o——6 — VAKIT 6 Haziran 193 217 sene önce bir Türk sefiri 28 Mehmet Efendinin Paris seyahatnamesi İğ Göğmeleri sırasında kral dura - © mamış, gene yanımıza çıka geldi. — Galiba elçi efendiyi görmek- ten hazederesiniz! — Bilirim, o da beni görmekten © hazeder.. Cevabını verdi. Fakir de: « —Kalp kalbe karşıdır. ve Dedim. Bir müddet | seyirden sonra çıkıp gitti. O gün kralla üç defa gürüşmek nasip imiş, “Biz de biriki saatte bütün re - imleri seyredip sonra lâlâ mare - > şalla vedalaştık, Evimize gedik. “ Pâris şehrine mahsus bir'eğlence varmış ki opera derlermiş. Acaip san'atlar gösterirlermiş.. Büyük ce. © miyet yaparlarmış. Sehrin kibarları toplanır, kralın vasisi de kendisi (de gelilermiş. © Bunu seyredecek olduk.. z Bir gün teşrifatçı kral tarafın - “dan bir araba getirip (o maiyetimiz halkı ile birlikte bizi aldı. Gittik, © vasinin sarayına yakın bir yere vardık. O mahalli mahsusa opera — derlermiş. Burada herkesin otura - N © cak bir yeri vardı.l Bizi kralın o- © turduğu yere götürdüler, Kırmızı © kadifeyle döşenmişti. Vasi de gel- © miş, yerine oturdu. Burada kadın erkek hincahınç dolmuştu. oYüz- den fazla envai sazvardı. Akşama bir saat kalmıştı. Her taraf kapa - hı olduğu için bir kaç yüz balmu - mu yanmakta idi. Billör âvizeler- © de hesapsız mum yanıyordu. Bu mahal pek ziyade mükellef yapılmıştı. Heh'taraf somaki, sü- tunlar mermer, etraftaki kadm - Jar mücevherler içinde olduğu i- çin mumların şulesinden bir hal almıştı ki tabir edilmez. Önümüzde, sazendelerin bu - — lunduğu yerin karşısında nakışlı büyük bir perde açmışlardı. Tam yerleşir yerleşmez birdenbire bu perde kalkıverdi. Arkasında ko- 5 pen bir saray peyda oldu. Sarayın arkasmdan oyuncular © mahsus elbiselerile ve yirmi ka - dar peri kızı da murassa fistanla- rile melisegirdier. Sazları da bir ağızdan çalarlardı. Bir miktar , raksettiler. Sonra operaya başla - Odılar. Bunun aslı bir hikâyeyi müces- © sem göstermektir. Her hikâyeyi — bir kitap edip basmışlar da. © — Yekün otuz kitap olurmuş. , Her mecliste bir hikâyeyi he- müz oluyor gibi yeni baştan gös - terirler. Bizim olduğumuz mecli- - sin hikâyesi şudur: Bir padişah var imiş, bir başka padişahın kızına âşık olmuş, onu istemiş. Ama kız bir başka padi- © şahım oğluna âşık imiş. Araların- da geçen vakaları aynile gösterdi 3 Meselâ padişah kızın bahçesi - o me varacak oldu Önümüzdeki o saray birden bire kaybolup yeri - ne bir bahçe çıktı ki limon ve tu- unç ağaçlarile dolu idi. Bir za- man geldi ki allaha niyaz için ki- Üye gitmek istedi. O bahçenin yerine büyük bir kilise çıka geldi. Aralarını açmak için sihir yap - mak icap etti. Sihirbazlar türlü © âteşbazlık ettiler. Atlı ve piyade “askerler cenklere başladılar, gök- © ten bulut ile adamlar inip yerden — bir kasım adamları uçurdular. Hü- © İsa o kadar hayret edilecek $ey- ler gösterdiler ki tarifi kabil de - e z Şimşek ve yıldırım gösterdiler iki insan görmezse inanmaz. Aca- ip şeyler temaşa olundu.. Aşk masallarını öyle bir söyler ve gösterirlerdi ki gerek padişa - hın, gerek kızın, gerek şehzade » nin ahvaline acıdık. Bu operanın kibardan maruf bir nazırı varmış. Pek masraflı bir sanat olduğundan iradını da göz önünde bulundurarak hükü - met büyük tahsisat bağlamış Me- ğer bu şehrin hassalramdan - biri imiş. Üç saat kadar sürdü. Sonra gene hanemize döndük. İki gün sonra gene teşrifatçı geldi: — Kral sarayında opera cemi- yeti olacaktır. Eğer gelirseniz ga- yet hazzedeceğiniz şüphesizdir. Kral ile bir mecliste oturursunuz. Kralın sağ tarafında akrabası ve prensesler vardır. Sol tarafında elçilere yer vardır. Gelince mer- tebe sırası ile oturursunuz. Siz bü- tün elçilerden önce krala en ya - kın oturursunuz. Dedi. Biz de rağbet ettik. O gün ikindi vakti vardık. Kral sarayında divanhane ta - rafında böyle cemiyetler için mah- sus bir rakshane yapılmış. Evvel- ki gördüğümüzden daha geniş, gayet tekellüflü, dört duvarı mer- merden, acip resimlerle süslü. Tavana kadar dört kat şehni - şinler yapılmış. Biz gittiğimiz zaman kibar ka- rıları mücevherlerle o rengârenk süslerle meclisi aydınlatmışlardı. Biz de merdivenden çıktık. Kral çin bir iskemle koymuşlar. Sağın- da sırayla dizili duran iskemlele- rin ilkine oturduk. Burada halkın rağbeti şehir o - perasından fazlaydı . Kral da bu sırada geldi. Sağ ta- İrafmda amca zadesi Matamzel derler bir mehpare oturdu. Sol ta- rafma da öteki amca zadesi diğer bir matmazeli aldı. İşte biz bu cevahire müstağrak matmazelin yanına oturmuştuk .. Karşıdan gene nakaşlı, resimli bir perde asılıydı. Birdebire (o perde kalkınca arkasından raksoluna - cak sahnenin ortasında peri pey - kerlerle dolu gördük. Karşıda bir güneş güya yeni doğmuştu. Bu güneş kıtası büyük bir sini kadar olup öyle san'atkârane ya - pılmış ki arkasında pırıl pırıl ya - nan ziyalariyle güya güneşin lem- atıyd. Opera nam musikihanenin sa- zendelerini buraya O getirmişler. Hepsi yekpâre nağmeye başladı - lar, Rakkaslar raksettiler, Meğer bu raksedenler prens oğulları ve mareşal zade ve beyzadelermiş .. Kral meclisinde meğer bunlar raksederlermiş. Devamt Var Fransada hava bayramı Paris, 5 (A.A.) — Buc tayyare istasyonunda, sivil Fransız tayya - re pilotları birliği tarafından ya - pılmış olan hava bayramı büyük bir muvaffakıyet kazanmıştır. Programda tanmmış tayyareci - ler ve Bossoutrot, Doret, Maryse Hilsz gibi meşhur kimseler verdı.. İngiliz hava nazırı Lord London derry uçuşlarda gisi örer tur. Dörtler Misak müzakere- sinin yavaş ileri- lemesi Fransızlar bundan pek memnun görünmüyor PARİS, 5 (A, A.) — Dörtler misakı müzakeratınmn . ilerleyişi hakkında dünkü akşam gazeteleri hafif bir memnuniyetsizlik göste- riyorlar. L'intransigeant'diyor ki: “İtalya, misak metnine hukuk müsavatının tesisi lehine bir mad- de koymak istiyor. Yani bu, Al - manyanın müttefiklerine tekrar si lâhlanmak hakkını verecektir. Bu doğrudan doğruya küçük itilâfa karşı bir tehdittir ve Polonya ile küçük itilâfa verilen Oteminalın kaldırılması demektir. Hadiseler sanki Fransa ile müttefiklerinin silâhları alınıp Almanya ile müt- tefikleri silâhlandırmak istemiyor- muş gibi yapılıyor.,, Journal des Debats gazetesi vaziyet üzerine bedbinliğini gös - teryor ve şunları yazıyor: “Londra ile Vaşingtonun vazi - yeti şu suretle hulâsa edilebilir: “Emniyet teminatı o hakkında mes'uliyet almamak ve başka dev letlerin deniz kuvvetlerinin, kendi donanmalarını sağlamlaştırmak i- çin, silâhlarını bırakmalarını te - min etmek. Bu şerait altında In - giltere, Amerika ve Fransa arasın da Paris konferansı siyasi mese » leler üzerinde ve an'anevi bir mü- davelei efkârdan gayri bir şey ol- mıyacaktır.” al Yugoslavyada 100 bin kişilik nümayiş BELGRAT, 5 (A. A.) Saray Bosnada 100.000 kişinin buzurunda hükümet partisi tara « fından büyük bir nümayiş olmuş * tur. Başvekil, köylünün vaziyetinin | hafifletilmesi, mali ve.iktasadi va- ziyetin ihyası için yaplığı gayret- lerden bahsetmiştir. Muahedelerin yeniden tetkiki meselesinden bahsederken baş - vekil bunun kabili tatbik olmadığı: a1, küçük itilâfın bu yolda cere - yanlara karşı durmağa kâfi kuv- vete sahip olduğunu söylemiş, mil letler o cemiyetinin (beynelmilel hayatın yegâne nâzımı ve sulh i : çin kuvvetli bir teminat olduğunu | ilâve etmiştir. Halk bu nutku olkışlamıştır. LZ alp Tren kazasında ölenler Paris, 5 (A.A.) — antes tren ka- zasında 14 kişinin öldüğü ve biri ağır olmak üzere 100 kadar da ya- ral: olduğu teyit ediliyor . PARİS, 5 (A, A.) — Havas a- Jansmdan; Nafia nazırı M, Paganon İser vilâyetinde meşgul ( olduğundan, nafıa müsteşarı M. Appelli Paris | Nant tren kazası kurbanlarına hü-| | kümet namına taziyet beyan et- meğe memur etmiştir. ümmi, Graf jeplin uçuyor Casablanca, 5 (A.A.) — Graf zeppelin balonu, dün saat 18 de Casabalaca ü en esnuba doğ- belki de Kalipin her iin köyü idi. Kari, Kazle Kartal — Kavgası Mauharriri : Ömer Rize — 10 Kalip Meryemle yaşıttı ve ya- kışıklı, zeki, cessur fakat kindar bir çocuktu. Meryemle ikisi oy-| taşıyıp götüremediklerini de nuyor, konuşuyor, koşuşuyordu. ! Fakat Meryem, ihtiyarları sevdiği gibi bu çocuğu sevmemişti. Bu! ber Erihana gitmiş, dönüşt€ asil yüzlü, güçlü, kuvvetli bir dilediğini | yapmasından, her arzusuna muta- vaat etmesinden ileri geliyordu... Meryem, deniz kenarında dolaş - mak, yahut koşmak, oynamak, hoplamak isterse, Kalip te hep o- nu isterdi. Onun bu uysallığı Mer- yemi hiddetlendiriyordu. Meryem, nadir bir çiçeği arıya- cak olursa, Kalip günlerce dolaşa- rak onu bulup, bulduğu yere ni - şan koyar, sonra onu oraya götü- rürdü. Bu arkadaş, sanki ona ta- pıyordu. Kalip yahudilerin tarihine va - kıftı. Fakat kendisi Romalılardan nefret ettiği kadar yahudilerden de, babasının malini, mülkünü yağma eden yahudilerden de aynı derecede nefret ediyor, Essenleri de sevmiyordu. Onların akaidi, kendisi üzerinde mühim bir iz br rakmamıştı, Nunun tesiri altmda kalan Mer- yem, bir aralık Kalipi de hiristi- yan yapmak istedi. Fakat Kalip, halis yahudi idi. Bir ilâhin salp i olunması ve ayaklar altında çiğ - nenmeğe razi olması onun aklma girmiyordu. Ona göre Mesih, bir fatih olmalı ve Kayserin tahtını eline geçirmeli idi, Seneler geçiyordu. Filistin kan: hı hâdiselerin sahnesi oluyor ve Kudüste katliamlar birbirini ta- kip ediyordu. Theudas gibi Erden nehrini ikiye ayıracağını söyliyen sahte peygamberlerin arkasından — Dün giden yahudiler, Romalıların sat - veti karşısında eriyorlardı. Sezarların biri düşüp biri çıkı- yor, ve bir aralık yahudilerin bü- yük mabedi, yeniden bütün ihtişa- mmı, bütün revnakinı kazanmış görünüyordu. Hiç bir hadiseden haberleri ol- İ mıyan, hiç bir değişilkten müle- essr olmıyan yegâne yer Essenler- Burada bütün olan biten, ara sıra bir biraderin ölme- si ve yerine bir biraderin alınması idi. Bunlar, her gün erkenden u- yanarak güneşe niyaz ediyor, son- ra işlerine giderek tarlalarını e - kiyor, biçiyor, yıkanıyor, dua edi- yor, dünyanın kötülüğünden muz- tarip oluyor, ve kendilerine beyaz elbiseler o dokuyorlardı. Bundan başka Essenler gizli âyinler yapa rak güya meleklerini davet edi- yor, sonra gaipten de haber veri- yorlardı. Onların bütün zevki, bir kimsenin huzurlarını ihlâl et- memesi idi. Nihayet Meryem on yedi yaşı » na girdiği zaman Essenler de ilk sarsıntıya uğradılar. Kudüsteki yüksek yahudi kâhin leri, Essenleri bit'atçi sayar ve on- ları sevmezlerdi. Onlarla uğraş » mak isterlerdi. Bunun için yahu- di hâkinleri Essenlerden öşür is- temişler ve bu öşrün yahudi ma- bedine tahsis olunacağını söyle » mişlerdi. Essenler bu talebi reddettikle - rinden baş kâhine Anonos onla - rm köylerine müsellah yahudiler gönderip bunlara öşürleri tahsil etmeyi emretmişti. Essenler bun- silâhlılar ortalığı yağma mışlardı. Aynı gün lara da ret cevabı verdikleri yö etmişler yar Meryeni Nu ile eri di olan Kalip, onların karşısına SİZ mıştı. Kalipin elinde cn ie altı ok bulunuyordu. men anlatt: — İyi oldu da karşılaştık. #. de sizi arıyordum. Sakın bu e dan dönmeyiniz. Baş kâhinin SX vi derdiği eşkiya oradan dönü Bunlar bugün köyü soydulu Ei ni de yaraladılar. Size rast e lirlerse belki sizi incitirler. — O halde ne yapalım? — Erhana dönünüz. sordu: Nu muvafakat ett. Mer? — Sen nereye gidiyorsun?” — Ben kayalar arasında a nacağım. Koyunlarımıza zularımıza tecavüz eden öldüreceğim. Siz de dikkat niz.. Kurtlar size dokunmasıfk Nu anladı: ei / — Onun takip ettiği kurt İ kurdu olacak! Dedi ve Meryemi çalar döndü. Baş kâhinin gönderdiği lah adamlar uzaktan görü alrdı. Bunlar bir aralık katırlarından inerek etrafı miş, sonra bağırıp çi başlamışlardı. Nu gene anladı: — Kalip kurdu vurmuş sl Akşam, Meryem ile dayısı © rine döndüler. Kalip te yanma geldi. Fakat onun kundan biri eksikti, Meryem sordu: — Bir insan mı, van mı vurdunuz?. “e # — Essenlerin tarikatleri ye sanın kendini müdafaa için kıyayı vurmasına müsaade — O halde kurtlar çok m“ fp — Çoktular, bir sürü idile” iyi kat onların içinde bana reni vurdum. — Anlıyorum ki sen bırakmıyan bir adamsın!» — Öyleyim Marya ği * — Fakat muhabbet, dan daha tatlı değil mi”. ph — İntikam daha tatlı — Deli misin?. — Belki, fakat ben muhabbeti de aynı yan bir adamım.. Sizi Pe seviyorsam düşmanlarımdı” rece nefret ir çılgınca seviyorum. Bun“ ser bir delikanlı lâfı olarak Evet 7 na isbet imis “2 «x meyin. Bilâkis bunu si li deceğim. Belki siz beni sunuz. Fakat dikkat sakın başka bir kimseyi rek onu hırsla a devam etti; — Sakının, “e Benden korkmayın! . semen — Sen fena bir fakat büyükbir adar di — Bilmiyorum. iyi şey varsa £sni Kalip bu sözleri si . Kalip, Meryemi kendin? iz * ört