15 Eylül 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

15 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayıfa 6 VAKIT'in TEFRiKASI:4 Derin bir uyku içinde hezeyanlar, kâbuslar ve ... Ahmet Adilin hayali göründü ; kolundan küçük anahtarı aldı.. Ahsen Bey baygın bir halde yatarken hezeyanlâr geçiriyordu. Nihayet, bir kadın O münase- beti akıllarına geliyor. Acaba?.. Diye soruşturuyorlardu. Nihayet serkomiserle bir polis geldi. Mecruhu gördüler, O derin bir uykuda olduğu için etrafında- Ve bu suretle mecruh, koca köşkte, kendi başlarınm derdine düşen hizmetçi, uşak ve ahçıları ile yalnız kalmıştı. Onlar bakâr ve kimsesiz olan efendileri öle- İ cek olursa ne olacaklarını düşünü- kileri, uşakları ve misafirleri is- | yorlardı. ticvap ettiler, Zabıt tuttular ve | tahkikatın tamikine karar vererek gittiler, Akşam ,henüz güneş batmadan evvel doktor Şevket Bey mecru- hu görmek için tekrar geldi. Fa- kat etrafında bekleşen dostlarına daha fazla teminat vermeden: — Şimdi uyuyor,, dedi. Eğer bu uyku tabii uykusu olsaydı fev- kalâde mükemmel bir işaret olur- du. Fakat bu uyku henüz morfi- Nin tesirinden ileri geliyor. Diğer taraftan harereti de fazladır. De- mek ki vücut mücadele halinde - dir, Acaba.Barareti düşürebilecek miyiz?. Size hayırlı teminat ver- meğe muktedir değilim. Olabilir ki birdenbire fenalaşır ve olabilir ki bu hal beş altr gün devam eder. Her halde hayırlı haberlere bir haftadan evvel intizar etmemeli- yız., Fakat Ahsen Bey morfinin tesi- rile kendinden geçmiş bir halde olmakla beraber doktorun dediği gibi tamamile uyumıyordu. Hattâ etrafında geçen şeyleri müphem bir surette anlıyor, hararetin iki- de bir baygınlığa sevketmesine rağmen arada bir söylenen sözleri duyuyordu. Sesler bazan kulağna çok w- zaklardan geliyor gibi belirsiz akisler yapıyor, bazan da bir te- neke gibi tahriş ederek çarpıyor- du.. Doktor Şevket Beyin “ size ha- yırlı teminat veremem,, sözlerini i şitti. Bundan kurtulmak ümidi ol. madığı neticesini çıkardı.. Bu teşhis ile aşağı yukarı ölü- me mahküm olduğuna kanaat ge- tiren Ahsen acaba daha ne kadar Yaşayacağını öğrenmek istiyor, derhal Ahmet Adilin yanına çağ- rılmasını istiyor, fakat (bunları söylemiye muktedir olamıyordu . Gözleri kapalı idi; Açılmıyordu « Baş dönmeleri muhakemelerinde inkitalar yapıyor, birbirlerile rabı- tasını kesiyordu. Nihayet dokto- run $u sözlerini duydu : — Artık yapılacak hiç bir yoktur. Onu istirahatinde iin bırakalım.. Ne kadar çok: uyursa kendisi için o kadar hayırlıdır. Akşam son trenle İstanbulda o- turanlar İstanbula döndüler, Ci- vardakiler de evlerine gittiler. O- rada kalmak istiyen bir iki kişi doktorun ,vücutlarmın lüzumsuz olduğunu söylemesi üzerine ertesi sabah gelmeyi tercih ettiler , * * » Misafirler gittikten pek az son- İra Ahsen uyandı, odası derin bir | süküt içinde , yatağının yanı ba- şındaki küçük masanın üstünde yanan lâmba ile hafif aydınlık idi. Kendisini morfinin tesiri altm- dan biraz daha fazla kurtulmuş sanıyordu. Parmaklarını oynatabi- liyor, yumruğunu sıkıyor, hattâ kolunu kaldırabiliyordu. Bununla beraber müfekkiresi dalgalı bir halde, müphem, gayri kabili idare kat'iyetten mahrum idi. | . Fakat bu zihni keşmekeş onda bir hezeyan tevlit etmiyordu. | Lâmbanm pek yakında olduğu i- çin zıyası Ahseni rahatsız ediyor- du. Elini oraya buraya uzatarak nihayet masanın üstündeki zili buldu, çaldı.. Hemen odaya Ahsenin en ya- kın uşağı Ferit girdi. Bu orta boy- lu ,zekt, orta yaşlı, terbiyeli bir u- şaktı. Ahsen Bey: — Ferit, lâmbayı söndür, rahat- sız ediyor , Dedi.. — Beyefendi, karanlıkta kalma nız iyi olmaz. Lâmbanm üstünü kapatayım. Bu söze Ahsen cevap verme- diği için Ferit lâmbanın abajo- runu koydu. Bu suretle oda koyu abajorun ancak üstünden tavana akseden ziya ile geleni gideni gö- rebilecek kadar aydınlık kalmıştı. O sırada yorulan Ahsen tekrar gözünü kapamıştı. Efendisini uyumak üzere sanan uşak çıkmak üzere idi ki açtığı ka- pınm işiğinde durmaya mecbur oldu. Ahsen Bey : — Ferit, dedi, bu akşam hemn bir çaresini bularak bana Ahmet Adili getireceksin. — Peki efendim. . Bu sözleri müteakip mecruh kapının kapandığını duydu. Göz- lerini açtı. Uşak oda da değildi. Tekrar çağırmak lâzm mı?. Ahsen kendisinde seslenmek için kuvvet bulamadı. Esasen neden ça ğıracaktı?. Ferit onu işitmiş, ne istediğini anlamıştı: Adil hemen çağrılacaktı. Bu düşünce Ahseni tatmin et- ti. Bu itminan ile müfekkiresi bir- den hiç bir şeyle meşgul olmıya- rak boşalıveren Ahsen tekrar dal- dı, uyudu... Maamafih o sırada harareti birdenbire yükselmeğe başlamış- tı. Hezeyan baş gösteriyordu. F a kat bu hezeyan o derece inkita ha Tinde idi ki bir ara gözlerini açtı- ğı, etrafına göz gezdirdiği halde geçen hâdiselere ait hiç bir şey düşünemedi, hiç bir şey hatırla- yamadı. Hafızası karışık bir halde ol- du için gündüzkü avın muhtelif sahnelerile daha evvelki bir av eğlencesinin sahnelerini birbirine karıştırıyor, gündüzkü avı bir se- || ne evvel cereyan elmiş gibi gözü- |! nün önünde müphem bir surette canlandırıyordu.. Ya kaza.. Ya cinayet?... Bunun | kurbanı kim idi?, Uykusu, rüyaları hafif bir gü- rültü ile inkitaa uğradı: Bir kapı- nın açıldığını duydu. Birdenbire başını hafifçe çevirince kapının önündeki adamı abajorun karan- lığına rağmen tanıdı: o Ahmet Adil gelmişti... — Sen misin Adil? — Evet.. Beni çağırmışsın, gel dim... — Seni ne kadar sabırsızlıkla bekledim.. — Nasıl, biraz daha iyi misin? — Hayır, ölmek üzereyim.. — Böyle şeyler söyleme. gunu s5 ARİ e ölüme mahkümum.. Söylediklerini duy- dum. (Devamı var) Yunanistanda Askeri cemiyet Venizelos intihabat propagandası peşinde, Atina, 14 ( Hususi muhabiri» mizden) — Son rahatsızlığından tamamile iyileşen M. Venizelos, bugün tekrar intibabat turnasına çıkmıştır. Mumaileyh evvelâ ko- rente gidecek ve orada Siyasi bir nutuk irat edecektir. Halk kendisine parlak bir resmi istik- bal hazırlayor. Atina, 14 ( Hususi muhabiri- mizden) — Buraya gelen malü- mata göre merkezi Selânikte olmak üzere küçük zabitler ta- rafından ikinci bir askeri cemi- yet teşkil edilmiştir. Bu cemiye- tinde gayesi cümburiyeti koru- maktır. Yunan borçları Atina, 14 (Husui mubabirimiz- den) — Londradan gelen tel grafnamelere göre Yunan hükü- meti ile Yunan düyunu İngiliz hamilleri arasındaki itilâf dün imzalanmıştır. Bu yeni itilâfoa- meye göre bu borçların itfası için şimdiye kadar verilen tak- sitlerin yüzde otuzu nisbetinde bir meblâğ tahsis edilecektir. Bu şart diğer borçlar içinde mute- ber olacaktır. Bü sureti tesviye neticesinde beynelmilel muraka- be heyeti, Londradaki müzake- râtın neticesine intizaren kendi emri altında bankada tuttuğu sekiz yüz milyon Drabmiyi Yu- nan hükümetine iade edecektir. 15 Eylür 1952 Şehrimizin maruf sinemalarındaki yeni filimler gösterilmeğiğ başlanmadan evvel karilerimize resimlerini ve hülâsalarmı bi dirmek üzere açtığımız bu sütuna bu hafta içinde dört sinema gösterilecek yeni filmleri yazmıştık. Bugün de Glorya sine! sında bu akşam başlıyacak “Demir Kapı,, filmini yazıyoruz * Glorya Sinemasında Demir Kapı Şari Busye — Mona Goyu, Andre Eerley Bu akşam Glorya sinemasmda başlıyacak olan "Demir Kapı, filminden hir #31” Amerika filimi : Meşhur Sing Sing mahpusha- nesinin kalın, kârgir duvarları a- rasından bir delikanlı iki gardi- yan nezareti altında geçiyordu... Onu dairede kırbaçladılar, mahpus üniforma- smı giydirdiler. ve yanında nız hemşiresi Anna'nın fotoğra- Ti vekile rel Men'i müskirat kanununa karşı gelmiştir ve sarhoş halinde otome- bilinin önünden geçen bir kimse | yi çiğnemiştir. Cezası on senedir.. | Daracık bir höcrede üç yatak üstüste.. En üstteki boştur. Onu Kent'e verdiler. Burada Butch ve Morgan'ı kendisine arkadaş ola- ! rak buldu. Daha hafif cezalıdırlar. Biribirlerine sui muamele eden bu iki mahpus yeni gelene dahi ezi- yet vermeğe başladılar... Bir gün Anna'nm fotoğrafı Morgan'ın eline geçince hayran olür ve sonra kardeşine ziyarete geldiğinde onu yanında görür ve beğenir ve hattâ yakında çıkınca gidip bulmağa karar verir. Fakat maalesef bir tesadüf buna mâni olur, terhisini tehir eder. Yemek esnasında Butch bir bı- çak çalar ve masalar altından ek den ele kaçırılır ve nihayet Kent- in eline gelir ki onu saklamak mecburiyetinde kalır . Yemekten sonra höcrelerde yapılan yokla- madan kaçırmak için Kent acele- den şaşırır ve bıçağı Morgan'ın yatağının üstüne atılmış elbisele- rin arasına saklar. Maalesef bıçak orada bulunur ve Morgan'ı dana atarlar Morgan dayanamaz hastalanır ve hastahaneye nakle- derler. Orada bir hasta mahpus ölür, gece kendisi cesedin yerine girer ve ertesi gün cenaze olomo- bili onu götürür. Morgan böylelikle nihayet kaç mağa muvaffak olur. ilk işi bir kitapçı dükkânı sahibi olan Kent- in hemşiresi Anna'ya gitmek olur. Dükândan içeri girince Anna o- nu gazetelerde fotoğrafı neşredi- len hapishane kaçkını olduğunu | tanır ise de kimseye söylemez... Mahpus kardeşi için konuştukça ikisinde de yekdiğerlerine karşı bir muhabbet uyanır ve böylece isticvaptan sonra i Kendisini bir kaç gündenberi yak | ziyaretler tevali &der, Eses) ona teslim olamk ve beraber bir adada namus dairesinde şıp bir ev kurmak düşünü lis Morganı rüyasından uyan kip eden bir taharri memuru kadaşlarına onu tutturur, şi kız bundan fevkalâde kederle” Mürver tohrar haçşodii İ sırada Butch bir ısyan tertip mişti. Morgana da teklif de kendi kısa serbestliği esna da aşk uğrunda namuslu e yi karar verdiğinden bu teklifi deder, ve bitaraf kalmak da " ele vö ri 1 eder... Hattâ asileri mükâfat olarak kendisi s€ bırakılacağına dair müdür tarafmdan verilen teminata ehemmiyet vermez. vullig Nihayet sırada mahpushane müdürü sui. kaste sebep olanları mejili çıkarır ve müsellâh kuvvei Ze kiye vasıtasile ısyanın büyü gi mâni olur. Sükünet iade Morganın müstakim harekeli w disini kurtarır. Tahlis edil dür Bey ona namuslu yaş ei nasihat eder. Morgan 8öZ il Nasıl ki Anna'ya da söz “ii ve hemen sözünü ispat için yili terhisini bekliyen Anna'y3 aşkını olanca kuvvetile bes yp Nihayet hapishanede başlı??? gi İ aşk serbest ve namuslu bir , İ ile devam eder, gider... ml | UYMA RA BA ERA mary Halkevi konferanslar” Bugün Halkevinde mutat feransların yedincisi, Be" > rülfünunu tarih şubesi tale gl den Halil Şaban Bey ta"* verilecektir. d Mevzu : (Almanyada sai tahsil) dir. Gençliği ve Pedi atiyen Avrupaya tahsile vi gençlerle darülfünun e alâkadar edecek bu ko” yg” kaçırılmamısı çok şayan" yedir. ( Konferans tam saat başlar. ısyan vuku g 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: