada başta ba- Irkyağı gelir, bunu fosfor veya ki- reç ile karıştırıp vermeli, Piyasada i mevcut olan balıkyağlarının hep - i sinde kemik hastalığını ifşa eden evsaf yoktur. Çünkü rengini ber - rak ve açık yapacağız diye yapı - lan tasfiye metotları balrkyağmın şifa hassasını bozar. Ve böyle yağ lardan istifade yoktur. 3 aylık bir çocuğa günde iki defa birer kahve kaşığı verilir, Şiddetli kemik hastalığı var- sa ültreviyole ile tedavi ettirme- li, bir de şualandırılmış süt unları vardır. Bunların taze olması bir se. neden fazla durmamış olması şart- tır. Ve birde böyle süt ile beslenen çocuklara vitamini de vermeli. Ült. reviyolelenmiş sütün vitamini ha - rap olur. (Devam: var) mi İki konferans On bir sene evvel Londrada çıkan Evening Stan - dard gazetesinde Londra konfe - ransına dair bir fıkra intişar etti. Bu gazete, Londra konferansını, es ki bir konferansa benzetiyor ve di- yor ki: Acaba Londra konferansı mu - rahhaslarından hangisi, bundan on bir sene evvel Jenevde topla - nar konferansı hatırlar? O zaman da, murahhaslar, tıpkı Londra konferansının ilk celsele - rinde olduğu gibi, büyük bir nik - binlikle para ve iktisadi meseleleri müzakereye girişmişlerdi. O konferansın mucidi ve patro- nu M. Loid Jorjdu. Küçük Avrupa devletlerinin kendisine karşı de - rin bir hürmetleri vardı, ona adeta tapıyorlardı. Jeneve geldiği za - manki gösterilen sevinç ve büyük tezahürat hâlâ aklımızdan çık - maz. O konferansın harikulâde neti- celeri olduğu gibi, bazı feci akıbet leri de oldu. Konferans bittikten bir kaç 8y sonra, İtalya Başvekili M, Facta düşürüldü ve yerine M. Mussolini | geçti, Alman murahhası M. Rathe- nau katledildi. M. Loid Jorj da çe- kilmek mecburiyetinde kaldı. M. Puankare zamanımda (çünkü Oo konferanstan uzak kaldı) Fransız lar Ruhr'u işgal ediyorlardı, Stam- buliski öldürülmüştü. Rus murah- haslarından biri Joffe intihar etti. Bir kaç sene sonra, Rusyanın diğer bir murahhası Krastin öldü. Raborski nefyedildi, Çiçerine iş“ ten el çektirildi. O zamanki heyeti murahhasa - dan yegâne hayatta kalan murah - has, hariciye nezareti o komiseri, Mösyö Litvinoftur. Polis Haberleri Mahalle kavgası Ünkapanında Leblebici soka . ğında bütün mahalleyi heyecana düşüren bir hâdise olmuştur. Me - sele biri beş ve diğeri on bir ya . şımda iki çocuğun kavga etmesin. den başlamış, annelerine sirayet etmiştir. Hatice hanımın beş yaşmdaki oğlu Necdet, Safiye o hanımm 11 yaşındaki oğlu Necati ile mahalle aralarında oynarlarken, bir ara . lık Necdet yerden kaldırdığı bir taşı Necatinin kafasma fırlatmış çi tır. Hatice Hanım yarlı oğlunu ala rak Necatinin annesi Safiye Hanı- mın evine giderek kapının önünde bağırmağa başlamıştır. Ağır sözlerede Safiye Ha. nım da tahammül O edemiyerek pencereden başmı çıkarmış, mu - kabele etmiştir. Diğer (taraftan yaygara etrafa yayılmış ve polise aksetmiştir. Gelen polis küçük Ne- catiyi arıyarak bulmuş ve merke- ze götürmüştür. Necati ifadesini vermiştir, $ Halıcıoğlunda oturan Mehmet Ali, Sütlücede pay mahallinde ;- şiyle meşgulken ( sabtkalılardan g— VAKIT 29 Haziran 1933 — —21— İki Kayser, bir Prens Zabit Gallos Romanın dışına vardığı zaman tevakkuf etti, Ken- dişi Meryemi o kadar seviyordu ki onun gündüzün şehirde görülme - sini istemiyordu. Bundan başka Gallos, karısına adam göndererek bir misafirle geldiğini, bu misafi- rin Tituse ait genç bir kız olduğu- i nu da haber vermişti. Akşamleyin Gallosun karısı Julyanın kendisini senelerden be - ri görmediği kocasını karşılamıya gelmiş, saçları kırlaşan orta yaş - İı, fakat yakışıklı ve muhteşem Julya, kocasının boynuna sarıl - mış ve hüngür hüngür ağlamıştı. Çünkü Romaya gelen haberler, Gallüsün yalnız yaralandığını de - ğil, fakat öldüğünü bildiriyordu. Onun için Julya, kocasını sağ görmekten iki kat sevinmişti, Fa - kat genç yahudi kızını görmek, Julyayı şüphelendirdiği için o da kocasına sormuştu: — Bu genç yahudi kızmı ne diye getirdin? — Titüsün emriyle getirdim. Tütüs gelince, bu kız ona teslim o- lunacak. Julya Meryemle konuşmıya baş ladı: — Kızım! Yahudi misin sen? — Değilim, anneciğim! — Ya! Julya göğsünün üzerinde haç işareti yapmış, Meryem de muka- bele etmişti; İki kadın anlaştılar. Çünkü İsanın mezhebi Romaya kol budak salmış, orada da gizli (hiristiyan cemaatleri teessüs etmişti. Yahu - danm başmı yiyen ve onu muzma: hil eden kavga, şimdi başka bir sa hada vukubulacak ve Roma karta- lı bu hasımla döğüşecekti. Julya, Meryemin kendi gibi Nasrani olduğunu anladıktan son- ra Meryemi öptü ve: — Sefa geldin! Kızım dedi. Se - ni bildiğin isimle © selâmlıyorum. Meryem memnundu. İyi bir yere düşmüştü. Kafile, ancak karanlık çöktük- ten sonra Romaya girdi. Gallüs, ganaimi teslime gitti. oJulya ile | Meryem, iki kişinin nezareti altın- | da Gallüsün evine gittiler. Julya, Meryemi teslim aldığından asker- ler onu orada bırakıp döndüler, Julya evini takdim etti: — Evlâdım! İşte evimiz bu. Bana babamdan kaldı. Kocamın harpte geçirdiği bütün seneler €s- nasında ben burada yaşadım. Mü. hata, huzura kavuşacaksın. Seni burada Mesih namına selâmlıyo «- rum, — Ben de seni Mesih namına selâmlıyorum!, Iki kadın öpüştüler ve ana kız gibi seviştiler, Sonra ikisi de ye - meklerini yediler, dinlendiler ve yatmak istedler. misyen, Meryemi tevazı bir evdir fakat burada ra-| Meryemin odası, beyaz bada -| Kart, Kuzu, Kartal —— Kavgası Muharriri : Ömer Rıza —33 — zaman Gallus'un zırhlar içinde ol- duğunu gördü. Zabit onu hürmet- 'le selâmladıktan sonra; anlattı.: — Bir saat sonra Sezarın hu- İ zuruna çıkacağım. — O halde Titüs geldi mi?. — Hayır, Sezar Titüsün değil, Sezar Vespasyenin huzuruna çı - kacağım. Ona rapor vereceğim. * — Acaba Sezar beni sizin eliz, İnizden alır mı?. ve — Bilmiyorum ve ümii iyo- rum, Sezar beni dinlerse,/ seni ya- I nımda bırakır. je j | Gallus kadınlara veda ederek ayrılmış ve anizak üç/saat sonra dönmüştü. Kadınlar onu sabırsız- Irkla bekliyorlairdı. Gallus, son derece vakur, ve ciddi evine girdi. Karısı sordu: ' — Ne haberler getirdin? ! — Evvelâ şunu söyliyeyim ki artık askerliktien çıkarıldım. Dok. torlar ayağımın bir daha şifayap / olamıyacağma: kanidirler. Hanım! niçin ağlamıyorsun. — Çünkü seviniyorum. Otuz sene döğüştüğün kâfi. Artık din len. Zaten ihtiyacnı da yok. i | — Doğru. Sezar Vespasyen de ücretimin yarısını da vermekte de vam edecek. Bununla beraber ar - tık krlıç ve mrzrak kullanamıya « cağımdan dolayı çok müteessirim, — Müteessir olma. Biz biraz | da kendimize bakalım. Fakat bu kıza dair bir şey söylemedin. — Onun hakkındaki raporumu verdim. Sezarın oğlu prens Do - derhal saraya götürmem için babasmı teşvik et- ti. Fakat Sezar Vespasyen biraz düşündü. Ben de Meryemin henüz basta ve zayıf, bakılmıya muhtaç olduğun anlattım. Domisyen tek - rar müdahale etmek istedi. Fakat Sezar önüne bakarak şu cevabı verdi: “— Oğlum, bu kız ne senin ca- riyen, ne de benim. Titüsün ca - riyesidir. O da cariyesini bu şeref- li zabite emanet etmiştir. Titüsün muvasalatma kadar onun yanında | kalsın!,, Sezar meseleyi bu şekil- de halletti. Onun için Meryem, Titüsün muvasalatına kadar em - niyet içindedir. Meryem önledi: — Teşekkür ederim, fakat Ti « tüs geldikten sonra?.. — Orasını ilâhlar bilir. Yalnız sen benim evimde o bulunduğun müddetçe kaçmıyacağına söz ve - riyor musun? i — Söz veriyorum Gallüs. Za « ten nereye gidebilirim, — Bilmem. Fakat sizin bir sü- rü dostlarınız var, Ben size inanı- yorum. Onunu için Titüsün muvs- salatına kadar emniyettesin. — Titisun muvasalatma ka - dar!. Altı ay daha geçti. Meryem / Gallüsün evinde bir evlât muame- /lesi görüyor, Julya ile birlikte gez | miye çıkıyor, ve sükünet içinde yaşıyordu. Marküsten hiçbir haber bre i Ömer gelerek, kendisine iş bulma. | nalı, temiz ve sevimliydi. Julya, alınmamıştı. Vespasyen, mülâ - dığı takdirde öldüreceğini söyle - | misafirini odaya sokuyorken an | Yi bir adam olduğundan hıris - miştir. Ömer polisçe yakalanmış - tır. $ Maçkada 49 No.lı dükkân - da çırak Hakkı ile Hüseyin ayni dükkânda çırak Şükrüyü döğdük- lerinden yakalanmışlardır. $ Galata Şeftali sokağında Mus tafayı döven arkadaşı Cevat yaka lanmıştır. Vi mi Midas ehlagini lattı: — Bir zamanlar burada senin gibi bir genç kız yatıyordu. — Adı Flavya idi, değil mi?. Biliyorum. Babası bana ondan çok | bahsetti. İki kadın öpüştüler ve ayrıldı- lar, Ertesi sabah Me | tiyanlar Romaya peyderpey hulül i etmekteydiler. Julya oMeryemle hıristiyanların toplandıkları ka - | takumlara gidiyor, ve katledilen Batres resul ile bu resul'ün bıraktıkları #lmiz ve müritlerin talimatı dairesinde hareket edi - yorlardı.