—— 4 — VAKTT 27 Temmuz 1937 ist. Darülfünun Eminliğinden : Türkiye Cumhuriyetinin Büyük Banisi ve ilk Reisinin. ismine izafetle ve (Gazi Mustafa Kemal Mükâfatı) namile. tesis edilmiş olan bin beş yüz liralık mükâfat için eserlerin kabuline başlan- mıştır. Yol inşaatı ve Otobüs Bu mükâfat, Demokrasiye ve Cumhuriyete ve bilhassa Tür- Bu hususta bir Fransız gru- kiye Cumhuriyetine ve Demokrasisine müteallik ve isim ve mev- zuundaki ulviyet, ciddiyet ve ehemmiyetile mütenasip ve ilmi usule müstenit olarak yazılmış en iyi eserin sahibine Cumhuriyet bayramından bir gün evvel ita olunacaktır. Eserler, Eylülün on beşine kadar kabul edilecektir. Eserler, makbuz mukabilinde melidir. (3458) Emanet Kalemine tevdi edil- | Adliye Haberleri | Kasalar soyan kumpanya mahkeme huzuruna çıktı! Gronel Ernes, itiraf ediyor: “Evet, soydum. çaldığım parayı hekime, ilâca verdim. ben hasta bir adamım! ,, Şehrimizde müteaddit müessesele- rin kasalarını soyan bir kampanya - nın, meydana çıkarıldığını ve kum - panyayı teşkil eden altı macarın tev kif olunduklarını evvelce yazmıştık. Üçüncü ceza mahkemesi, kasa hırsız- larımm muhakemelerini görmiye baş! Jamıştır. Suçlu mevkiinde yer alan altı maz nun sirasile Gronel Fıens, Çopo Frens, Kiş Mikros, Prins Yuhan, Kü- yaş Jozef, Konts Karol isimlerini ta- Şımaktadırlar. Kasaları asıl soymakla maznun 6- Jan Groneldir. Diğerleri ona yardım ettikleri noktasından mahkemeye ve - rilmişlerdir. Muhakemenin ilk celsesinde istin- tak kararnamesi okunmuştur. Bu kas rarmameye göre kumpanyanın şimdi - ye kadar yedi soygünculuk yaptığı tes bit olunmuştur. Bu soygunculuklar, Şunlardır: 1 — Sirkeci İstasyon kasasını soy- mak, 2 — Beşiktaş mal müdürlüğü ka sasını soymak, $ — Mes'adet hanında belediye tahsil ve fora şubesi kasa- sını soymak, 4 — Mezeci Nikolaki e- fendinin mağazasındaki kasayı soy - mak, 5 — Madam Linanın evinden €$ ya çalmak, 6 — Madam Marinin el ' maslarımı çalmak, 7 — Alâiye hanm- da tüccar İzzet beyin yazıhanesinden para çalmak. İstintak kararnamesinin okunma - smdan sonra, İsticraplara başlanıl . mıştır. Maznunlardan bir kısmının! türkçe bilmediği anlaşıldığından, din Jiyenler arasında bulunan iyi türkçe bilen bir macar mahkemece tercü - manlığa kabul edilmiştir, Rels evvelâ! Gronel Frensten sordurmuştur: — Sirkeci istasyon kâsasını kırmış, ne diyor? Gronel, reisin bu sualine tercüman vasıtasile şu cevabı vermiştir; — Evet, doğrudur.. — Yanmda başka kim vardı? j — Yalnızdım.. Bu iş için evvelâ! Mösyö Prinse teklif yapmıştım. Fa J kat o meşguliyetinden bahsederek ka bul etmemişti. Kasayı yalnız soydum, — Ne zaman soydun? — Geceydi. Saat on, on bir vardı. — İstasyona nasıl girdin? — İçeriye daha gündüzden, büyük kapı açıkken girdim. Bir boş oda bul dum, saklandım, gece herkes gitti, kapılar kapandı, Kimse kalmadı. Sak- landığım yerden çıktım. Kasayı aç tım, içindekileri aldım, Sonra pence- reden dışarı atladım. — Kasayı nasıl açtın? » — Yanımda hazır bir anshtar gö türmüştüm... — Kasanın kilidini evvelden bili- yor muydun? — Markasmı biliyordum... D — Ayni marka kasaların kilitleri başka başka değil midir? — Yanımda bir kaç anahtar birden götürmüştüm... Bunlardan biri kasa ya uydu... — Kasadan kaç lira aldın? — 850 lira... — Bu parayı ne yaptın? — Ben hastalıklı bir adamım... İâç- Jarıma sarfettim. itiraf itiraf Üstüne — Peki.. Beşiktaş malmüdürlüğü kasasmı da sen m; kırdın? — Evet. Gene yalnızdım, Gündüz girdim. — Nasıl, anlat... — Binanın yanında hir bahçe var- dı. Binanm bahçeye bakan bir pen- ceresi... İçeri çok kolay girdim. Bu sefer kasaya anahtar uydurmağa lü- zum görmedim, Bir demirle kapağını büktüm. İçinden iki bin ilç yüz lira aldım... — Peki... Meserret hanındaki Bele- diye kasasını soyan da sen misin? — Evet.. Buraya gündüz saat beş buçukta girdim. Kasada elli beş lira buldum. — Ya... Nikolâk, Efendinin kasasi- nâ ne diyorsun? — Onu dâ soyan benim. Saat üçte binanm bodrumuna girdim, gizlen- dim. Sonra ortada kimse kalmaymca kasayı üzerimde getirdiğim anahtarla açtım. Sekiz yüz lira aldım. Nihayet inkâr ! — Mudam Linanın evini de soymuş- sun. — Hayır... Bilmiyorum. — İzzet Beyin evinden para çalmış- sin, . — Hayır. — Madam Marinin elmaslarmı.. | — Onu da bilmiyorum, efendim... | — Soygunculukları yaparken yas| nmda kimler vardı? — Kimse yoktu... başıma yaptım, — Sirkeci'istasyonu kasasmı “has- ta idim, ilâç parası yapmak İçin soy- dum,, diyorsun. Oradan aldığın 50 lira hastalığının ilâçlarını almağa kâ- fi gelmedi de mi diğerlerini de soy- dun?... — Evet... Reis diğer suçluların istiçvahıma geçmiş ve Çöpo Fres'e sormuştur: — Sen anlat bakalım.. oOGronelin cürmüne iştirak etmişsin! — Hayır efendim... Yalnız. Bir gün Gronel bana geldi, torna ve makas yeri. Benim san'atim demircilik» Hepsini yalnız punun müracaatı haberi, nereden çıktı ? Dünkü akşam refiklerinsizden biri Zengin ve mühim bir Fransız serme yedar grupunun hükümete, imemleke. timizin yol inşaatı ve otobüs nakliya- tile alâkadar dikkate değer bir teklif- te bulunduğunu yazıyordu. Refikimizin mevsukiyetini temin ettiği bu habere göre, grup ilk iş ola. rak Türkiyede büyük bir otomobil fabrikası tesisini teklif etmiş, ayrıca bütün büyük şoseleri tamir etmek ve yeni şoseler vücuda getirmek, bü $o- selerde odun kömürile işliyen otobüs seferleri ihdas etmek istediğini bil. dirmiştir. Grup bundan başka İstan- bulda dolgun sermayeli bir hanka te- sisini de ileri sürmüştür. Dün bu haber etrafmda tahkikat yaptık. Öğrendiğimize göre refikimi- zin verdiği haber hir Fransız otomo- bil fabrikasının mümessili sıfatile o-)- dun kömürü ve gazojenle İşliyen oto- büslerin memleketimizde kabülünü ve Ankara Belediyesine gazofenle müte- harrik otobüsler satmağr teklif eden M. Sekretef'in Ankaradaki teşebbüs- lerinden galettir. M. Sekretef, on beş gün kadar ev. vel, gazetemize tesebbüsleri ve mak. sadı hakkında izahat vermiş ve mak- sadının sadece Ankara Belediyesine otobils satmak olduğunu bildirmişti, Dün diğer taraftan Fransız sefare- tine de müracant ettik. Ataşe komer- siyal M. Georges Pressörea bize Şun- Tart söyledi: — Türk hükümetine bir Fransız grupu tarafından yazıldığı sekilde bir teklif yapıldığından hiç bir malâ- mafımız yoktur. Yalnız bir Fransız fabrikası . namına hareket eden M. Sekretef adi: bir zat, hir müddet ey- vel Ankaraya giderek ors belediyesi. ne otobüs satmağı teklif etmisti, Bu haberin e pg e e Aİ kuvvetlidir. sale İ ———. Recep Bey gitti Kütahya meb'usu ve C.H. fırkası kâtibi umumisi Receb bey dün akşamki ekispresle Bu- dapeşteye müüteveccihen hare- ket etmiş ve istasyonda büyük millet meclisi reisi Kâzım paşa bazretlerile İstanbulda bulunan meb'uslardan birçoğu ve fırka erkânı ile dostları tarafından teşyi edilmiştir. Recep bey efendi Budapeşteden Viyanaya, Praga gidecek, geçenlerde gittikleri Roma ve Moskovadan başka diğer Avrupa hükümet merkez» lerinde tekikat yaparak meclisin açılmasına doğru memleketimize — Ya sen ne diyorsun Kiş Mikroş?| dönecektir. — Ben Gronele ne yardım, ne İşti- rak ettim... — Prins Yuhan, sen anlat! — Efendim, bir iki sene evvel Gro- nelle beraberdik... Bir gün bana bir İş teklif etti. Ben böyle bir şey kabul etmem dedim. Bu yüzden kavga bile ettik... — Küyaş, senin bir bildiğin Yar mı? — Hiç bir şey bilmiyorum, reis bey hazretleri... A Son isticvap Konts Karolun olmuş, bu da şu cevabı vermiştir: — Gronel bir gün bana geldi, bü- yük bir işten bâhsetti, Çok kazandığı» nı söyledi. Bende saklanılmak üzere 750 lira bıraktı. Sonra Sir gün polis. ler beni yakaladılar... iğerlerinin isticvabından sonra Reis, bir aralık Gronelden hasta. lığının me olduğunu sormuştur. Gro- nel buna Şu cevabı vermiştir; — Hastalığımın ismini bilmiyorum. Şimdiye kadar gösterdiğim doktorlar da bunun ismin; söylemediler, Bütün çaldığım parayı tedavime harcadım... Mahkeme, şahitlerin > çağrılmasma karar vermiş, muhakeme, başka gü- ne bırakılmıştrı. Garsonun ölümü Bir gece Çamlıcada “Şafak,, gazi- nosunda Aleksan isminde bir garsonu öldürdüğü noktasındar ağırceza muh kemesince on beş sene hapsine karar verilen Behiç Bey hakkındaki kararı temyiz mahkemesi nakzetmiş ve dün dava nakzen görülmüştür. Muhakemenin dünkü celsesinde id- dia makamı katlin tehevvüren ve kas- ten ikamda ısrar etmiş ve eski ceza- nın verilmesini istemiştir. Mahkeme, uzun müzekereden sonra vakanın dik- katsizlik ve nizamata riayetsizlik yü. zünden vukun geldiğini sabit görmüş, Behiç beyin cezas'aı onbeş “seneden iki seneye ins$irmiştir. Behiç Bey, mahkâümiyt müddeti olan İki seneyi mevkuf olarak ikmal ettiği için hemen serbest bırakılmıştır. Aşçının çırağı ne yapmış? Üçüncü ceza mahkemesi ahçı Meh- met isminde birinin yanında çırakken ustasına git bir pantalon, bir gömlek, bir çift lâstik ve yirmi lirayı çalmak- tan suçlu Habip diğer ismile Niyazi- nin muhakemesini görmeğe (o başla. miştir. Niyazi elhiselerin ustası (tarafın. dan maaşına mahsuben verildiğini söylemiş, parayı çalmadığını iddia et- miştir. İddia makamı, Niyazinin 491 aci madde ile cezalandırılmasını İstemiş- tir, bu madde üç aydan üç seneye kas dar hapis cezası tesbit etmektedir. Muhakeme, karara kalmıştır. Sağında maarif müdürü Türkçeye çeviren ÖMER RIZA — 41— Yazan: SVEN çöllerinde! HEDİN EN Vali Marşal Yanf Çinlilerin Tihu dedikleri Urumçi'ye varmıştık. Bursd? # gireceğimiz iki ay, yolculuğumuz namına çok mühimdi. gif Muvasalâtımızı bütün makamata bildirerek kartlar © derdikten sonra bütün heyetle birlikte umumi valiyi zi mem istenildi. .. ocuklar* Başından sonuna kadar çamurlu olan ve içinde Ç is batıp boğulduğu söylenen bataklıklardan geçerek beyaz e rın oturdukları havaliyi görmüş, sonra Türklerin ikamet yerlerden, daha sonra Çin pl geçmiş ve umumi V konağına muvasalât etmiştik. ilekdü bizzat marşal hazretleri ile başlıca memurlar" ye” findan karşılandık. v7 Mirai Sin Kiang vilâyetinin otokrat hâkimi idi. Bili bütün mukadderatımız onun elinde idi. Marşal isterse bizi ye gönderir ve bizim bütün plânlarımız altüst olurdu. Mar yüzü, buz gibi camitti. Kendisi bizi birer birer tetkik etmiş, "iy birer elimizi sıkmıştı. Fakat o nasıl bizi tetkik ediyorsa pak onu tetkik ediyorduk. Çünkü ona dair bir çok şeyler duym di Yang, imparatorluk devrinin son mandarini idi. ayi 1911 denberi bu vilâyette hükümrandı. Mareşal vilâyette ve temin ederek ticareti yükseltmiş, bütün isyan teşebbüslerin e taraf etmiş, yolları düzeltmiş, otomobiller getirtmiş, bir e dg istasyonu tesis ettirmiş, ve bunlara benzer ıslâhat ile mesi ef muşlu. Çinde dahili harpleriz başlamasına rağmen, Mareşa! ad di vilâyetini herhangi tarafa iltihktan korumuş silâyetinin dunu Müsliman ve Mongol kuvvetlerle muhafaza altına a Y. Onun vilâyeti 3 milyon murabba kilometre genişliğindedir. Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, İngiltere, Portekiz. Fel Belçika, Norveç, ve İsveçi bir araya getiriseniz onun vilâyet! de dar olur. Fakat vilâyetin büyük kısmı çöllerden müteşekkil o e ğu için bütün nüfusu 3 milyondan fazla değil. Bunlar Şark i€ # lerinden, Mongollardan, Kırgızlardan, Duganlardan, Tr e) den, Tajiklerden, Dolonlardan ve Çinlilerden müteşekkildir” Mareşalın ifadesine göre, vergi tahsilâtı vilâyetin 8 milyon fusu olduğunu gösteriyor. İmei na Mareşal bizi gözden geçirdikten sonra önümüze e” Biz de onu takip ettik. İki küçük odayı geçerek yemek sal o girdik. Mareşal bana karşısındaki mevkii verdi. Onun ya » wa tercümanlık vazifesini ifa ediyor” olan Lui Darin bulunmakta ii Âw sik solumda, profesör Hsu oturmakta idi. Masanın üzerinde 82 m GOBİ ÇÖLLEKİNDE türlü şekerlemeler, çörekler, bisküiler, sigaralar, şişeler Hizmetçiler bize konyak ve beyaz şarap verdiler. Mareşal nünde bir yığın kâğıt, mektup ve telgraf vardı. Kendisi bun vd içinden bir mektup çıkararak profesör Hsu'ye verdi. Bu mel profesörün maiyetindeki talebenin birine yazılmış, mektupfi ““Siziniki yüz cengüveriniz bulunmasından dolayı gurur hi yorum,, denilmişti. Bu iki yüz cengöver bizdik. Fakat Mare bu sözlerden şüphe ettiği için bizi tararssut altına aldırmış! p Sofrada şampanyalar içiliyordu. Mareşal ayağa halks” bir nutuk irat etti ve nutuk tercüman tarafından tercüme edil Mareşal evvelâ bizi selâmlamış, sonra şu sözleri söylemişti: “.- Efendiler, sizin buraya gelmeniz, Sin Kiang vil ve bütün Çin devleti için, ilim namına bir nimettir. Siz mua2lie vilâyetimizin sırlarını keşfedeceksiniz. Kıymetli madenler ve yet mürler bulacaksınız. Halkın refahını artırmak hususunda pile üstatlık'edeceksiniz. Sizin işlerinizi kolaylaştırmayı vazife ceğim.,, N Cevabı ben verdim. Gördüğümüz hüsnü kabulden deli, teşekkür ettikten sonra Mareşalın hüsnü idaresinden ve ç asayişi temin hususundaki muvaffakiyetinden, onun bütün “4 ve bütün dünya için güzel bir örnek teşkil etmiş olduğunda”. zim ilme, halka ve kendisine elimizden geleni yapacağınızÖ” Hp bahsettim. Mel çok memnun olmuştu. Benden sonra profesör bif Çinliler namına söz söyledi. Memleketin 2 bin senelik tarihin? di nazar atfederek Çinin yeni refaha, ve bilhassa ittihada k* N 3 — masın: diledi. > Yang, ilme meraklı bir adamdı. Kendisi otuz ciltlik yazmıştı. Onun için âlimlere, muharrirlere hürmetkârdi. yi ang bizden memnun olduğu için Martın dördüncü 8 bizi resmi bir ziyafete davet etti. ap” Bu ziyafet esnasında Norinin Lop çölünde keşifler Yi o sını rica ettim. Mareşal derhal muvafakat etti ve bütün vir! mata emir vereceğini söyledi, Sonra Çarhlık ve Kuça'da rasat İstasyonunun tesisini kabul etti. ve” Mareşalın bize gösterdiği hüsnü muamele dillerde d©' yordu. Bu adımı hürmet ve minnet ile hatırlıyoruz. yl Martın 18 nci günü erkenden uyandım. Bizzat Maveşsi | zi ziyaret edecekti. Biz de bir ziyafet hazırladık. A Mareşal, elli kişilik bir muhafız kıt'ası ile geliyordu. iyi ile beraber onu istikbal ettik ve onu yemek odamıza götü” İl İki saat devam eden musahebeden sonra Mareşal kalktı. Bi? pi onu arabasına kadar teşyi ettik. Bir kaç saat sonr terçüma” o | zi ziyarete geldi. Onunla konuştum ve vlânlarımdan birini pr anlattım. Maksadım develerin giremediği, yürüyemediği çöl defi tıkalarını bir tayyare ile keşfetmekti. Tercüman, m yi Mareşâla anlatmış o de işi hariciye müdürü Fandarin'e havale, y* mişti. Ben bu zat ile görüşecektim. Görüştüm, fakat teklifi” bul edilmemişti.