Haringtonun anlattıkları ; İngiltere | mahkemeye geti- İstırap bir fenalık değildir. Sıhhat Türkçeye Çeviren ve Amerika tarafmdan Yerleri alınanlar kimlerdir ? — Mister Aşenden misiniz? — Evet. Siz? — Ben de İngiliz konsolosha- nesinin tercümaniyım? Size bu | gece hareket edecek trende yer hazırladık. — Alâ! İkisi beraber çıktılar ve İngi- liz konsolosluğuna gittiler. Konso los onu karşılıyarak anlattı. — Sana her kolaylığı göster- mek için talimat aldık. Ne ister - seniz söyleyiniz. Trende yerinizi hazırladık. Fakat Petrograda va- rıp varmıyacağınızı Allah bilir. Si ze bir yol arkadaşı bulduk. Ame- rikalr Mister Harington. Rusyada ki muvakkat hükümetle ticaret iş- leri yapacak! — Nasıl adamdır? — İyidir. Trenin hareketinden iki saat evvel istasyonda bulun * mak lâzım. Yoksa yerini kaptırır sım. Tren gece yarısı hareket ede » cekti. Aşenden erkenden istasyo - na gitti. Yemeğini orada yedi. Za ten yemek yiyecek başka bir yer yok gibiydi. İstasyon mahşer gibi kalabalıktı. Aileler, yığın yığın eş yalarmın üzerinde oturuyorlardı. Herkes ileri geri gidiyor, yahut toplanarak sert sert konuşuyorlar dı. Kadınlar kimi feryat etmekte kimi sakin sakin ağlamakta. İs « tasyonun ışığı hafif, soğuk şiddet Ti ve herkesin yüzü bembeyazdı. Trenin hareketine iki saat kaldığı halde arabalarm çoğu dolmuştu. Aşenden hemen yerine koştu ve arkadaşı Haringtonu orada bul - du: — Nerede kaldın. Deminden beri senin yerini muhafaza için bin bir müşkülle karşılaştım. Ada mın biri karısı ile ve iki çocuğu ile birlikte senin yerini sgal et « mek istedi. Elinden kurtuluncaya kadar bir hal oldum. Nihayet be- ni teşyie gelen konsolos onu bu » radan aldı ve istasyon şefine gö Aşenden hemen yerini işgal et ti ve arkadaşının elini sikir. Harington ince, orta boylu, sa rı, kemikli, geniş donuk gözlü, ge Diş fakat saçsız kafalı, siyah el - biseli, çizgili pantalonlu, pek yük sek yakalı, temiz ve muntazam boyun bağlı bir adamdı. Aşenden on bir günlük bir yolculuğu nasıl geçireceğini pek bilmiyordu. Her halde buna göre giyinmek, hazır. lanmak lâzımdı. İhtimal ki, Ha - rington da bunu hesap ederek gi- yinmişti! Birkaç dakika sonra istasyon memuru ile derin heyecanlara tu tulmuş sakallı bir Rus, iki çocu * Zumu ellerinden tutan bir kadınla birlikte geldi. Gözlerinden yaşlar boşanan Rusun konuşurken dudak ları titriyor, kadın, söz söylerken hmçkırıyordu. Harington karşı - sında cereyan eden muhaverenin bir kelimesini anlamadığı halde İngilizce söze karışmış, yerlerin İngiltere devletinin ve Amerika müttehit cümhuriyetinin konsolas ları tarafından alındığını, her iki 'devletin tobaalarından her hangi birinin rahatsız edilmesine müsaa de etmiyeceğini, binaenaleyh an- cak kuvvete baş eğeceğini, ve der bal şikâyet edeceğini anlatmış, bu sözlerden birini anlamıyan istas- Yon memurunun daha fazla Rus- İ İara ehemmiyet verdiğini görünce | büsbütün hiddetlenerek' yamrukla | rını sıkmış ve konsolosluk tercü - marina şü sözleri tercüme etmesi- ni emretmişti. — Şu adama benim rusça bil- mediğimi ve bilmek istemediğimi | anlat! Ruslar bizim kendilerini medeni bir millet saymamızı isti” yorlarsa ne diye medeni bir mil- letin dilini öğrenmiyorlar. Ben Rusyanın muvakkat hükümeti rei si mösyö Kerenskiye hitaben yazı- İr bir tavsiye mektubu taşıyorum. Burada rahat bırakılmazsam beni gönderen müessesenin müdürü u- mumisi mister Krev meseleyi der- hal hükümete arzeder. Haringtonun vaziyeti ve sözle- ri o kadar tehditkârdı ki, istasyon şefi geri dönerek yürümüş, sakal- Ir Rusla ailesi de onu takip etmiş- lerdi. Harington hemen yerine | sıçrıyarak anlatmiya bâşladı: — İki çocuklu bir kadına yeri» mi bırakmadığımdan dolayı cid- den müteessirim. Kadına ve bil - hassa bir valideye hürmeti çok iyi bilirim. Fakat biz bu “trenle Petrograda gideceğiz. o Yerimizi bıraktığımız takdirde on bir günü müzü koridorda geçirmiye mec » bur kalacağız. — Sizi muahaze etmiyorum! — Efendim ben 'de evli bir a- damım. Benim de iki çocuğum var. Çoluk çocüklö seyahate çık - mak çok müşkül bir iştir, Faket Rusyanın bütün kadınları ve ana | ları bir araya gelseler onlara ye- rimi bırakamam. Ayni adamla ön bir günlük | tren yolculuğunu bir arada geçir- | mek mühim bir iştir. Bu müddet | zarfmda insanlar (o biribirlerinin her haline, bütün © geçmişlerine, | bütün itiyatlarma vâkif olurlar ve birbirlerini severler, birbir - | lerinden nefret ederler, Gerçi bu | iki yolcu günde üç defa yemek a- rabaşına gidiyorlardı. Fakat öra- da da karşr karşıya oturuyorlardı, (Dest bar) | /Hammalların elbisesi Hammalların o yeknasak ve temiz elbise giymeleri mecburi olduğu halde Haydar paşa ve Sirkeci garlarında, | iskelelerde çalişan hammalların bu mecburi. yete riayet etmedikleri görül | müştür. Belediye iktısat müdür- löğü halkle ve ecnebilerle sık, sık temasta bulunan hammalların temiz ve yekuasak giyinmelerini temin için kaymakamlıklar nez- dinde teşebbüsatta bulunacaktır. ELHAMRA filmi göşterilecekrir. Proğrama Wüveten ihtilâs iddiasile rilen memur hızlı sözleri işidiyor. iki bin lira ibtilâs etmekle İ maznun belediye oktruva me- müru İbrabim efendinin mu- hakemesine dün ağır cezada devam edilmiştir. Maznun vekili Ibrahim efendi- nin sağır olduğunu, iki bin kü- sör 'İiranın Oibtilâs o edilmeyip kendisine verilen ve şimdiki bal- de altı memurla tedvir olunan vazifesinin ağırlığı altında yan- lışlıktan ileri geldiğini iddia et- miştir, Fu sırada belediyeyi temsil eden vekil bey paranın ihtilâş edildiğini, bunun makbuzlarının dip koçanile aslına yazılan para mıktârlarındaki fark ve deftere geçirilen kaytlarla sabitolduğunu söylemiştir. Sağır olduğu vekili tarafından daha evvel iddia edilen mazaun Ibrahim efendi bu esnade mah- keme reisine hitaben! — Hayır efendim... Asla... Demiş ve reis Beyla araların- da şu kısa muhavere cereyan etmiştir; Reis — Hanıya siz sağırdınız? — Evet.. — Evet ama. avukat Beyin bakkını:da söylediklerini nasıl işittiniz? — Hızlı söylediler de ondan.. Dünkü “muhakeme © safhası maznun aleyhine idi. Bakırkö- | ! yünde Kartaltepede oturan 'be- lediye sabık Ooktruva müdürü Mebmet Ali: Beyin şahit sıfatile dinlenmes'ne lüzum görülmüş ve muhakeme Mebmet Ali Beyin celbi; için 29 Eylül Perşembe gününe talik edilmiştir. Gümrüklerdeki eks- per heyetleri Gümrüklerde çalışan eksper beyetlerinin yavaş iş gördükleri ve bu yüzden tacirlerin çok mu- tazarrır oldukları hakkında Iktı- sat vekâletine şikâyette bulunul- muşlu, Vekâlet eksperlerin ken- dilerine havale edilen işleri ça- buk bitirmelerini tebliğ etmiştir. ——— Himayei hayvanat ve eşekler Himayei hayvanat cemiyeti her sene Eylülde adadaki eşek- leri muayene ederek hangi eşe- ğe iyi bakılmış ise sahibine he- diye ve para mükâfatı vermek- tedir. Cemiyet idare heyetinden bazıları birkaç güne kadar ada- ya giderek bütün eşekleri göz- den geçireceklerdir. e een e 1 EEE SİNEMASI 5 Eylül Pazartesi skşamından itibaren YENi MEVSİME BAŞLIYOR Mik program: Hâlkımızın çok sevdiği sevimli artist FERNAND. GRAVEY” Esin Kadın Berberi (Coiffeur pour dâmes) ; 30 AGUSTOS ZAFER BAYRAMI merasimi telerruatile ve nütuklar Türkçe sesli olatak gösterilecektir. Güzellik kraliçesi KERİMAN HALAS Hanımın Istanbul'a muvasaldu ve istikbal merasiami, totuklar Türkçe sesli olarık gösterilecektir. FiATLAR BU SENE TENZiL EDİLMİŞTİR. G sek Ç 2 Eyi z 1--B y Mütercimi : Zonguldak meb'u8! , kıymetini takdir için hasta olm ME in. Istırap, oObir o fenalıkmıdır? Cevap verelim ki hayır, ıstırap bir fenalık değildir: Tab'an bir- lik ve ahenk içinde yaşaması Zaruri olan aile, beşeri ihtirasla- nn tazyikile gevşeyip inbilâl edebilir. Aile hayatma girerken, eğer ihtiraslar bırakılmamışsa, istiklâl arzuları, zevk ve safa temayölleri ve buna benzer şey- ler, kocayı farkinda olmaksızın karısından, ebeveyni çocukların- dan uzaklaştırabilir. Halbuki biz, ailece mesutmuyuz? Biz bu saa- detin tadını anlamadan, zevkine varmadan, hatta doymadan mes- uduz. Nasr'ki sıhhatimiz yerinde olduğu zaman sıhhati düşünme- yiz bile. Sıhhatin kıymetini tak- dir için basta olmak Jâzıradır. Bunun gibi felâkete doğru yol alan bir ailede erkek yalnız iş- lerinin, kadın zevklerinin peşinde ve.. Çocuklar hizmetçinin elin- dedir. Hal böyle olunca, ıstırap derhal kendisini gösterir, ve ha- yrkâr darbeleri, şifabalış yara- ları sayesinde ahlâk duygusunu tekrar aileye müfüz ettirerek hakiki mukadderatıma vekar ve azametini kazandırır. Fakat de- nilebilirki bu darbeler, kabahat- liler kadar masumlarıda ezebi- lir. Cevap veriyoruz: Tamamile masum olduğunu kim iddia ede- bilir, Istiraplara istihkak ve ha- ta ile mütenasip olarak taksim olunmadıklorı şüphe götürmez. Dinin ve felsefenin insana ebediyet vadetmelerinin en kuv- vetli sebebi de bu değil midir? Maamafih ostırabın daima bir manası vardır: Eğer bir ceza olarak gelmiyorsa (muhakkak bir ihtardır ve herkes bir der- se, berkes bir tehdide muhtaç- tır, Şimdi denilebilir ki “Ailede içinden çıkılmıyacak bunca te- şevvüşler ve yürek parçalıyan ıstıraplar varken huzur ve saa det nerede kalır? Muhterem kariler, aile huzur ve saadetini ancak bundan istifade etmesini bilenler tadabilirler. Maamafih şunu da açıkça ifade etmek lâzımdır ki bu huzur nihayet beşeri bir huzurdur. Bir müte- rekedir ki daima bulanmıya, ikide birde kopmıya, ve daima tebdit altında kalmıya mahkâm- dur. Hayatın size takdim edil- miye lâyık bundan daha iyi bir mataı yoktur. Maamafih tabia- tin bahşettiği zinde kuvvetlerin ilk inkişafından doğan bu tatlı huzur devresini şüphesiz ondan daha az gülen fakat karşılıksız olmıyan ikinci bir buzur devresi takip ederki bu, müteakip fasıl- larda izah edeceğimiz veçhile, sabrü tahammülden, teslimiyet ve tevekkülden, müşterek cesa- ret ve emelden doğan huzur devresidir, İşte aile hayatını hiçbir yerini saklamadan ve hiçbir tarafını mübalâğalandırmadan tasvir et- miş bulunuyoruz, Onun iyilikle“ rini, ıstaraplarını ve tehlikelerini arzeltik, Gülen ve gönül avunduran manzâraların yanı başında sert ve hüzünlü olanları da göster- İ büyüklük vardır. mekten çekinmedik. Böyük lıklar daima böylede, güzelliklerinde değil, rinde ve korkulu almaları Hayali ? liyen onların gözellik gayret ve cesareti ka: korkunç taraflarıdır. Ikinci fasıl: Aile Aile relsliğine ihtiYf mı ? kime veri Bu eserde aileyi t09 7 eşhası, birer birer tetki her birinin rolünü tayi” ve vazifesini tesbit ed© kenger fasılda miş idik, İmdi, ilk kalır ge | şüphesiz ailenin babas! İ umumi bir tabir ile ale olan erkektir. Aile r© şahsiyet var : Kocalık VE pr) Bu fasılda yalnız k z sedeceğiz. i Fakat biliyoruz ki PU yi tırlık yazıya karşı bir başlıyacak : Fakat biliyoruz ki b“ tırlık yazıya karşı bir : başlıyacak : Acaba bu an'ane t bir hırafenin temad $i dir? Acaba, bunun diğer riyasetlerin salâbil ” nezzetmenin, şimdiyeKa€' J halefet görmiyen bu ayi ka başka haklar tam lâsa ailenin eripetik 4 rek onu halâsa erdir! mavı gelmedi mi? Diyet Fakat evvelâ şu su3l* verelim ; “Ailenin bir ** tiyacı var mıdır?,, şii Evet, vardır. Şu iptidi leki her cemiyet için £ lâzımdır. Filhakika, bir © gi teşkil eden eşbastan h** yi ayrı ayrı düşenceleri, * y | düşüncede, duyguda ve” ta daima (müttefik ları imkânsızdır. Şu tzamı temin edecek duyguları, ayrı ayrı me vardır ve, bunların b*' bif ş b bulunmazsa iş neye ve Ya hiç bir kimse el mıldamaz ve yahut b*i Mi i halif bir istikamet vel haraket eder, Halbuki cesiğ zaruridir. Hareketsizlik oi tin harabisine sebep at halde bareket edelim, et 4) kesin ayrı ayrı istika* mesi de fenadır. Bu * yi cak bir sebeptir: ye ber iki kle luyor. Ya hareietsizi ö J zünden “AI a sebeplerde ik #ile reisliğinin lüzumu9U z tirecek diğer bir çok b si bepler vardır. Umumi “ef ret bakım noktasında” gi Ci miyet, bir birine me atı İ lardan mürekkeptir. Fa , zeruri olarak, müsav? gar | iki zümreye ayrılır. ir vi ana baba, diğer tarafta | lar. Şimdi beşeri müs#” Köy olan bir kimse - bu aşki * 4 yüksek ve ateşli olursa © 8 iki zümre arasında 1€ gö müsayatı temin edile ” iddia ede bilirmi? d