? P Sanıfa 10 EETESADÜFLER) ir — Sıgaran var mı?. Dedi! — Yar!, Dedim. N.H. Bütün gün, düşman durmadan bombardıman etmişti. o Güneşin batan son ışıkları ile beraber son mermiler de susmuştu. Şimdi artık Çanakkaleye karanlık ile bera- ber bir sessizlik çökmüştü. İleri siperlerden birisinde üç ihtiyat zabiti çömelmişler, “susa- rak,, konuşuyorlardı. Seyfi zaman zaman: — Ah, diye inliyordu, ben ök dürdüm... Ben... “O zaman ötekiler ona bakıyor- lar, “yarabbi, sen bilirsin!,, der gibi başlarını salladıktan sonra, içlerini çekiyorlar ve çeneleri tek- rar göğüslerine düşüyordu. Böylece ne kadar zaman otur- dular?. Bilinmez. Zaten yedi ay- dır bulundukları bu t5svağı yuva sında, onlar için artık zaman de- nilen bir mefhum kalmamıştı. Üç gün evvel siperlerine yakın bir yerde, bir Fransız cesetini görmüşler, içeriye çek- mişler, üzerinde buldukları evrak arasında bir kadın fotoğrafı bul- muşlardı. Bu fotoğrafın altında $u cümle yazılı idi: “On dit gue le temps passe c'est une illusion. Le temps est un rivage; nous, nous paasons, etle temps reste (*) ., Bu cümleyi, Rıfkı arkadaşla - rma tercüme edince biran biribir- lerine bakışmışlar, sonra, hep bir- den saatlerini çıkararak, birer el bombası gibi, karşıki sipere fır- latmışlardı. Seyfi: — Çocuklar, demişti. İyi yap- madık, Emirleri nasıl tatbik ede- ceğiz şimdi?, Fakat hepsi ona gülerek cevap vermişlerdi. Bunun için üç arkadaş, öylece ne kadar kaldıklarını bilmiyor - lardı. Bir ayak patırdısı ile başla- rını diktiler; — Kim 6?, Şen bir kahkaha cevap verdi: — Ceneral Harington! — O! Mehmet Ali, sen misin, boş geldin bakalım. — Ey, iznini nasıl geçirdin?, — Bize uğradın mı?. — Selmayı gördün mü?, — Arkadaşlar nasıl?. — Söylesene yahu?. Mehmet Ali, bağdaş kurmuş ©- lan arkadaşlarının üzerine ken- dini boylu boyunca atarak : — Öldüm, dedi, bu ne bombar- dıman?, Nefes alayım yohu!.. Ve hepsinin suallerine cevap vermeğe başladı. Üç gencin de- minki kederleri kaybolmuş, İstan bul ve ev havadislerinin taze ko- - kusile neş'elenmişlerdi, Mehmet Ali birdenbire sordu: — Selim nerede, göremiyo- rum ?. Yoksa o da mı izinli gitti?. Birdenbire bir süküt oldu. Son- ra Seyfettin boğuk bir sesle; — Gitti, dedi. Hem de gönderdim. Gene bir süküt, Devam: — Bu sabah, izinli gidecekti .. Dün akşam, gene burada böylece oturmuştuk, Elimde karargâhtan gönderdikleri bir elektrik feneri vardı. Bir çocuk gibi yakarak oy- nuyor, ışığın ne mesafeye kadar uzayabileceğine bakıyordum. Bir aralık Selim: — Seyfi, dedi. Birak şu cena- ben zabitinin | beti oynama, şimdi karşıdan gö- recekler, bir şey zannedip ateş e- decekler , Ben aldırmadan, hem gülüyor, i bem de düğmeye basıp bırakarak lambayı söndürüyordum. O mü- | temadiyen — Seyfi, Seyfi, diyordu, bir kaza çıkaracaksın.. Yarın izinli gidiyorum, başıma bir belâ gel- mesin... Nihayet, benim dinlemediğimi görünce; — Ben gidiyorum.. Diye kalktı, kayışını sıkarak gi- | yinmeğe hazırlandı. Ben de, onu gene kızdırmak için, düğmesine basarak ziyayı yüzü « ne tutup söndürdüm. Fakat tam bu esnada bir kurşun vınladı, ve zavallı Selim, beyninden vurula- rak kucağıma yıkıldı.. oOnu ben öldürdüm... Ben... -— Haydi canım, deli olma... Hiç öyle bir anda nişan alacak babayiğit nerede.. Tesadüf., Arkadaşları Seyfiyi hep birden teselliye çalışıyorlardı. Mehmet Ali, Selimin ölümüne müteessir olmakla beraber, Seyfiyi neş'elen- dirmek için gülüyor, alay ediyor- du. Seyfi: — Sen diyordu,*zaten böyle- sindir. Hiç bir şeye inanmazsın... Kendinden başkasını da . düşün- mezsin! Bak... İzinli geldin, bize bir şey getirdin mi?. — Ha, şöyle yola gel!. Biraz gül. Yarın sen, öbür gün ben, da- ha öbürgün Halim. Belki de hep birden nerede ise öleceğiz... Neyi ve kimi düşüneyim?. oCan- klara inan olmadığı bir zamanda ölülerle mi uğraşacağım.. Bak, si- ze ne getirdim. Mehmet Ali, çantasını açarak, ortaya, bir sürü paket yığdı: — Bol, bol, dedi, side “Nazır,, marka!.. Herkes paketleri kapışarak bi- rer sıgara aldılar. Mehmet Ali, cebinden kibritini çıkardı, çaktı, Halimin, Suadın sıgaralarını ya- karak kibriti Seyfiye uzattı. Fa » kat Seyfi: — Üç kişi fenadır.. Diyerek üflemek O istemesine rağmen Mehmet Ali, kibriti avu- cuna alarak muhafaza etmiş, ve: — Yahudi uydurması, çok kib- rit sarfolsun diye çıkarmışlar. Diyerek Seyfiye uzatmıştı. Sey- fi, daha fazla ısrar etmeden, si- garasını aleve uzattı. Fakat ayni zamnda bir silâh sesi işitildi, ve Seyfi, yere yıkıldı.. » 4 # Elektirik lâmbasını yaktıkları zaman, Seyfinin tam ağzından vurulmuş olduğunu gördüler, Ha- lim, Mehmet Aliye: — Buna ne buyuruluyor?. Sa- na üç kişi yakmıyalım demiştim.. Mehmet Ali, titrek bir sesle i- zahat verdi: — Ne?, Emin ol ki uğursuzluk üç kişinin bir kibritle yakmasın- da değil... Bu olsa olsa. Bir kibri- tin üç sıgara yakmak için sarfe- deceği zamanda, karşı taraftan nişan almabileceğine delâlet e- der.. Yoksa... Canım tesadüf.. iniz.. Hep- (*) Derler ki zaman geçiyor: Bu bir hayaldir, Zaman bir sehildir; biz ye- çiyoruz, ve zaman duruyor lâmbanın | VAKIT Komşularımız reeasarerirsmeeeraerserasasaz iktisadı Şelir kooperalifleri Yunanistandaki şebir koope- ratifçiliği, henüz zirai koopera- tifçiliği kadar inkişaf eylememiş- tir. Mamafih, bunların adedi gün geçtikçe çoğalmaktadır. Şehir kooperatifleri : istihsal ve mesai kooperatifleri Ikametgâh ö Istihlâk 5 Levazımat > loşaat ir namı altında beş kısma maktadır. 1931 senesinde, Yunanistanda bali faaliyette bulunan koopera- tiflerin adedi 1916 ya balig bu- lunmakta idi. Eunlar henüz bir- leş remişlerdir, Bu kooperatifle- rin kısmı azamı Atina ve Pirede bulunmaktadır. İstihlâk koope- ratiflerinin küşadı için, son Üç söne zarfında işçi ve memurlar arssında büyük bir alâsa uyan- mıştır. “Yanan mili bankası,, me tourlarının istihlâx kooperatifinin azaları 7200 dür. Bu kooperati- fin sermayesi : 6,500,000 drahmi- ye baliğ bulunmaktadır. En mü- him mesai kooperatifleri 6 adet- tir. Merkezleri Pirededir. Teda- vül eden sermaye 100,000,000 drahmiyi tecavüz eylemektedir. Yunanistanın yaş üzüm ihracatı Girid adasından memaliki ec- nebiyeye yaş üzüm ihracatı tabii bir sürette devam etmektedir. Şimdiye kadar, 'Triyeste'ye 300 bin kilo gönderilmiştir. Bunların bir kısmi Prag'a gönderilecektir. Ibraç edilmeden evvl üzümler pek ciddi bir surette kontrol edilmektedir. Bu sayede, Yunan üzümlerinin eenebi piyasalarında mümtaz bir mevki işgal edeceği Yunan ticaret alemince muhak- kak addedilmektedir. Yunanistanda tayyare seferleri Hava na'liyatı Yunan Anonim şirketinin faaliyete başladığı | Tewmuz (1931 tarihinden 1 tem- muz 1932 tarihine kadar, bu şirkete ait 4 tayyare, Atina-Se- lânik ve Atina-Yanya arasında 1,009 seyahat icra etmişlerdir. Taşınan yolcu miktarı 6178 e baliğ bulunmaktadır. Aym müd- det zarfında, bu tayyareler 7851 kilo sikletinde posta valizleri ve 96,912 kilo stkletine emtia taşı- mışlardır. ayrıl- kimliğinden: Kumlapıda İstasivon catle- sinde Ördekli bakkal sokağında 11 Nu- maralı farun Üzerindeki odalarda otur- makta İken elyevm ikametgübları meçhul ölmüş Vasil oğlu Kostaki Boşnakoğlu varisleri karısı Aleksandra kızı Olğa ve diğer kızı Üreniya taraflarına: Eolo kızı Madam Marya tarafından aleyhinizde açılan izalei şuyu davasından dölayı ilânen tebliğata rağmen 26-10 932 tsihindeki vakti musyyende mahkemede hazır bulunmadığınızdan hakkınızda gı- yap kararı verilmiş ve bu bapta vâki olan keşfi nahk rapor olunarak şuyou- nun İzalesi talep olunan mezkür Küm- kapıda Tavaşi Süleyman ağa mahalleşin- de Ördekli bakkal sokağında 7 911 atik ve cedit 7 numaralı odalar mühtevi dükkân ve müşlemildunım 2800 Lira kıymetinde ve gayri kabili ta'tsim olduğu arlaşılaış olmasına mebni keyfiyete dair bir ititazınız varsa 15 gün zarfında ale- lusul dermeyan ve muhakeme günl olan 30-11-9327 tarih'ne müsadif çarşanba gü- nü Saat 10da mahkemede hazır bu'un- manız lüzumu aksi takdirde davaya sabit nazari ile bakılacağı Hukuk usulü “mu- hakemeleri karumun 402 ve sontaki mad. deleri ile 141 nci maddesi ahkâmına İ tövfikan — ebilig olunur. Yunanistan Sulemahmet 3 ncü Sulh Hukuk Hâ- (Baş tarafı 1 inci sayıfada) yet reisi İsmail Hakkı bey şunla- rı söyledi: — Evet, İstanbullular maalesef temiz süt, hilesiz süt bulamıyor ve içemiyorlar, Bunun umumi sıh İ hat üzerine ne kadar müessir ol - duğunu tekrara hacet yok. Biz lüzumu kadar teşebbüslerde bulu nuyor, hilesiz süt satılması için çalışıyoruz. Fakat icral bir kuv - vetimiz bittabi olmadığı için bu - na mâni olamıyoruz. — Sütler kaç suretle evsafını kaybeder? — Bunlar pek çoksa da ene - saslılarını şöylece işaret edelim: Süte evvelâ su katılır. Bünu yapanlar seyyar sütçülerdir. Son- ra kreması alınmış, kaymak alti sütler gelir ki bu işi de sütçülükle geçinen müesseseler (o yaparlar. Müstahsillerden okkalarla man- da sütü toplarlar. Bunun yağını alırlar ve geriye kalan mayii sey- yar sütçülere satarlar, Bu kısım sütlerde mevaddı gıdaiye namı - na bir şey kalmıyacağı için müş- teriler, hastalar, çocuklar bittabi zerre kadar istifade edemezler. Böyle sütleri anlamak da kolay olmıyacağı için vaziyet devam & der gider. j Bunlara karşı alınacak bir çok tedbirler vardır. Evvelâ o seyyar sütçüleri inzibat altına almak.. Cemiyete 800 sütçü (yazılıdır. Halbuki sokaklarda dolaşan süt - çülerin adedi üç dört bine yakın- dır. Bilhassa Beyoğlundaki satı - cıların yüzde onu bile cemiyete yazılı değildir. Seyyar sütçülerin zararlarma mâni olacak makam - lar belediye ile polistir. Bu iti - barla evvelemirde bu satıcıların şiddetli bir kontroldan geçmesini, ellerinde cemiyet tarafından ken- dilerine verilmiş sıhhat cüzdanı olmıyan satıcıların ocezalandırıl- masını istiyoruz. Seyyar satıcılar sabah erken ! çalıştıkları için sabahları satıla - cak şiddetli ve devamlı teftişler derhal semeresini verir. Bundan sonra iş kaymak altı denilen sütlere gelir. Böyle sütle- rin satışını belediye kanunu da menetmektedir. Bu o hususta biz belediyeye elimizden gelen yar - dımı yapmıya razıyız. Çünkü hangi sütçülerin yağı alınmış süt leri piyasaya sürdüklerini tesbit ettik. Ve alâkadar makamlara müracaat ederek bu sütçüleri mey dana çıkarmak için teftiş heyetle- rinde, cemyete mensup bir âza - nın yardıma ve çalışmıya hazır olduğunu bildirdik. Fakat maale- sef bu makamlardan birisi tefti - şin esasen yapıldığını ve böyle bir yardıma lüzum olmadığını bildirdi. Diğer makamlardan he- nüz cevap almadık. Bundan sonra cemiyetimiz bü tün müstahsilleri bir araya toplı - yabilirse başka türlü tedbirler de alabilir. Meselâ bir kooperatif kurarak bunu himayesine alabi - lir. Bu kooperatif de şehrin en işlek yerlerinde satış mağazaları açar ve temiz süt satmak için mu tavassıtları ve seyyar satıcıları ortadan kaldırır. Hedeflerimiz - den birisi de budur. — Başka teşebbüsler var mı? — Son zamanlarda Alpullu şir ketinin sütleri takim için bir şir - ket kuracağını duyduk. Bu teşeb- büsün ne kadar ilerlediğini bilmi- yoruz. — Böyle bir şirket kurulursa yaziyet ne olur? 3 Teşrinisaİ İf Hilesiz süt m, . — Mandra sahipleri Yi tahsiller sütlerini terek satışa çıkarırlar" takim edilmiş sütlerden 9” natürel sütlerin sıhhate. faydalı olduğunu sini vardır. Bu noktai sa şişe ve bandrol are müstahsillerin kendileri bilir ve natürel süt Muvaffak olduğumuz birisi de seyyar satıcı! ta alması hususunda bele mutabık kalmamızdır. başl numara dağıtılmasma cağız: Bu buretle kiç ol yar sütçülerin cemiyete lup olmadığını anl © şikâyet varsa bu ni istifade ederek şikâyet sütçüyü bulmak kabil olac” Eğer halkımızda, sütüsÜ ren sütçüde cemiyetin çi danı olup olmadığına e se sujistimalin önünü susunda güzel bir yardım! lunmuş olur. İşte ( faaliyf'$ ve ricalarımızın hulâsasi- şunu da ricalarımızın wi mak istiyoruz: Şehir m€ süt işlerile meşgul bir vardır. Bu encümen ( ©! yi, ve cemiyetin bilgilerinde” de etmelidir. Bu takdirde iyi kararlar almak Z olabilir. , Bir doktorumuz, i hastalarına süt değil if yu içmelerini söylüyor V8 du ki: iğ — Bu suretle hasta, hi$i sa ne suyu içtiğini bilir. yi süt tavsiye edersem n© bilmiyecektir! e Hakikat halde bu çok yi bir sözdür. Bugünkü vasif dan ibarettir. j — En temiz ve hilesiz pir okkasını seyyar satıcılar w rebilirler? — Yirmi beş kuruşa. ve hilesiz sütü 18 kuruşa ' rına göre yirmi beş larsa okka başında 7 kâr etmiş olurlar ki bu kârdır. Halbuki bir dan aşağı satmadıkları dıkları on okka sütü yii karmak marifetini de len gösteriyorlar. ” Lehistânda k#'. buhranı ba Vorşora, 2 (A.A) “yl lâmat almakta olan e e kabinede (bugün edileceğine dair ısr dolaşmaktadır. En esas'ı tadil M. istifası olecaktır. M. wi ei a dir, Yalnız âyan “ Mer” nı mubafaza a si leyhin istifası Le bir tinde böyük ve gti gi dise teşkil edecekti” 926 * kendisi, Pulsudaki ey po nesinde yapmış li yar met darbesinden b gekte g bazırlığını işgal çimdik ya Kendisine ihtimal şi ray ciye müsteşarı mirs Beck, halef oacaktır. yy Hİ) Varşova, 2 2 in leski, istifa ett» lığina M. Beck 13