— Kocam öldüğünden beri ben ruhsuz bir vücut gibi dolaşıyorum .. — Alâ, ya vücutsuz bir ruh olsaydınız ... banaa pe teen Te besen pen KENET CEN KET Serme eee san ven Bir alış veriş işi IŞ Ş ış Isak Davit efendinin dükânına girdi. Cenabı Hak nelere kadir- dir. Isakın maksadı gömlek, ya- ka, kıravat almaktı. Davit müş- terisine istediklerini çıkardı, be- gendirdi. Fakat pazarlığı olur- ken Davit müşterisine küfürler ,savurmıya başladı. Öyle küfür- ler ki yenilir, yutulur şeyler de- ğilken Isak gülüyor, ses çıkar- mıyordu. Malını alıp dışarıya Doktor bu son derece nevmit çıktığı zaman yanında bulunan | ve münkesir kocayı biraz teselli bir dostu ona sordu: için : li İİ z — Kim bilir, Allahın azame- d a Yan tri anlıyama- tinden ümit kesilmez. Belki ba- ım, bu ân sahibinin sana lmistir: belki köcük“bi 1 sunturlu küfürler savurmasına | ” 09; Oe © eeçik Or sesle aldırış etmemek şöyle dursun, Pitirtiileuyabivöriri z Kii Sami Bey hemen odadan dı- pa eğ görünüyordun. Bu şarı fırlıyarak evin içindekilere sıkı sıkı tenbih etti: Isak gene gülerek izah etti: — Çoçuklar, sakın patırtı, — Eğer Davit her müşteriye etmeyin, ses çıkarmayın, basta- yaptigini bana da yosterse yani teşekür ederim, yene yeliniz de- seydi anlardim ki bu işte ben faka bastım. Ama yordum ki kizdi küfur etti, demek ki aliş verişte ben kârliyim. ihtiyat Sami Bey son nefesini veren karısının yanında doktorun ku- lağma eğilerek : — Doktorcuğum, gitti değil mi? Hiç ümit yok değil mi? nın odasına girmeyin... — Peki Hamdi Bey varını yoğunu karısının terzisine, şapkacısına, kunduracısına veriyor da nasıl geçiniyor ? — Onlardân yüzde on komisyon alarak ... Fala bakar Bir fa'cı kendisine müracâat eden adamın iskambil ile falını açtı, sonra izahat vermiye baş- ladı: — Bey oğlum, amcan deniz aşırı bir yerdedir. Seni görmek istiyor. Müşteri hayretle: ki. — Öyleyse halan olacak, — Halam da yok. — Sonra büyük oğlun fena bir mevkide, âdeta sıkışmış, kal- mış... Büyük oğlum mu? Benim ev- lâdım yok. —Ondansoara Efendim, yakın- da yapacağın seyahat, tıpkı eski seyahatin gibi gececek.. — Allah, Allah.. Benömrümde Istanbuldan dışarı çıkmış adam değilim. Falcı artık dayanamadı: — — İyi ama Efendi, falına sen kendin bakacaksan bana ne geldin sanki? Bir cevap Eşya dersinde: — Ismail, ayağındaki potin neden yapılır ? — Deriden efendim.. — Ne derisinden? Ismail bu..suale cevap. vere miyordu. Hoca tekrar etti ; — Sana iskarpini, potini, yi- yeceğin eti veren hayvan hangi hayvandır ? — Babamla annem efendim. Buda kabahat mı? Şemsiye yeni bir kapıya gir- mişti, Hanımefendi sordu: — Kızım bundan evelki ka- pıdan niçin çıktın ? — Bir tabak kırdım diye be- ni kapı dişarı ettiler efendim. — Bir tabak kırmakla bizmet- çi koğulur mu biç? — Tabak Hanımın kafasında kırılmıştı; bir az canıda yan mışda ondan olacak.. Bir bekçi Bekçi baba bir adamı kolun- dan tutarak sürükliye sürükliye karakola kadar atmıştı. Orada kumserin buzuruna çıkardı. — Ne var, bu adamı ne diye getirdin : Diye sorunca bekçi izah etti: — Nasın getirmem kim efen- dime söyleyim. Ayle savroştukim şoför ile gırtlak gırtlağa boğaz- aşır, herife küfür ediyordu. Ara- basını gıracaktı... Kumser karşısındaki adamın kelli felli bir adam olduğunu ve şoför olarak bir müşteki de bu- lunmadığını görünce bekçiye : — Başka bir sebep yoksa bu söylediğin Beyi tevkif için kâfi sebep değildir. Bekçi kızdı: — Başha sebep olmamiki... küfür edi, bağrıp çaridi emme ortada ne şoför var edi, ne de efendime söyleyeyim otomofil... — Iyi ama benim acar yok | — Hamdünenin kocası yalnız başına devri seyahatine çıkmış. Ne mükemmel iş ... — Evet, karısı için mükem zel iş değil mi ? 10011 5000808408480 88 BESA 00 Acaba hangisi deli? Bir şehir belediyesi bir deliyi | Istanbul timarbanesine gönder- miş. Deliye muhaf;za için kar- deşi refakat ediyor, ikiside ayni elbiseleri giyiyorlarmış. “Timarböke mudürü bu birbirine çok benzeyen iki kardöşi karşı sına alarak asıl deliyi istiçvap etmiş. <“İ mış. Bu iki kardeşten ha! mubtacı tedavi olduğunu” mütemennadır. efendim. « Bir sual Mümtaz bey mühim ba” için birkaç gün kalmak Ankaravan” Istanbula gr” Birkaç gün birkaç haftay# Bir gün Mümtaz bey r daki evine telefon ederkt lefona küçük oğlu Nejad! — Nejat ben yokken üzmiyorsun ya... Uslu or musun Nejat kemali azametle: i — Evvet, ya sen? Diye sordu. Vahim bir hadis” Yakop Yüksek kald j si Musevi ocemaatinin top kahveye girerek Ilyasa © yel” — Kuzum Ilyas, başi? 00 leri yordun mi? Allah d larıma vermesin.. Bu istiçvap neticesi her ikisini de bir odaya kapayarak müdür masasının başına geçmiş ve on- ları gönderen belediyeye şu tel- grafı yazmış: “Gönderdiğiniz deliile karde» şini gördüm Birisi isminin Ti- morlenk olduğunu ve atz ile kamer arasında bir nakliyekom- panyası müdürü bulunduğunu söy liyor. Öteki dünyanın en mükem- mel memleketi Amerikadır, çün- kü orada içki şiddetle memnu- — Ne yeldi Yakop ? yi dur, diyor. İkiside ağızlanna — Piyankodan bana, içki namına bir şey koymazlar- | lira çikmaz mi? 2 — Su iki kıza bak, ayni İkiz giyiyorlar nagl” — Evet sanki bir MELER ortâdan ikiye j