7 ; i | b p » — 6 — VAKTT 6 Ağustos 1932 İmir Seyahati İntihalarından : 4 Halk fırkasına iptida büyük bir methalden girdik. Bir kaç a- dım yürüdük. Sola döndük. Bu- rası dolambaçlı bir taş merdiven- dir. Yukarıya çıkacağımız sıra- da altı yedi kişilik bir köylü ka- filesi ile karşılaştık. Bunlar bir dizi halinde yukarıdan aşağıya iniyorlardı, Birdenbire arkada- $ım ile beraber tereddüt ettik: 4 o— Acaba yanlış girmiş olmıyalım? etle tereddü- Hakikatte Mollison Nevyor - ka kadar uçup dönmüş ve bir » kaç bin sterlin kazanmıştı. Londradan Avustralyaya u- çacak ve oradan dönecek olan ve bütün bu seyahati 15 günde bi » tirecek olan 16 yaşındaki İngiliz kızı da 5000 sterlin mükâfat ala» caktır. İngiltere etrafmda, yere kom madan bir ay dönüp dolaşacak o- lan Mister Bruceile kocası ve bir üçüncü adam da büyük bir ser - vet elde edeceklerdir. Bunlar, havada oldukları halde ben - zinlerini alacak ve havada yalnız 27 gün kalan Amerikalıların re- korunu kıracaklardır. Mis Amiy Jonson 1930 da A- Vustralyaya uçmakla — (15,000) sterlin kazanmıştı. Mister Bruce | nin seyahati, nispeten tehlikeli ol-! mamakla beraber daha fazla uara alacaktır. mükâfatlar tahsisine imkân ve- zen.âmil bu uçuşlar vesilesile ya- pılan reklâmlardan edilen isti- fadelerdir. Meselâ, bir tayyareci, filân fabrikanm çıkardığı sütle ken- dini beslediğini o söyler, yahut tayyareci kutupların burudetine karsı filân kremi o kullanarak cildinin taravetini muhafaza et - tiğini ilân ederse, bunun muka * bilinde mühim kazançlar temin etmektedir. Çünkü bu sayede o ticarethaneler büyük kârlar ek .de ediyorlar. * Bu yüzden istifade eden mü - esteseler #ayılmakla bitmez. Fakat bu iş devam edip gide cek mahiyette değildir. e Çünkü birkaç sene sonra tayyare ile re- «kor kırmak, otomobil yarışına girmek kadar ehemmiyetsiz ola" cak ve ancak teknik istifadeler Fakat Jorjöre mukavemet etmek - istedi. Zira, cüsse ve kuvvet iti- | örünüyordu. Bununla beraber, eller, bileklerini bırakmak şöyle dursun, öyle garip hareketlerle tesir icra ediyordu ki, başmüfet- — iş, biddetlendi ve şaşırdı: © — Efendi, diye haykırdı, elle- rimi bırakacak mısınız? Hay hay müfettiş bey, bir şey yaptığım yok ki, yalnız içeri gi- riniz de tevkif müzekkeresini ve- reyim diye.. — Tevkif müzekkeresi filân vız gelir bana.. — Yek. Di —— barile, kendini tutan ellerin sahi- | — bi Mösyö Raulden iri ve ona faik 5 İzmirde Halk Fırkası iki gülüşlü kadın | Arsen Lüpenin yeni bir macerası Olmaz müfettiş bey.. de sevkeden şey bu binadan çı- kan köylü kalabalığı idi. Onun için tekrar sormağa lüzum gör- dük: — Hemşeriler burası neresi? — Halk Fırkası... Ancak bu son cevaptan sonra- dır ki yanlış kapı çalmadığımız- dan emin olarak merdivenden yukarı çıktık. Hacim Muhittin Bey yoktu. Fakat mahalli firka | erkânmdan Sabri ve Şevki Bey- lerle beraber diğer bir takım ze- vat orada bulunuyorlardı. Bura- | daki kısa müşahede ve mütalea- larımız ile anladık ki İzmirde Halk fırkası hakikaten bir halk | müessesesi olarak çalışmaktadır. Her sınıf halk arzularını ve ibti- yaçlarını dinletmek için istediği zaman müracaat edebilmektedir. İcabında her türlü şikâyetlerini açık kalp ile söyliyebilmektedir. Nitekim fırka binasından içeri girer girmez daha merdiven ba- $ında bizim karşımıza altı yedi kişilik bir köylü kafilesinin çık- masındaki sebep ve hikmet de bundan başka bir şey değildi. Bu hal fırka müessesesinin kalaba- lık halk kütlesi tarafından benim- senmiş olduğunu gösteriyordu. Demek ki, bir sene evvel İzmire gelmiş olan Hacim Muhittin Bey ile arkadaşları bu muhitte bir emniyet telkin etmişlerdi. Mucibi memnuniyet bir nokta ! olarak kaydedebiliriz ki daha ilk Bu gibi tayyarecilere büyük | defa yaptığımız bu kısa temas ile bizde hasıl olan bu intiba son- radan da değişmedi, bilâkis da». ha ziyade kuvvet peyda etti. Fil- hakika ertesi günü İsmet Paşa Hz. İzmirin muhtelif semtlerin- deki fırka şubelerini ziyaret etti- ği sırada bu fırsattan biz de bir gâzeteci olarak istifade ettik. Cümhuriyet Halk fırkası umumi reis vekili sıfatile Paşa Hz.ne Dolaplıdere, Eşrefpaşa, İki çeş- melik, Tilkilik, Alsancak, Karşı Yaka semtlerindeki fırka ocakla- rında verilen izahatlar ile bura- lardaki müşahedelerimizin neti- cesinden ilk intibalarımızın teey- yüt ettiğini, İzmirdeki Halk fır. i kasınm siyasi vazifeleri haricin- de olarak sırf mahalli ihtiyaçlara göre muhtelif halk tabakalarına yardım etmek, ayni zamanda gençliğin umumi terbiye seviyesi- ni yükseltmek gibi milli gayelere ehemmiyet verdiğini, bu yolda şayanı şükran eserler de vücuda “Tetrika No:10 Size vız gelirse bana gelmez.. Muhakkak onu size iade etmeli- yim.. Madem ki istediniz? — Evet ama, kız kaçıyor.. Kaçmaz canım, arkadaşımız aşağıda değil mi? — Aşağıda amma, hımbılın bi risidir. Başmüfettiş © birdenbire ken dini mösyö Raulün O salonunda bulmuştu. Hiddetinden tepini - yordu. Kapı da kapanmıştı, Küf rederek kapıya saldırdı, açılma- dı. Kilitliydi. Kilidi zorladı. Ol madı. Mösyö Raul karşısında du rup gülüyor ve ona bir kâğıt u- zatıyordu: — Buyurunuz mösyö Jorjöre, Matbaamıza gelen eserler; ——— Servetifünun “Servetifünun, mecmuasmın bu haf- taki nüshasında Halit Fahri Beyin son günlerde kitap şeklinde neşrolunan *Ne- dim, piyesine dair Sehap Nafiz Bey ta» rafından yazılan bir tetkik makalesi ve gene Sehap Nafiz Bey tarafından yapılan “Neler dediler ?,, serlavbalı edebiyat an- ketine Halit Fahif Beyin verdiği cevap vardır. Bunlardan başka, Namık Kaşif Beyin *On beşinde bir sevgilim vardı |, ismin- de bir hikâyesi, şiir, fıkra, tefrika, muh telif bahislere sit yazılar, bulunmaktadır. Bu nüsba ile birlike, dönya güzellik kraliçesi Keriman Halis. Hanımın bir resmi de ilâve olarak verilmektedir. getirilmiş bulunduğunu gördük. Meselâ İzmirin Dolapderesi en fakir halk O tabakasını temsil & den bir mıntıkadır. Böyle olduğu halde burada fırka ocağı men- supları sırf kendi. varidatlarile ! fakir küçük çocukları muhafaza ve terbiye edecek bir ana mekte- bi vücude getirmişlerdir. Diğer taraftan Tilkilik ve İki çeşmelik gibi muhtelif mahaller- de fırka ocakları kreş teşkilâtı vücude getirmişlerdir. Çünkü bu- ralardan erkek amele gibi kadın amele de vardır ve oldukça yekün tutmaktadır. Kadın amele henüz süt çağında olan çocuklarını mu- hafaza için sabahları bu kreş mü- esseselerine veriyorlar, işlerine gidiyorlar, sonra akşam gene ço- cuklarını alıp evlerine gidiyorlar. İzmirde fırkanın himayesi ve yar- İ dımı ile vücude getirilen bu kreş teşkilâtı her gün tekemmül ve te- vessü etmektedir. Kezalik fırka teşkilâtı mahalli gençleri yetiştirmek cihetine de büyük bir ehemmiyet vermişler- dir. İzmirdeki hemen bütün spor teşekkülleri semt semt fırka ©- Bir Mütehassıs Diyor Ki: Elbiseler içkiler yemekler! Kömürden, bu gün yakmak için kollandığımız kömürden ev- ler inşa etmek, camlar yapmak, tefrişat yapmak, bu evleri, k mürle ısıtmak, kömürle aydın- latmak hatta erkekleri ve ka- dınları kömürden yapılma elbi- selerle (giydirmek, oOkömürden apılma içkiler ve yemeklerle eslemek mümkün olacaktır. Bu suretle vücut bulacak şehrin kadınları kömürden istihsal olu- nacak kokularla kendilerini tatir edecek, şehrin yolları kömürle parkelenecek, o şehrin ovesaiti nakliyesi kömürle yürüyecek. Bu sözler hayalci bir roman- cının değil, bilâkis kömür üze- caklarının himayesindedir. Bu | rinde çalışan ve kömürden elde teşkilâta lâzım olan yerler de fırka binaları dahilinde temin olunmuştur. Bu suretle İzmir mu- hitindeki O fırka müesseseseleri gençliğin hakiki bir rehberi ve yardımcısı olmuştur, denilebilir. Şunu da ilâve edelim ki İzmir ve muhitinde Cümhuriyet Halk fırkası şubelerinin muhtelif sa- halarda gösterdiği muvaffakiyet eserlerinde hükümetin de büyük bir yardım hissesi vardır. İzmir valisi Kâzım paşa kanun ve idare usullerinin müsait olduğu derece- de fırkanın muvaffakiyetine hiz- met etmektedir, Mahalli fırka er- | kânı ile vilâyet makamının müş- terek ve ahenktar mesaisi noktai nazardan çok hayırlı $e- mereler vermiş olduğu gibi bun- dan sonra yeni eserlerin inkişafı» nı temin edeceği şüphesizdir. Mehmet Aism bu | ! edilecek istifadeleri ariz ve amik tetkik etmekte olan İngiltere kö- mürü tetkik müessesesinin erkâ- nından biri tarafından söylenen sözlerdi. Kömür, sanayi inkılâbını ko- laylaştıran o âmillerden biri idi. İ İlim adamları onun yeniden da- ha mühim inkılâplara sebep ola- cağını söyliyorlar. Kömürden, gaz, zift, boya is- tihsal olunuyor, Fakat onun ver- diği bundan ibaret kalmıyacak- tir. Çünkü bugün kömür, hak- kında bildiklerimiz, elektrik hak- kında bildiklerimizden fazla de- ğildir. Ancak son senelerde kö- mür hakkındaki omalümatımız arttı ve atiyen bütün ibtiyaçları kömürlerle temin olunacak bir şehir yapmak imkânı anlaşıldı. Yeni şehri yapmak için kömür karbonize ve hidrojene edilecek- tir. Kömürü karbonize etmekle gaz istihsal ediyoruz. Bunun için kömürü bin derece hârarete ma- Her şey kömürderi yapılacak! ruz bırakıyoruz. B ki daha gesi bir varda g nize etmek mümkündür. ei retle duman çıkarmıyan istihsal olunuyor. Bu çeşit kömürün bırakfi maddeye fenol denilir, ki bir İsiike her renge boys” ve kırılmaz hale geliyor. Ori la her şeyi boyamak ve onu şekle sokmak mümkündür. Kömür şehrinin bütün eyi” bundan yâpılacaktır. Kömür ri, dumansız kömürle teshin”, nacak ve kömür gazile aydı” nacaktır. j Sonra aynı madde sun'i i telleri gibi, teller istihsal e mümkündür, Bunlarla kumağ kuyarak balkı giydireceğiz.' Bugün bile kömürden gi maddeler istihsal olunabilir. İğ kat kömürden, Protein istih$'i| bugün oldukça pahalıdır. İle bunun ucuzlatılmasına imkân İçkiye gelince kömürden m bira istihsal edilebilir. Kob' üzerinde buhar geçirmekle yi rojen ve karbon Monopide © edilebiliyor. Kimyager bunlar rak müthiş bir tazyik ve be” ile eziyor ve alkol çıkarıyor” Sonra kömürden, yasemiri, takal, gül kokuları çıkara mümkündür. Bunun için k de rün kimyevi bir mua geçmesi kâfidir. ç İngilterenin Gremich'deki rukatı tetkik istasyonunda yali” bu tecrübeler yapılıyor. Kömürden bir şehir yaP b öpbesiz çok p# ugün şüpl ame işte tevkif müzekkereniz. — Peki ama demin bu tevkif müzekkeresi paltomun - cebinde idi, nasıl oluyor da sizde bulu * nuyor? Başmüfettiş hasmının gırtla- ğına atılmamak için kendini güç zaptediyordu. — Yere düşmüş mösyö Jor - jöre, yerde buldum.. Ne yapa * yım? — Martaval atıyorsunuz! Her halde beni Volter caddesine mah sus göndermediğinizi, yani ba- şınızdan savmak istemediğinizi de iddia edemezsiniz ya? Şüp - hesiz Klâra buradaydı. — Evet, hem çok yakında. — Ne? — Bu bulunduğumuz salom da! — Ne dediniz, ne dediniz? — Şu arkası dönük koltukta. — Vay c ,. Demek bu - radaydı, a varamadım. e 2 Fakat siz ne hakla, sakladınız. Mösyö Raul yılışarak cevap verdi: — Kalbim onu size teslime müsaade etmedi müfettiş bey, hoş siz de benim yerimde olsa- nız böyle yapmaz mıydınız? Dü- şününüz bir kere, siz evlisiniz, İ belkide çocuklarınız da var. i Nasıl olurda bu güzel sarışını hapse attırmıya kail olurdunuz. nasıl önü Muhakkak ki, siz de, eğer benim | yerimde olsaydınız — tekrar e - diyorum — polisi Volter cadde » sine yollar, onu kurtarırdınız. Jorjöre boğulacaktı: — Ne? Burada idi? İri Polün metresi burada idi de siz sakla- dmız demek? Bu size pek paha- lıya malolacak.... — Evet, iri Polün metresinin burada olduğunu ispat edebilir- seniz, hakikaten bana pahalıya malolur, F bunu nasıl ispat i* > çi iç “a I edebilirsiniz? — Madamki siz bizzat ediyorsunuz! — Başbaşa iken evet, aksi takdirde, yani şahit runda hiç söyler miyim? mat olur. Fakat yakın nu da göreceğiz. yu” — Başmüfettiş sıfatile yeri” şahadetim kâfi... pi — Haydi canım, hiç ig £ çocuk gibi aldatıldığını İt debilir mi? Jorjöre artık hayretind©” rede ise sırt üstü yere öy Kendisile alay eden bu 88 kimdi? Derhal onu etimek ir mek, kim olduğunu öğr Mi tedi. Fakat, onun bakla “ da o kadar şaşırmıştı KW beyhude olacağını anlamak!” ..l cikmedi, Sadece: i” — Siz, iri Polün ahpabı mısınız? Diye sordu: — Ben mi? Hayır, oni Bedaş Gi e