A Pe İS Teşrinisani 1932 Bu, hi vin olduğu cihetle müdafaası süç, dağa sırtını vermiş bir karta) di. 500 metre mesafede kil 3 Yuvası gibi emin inler tes- €R sarp tepeciklerde pusu ker Yer yer düşmanın yük - Ateşine karşı toprak dolu “Prallar sudan bir siper halini a- a beş gündür, iki zabit sıra ipi değiştiriyorlardı. Vazi - Mak isti 1 durmak. Altmış günlük > komanyaları, üç aylık cep * t i var, Yeniden'erzak al - a ihtimal yok, çünkü 4 numa- İstihkâm müdafilerini düş - sıkı sıkıya kolluyor ve açıl - istiyen her hangi bir kafile- bir tek nefer kaçırmıyacak. günün akşamı ufacık rinde 10 maktul, 15 yara- in Robertsle Nikolson ılık . Viskiye (o peksimet (o batırıp 2 konservesi yiyorlar. Sesleri iyor. Vahim yaziyetlerinden ân endişelerini, ümitlerini iç- , “e saklıyorlar, Yarın ne ola- ; İp , evki Şeklike içinde, ikisi de vazife- İ i ihtimamla yaparak, maki- | İ kuklalar gibi yaşıyorlar. Lâ- ikinci bir şahsiyetleri var. Bu şahsiyet vahşi hınçlarından iliklr fena dileklerinden , dilmez bir canavar gibi içle- kemiren müthiş kızkançiıktan Roberts kıskançlığı silâh ar - l A el 1! bu İnatçı azabı biraz unutu- i, 4. Nikolsonla baş başa bulun- ona her gün eski sevinçleri- ül olan saadetini, mahvolan iu“ ini hatırlatıyor, |“ Asyalı bir cellâttan daha bir taliin icadı, boyuna tek- : ilen sarsılan mukavemetini ün eritecek bir işkence... çıkmış, üstleri toz top- İçinde, yorgunluktan, üzüntü- iy ,9€ olacaklarını bilmemezlik- o, tkin bir halde, gün batar- 1 karşıya yemek yiyorlar. y, in olduğu kadar uzun dayanmak için muayyen da peksimetleri paylaşıyor- silâh arkadaşmın. teklifsiz- 0, Yaraşır jestleri kollıyan iki : biribirine (diktikleri a Dânalı bakışları var. Kö- ih ,<üçük zabitlerle peksi- Mikgyi kemiren Subadar bu iki m vicdanlarıle oyna- i facianın hiç far- ay yacak, My, ialik içecek suyumuz ea, e” Roberts, etrafımız sarı- “| e'tiy, <k haftadan itibaren Sünde bir litreye indir- ui ha, Susuzluktan öleceğiz; Biden fazla da; Ses- ral orlar, Kindar bir & ox (in gözlerinde parlı- a Sizin mektup daha e- | taç Man ir, ha?. ben size diyorum ki demekti Size bir il ni gp dcekleri $ey sormıyo- un, başkasile avun- altındadır, sl 7 konuştu ! Maurice de Cobra'nın şimal tarafı yan aleşine | numaralı istihkâmi sar - | yen kabilelerin harekâtı- Son 24 — Lânet olsun size! Muhavereleri artık uzakta atı- lan silâh seslerile ara sıra nokta- lanan bir fısıltıdan ibaret. — Buradan sağlam çıkarsa niz düğünü acele yapmalı, Malüm ya, yalnızlığa pek tahammülü yoktur!. — Roberts, yaptığınız e alçak- hık!, Birdenbire, 4 numaralı istih- kâm ile telefon irtibatını idare c- den yerli küçük zabit, gizli bulun duğu yer altından çıkıp zabitlere, meyus, yaklaşıyor: — Yüzbaşım, istihkâm cevap vermiyor... — Aletiniz bozulmuş olmasın? | — Hayır.. Korkarım, hattı kes- miş olacaklar! Muhtemel güzer- gâhı aramışlar ve.. Toprağı kaza kaza teli bulup koparmışlardır . . VAKII Sayıfa 5 Bir sükütun değeri! 40 bin isterlin! Evli banker bir muganniye ile maceratın'n cezasını çekiyor! Nevyorkun en meşhur banker- lerinden olan mister Olttokatın aleyhinde bir takım yeni ifşsat intişar etmiştir. Bu ifşaata göre mister Kalın opera muganniye- lerinden Mis L'dya L'ngren'in hakkı sükütunu 40,000 sterline Milli Roman — Peki, peki. Fakat kuzum bunlar çocuğu yormyacak çekil- de olsun. Bak Turan, asıl ders- lerinde ufak bir gevşeklik olmı- yacak bal »# Gece Turanla babası ertesi gönkü “ Yurt bilgisi , dersin den “ Türkiyenin idare şekli ,, bahsini uzun uzadıya hazırladılar. sabn almıştır. Vaktile banker ile * müuganniye son derece samimi Turandan O büyükannesine, yaşamışlar, ondan sonra aynl- büyükbabasına: mışlar. Eunun Üzerine Mis Lidya Sevgili büytikanneciğim, bü- banker aleyhinde bir dava aça- yükbabacıgım, rak yüz bin sterlin tazminat is- temiştir. Bankerin dava vekili Mister Katın evli bir adam o'duğunu muganniyenin bunu bildiği için bir rezalet çıkararak para ko parmak islediğini ve bankere | mükerrer defalar müracaat ede- Haber fena.. İstihkâmla dev- riye irtibatı simdi imkânsızdır... Blokhavez kendi başma kaldı de: mek. Küçük zabit yer altına dö- nüyor. Reberts Nikolsona bakı- yor, matrası, alminyom tabağı €- linde, ayağa kalkıyor: — Hay aksi tali.. Bende bu akşam Kahireye telefon etmenizi teklif edecektim.! Sonra siperin yolunu tulmuş- ken, dönüp Nikolsona: — Bu gece ikiye kadar nöbet- teyim. Saat ikiden dokuza kadar #ıra sizin.. — Evet! — Şurada, sol köşedekileri kum torbaları iyi muhafaza edi- yor mu?. A üiy ö TBTTEE UY UL devrildi. Orayı düzeltmeli. — Ben bu gece icabına baka rim, » » » iyice yokladı. Harabiye yüz tut- mus blokhavz azimli bir düşma- nın taarruzlarını püskürtmek için pek güvenilir gibi değildi. Hele 4 numaralı istihkâmla telefon mu- haberesinin o kesilmesindenberi vaziyetinin berbatlığını daha iyi kavradı. Arada 4 kilometre var .. İstihkâmdaki bir kaç cebel topu ' bu mesafeden tesirli bir himaye ateşi açamaz. Zaten, arazinin gi- rintisi, çıkıntısı, icabında blok- havze umumi bir hücumu durdu- raçak aşırma endahta bile mâni .. Öteki taraftan, hemen her ge- ce, karanlıkta istihkâm istikame- tinde yılan gibi sürüklenerek gi- den silâhlı yerlilerin geçtiğini nö- betçiler ona haber veriyorlar. Şu Pathamlarda gece görür kedi gö- zü yar. Anlaşılan düşmanın baş- lıca hedefi Ozid vadisinin kilidi sayılan 4 numaralı istihkâm. Bu- nunla beraber Subadar endişesini gizlemiyor. İstihkâm sarılır sarıl- i maz tekmil dağ oyuklarında pu- su kuran Abra Kehi'lerin blok- havzi almadan kat'i muharebeye girişmiyeceklerini Rabertse anla» tıyor., | (Devamı var) geiineeeeensat perno enEEranAptezzeşeesezaer erman Bir italyanın istanbul hak- kında yeni kir eseri Italya elçiliği başkâtibi M. Renato Bova Scoppa Istanbul hakkında bir eser yazmıştır. Eserde Istanbulun husuşiyet- leri anlatılmıştır. Kitaba İsviçre- nin Türkiye elçisi M. Henri Martin tarafından alınan e raflar ilâve edilmistir. Ç pekin Kagit eelileime” Gece saat bir... Roberts müda- | faanın bütün teferrüatmı yeniden ! rek para aldığını, para almadığı zaman onu tehdide yeltendiğini, nibayet Mster Katın kendisin- den sıtık hiç bir metalib vuku bulmaması mukabilinde mugan- niye nammna 20,000 altın yatır- dığını, sonra bunu 30,C00 altına | çıkardığını anlatamıstır. Bu seneki Nobel mükâfatı Bu seneki Novel edebiyat mü- kâfatı İngilterenin en meşhur muharrirlerinden Jöbn oGolsu- vorsby'ye verilmiştir. Nobel mü- kâfatı bugünün kıymeti ile 9000 Sterlin tutüyor, Nobel mükâfatı- ingilterede derin“ bir. memnuni- yet uyandırmıştır. Nobel mükâ- fatını almak, hem yüksek bir şe- ref, hem de mükemmel bir ser- vettir. Bazı Londra gazeteleri bu münasebetle yazdıkları baş makalelerde dikkate değer mü- talealar ileri sürmüşlerdir. Deyli Ekspres gazetesi diyor ki: “Nobel mükâfatının büyük şöh- ret kazanmı», servet edinmiş bü- yük mubarrirlere verilmesi biç te doğru değil, Bernard Şov, Kıpling, Got suvortbez ve Senkler Levis gibi adamlar, teşvike muhtaç olma- dıkları kadar mükâfata da onun kadar ihtiyaçları yoktur. Eununla beraber (Obunlarım (hepsine de | nobel mükâfatı verilmiştir. Halbuki bu mükâfat ile bem şökret hem servet kazanacak birçok tanınmamış muharrirler vardır. Bunlar aransada bu mü- kâfat onlara verilse daha iyi olur.,, <——— Ecneb' mekteplerinde Bir çok ecnebi mektepler tam devreli ve 12 sınıflı lise olduk- larından; ilk kısımlarında, resmi ilk mekteplerin dördüncü sınıfına muadil olan beşinci sınıflarda tarih ve coğrafiyeile yurt bilgisi derslerinin okunmaya başlanma- sını maarif vekâletinden rica etmişlerdir. Afiş ve ilânlar Çekoslovakya hükümeti ticaret odasına müracaat ederek güzel san'atlar oakadam'sinde Türk afiş ve ilânları için açılan şube- de talebeye gösterilmek üzere Türkiyedeki afiş ve ilânlardan birer nümune gönderilmesini rica Size kaç gündenberi bu mek- tubumu yazmak istiyordum. Fa- kat annemle babam hep, karne- »i alda neticesinide mektubuv- da bi'dirirsin diyorlardı. işte dün karnelerimiz verildi. Numaralarım bep beştir. Gele- cek sene artık son sınıf talebe- | siyim, Bu müjdemin sizi de çok sevindireceğini tahmin ediyorum. Şimdi annem bana ayrıca ingi- lizce de öğretiyor. Babam sınıfımı böyle çok iyi geçtiğim için bana büyük bir mükâfat vadetti; onun Mecliside tatil olduktan sonra hep beraber yamnıza gideceğiz. Bakın bu baberide herkesten önce ben size veriyorum. Geçen sene orada pek az kaldığımız için tadına doyma- mıştım. Purada deviz yok, hal buki ben denizi çok sevmiştim. Annem bana o güzel denizin kenarında doğduğumu ve dört yaşıma kadar erada büyüdüğü- için gene orada değin ye iyörüm, üçük sandalını; kâ'â duru- yor mu? Deniz banyosundan balık tutmak da ne kadar hoşu- na giderdi. Bütün bu eğlenceli şeylere kavuşmak için kalbim kuş gibi çırpınıyor. Şimdilik bukadar yeter. Muh- i terem ellerinizden çok çok öpe- tim, Annemle babamda elleri- i mizden öpüyorlar. 9 Haziran 1340 Sizleri çok seven torurunuz Turan Cevat * Iki hafta sonra Turanın bu emeli tahakkuk etti ve hep be- raber o büyükannesiyle ( büyük babasının yanlarına gittiler. Turan için eğlenceyle dolu bir muhite, Cevatla Nihal için eski , hatıraların kaynağına dönmek ne tatlı şeydi! Karı ile koca orada sevgilerine yeni bir şey katıldığını, yeni bir kuvvet gel- diğini hissettiler, Hele Cevat, kemalini bulan erkekliğin bütün kudretiyle karısına bağlı olduğu” Du; yaşı oluz yediyi bulmasına rağmen yirmi üç yaşındaki bir gencin bararetiyle karısına bağlı ve âşık olduğunu derin derin duyuyordu; * Ey'ül başlarken Ankaraya dön- düler. O ders yılı nihayetinde Turan parlak bir imtihan vererek ilk mektebini bitirdi. Gelecek sene müketnmel bir lise talebesi ola- ketı, cal X Tatil günleri başlar başlamaz Turan da her fırsatta: — Büyükannemle büyükbaba- mın yanna ne Vakit gideceğiz? diye sormağa başlamıştı. » Cevatla Nihal de bu seyabı e Yazan: Necmettin Halil doğduğu yerde gene yeni bir bahar o yaşataşmak için, Turan kadar sabırsızlıkla bekliyorlardı. Eu sefer geçerken Istanbula da uğrıyacaklardı. O günlerde bir akşam, Cevat eve vücudünde bir kırıklık ve harsretle geldi. Bunun bir s0- ğuklamadan ileri gelmiş olması ihtimaline karşı aldıkları tedbir- lere rağmen ertesi sabah bata- reti artmış olarak kalktı. Öğleye doğru çağırılan doktor 39,5 de- receye kadar yükselmiş olan bu hararetin mideden geldiğini söy- ledi ve verdiği ilâçlarla beraber sıkı bir perhiz tavsiyesinde bu- lundu. O gece Cevat yüksek bir a- teşle yandı, durdu. Verilen ilâç- ların ateşi düşürmekte hiç bir tesiri olmamıştı. Sabahleyin tekrar gelen dok- tor kuvvetli bir ihtimal olarak o müthiş teşhisi koydu; hastalık mide hummasıydı. Hayalında hemen ilk defa bir tehlikeyle karşı karşıya gelen Nihal elim bir şaşkınlığa düştü, batta bu şaşkınlık arasında an- nesine telgraf çekip gelmesi için haber vermeyi bile düşünemedi. Kalbi ıstırap içinde parça parça olurken narin vücudu umulmaz bir dayanılıkla bu felâkete mü- kavemet etti. Uzun geceleri, a- teşler içinde yanan kocasının başı ucunda uykusuz geçirdi. Ancak sabahlara karşı şezlongun üzerine bir parça uzanmakla ik- tifa etti, Fakat bütün bu dikkatler ve ih- timamlar fayda vermedi.Sekizinci günün akşamı doktor da hasta- nın vaziyetini tehlikeli görerek genç kadını yalnız bırakmamıştı. Sabahın üçüne doğru temiz bir hayatın son demleri gelmişti. Cevat, hayatındaki bütün işlerin de olduğu gibi, ölüme de hazin bir tevazu ve sessizlik içinde geçti, Bu sahneyi haddinden faz- la açılmış gözlerle, dimağını fel- ce uğratan bir şaşkınlık içinde seyreden Nihal kocasının ölümünü, doktorun feci bir yeisle yana sarkan kollarından ve düşen başından anladı ve O Zâ- man, kendini bu ana kadar her dakika, gözlerinin yaşlarını bile saklıyarak kuru ve kızgın bir azap içinde kocasının başı ucun- da bulunduran mukavemet kud- reti bir anda mahvoldu; bu inat- çı seddi aşan ıstırabı bir lâhza- da kalbinden boğazına hücum etti. Acının en yüksek perdesin- den çıkan: Cevatl Cevat! Feryadı küçük evlerinden Ye- nişehrin uyuyan sokaklarına taş- ti. Nibalin çığlıklarına uyuyan Turanın; — Babacığım, babacığım! Bi- zi kimlere bıraktın? Şikâyetleri de karışmeca, sahne doktorun bu gibi felâketler için- de yuğrulan kalbi için bile da- yanılmaz bir hal aldı, Felâketi haber alan bir iki yakın komşu geldiği zaman Ni- halin zaif vücudu bir külçe ha- linde ölünün ayakları ucuna yığılmış kalmıştı. Doktor kendine getirmeye çalışıy. Küçük Turanın acısı, annesinin r hali karşısında, feci bir y İİ