Lustracılar şahı Milton | GARBO : | “Bubul,, zengin oldu “ Bedavacılar kralı, , “Losiraci- şahı , Miltonu kim tanımaz ? Bu hakikaten neş'eli ve neş'esini seyir. cilere o vermesini bilen sevimli ar« #isi, yukarki ser- levha altında, en son yapmış oldu- ğu “öp beni, isimli filmi, ora- daki rolünü ken- di imzası altında yazdığı bir ma- kale ile anlatiyor, ne hoş, bakınız! Nihayet parasızlık: tan kurtuldum, Gül meyiniz, şaka 'döğil, ciddi. Hem dejfar zeltiğinizden dâha ciddi. Insan öyle ko“ lay kolay fakirlikten zenginliğe geçemez Görüyorum : ” Bubul ne diye böyle bir girizgâh yapiyor ? diye soruyorsunuz. Hatta“yoksa , Bubul, VAKIT mubarrirleri fara- sinamı karıştı?,, diye de düşü- Düyorsunuz; Itiraf edeyim ki, bir çok mes- leklör yaptım. Biliyorsunuz sıra- sinâ “göre aâforculuk, Jostracı, lık, şoförlük bile yaptım. Şüphe- siz kendi kendinize: — Iyi amma.. Muharrirlik ne- rede, o nerede? Sinemada oy- nasın, tiyatroda, Muzik Hold'da Oynasın amma, makale yazmıya kalkışmasın | Diyorsunuz. Fakat size nisbet Yazacağım işte! Çünkü, parasız zamanımdaki dostlarımın hepsi- nin bogünkü zenginliğimden ha- berdar olmasını istiyorum. Şimdiki ismim Bubul değil, Bukatel! Evet.. Hani şu meşbur şarap tüccari Bukatel! öyle, vak- tile cebimde bir kadeh içmek için bir santim bile yokken, şimdi mahzenler dolusu şarabım var. İstiyen gelsin, doyana kadar içsin, Fakat işin tuhafı, şarap tü& carı olar olmaz, o kadar çok dostum. olduğunu anladım ki, hayevie Bunları çoğunu tanımaz değilim. Hepsi iyi gün dostudur. Yalnız birisi müstesna Şampaver. Ona canımı bile veririm. Ken- disini kısaca Şampaver diye ça- gırıyorum ama, Markidir. Evet. Bir markil Ne zannettiniz. Hiç aşağı kurtarmaz. Bukatelin sa- mimi dostu, kan kardeşi ancak bir Marki olabilir. Kan dedim de aklıma geldi. Şampaver ile cephede tanışmıştık ve tesadü- fen bir kaç dafa onu ölümden kurtarmıştım. Harp bitincede bi- ribirimizden &yrılmadık. Benim malım onun, onunki benim! Şam- paverin vilâyetlerden birisinde şatosu var, asaleti var amma meteliği yok. Onun için ne za- man istese, gelir, benden;para alır, gider. Bazen telgraf çeker, Gönderirim. Geçenlerde gene Yazan : Milton İltine TAİ00,vvo *rrariklık ” bir S. O. ©. | imdat işareti : çekti. Bankadan f para' aldırdım, göndereceğim sı- rada aklıma geldi. Çoktandır kendisini görme- miştim, birde gidip köftehuvarı kucaklayım dedim ve otomobile atlayınca şatonun kapısına da- yandım. Şampaverin annesi ile babası ziyaretimden pek memnun olma- dılar. Baston yutmuş gibi bir karı koca. Fakat bana vız gelir. Ben halk çocuğuyum. Nereye istesem otururum. Ne zaman is- tesem ayaklarımı uzatırım. Za- vallı adamlar, benim bu halleri- mi götünce adeta yüreklerine inecekti. Buna rağmen beni ye- meğe alıkoydular. Tesadüfe ba- kımız, yemekte de, şatoyu satın almak isteyen bir amerikalı zen- gin vardı. Demek aile şatosunu satacaklardı ? Bunu öğrenince kanım dondu. Şampaver aile şa- tosunu satmak mecburiyetinde kalsın! Kat'iyen buna müsaade edemem. Hemen notere koştum. Şatoyu satın aldım ve katiyen ismimi söylememesi için de notere tenbih ettim. Hoş'değil mi? Üs- telik bir de şato sahibi olduk. Peki amma bütün bunları ne deye size anlatıyorum. Ne de geveze imişim meger. Bir türlü bu huyumdan vazgeçemiyeceğim, Birisi hoşuma gider, beni tatlı tatlı dinlerse, içimde ne var. ne yok söyterim, bir türlü dilimi tutamam, Ne yapayım, ben köy- leyim işte. Ne diyordum? ba. dım, Hatırla- Ne diye kunları size anlatıyo- rum, diyordum. Bütün bu anlat- tıklarım bu sene İstanbuldaki sev- gili seyircilerimin görecekleri “Öp beni » filminde geçen bâdisele- rin buşlângıcıdır. Şato hayatı, doğrusu pek hoş şey, bele insanın yanında, bu hayatı geçirmek” için Tania Fe- “Beni rahat bıra- kın,, diyor. Son günlerde (bütün dünya si- | nema matbuatı, Alelüsul Greta E ! Garboile meş“ fi ıguldür. Zavalli | Garbol gazete“ ci denilen me İraklı mahlâkun felinden neler 4 sekiyor? > Greta, uzun | seneler görme diği memleke- gelerek beş on ay ka- dar istirahat et- mek istedi. Vay efendim senmi- sin Amerikayı terkeden? Ne kadar gazeteci! varsa (o peşine; İİ sinde bütün servetini kaybetti- ğinden, kimisi Stiller ile vaktile evlendiğinden, kimisi Sarensen isimli gazeteci ile evleneceğinden kimisi inzivaya çekileceğinden bahsetti, Hatta, bir mubarrir, onün ağ- zından meşhur şeir “Göthe,, hakkında bir makale bile yazdı. Garbo bütün bunlara kulak asmıyordu. Nihayet bir Alman gazetecesini kabul etli ve ona şu sözleri söyledi: — Ben Stiller ile evlenmedim. Kröger hadisesinde servetimi kaykeltim. Gazeteci aziz ahbabımdır. Evlenmek niye- tinde değilim. Göthe hakkında hiç makale yazmadım. Bir iki sene sinema stüdyolarından çe- kileceğim. Zira çok çalıştım ve yorgunum. Belki bazı Avrupa Sorersen sabnelerinde piyesler oynarım. Fakat bu da kati değil. Şim- diki halde bütün manasile dinle- niyorum. Günlerin, saatlerin, baf- taların geçişini seyrediyorum. işte bu kadar. Ne birsır sak- yorum, ne de gizli kapaklı bir işim var. Yegâne istediğim şey, beni kendi halime bırakmanızdır. Gretanın yanında bir refakat kadını, iki şoför ve birkaç hiz- metçi vardır. İsveçin Durisholm | şebrinde oturuyor. A dor, Jan Helbing gibi güzeller, Istanbula Fransız tiyatrosuna kand, Jorj Trevil gibi arkadaş” lar da olursa... Ha... Şunuda söyliyeyim. Bu- bul öldü de yerine Bukatel geldi zannetmeyiniz. Bundan sonra yâ- pacağim filmde, gene Bubul olacağım. Jorj Milton takıldı. Kimisi Greta Garböüün memuru, sıçramış ve bacağım | Kröger mestle- muhtelif pozları) dan yakalamış, kısa bir müca- vaktile gelip oynamış olan Es- | Gezaibi r sinema arti t zi yarıda kalan baskın | İBu on sekiz yaşındaki genç onu yarısı yakından Istanbulda en çok koş'anılan | dilber sinema © artistlerinden Keytefon Nagi Berlindeki v.l'â- sında, birkaç gece evvel un se- kiz yaşında bir genç tarafından baskına uğramış... Bir polis memuru, gece geç vakit bu genci villânın önünde dolaşırken görmüş, hali kendi- sinde şüphe uyandırmıştır. Genç bir taraftan etrafını gözden ge- İçirirken, bir taraftan da villânın İbahçesine (atlamak en “müsait yeri seçiyormuş. Tam parmaklığa el atıp, bah- çeye atlamak Üzere tırmanacağı imrada, obu bir ağaç arkasma gizlenerek tarassut eden polis üzere deleden sonra aşağıya indirmiş, sormuş: — Ne yapmak istiyordun? Epi yakışıklı olan genç, müte- reddit bir tavırla şu cevabi vermiş : — Hiçi . — Nasıl hiç?.. Mütlaka bir şey çalacaktın ? — Hayır! — Şuhalde?. — Sadece filimde hayran ol- duğum Keytefon Nagiyi yakın- dan görmek istedim, Onu çok beğeniyorum! — Yakından görmek için ge- ceyi ve gecenin bu saatını ne maksatla intihap ettin? ( KISA HABERLER | » Danton isimli film çok bü-, yük bir muvaffakiyet kazanmış- tır. #* Andre Ronile Anni And- râ Suzi Saksofon İsimli bir film- de beraber oynıyorlar. x» Fransada yapılan bir ista- tistiğe göre sinemalar 1931 se- nesinde 360,900,000 frank bası- lat yapmışlardır. » Raskotinin kızı, Mari Ras- potin, Amerikada çevrilecek olan Raspotin filminde Barrimor bira- derlerle beraber rol alacaktır. * Amerikada, Holivutta bir sinema akademisi vardır. Bu akademinin 800 azası vardır. * Ton Miks “Bana vadet, isimli yeni bir film çeviriyor. * Amerika hükümeti meşkur muharrir ve sinema artisti Elis- sa Landiyi hudut haricine çı karmıştır. » Londra Politeknik mekte- bindeki sinema kurslarına yedi talebe alınmıştır. * Bu sene İngilterede 1500 sinema, renkli film göstermek üzere tertibat almaktadırlar. X* Rusyada 1933. senesi için 20 film çevrilecektir. | cin beğendiği « ge” görmek istemiş” — Başka hiç bir galssö | yoktu! parmaklıktan atlayarak girmek makbul bir gere zel sanatkârı yakından görü arzusunu kuvvetle duyduğun” miştir. Tabii bu cevap, polisi ta Üzerinde bir roveller, PX. merdiven ve kilit kırmıyâ ve maksadını takip etmediği soymak istediği neticesine gö” | dit ederek elmaslarının Li söyletecek ve: bunları alıp — O halde kendisini giri sokakta o göremezmi idin içe i tarzımıdır? Buna kirşı yakışıklı arzusunu yerine getirmek isi ka bir yol düşünemediğini 8 etmemiş, genci, karakola 8” müş, tahkikat derinleşti sus aletler bulunan genci dece artisti yakından göl mıştır. Zabıtanın kanaatine e bu genç, artisti rovelverl6 ei cakmışl ge Bununla beraber, yakışıklı Gi kadını : Keyte Fön”'Nagi per kındân' görmek iddiası ds» get linde hayli hararetli sohbet g zuu teşkil etmekte, muhti ş bitlerde türlü türlü tefsirler? de, açmakta imiş. Bu muhiti" zabıtanın iştirak etmediği gr mülâhaza, daha doğru görülü pe muş, O mülâhaza da şuduf gr gencin, artiste çılgınca Mf esi ması ve ümitsiz bir aşkın a rile, ona yaklaşabilmek !“ cak ku yolu bulmâsı! “Blöf M p Muharrir ark adaş'anımıl Fetidunui Delerceden ”! rek darülbedayide tem mekte olan BİğF isim! filmi o yapılacaktır. Bu Rene Desilder, Nikola Anri Garatın > babasi Jan rat oynıyacaklardı.