| Gençlerle Başbaşa Istanbulspordan Lütfi Bey spor hakkında neler düşünüyor? İstanbulspor klübünün lokalin- deyiz. Danslı çayı oldukça kalaba- lık. İstanbul semtinde sık sık ver-| diği çaylı danslarla meşhur olan İstanbulsporun bellibaşlı oyuncu- ları bu çaya gelmişler. Cazbandın ! sağındaki masada futbolcu Salâ - hattin, Emin amca, ve damları o- turmuşlar hararetli o hararetli bir şeyler konuşuyorlar. Her halde E- min amca gene bu haftaki genç - lerin bir maçına hazırlanıyor. On- ların takımlarını o hazırlıyor. Bir tarafta bizim Cümhuriyet gençler mahfelinin O artistlerinin hemen hepsi burada... Bir aralık dans başlamıştı. Lütfi Bey masasının başında yal nız kalmıştı. Zavallı çocuk damsız kalmış, galiba benim gibi.. Ma - samdan kalktım ve yanına giderek kendimi tanıttım. Hemen konuş - mıya basladık. Spora ne vakit başladınız?, — 1923 senesinde Edirnekapı civarında tesis ettiğimiz Altınhilâl klübünde futbole başladık. Futbol hayatınm her gün etrafı biraz da - ha saran, kaynaştıran heyecanla - rma ben de karışmıştım. Umumi « yetle mevzuumuz bu. O zamanın meşhur kalecilerini tanımak, tak - lit etmek, muvaffakıyetleri hak kında malümat toplamak en şid - detli bir arzumdu. S, gin asm imdi asmı kaçırmadım. anlıyorum spor on sene evvel hü - viyetime haberim olmadan girmiş ve beni bu sahadan bir daha uzak- laştırmamak üzere arasını almıştı. Birçok güzide ve meçhul kalmış daha nice sporcuları yetiştiren Al- tnhilâl klübü birçok maddi ve ma- nevi yoksuzluklar içinde faaliye - tine devam etmektedir. — Hangi sporlarla meşgul oldu- nuz?. Zaman zaman başka sporlara da heves ettim. Tenis, bas'istbol, uzun atlama ve yüksek atlamalar - da çalıştım. Çünkü bunlar benim kaleciliğim üzerinde bir inkişaf te- siri yapıyordu. Ve bu sporlara İz-| mir Karşıyaka spor klübünde an « trenör Her Şivengin nezareti sl tında çalışıyordum. Bugünkü mu- vaffakıyetimin amillerinden olan antrenör Her Şivengi hürmetle a - Barım. — Yerli ve ecnebi sporculardan kimi beğeniyorsunuz? — Beğenmek, kelimesini ayni zamanda sevmek ve takdir etmek- le ifade edebilirim. Bizim sporcu larımız her halde Avrupa sporcu - ları gibi her türlü vasrtalardan is- tifade ederek zengin bir spor fa- aliyeti içinde yaşamıyorlar, Buna | mesi için bütün varlığımla çalışı mukabil öyle yetişmiş gençlerimiz vardır ki, bunlar zaman zaman Avrupa statlarında milli gururu - Muzu ve şerefimizi yükseltecek de- recede yüksek muvaffakıyet gös - termişlerdir. Beğendiğim sporcu - Ya gelince: İstanbulspordan Salâhattin N dir. Bu ayni zamanda millt takım “yuncusudur. Kendisinin temiz, tükenmez faaliyeti, ve (takımın T yerinde muvaffakıyeile oyna « Tüasr, yüksek bir terbiye, asil bir "uha malikiyeti ve sporcuya lâyık hareketleri gıptayla karşılanacak derecede iyi olması bu beğenilmek hassasını yalnız bana değil, onu u- zak ve yakın tanıyanlara karşı da ayni surette tesir yapmıştır. Bünu ayni takımda oynamaklığım dola- yısile söylemiyorum. Bu benim $a- mimi bir kanaatimdir. Ecnebi ta - kımlarındansa tarihini hatırlıya madığım bir zamanda memleketi- mize gelen kaleci Köhlerdir. Bu kaleci, tarif edemiyeceğim bir de- recede kaleciliğin bütün incelikle « rine vâkıf olmuş fedakâr ve kafalı bir sporcudur. —Son senelerde spor cereyanını nasıl nuz? — Bir memleket ( gençliğinin hayatiyetine, kuvvetine (delil de spor hayatıdır. Zaman zaman Av- Türkiyede buluyorsu - ENÇLİ. Gençler için açtığımız edebi müsabaka devam ediyor. Bu mü - sabakaya girmek için en çok 800 kelimelik bir hikâye yahut 15 mıs- ralık bir manzumeyi yazıp gön- | dermeniz kâfidir. Okuyucularımızdan en çok rey alacaklara mükâfat verilecektir. Bu hafta müsabakanın (9) un- Icu hikâye ve manzumesini yoruz. Sadık. köpek Gece mehtap. Her taraf sükün içinde. Yalnız denizin sahili yalı- yan dudaklarında hafif bir hışır- tı var. Kumsal her vakitkinden daha güzel. Aym ışığı çakıllar cam kırıklarını birer elmas parçası gibi parlatıyor. Açık panjurlardan sü- zülen ziyalarla o mehtap denizde birleşiyorlar. Yalı ışıklar içinde; deniz kıyısmda bir inci gibi gözle- ri kamaştırıyor. Marmaranın karşı sahilleri siyah bir buğu ile örtülü. /| Denizin bu saf havasını ciğerlerim küçük birer sünger parçası gibi e- miyor, emiyordu. Ne kadar yalnı - zım. Koskoca yalıda bir hizmetçi kızla bir de ihtiyar nineden başka kimse yok. Onlar da âşağıda. Ara sıra boş taşlıkta bir takunya sesi duyuyorum, Etajerin üzerine ge * lişi güzel atılmış birkaç mecmua var. Geniş şezlonguma uzanmış a- çık pencerenin önünde bir Alman mecmuasını okuyorum. İşte bir kö- pek hikâyesi, benim en çok sev - İdiğim bu hayvanın her halde hoş bir sergüzeşti o olacaktır. Sobanın YARİM, yi rupadaki yapılan maçlar bize bazı neticeler vermiştir ki bizdeki spor küçük ve muntazam çatırtıları.. Renkli alevler duvarlarda bir çok akisler bırakırken bir Almanın sadık “Lülü,, sunu okumıya başlı yorum. Çok güzel bir bahar saba- hıydı. Madam Berik bermutat kü- çük kızı Leonayi almış evlerinin | karşısmdaki ormana doğru yürü - yordu. Hava berrak, rüzgâr bahar kokularmı etrafa yayarak koşu- yordu. Madam Berikin biricik kı- zı henüz üç yaşında Leona bu sa- Gençler içi bası- | n Edebi Mü Yalnızlık “Yalıizlık,, denilen şu müthiş yara; Nihayet atacak kaldırımlara, .. Adilik lekesi sürülmüş gibi, Maskara edecek beni ağyara. Dünyada herkesin vardir muhübbi, Kalbim kıvranıyor aç yavru gibi... “Biraz sevgi, diye... Fakat duyam yok? Yalnızlık “yalnızlık, fena Yarabbi, Geceyi dünyada istemez kimse, Derin bir istekle severim bense; Uyuşur uykuda yalnızlık kahrı, Bigüne kalırım bütün heves, 16/9/0038 Şevket e el Belki bir derede boğulmuş, belki esirciler tarafından çalınmıştı. Po- lisin bütün gayretine rağmen Leo- na bulunamamıştı. Akşam olmuş, | siyah bir bulut etrafı karanlıklara sarmıştı. Mösyö Conun oda kapısı kırılır, parçalanırcasına vuruluyor du, Mösyö kapıyı açmıştı. Karşı - sında kendisine korku ve heyecan- Ja bakan sevgili köpeğile karşılaş- mıştı. Bu felâketli zamanında en kıymetli bir şeyin onun nazarmda hiç kıymeti yoktu. Köpeği kovdu ve kapıyı kapadı. Gene kapı kur- calanıyordu, Lülü mütemadiyen havlıyordu. Mösyö Con sadık Lü - lüsünün bu işte belki bir rolü olur diye onu takibe başlamıştı. Köpek evden çıkmıştı. Arasıra arkasına bakarak efendisinin gelip gelme - diğini anlamak istiyordu. Epeyce yürümüşlerdi. Köpek yerleri koklı. yarak ormana girdi. Mösyö de onu takip ediyordu. Epey bir müddet sonra uzakta gölgeler içinde bir ışık belirmişti. Köpek ışığa doğru koşuyordu. Möryö de bu işin ni - TGençlik Haberleri İstiklâl lisesinde Muvaffakıyetli bir müsamere verildi. Gençler çok mu- vaffak oldular Çarşamba gecesi İstiklâl lise - erer erse saran sanma sanem sereemm sane anreemamenmemmnsaeana mmm eeRAMM EŞ sabakamız — vim asen mnsama | hayete ermesi için çok acele edi » yordu. Işığa yaklaştılar, burası bir İ su değirmeninin küçük bir yer o dasıydı. Ve solda o çağlıyarak bir. dere akıyordu. Ziyanın göründüğü yer ufak bir pencereydi. o Mösyö Con içeriyi bu peencereden tetki-. etti. Zavallı baba o dakikada se- vinçten deli gibi olmuştu. Sevgili kızı Leona orada çuvaldan yapıl- i mış bir ot minder üstünde u i du. Mösyö kapıyı araştırdı, köşe « yi dönünce eline bir demir parçâ- | sı ilişti. Bu demiri çekince bir ka” pı açıldı. Sessiz adımlarla içeriye girdi. Ufak bir yağ kandilinin ayr dınlığıyla etraf biraz görülüyor * du. Yürüdü, Leonaya yaklaştı. çi zını kollarma aldı, etrafına , dı, kulübe boştu. Haydutlar kim - bilir neredeydiler.Yalnız bir pöste- | kinin üzerine (oturmuş bir k yavrusu o küçük yavruyu bekli » yordu. Geldikleri yollardan koşa rak dönüyorlardı. Lülü efendisi - nin etrafında dolaşıyor, kul nı kıstırarak koşuyordu. Eve gel pi dikleri zaman Mösyö Con küçük yavruyu kolları üstünde kaldırdı. | Hasretle öptü, öptü. o Yarım saat sonraydı ki, madam Berik evinde büyük bir şenlik vardı. Ev halkı bayram yapıyorlardı. Leona baba- smın kucağından annesinin k 4 ğına atlıyor, onların arr sarılarak bir çok defalar öpüyor: du.. Şimdi karşımda koskoca b ay kırmızı rengile. denize « i yaklaşıyor, sanki mes'ut'ailenin s6- vincine tebessümle iştirak ediyo i du. “ğiğ ç Valde bağı Nor 78 ? Melâhat Sırrı Bilmecemiz 10 tane Atalar sözü “ği , Geçen hafta okuyucularımız « dan on tane türkçe atalar sözü istemiştik. Bunlarm (arasında en uygun olanlar Ankarada Yeni - hayatı Avrupa takımlarından dun | bah gezintisinden çok memnun- denilecek bir derecede değildir. | du. Semaya doğru yükselen kes - Atletizme ve futbole verilen e- | tane ağaçlarınm üstünde yüzlerce sinde talebe gecelerinden altıncısı | Şehirde Mühendisler sokağında yes yapılmıştır. Bu haftaki gece çok | Ji numarada Sevim Galip Hanı - hemmiyet derecesinde diğer spor- lar inkişaf edememiştir. Avrupada her mevsimin başka başka yarattığı bin bir spor vasıta- larmdan biz mahrumuz, Maama - fih inkılâp gençliğinin spor hayatı nı idare eden Hamdi Emin Beyin faaliyetini inkâr edemem. — Gayeniz, milli takımda oy - ramak ister misiniz? — Şüphesiz, her şeyde ve her faaliyette bir gaye vardır. Spor hayatma atıldığım gündenberi i - çimde zaman zaman uyanan bu ar zularım beni gayeme yaklaştırı - yor. Klübümün yükselmesi ve dat: | ma ayni yüksekliği muhafaza et - yorum. Milli takımda oynamam benim için bir muvaffakıyetse, klübüm i- çin bir şereftir. Oraya girmek, ve orada çalışmak bir zevkten ziyade benim için muhakkak olan milli bir duygudur. Çünkü o bir klübün değil, tekmil bir milletin spor sa - hasında enerjisini ifade eden bi varlıktır. Milli takımda oynıyan her oyuncu bütün milletinin varlı ğını, zindeliğini taşıyor demek - tir. Melih Nazmi serçe baharı tes'it için © cıvıldaşı- yorlardı. Madam Berik © elindeki dantelini yaparak ağır ağır yürü- yordu. Ana kız her ikisi de yorul- muşlardı. Madam Berik kesilmiş bir ağaç kütüğünün üstüne otur - muş mütemadiyen meşgul görünü- yordu. Yorgun başını ağır ağır kaldır. dı. Küçük Leona şimdi sararmış yapraklar üstüne oturmuş topladı- ğı papatyalarla çelenkler yapıyor- du. Pembe küçük dudaklarında şen bir şarkı saf bir melek gibi gü- lümsüyordu. Mes'ut Oanne kizmı i gizlice tetkik ediyor Yu. Aradari e- pey bir zaman geçmişti. Madam Berik ayağa kalktı Leonayı araş- tırar. Leona yoktu. Her yeri aradı | haykırdı, sesi ormanm muz'im kö- şelerinde aksediyordu. Her tarafa koşmuş, zavallı kızımı bulamamış - tı. Baykuşların kahkahaları orma- nım derin köşelerinde © inlerken madam Berikin evinde mevtai bir sükün vardı. Mösyö Conda dahil i olduğu halde ev halkı derin dü - şüncelere dalmıştı. Evin biricik ruhu sevimli meleği çalınmıştı. Mösyö Con düşünüyordu, küçük Leonası, kimbilir şimdi neredeydi. parlak olmuştur. Gece; müdür muavini Arif Be- yin (San'at) isimli bir konferan -| sile başlamış bunun o arkasından kız talebenin piyesi oynanmıştır. piyesin adı (Bir bayram gecesi) i- dir. Eseri Cümhuriyet Orta mekte: bi müdürü Kemal Emin Bey yaz - mıştır. (Tiraje) rolünde Emel, (Cemile) rolünde Semahat, (Şah- sar) rolünde Refika Hanımlar çok muvaffak oldular. (Şefkat) rolünde de küçük Se- vim Hanımın o muvaffakıyeti her türlü alkışın üstündedir. o Öksüz bir çocuğu bütün varlığile yarattı. Üçüncü numara (Şairler tablosu) idi. Muhtelif tip ve cinste şairler şiirlerini okudular. Bilhassa (Er - meni şairi) rolünde Tarık Niyazi (Acem) rolünde Nijat, (Yahudı şairi) rolünde Mümtaz Zeki (Aşık Bülbüli) rolünde Mustafa Niyazi, (Cimcoz) rolünde Orhan yazılmı « ya değerler. Küçüklerin (Kırılân bebek) ad- it oyunları bu gece beğenilenler a: mın gönderdiği sözlerdir. Sözleri basıyoruz: ği 1 — Bakılınca bağ olur, bakıl ş maymca dağ olur. 2 — Çok horoz olan yerde sa « bah geç olur. Li, 3 — Ak akça, kara gün içindir. 4 — Gemisini kurtaran kpatan- dır. ii 5 — Erken kalkan yol alır, 6 — E|, elden üstündür. 7 7 — Görülen köye kılavuz iste - i mez, şal 8 — Düşmez kalkmaz bir tanrı, 9 — İt, tabanından kocar. 10 — İyiliğe iyilikle karşılık her kişinin işidir; kötülüğe iyilikle şılık er kişinin işidir. Sevim Galip Hanım mükâfat olarak bir kitap kazanmıştır. ni eee remake rasındadır. Bundan sonra (Temsil kolu) Mahmut Yesari Beyin. y (Örs ile çekiç) adlı piyesini oyna- dı. VER “ | Dokuzuncu sınıftan Nusret Sa- fa, Asım, ve Mümtaz Zeki rolle - muvaffakıyetle (başardılar, Gençleri muvaffakıyetlerinden do | layı tebrik ederiz. iŞ rini